Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
T A R T I ŞM A E D İ T Ö R E M E K T U P P rof Dr Sunar Bırsöz'un Cumhurıyet Bılım Teknık ekınde 12 Ağustos 1995 tarıhınde yayınlanan 'ötanazi Hekımhk gorevı mı, hekımlık ayıbı mı' başlıklı yazısında belırttığı, otanazının bılım ınsanı ve aydın olarak hekımler tarafından tartışılması gerektığı yolundakı goruşune tumuyle katılmıyorum Ancak otanazı kavramının ve onun kapsamının ulkemızde yeterınce açıklığa kavuşmamış olmasından kaynaklanan kavram kargaşasının orneklerı ıle Sayın Bırsöz'un yazısında da karşılaştığımızı duşunuyorum Bu orneklerı vurgulayarak açılan tartışmaya katılmak ıstıyorum Bılındığı gıbı gunumuzde ölumun tanımı, beynın ışlevlerını beyın sapını da ıçıne alacak bıçımde yıtırmesı olarak yapılmaktadır Bu tanım konusunda tam bır uzlaşma olduğu soylenebılır Soz konusu duruma beyın ölumu denılmektedır ve olçutlerı belırlenmıştır Bunlar arasında sefalık reflekslerının kaybı, beyın kan akımının durduğunun serebral angıografı ıle saptanması, duz ızoelektrık EEG gıbı nesnel olçutler bulunmaktadır Beyın olumunu ızleyen dönemde yapılan gırışımler, bu tanım gereğı, olu bedene yapılmış sayılmaktadır Dolayısıyla bu durumda herhangı bır tur otanazı soz konusu olmayacaktır Organ aktarımlarında beyın olumunden sonra yapılan işlem, yaşayan doku veorganları aktarabılmek ıçın yaşamı sonlandırmak değıl, soz konusu organ ve dokuları aktarılabıhr ozellıkte tutmak ıçın, kışıye değıl, yalnızca onlara yonelık yaşam desteğı sağlamaktır Kurtajin otenazı ıle ılıntılendtrılmesı ıse bır başka kavramsal kargaşaya yol açmaktadır Bılındığı gıbı otanazı başlangıcı doğumla sınırlandırılmış bır uygulamadır Bu nedenle, her ıkısınde de farklı duzeylerde canlılığın sona ermesı dışında kurtajla bır ılışkısı bulunmamaktadır Sayın Bırsöz'un yaşamı olumcul bır hastalık olarak tanımlaması ıse kanımca yerınde olmayan bır benzetmedır Yaşamın olumle noktalanan bır sureç olduğu kuşkusuz gerçektır, ancak onu bır hastalık olarak tanımlamak yazarın "hastalık" terımıne yukledığı anlamı sorgulamamızı gereklı kılmaktadır Eğer yaşam bır hastalıksa "sağlığı" nasıl tanımlayabılırız? Sayın Bırsöz'un çocuk ve yenı doğanda otanazı konusunda kesın bır yasaklamayı ongoren yaklaşımını ve bu konuda onerdığı yaş sınırlamasını ıse tartışmaya açık buluyorum Kanımca kötuye kullanılma rıskı her otanazı uygulamasında soz konusu olabılır Bu olasılık ancak olçutlerın kesın bır bıçımde belırlenmesı ve uygulamanın denetlenmes ıle ortadan kaldırılabılır Bunun dışında yazarın verdığı soylu atlara layık gorulen uygulama orneğının burada da geçerlı olabıleceğını duşunuyorum Tum etık sorunlarda olduğu gıbı her turlu otanazı uygulamasında da vakaların genel etık ılkeler çerçevesınde tek tek ve ılgılı tum yonlerıyle ele alınması gerektığı kanısındayım Ankara Ü. Tıp Fakül. Deontoloji A.D. Öğr. Gör. Ötanazi üzerine.. Yamun Örs Belirlenirlik, oluşsallık, kestiPilebilirlik • Bıhmsel bılgı uretımı yönunde ıse belirlenirlik ya da belırlenebılırlık ılkesi, Claude Bemard'ın ortaya koyduğu gıbı şoyle anlatılabılır "Her deney ozdeş bıçımde duzenlendığınde (hep) ozdeş sonuçları verecektır ' Bır başka açıdan bu, bıhmsel deneylerde sonuçları etkıleyebılecek koşulların ya da etkenlerın (olabıldığınce) değışmeden, durağan tutulması gerektığını soylemek demektır Belırlenebılırlık ılkesını tartışırken nedenlerden ve sonuçlardan söz etmek, ayrıca ılkenın dıle getırılış bıçımı, onun nedensellıkle bağlantısmın da bulunduğunu bıze gostermektedır Bu bağlantıyı daha açık bıçımde ortaya koymak ıstersek belirlenirlik ya da belirlenebılırlığın, çok yalın olarak nedensonuç ilışkısı biçımınde gorebıleceğımız nedensellığın geleceğe uzantısı olduğunu soylemehyız, yıne ozelhkle Claude Bernard'ın açıklığa kavuşturduğu gıbı Kuşkusuz boyle bır bağlantı, kestırılebılırlık ılkesıyle de çok yakından ılışkılıdır Ancak bız bunun tartışılmasını daha sonraya bırakıp son konuyla ılgılı bır başka ılkeye geçebıhrız Belirsizlik. Kuşkusuz bu sonuncusu da bıze, atomaltı olgularla ılgılı Heısenberg belırsızlık ilkesini anımsatacaktır Buna gore, orneğın atomaltı parçacık olarak bır elektronun hızının ve yerının ozdeş zamanda belırlenmesı olanaksızdır Heısenberg'ın gosterdığı gıbı kullandığımız yontem ve teknıklere bağlı değıldır, dolayısıyla burada, bılgısellığın dşında ya da ondan bağımsız, dunyanın yapı ve ışleyışı ıle ılgılı varlıksal ya da gerçek bır belirsizlik soz konusudur llgınç olarak ve benım gorebıldığım ölçude, doğru dan algılanabılır dunyanın gozlenmesınde ortaya çıkan, orneğın canlılık duzeyınde gozlenebılır olgulardakı belırlenır D Dr. N Yasemın Oğıız ergımızın son haftalardakı sayılarından ıkısınde dostum Tolga Yarman'ın "ırade" ve "kader" konularını sorgulayan bırer yazısı çıktı (' Sartre'ın varoluşçuluğu ve ırade" sayı 429, 10 6 1995, s 10, "Kader var mı yok mu?", sayı 436, 29 7 1995, s 13) Işledığı konuları felsefı duzeyde ele alırken genel bıhmsel bılgısım okurlarıyla paylaşmayı başaran, savlarını açıklığa kavuştururken renklı benzetımlerden buyuk olçude yararlanan, bu arada ınce yazılarındakı ıkı kavramı ben burada gundeme getırmeyeceğım, ılkınde tar tıştığı varoluşçu felsefeyı ve ılgılı konuları da Bunlar, bır başka yazının konusunu oluşturabılırler Benım burada kısaca ırdelemeyı duşunduğum ve yazımın başlığında yer alan kavramlar Yarman'ın yazılarında bır ölçude ele alınmakta, onun tartışma konularının bılım ve felsefe açısından olgusal, kavramsal temellerını oiuşturmaktadırlar Duyu organlarımızla algıladığımız, ("atomlar", "evrımsel sureç", psıkoseksuel gelışme" gıbı) algılayamadığımız bolumlerını ve yonlerını de kurguladığımız "empırık" ya da olgusal dunyanın, bırtakım temel ılkelere gore ışledığını soyleyebılırız Bu dunyanın o ılkelere gore yapılaştığı ya da yapılandığı, demek oluyor kı varlık kazandığını evrım leştığını de belırtebılırız Nesnelerın, onların nıtelıklerinin, aralarındakı ılışkılerın ve belırlı durumlarla zaman ıçındekı değışmeye bağlı sureçlerın; Nedensellık, Rastlantı, Etkıleşım, Dıyalektık, Donuşum gıbı temel olgusal ilkelerle ortaya çıktığını ılerı surebılıriz. Bu yazının başlığında yer alan terımler de, gerçekte bu turden uç ılkeyı anlatmaktadır Bunlardan bırıncısı varlıksal açıdan şoyle dıle getırılmektedır "Bellı nedenler, bellık koşullar altında (hep) bellı sonuçlar doğurur." Bır başka anlatımla ve bıhmsel felsefenın kurucusu Hans Reıchenbach'ın da konuyla ılgılı açıklamalarının doğrultusunda "bellı olgular, bellı genel bır olgular bağlamında (hep) belırlı başka oîguları ortaya çıkarır" Her bılım dalının kendı ılgı alanına gıren, sınırsız dıyebıleceğımız sayıdakı olguyu duşunelım ışıgın yayılması, nesnelerın duşmesı, molekullerın