05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

B İ L İ M KÜLTÜR Reklam yararlı mı, zararlı mı? VehbiBelgil ünya çapında işadamı bir Amerlkalı şöyle demiş: "100 milyon dolarla bir iş kurmak mı istiyorsunuz 90 milyonunu reklama, 10 milyonunu işe ayınn." Ciddi bir işadamının ağzında bu sözler büyük anlam kazanıyor. Urününüzü, yaptığınız işi etkin bir reklam kampanyası ile kitlelere tanıtamazsanız başarınız sınırlı olur ya da hiç olmaz. Mehmet Akif "Sessiz yaşadım, kim beni nerden bilecekiir?" diyerek bu önemli noktayı vurgulamış. Evet, sizde sonsuz denecek bir kültür hazinesi var. Ama, ağzınızı açıp konuşmaz, kendinizi tanıtmazsanız bu hazine neye yarar? D minde Rusya'da olağandı. Bundan biz çok çektik "ikili anlaşmalar" yolu ile. Ihraç ürünlerimizin fiyatları o zamanlar dünya fiyatlarının çok üzerinde olduğundan serbest dolarla dünya piyasalarında mallarımızı satamıyorduk. Fakat Ruslar bunları bu yüksek fiyatlarla satın alıyordu. Karşılığında da, kendi düşük kalitell mallarını "karşılıklı ticaret anlaşmaları" ile bize veriyorlardı. Biz bunları ancak kendi iç piyasamızda satabiliyorduk. Işte kazığı bu yüzden yiyorduk: Birinci kazığı. Ikinci kazığı onlann blzim hemen hepsinin tarımsal mallarımızı ekimkasım döneminde toptan almalarından, fakat, bize verecekleri malları tam bir yıl sonra vermelerinden yiyorduk. Çünkü, Rus sanayii her malı bir plan gereğinde belirll zamanlarda gönderebiliyordu. Üçüncü Dünya aydınları arasında reklamın lehinde, aleyhinde olanlar var. Lehindekiler, yeni bulunmuş ürünlerin, yeni yöntemlerin bu yolla tanıtıldığını, reklamcılıktan pek çok insanın geçindiğlni ileri sürüyor. Reklamcılar bütün buluş yeteneklerini kullanılıp bunlara resim ve çizim yeteneklerini de ekleyip gözü ve zekâyı okşayan yapıtlar ortaya koyuyor. Reklamın yararı, zararı Aleyhte olanlara göre Daha çok Marksist görüşte olanlara göre, reklam, gereksiz şeyleri aldırma hevesi uyandıran, "Başkalarının ürünlerini almayın bizimkini alın" propagandası ile sermaye israfına yol açan bir hizmet koludur, bu yüzden de hemen yasaklanmalıdır. örnek, deterjan. Bunların arasında hemen hiç ayrılık yoktur. Olanları, hemen bütün firmalar aynı anda kullanıyor. Reklam şu halde yararlı olur: Bir firma ülkenin bütün deterjan gerekslnmesini fazlası ile her an karşıladığı, yenilikleri büyük titizlikle her an izleyip uyguladığı zaman... Böyle bir durum kapalı ekonomilerde kimi zaman oluyor, fakat çok kez fiyasko ile sonuç veriyor. Bizden birkaç örnek: Galiba 50'li yıllarda bir "Paro Mama" çıkmıştı. Radyolarımız reklam alıyohardı o zaman. "Söyleyinlz anasına, Paro koysun mamasına" diye de sık sık söylenen bir dizesi vardı. Turşucu Şükrü'nün turşuları da böyle olmuştu. muazzam reklam paralan ödüyordu bunlar radyomuza. Fakat, yetersiz üretim işi fiyasko ile bitirdl. Bir de "Nur Kalem" olayı olmuştu. Bir flrma, Türkiye'nin bütün kurşun kalem Ihtiyacını karşılayacağı taahhüdünde bulunarak kalem dışalımını yasaklamıştı. 01madı. Gereksinme karşılanamadı. Başka bir firma da kemikten tutkal yapıyor ve benzerinin dışarıdan getirilmemesini istiyordu. Ama, o zaman, bizim tutkallar ateşte kaynatıldıktan sonra kullanılablldiği halde dışardan getirilenler soğuk tutkal türünde idi ve odun yakmayı gerektirmiyordu. bir kazığı, bizden satın alınan mallann satılması sırasında yiyorduk. Çünkü, onlar, çürük mallar karşılığı ucuza aldıkları tütünlerimlzi, fındıklanmızı... serbest dolar karşılığı satıp para kazanıyordu. Yani bu mallarımız blzim aynı mallarımızın satışını engelliyordu. Bu durumun nedenlerinden biri bizim tarımsal ülke olmamız, onlann sanayi ülkesl olmaları idi. Hatta, dördüncO bir kazığı da burdan yiyorduk. Çünkü onlarda devlet sanayil yüzünden alıcı da, satıcı da tekti. Adamlar istediği fiyatları bize zorla kabul ettiriyoriardı. Sanayiin ilkel, reklamın yok olduğu bir ülke ile alış veriş de zor oluyordu. Alıcının, satıcının tek olduğu bir ülkede reklam gereksiz görünüyor. Rusya ve Oemir Perde ülketennde durum böyle idi. Bunlar sosyalizmin en kötü ömeğini verdiler. Her insan, yeteneklerini göstermek ister. Siz şair, başkası mühendis, bir başkası bilim adamı veya sanatkar olarak. Bu toplumlarda bütün bunlar yasaktı. Devlet neyi emrediyorsa herkes onu yapmak zorunda idi