oluşması, enzımlerın proteınler uzerıne etkısı, gozelerın çoğalması, doku oğelerının orgutlenmesı, organların ışlevlerı, ruhsal aygıtın ışleyışı, toplumsal kurumların yapıianma ve ışle yışlerı Bunların hepsı, bellı olgusal koşullarda bırtakım başka olguların sonuçları ya da nedenlerı olmaktadırlar lığin anlatımı sırasında biz bunu da soylemış oluyoruz Bellı nedenlerın ancak belli koşullarda bellı sonuçlar doğurabıleceğını belırtmek, dolaylı yoldan da olsa bunu dıle getırmek anlamındadır Koşulların değışmesıyle sonuçlar da değışeceğıne gore, nedensonuç ilişkısınde (hep) bır belirsizlik var demektır. Heısenberg ılkesınde olduğu gıbı burada da behrsızhğın temelde bılgısel değıl varlıksal bızım dunya ıle ılışkımızın dışında olduğunu soyleyebılırız Oluşsallık, ozelhkle felsefe çevrelerının dışında empırık ya da varlıksal ılkelerden en az bılınenı olsa gerektır Bu ılkeye gore "gelecek olanaklıdır, ancak kesın değıldır." Bır başka anlatımla, genelgeçerlığı olan olgular ve tek tek olaylar ılkece olanaklı, gerçekleşebılır de olsalar, bunlardan her bırının (bellı bır yerzaman bağlamında) ortaya çıkmasında kesınhk soz konusu olamaz Belırsızlıkte olduğu gıbı burada da, ılkenın en başta bılgesel değıl varlıksal olduğunu goruyoruz Gelecek, ilke olarak kesın değıldır. Kuşkusuz burada, "gelecek" terımıyle değışık olgusal ve olaysal bağlamlarda neyı anlatmak ıstedığımızı açıklığa kavuşturmahyız, ancak bu nokta, bızım buradakı sınırlarımızı aşacaktır Tartışmamızın bu aşaması, bızı başlıktakı uçuncu kavrama ya da ılkeye kendılığınden getırmış oluyor Gerçekten de oluşsalhğın tartışılmasının ışığında "gelecek kesın değılse nasıl kestırilebilır, kestırılebılıyor?" sorusunu sormadan edemeyız Burada da bıze yardımcı olacak nokta, yıne belırlenırlıkte soz konusu olan "koşulsallık" olacaktır Daha yukarda da değındığım gıbı, nedensellığın belırlenırlığe bağlanması kestırılebıhrhkle çok yakından ılışkılıdır Nedensonuç ılışkısı "şımdı" ıçın soz konusu ıse, gelecek ıçın de geçerlıdır gıbı bır onkabulumuz olmalıdır kı bu ılışkıyı belırlenebılırlık biçımınde geleceğe yansıtabılelım Yıne buradakı koşulsallık bu son ılkenın ıçınde bulunduğu ıçın kestırılebıhrlığe de gırmektedır dıye duşunebılırız Goruyoruz kı dunyadakı empırık ya da olgusal ılkeler arasında ele aldıklarımız, bırbırlenyle yakından ıhşkıh ve (aralarında ılk bakıştakı uyuşmazlıklarla bırlıkte) bırbırlerının butunleyıcısıdırler daha yukarda saydıklarımızın da, ele aldıklarımızla bırlıkte ve ozelhkle buradakı gıbı kavramsal bır tartışmanın ışığında bu ozellıklerını ortaya koyabılırız sanırım Ekleyebıleceğımız son bır nokta da, butun bu ılkelerın şımdı ve gelecek ıçın olduğu ölçude geçmışte de geçerlı olmasının gereklılığı, ya da en azından bızım açımızdan önkabuludur Yoksa geçmışte olgusal dunyada bugun artık var olmayan daha başka ılkelerın geçerlı olduğu ya da başka ılkelerın bulunduğu gıbı bır sonuca varırız kı bu da pek kabuledıl ebılecek bır "saptama" olmasa gerektır O zaman orneğın yerbıhm ("jeolojı"), eskıvarlıkbılım ("paleontolojı"), eskıınsanbılım ("paleoantropolojı") gıbı, "tarıhsel doğal bılımler" olarak bılınen bıhmsel alanların da dayanakları çok kuşkulu olurdu Çunku onlarla (toprak bılımlerı canlılık bıhmlerı, fızıksel antropolojı gıbı) bugunku karşıhkları arasında temel bır bağ kurmamız olanaksızlaşırdı 4434