genellikle. Ama, reklamın dar bir tanımı yok: özellikle Batıda. Demokrasi hep reklama dayanıyor. Seçim konuşması bir tür reklam değil mi? Particilik reklamcılık değil mi?: "Onun partisine oy vermeyin bizim partiye oy verin ne demek?" Herkes kendi partisinin en iyi parti olduğunu söylüyor. Ama hiç de öyle değil. Bir yerel seçimde, bir genel seçimde kaç trilyon sarfediliyor seçime? Bu paralarla kaç devlet hizmeti görülebilir, kaç baraç, kaç otoyol...yapılabilir? Bunlar da savurganlık değil mi? Turizm gelirlerini arttırmak için ülkelerin yaptığı masraf trilyonu buluyor. Bu da reklam değil mi? Bu yolda harcanan paralarla ne kadar hizmet yapılabilir? Bunları da yasaklayalım o zaman. "Reklam"ı tanıtma anlamında kullanıyorum. Bütün dinler kendi tanıtımlarını yapmak için trilyonlar harcamıyor mu? Kiliseler, camiler, namazlar, oruçlar, kandiller birer reklam değil mi? Fransız filozof ve buluşçusu Blaise Pascal (Blez) şöyle diyor bir özdeyişinde: "Kalbin de mantığı vardır, fakat akıl bundan bir şey anlamaz." Yüzvermeyen sevgilisi yüzünden kendi canına kıyan az kimse mi var? Bunu akılla izah edemezsiniz. Kerem ile Aslı, Tâhir ile Zühre, Leyla ile Mecnun, Elif ile Mahmut, Ferhat ile Şirin... blzim de masal kahramanlarımız. Hepsinde bir erkek bir kıza delicesine aşık olur, işini, gücünü bırakır, onun peşine düşer. Kızın babası blrinde şah, birinde zengin bir beydir. Ama, oğlan o kızla evlenip mutlu olmaya ahdetmiştlr. Sonunda iş facia ile sonuçlanır. Bunu mantık yoluyla Izah edemezsiniz. Unlülere saldırmalar Ün kazanıp sürdüremeyenlerin en büyük düşmanı ünlü, ama gerçekten ünlü kişilerdir. Sokaktaki bir adama yazı ile saldırırsanız kimse okumaz, ilgilenmez. Ama ad yapmış birisine saldırı hemen yankı uyandırır. Bu yalnız bizde böyle değil, bütün ülkelerde böyledir. Bu yazıda Walt Disney'e, Einstein'a, Batlamyus'a, saldınlara dokunmak istiyoruz. Disney'e saldırı Mare Eliot adlı birisi, çizgi film üstadlarından Disney'e saldırmış kitabında. Neler diyor? Birkaç örnek vereyim: Disney'i Hollyvvood'un kara prensi diye tanımlıyor. Miki Fare tipini kendisi yaratmamış, "Ub Ivverks" adında birisinden almış. Yüzlerce filminden hiçbirisini kendi yapmamış. Kafa kısırı imiş. Gece gündüz içermiş. Yahudi düşmanı imiş. Başka bir şirkete geçen bir işçisine: "Demek gidip o pis Yahudilerle çalışacaksın, haydi yolun açık olsun." demişmiş. Amerikan İç Haber Alma Servisi'nin ajanlarından biri imiş. Büyük sanatçının 94 yaşındaki karısı, suçlamalara 73 sayfalık bir yanıt vermiş. Kızı da yanıtta yer almış. Şöyle diyor anne: "Yazar Eliot benim öldüğümü sandığından eşimi savunamayacağımı sanmış. Ama ben yaşıyorum." dedikten sonra suçlamalara 150 madde halinde yanıt vermiş (Eliot'un kitabı 'Birch Lane1 kitabevince 305 sayfalık bir yapıt şeklinde yayınmış. 21.95 dolara satılıyormuş.) Einstein'a suçlama Fizik biliminin Nevvton'dan sonra en büyük bilgini Einstein'a suçlamalar şöyle: "Üstat ününü karısının bilgi ve buluşlanna borçlu imiş." utesini yazmaya gerek yok. Ama, kimdi Bayan Einstein? Dünya çapında bir bilginin eşi olmaktan öteye nesi vardı? Hadi bilim dünyası bu hanımı tanıyordu diyelim. Yakın arkadaşları da mı tanıyordu? Einstein uzun süre anlaşılamadı bilim otoritelerince. Bugün bile tam anlaşılamadığını sanıyorum. Bu yılın Fizik Nobeli'ni Amerika'nın Princeton Üniversitesi'nden iki bilim adamı kazandı: Einstein'in Görecelik Kuramı'nın kısmen doğru olduğunu 1974'te yaptıklan gözlemlere dayandırdıklan için. Bütün bunlar olurken Bayan Einstein nerede imiş? Ve sonuç Reklam gerçekten kötü mü? Sovyetler örnefli Böyle durumlar Sovyetler Birliği döne Ama böyle aşklar bugün de yaşanıyor. Işl mantığa vurursak bu masal kahramanlarını birer seks manyağı saymak gerekir. Işte, tıpkı bunun gibi, toplumsal işleri de hep mantıkla anlayamazsınız. Insanoğlunun saçmalıklara da gereksinmesi var. Maç için bir gece önceden stadyumun önüne yatağı yorganı ile gelen adamın tutumunu ne ile izah edersiniz? Evet, kalbin de kendine göre nedenlerl var ve akıl bunları anlayamıyor. Reklam, gazetelerin de baş gelir kaynağı. Ondan da mahrum kalacağız reklam aleyhtarlığı ile. Yahut tek sayfalı gazete dönemine gireceğiz. öyle bir gazete de yaşayamaz. 365 13
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear