Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
PSİKİYATRİ Bilimin 'romantiği' ve 'hakikisi Parkinson hastalığı ile kişilik yapısı arasındaki ilişkileri değişik değerlendiren görüşler var. Ama bunların hepsinin "gördükleri" aynı. Ycınkı Yıızgun arkınsonız'i (1) olan hastaların "dakık, ciddı kararlı. kurallarına bağlı, kımılerıne göre) ağırkanlı, duzenli ve mükemmeliyetçi' kişilik özelliklerıne sahip olduklarından geçen yazıda söz etmiştım. Bu genel kanıyı destekleyen kişisel gozlemlerınde fazladan birkaç şey daha vardı Başta, tanıdığım çoğu Parkinsonlunun bütün o ağır ve ciddi havalarının ardında müthiş bir mizah duygusu seçilıyordu Umitsizliğe daha kolay kapılıyorlardı. sadakat duyguları ıse normları zorlayacak derecede fazlaydı Sozgelımi, bağlandıkları bır hekimi kolayca dogıstırmıyorlardı Yeterli neden olsa bıle Dolayısıyla, alışkanlıkları da çok onemlıydı Alışkanlıklarının alışılmış örüntüsünün dışına çıkmaya zorladığın birkaç kişıden aldığırn tepkı, aynı şeyı bir daha denemekten benı alıkoymaya yetmıştı. Parkinsonluların alışkanlıkları ile ilgılı bir gözlemim daha vardı ki, bunu tam olarak ifade etmek biraz güç. Bu insanların alışkanlıklarının ne olduğuna baktığımda, dıkkatimı tek bır şey çekti. Büyük bır bölümunun keyif verici bır uğraşı pek yoktu Iş hayatlarında ya da özel hayatlarında optimal çizgiyi hep tutturmuş, hep mukemmele yaklaşma çabasındaki bu insanların keyif için yaptığı şeyler çok azdı. Üstelik, varolanlar çok uzun zamandır aynıydı Alışkanlıklarının tümü için söylenebilen "değişmezlik", keyif veren, bellı bir sonuca ya da amaca ulaşmayı hedeflemeyen tipteki eğlenceli alışkanlıklar için de geçerliydi. Üstelik bunların sayısı ve o kişinin hayatındaki yeri de pek fazla değildi. Menza nın çalışmasında Parkinson'lulardakı kişilik özellikleri geçerli bilimsel ölçütlere göre belirlenmıştı. O gune kadar söylenenlerin tekrar. ama daha "hakiki bilimsel" bır dille ılade edildiği bu yazıdaki keyif ve zevk verıcı alışkanlıklarla ılgıli saptanan. kendi gözlemlerimi yazıya dökmemde yüreklendiricı oldu Menza'nın bır başka beliriemesi de. keyif verıcı alışkanlıklardan birinın adını koyuyordu Sigara1 Parkinsonlular standartlardan çok daha az sigara icıyorlardı 1 P ve o şeyle yatıp. o seyle kalkmak pek çok bılım adamlarının bıyografisinde bulunan bır hayat tarzıdır Bilimselliğin kimi zaman bir dogma gibı sunulduğu, kendi iç değışkenliğinın unutulduğu bir devırde. arastırmacılara atfedilen ' kuruluk, katılık". "hastanın kışılığıne ve hayatına önem vermeme". hastahekım ılışkisınin yenni tam değerlendırmeme' gibi özellikler. bildığımız doktorların (pür klinisyenler) kımılerı ıçın de geçerli sayılabilır Zira. onlar da bızzat araştırmacı olmasalar bıle, araştırma verılerıne ve sonuçlarına gore klinik strateplerını çızmek zorunda olan profesyonel kışıler "Uyanışlar" filmine esin kayaraştırmacı hem klınisyen unvanları taşıdığı ve öyle de çalışmış oldugu ıçın, bu 'zorunda lığın dışına çıkma ıhtiyacını ıçınde bır yerlerden hissetmis Filmde gösterildiğı kadar olmasa da. bayağı kapalı devre bir araştırmacı yaşantısı surdürdüğü zamanlardan sonra. Carnağı olan Dr. Oliver Sacfcs. hem Ihalinde sıralanırdı Psikıyatrinın devlerınden Kraepelinin veya noropatalog Alzheimer'ın yazdıkları vaka öykulerı bu ayrıntı sayesınde şu Balzac bır zambakı (mıydı?) bilmem kaç sayfada anlatması gibi. uzar gıderdi Sonuca varmak kaygısı yok Benzerlik ve ayrılıklar Konunun eksperlerı ıçın bıldık pek çok şeyın tekrarlandığı ve bılımselleştirildiği bu klinıkaraştırma yazısına Oliver Sacksın "Uyanıslan"ını okuduktan bır sure sonra rastlamıstım Benzer temaları Kişisel izlenimler Bu kişisel izlenimimi diğerleriyle birlikte kafamın bir kenarına yerleştirdim. Arıkça ifade edilmek için yeterli özelliklere sahip değillerdi. Yani, bilimsel objektjflıgin gerektırdiği sayıda gözleme dayanmıyorlardı. Karşılaştığım Parkinsonlular bütün Parkinson'luları temsil jdecek durumda değillerdi. Üstelik, izlenimlerim kendi gördüğüm İnsanların hepsı için kayıtsız şartsız geçerli saytlamazlardı Objektif olçumler yapmamıştım, birikimim henüz yeterli düzeye varmamıştı, vs. vs. »Bir de böyle bir izlenimi destekleyecek tipte başka izlenimlerle karşılaşabileceğim en esaslı piyasa yeri olan bilimsel ki* tap ve dergilerde, bılhassa keyif ve zevk uğraşları vurgulayan bir yazıya rastlamamıştım Dolayısıyla. izlenim "deklare edilec.ek" kıvama gelmemişti. Geçen yıl yapılan bir yayında ABD'den Mattfww Metua ve arkadaşları (2) geçmişten o güne dek Parkinsonluların kişilik özelliklerini inceleyen araştırmaları gözden geçirdiler. Ek olarak da, bütün bu özellikleri tek bir başlık altında toplayarak açıklamavı denediler. Sacks'a gore. kaybolup gıden bu gelenek canlandırılırsa. asıl bilimin ihmal etmek zorunda olduğu pek cok ayrıntılı ve bıreysel farklılık tekrar gözönüne çekilebılir Böyle bir romantızm. pur klinısyenın veya araştırmacıklınisyenın hastasıyla gercek bır kışı ılışkısıne gırmesını saglar Sacks bunu bırıncı kazanç sayıyor Ayrıca, her bıreyde farklı bir kılıkta ortaya cıkan hastalık hakkındaki bilgımız. hakiki bilim olçülerınde de değer kazanacak kadar genişler ve çeşıtlenır Ama hakiki bılı mın ılgisını çeken farklılıklar ve cesıtlılıklerden zıyade benzerlıkler ve ortaklıklardır Açıkçası eldekı aletedevat da buna göredir, benzerliği ve ortaklığı olan seyleri bir araya getirip incelemek de mevcut mantıga gore çok daha kolay ve sonuca varıcıdır. Galiba Sacksın (ve benzert düşunenlerın) farkı, zaten "sonuca varmak gibi b'r kaygıya sahip olmamak Her bir hastanın dünyası içindeki hastalığı anlamak ve tedaviyi de o dünyanın ıçinde yürütmek romantik Kliııısyenlığin tarzı,. Sozgelimi, geçen yazıda filmden aktardığım ancak karelı zeminde yurütülebilen kadındaki gibi Ya da, yine filmden bir örnek, sadece uyku hastalığına yakalandığı dönemin müziğinin ritmiyle jyanabilen Parkinsonizm'li hasta da olduğu gibi . Sacks'ın romantik bılımı nın topladığı verilerden oluşan yığın, bu yazıda Menza'nın temsil ettıği hakiki bilimin işleminden geçtığınde olanlara somut bır örnek vermeyi bir sonraki yazıya bırakıyorum. NOTLAR. 1) ParkTıSonizm kclimesi. ıster istemez. 'Parkmsonıst gıbı bır kavram turelmeye zorluyor benı O yuzden, haslalığın butun bıçımlerıne Parkinson ve hastalara da Parkinson lular dıyeceğım. Burada Parkinson luların bazı kışılık özellıklerınden söz ederken. ya kımı araştırma sonuçlarına. ya tecrubesı olan hekımlerın gozlemlerıne ya da kendi gozlemlerıne dayanarak konuşuyorum 2) New Jersey'den bır ekıbin hazırladığı bu makale Journai of Neuropsychıatry and Clınıcal Neuıoscıences ın 1990 yılı 2 sayısında yayımlandı YÖK kutuphanesınde mevcut Yazının başlığı "Parkinson s dısaease. personalıty and dopamıne ' (Parkinson hastalığı. kışılık ve dopamın) 3) Oliver Sacks. tılmı goslerılen Uyanışlar dışında birkaç kıtaba daha sahip bır yazh' Benım elıme geçenler Mıgraıne (Migrerı The Man who mistook hıs wıfe for a hat" (Karısını Şapka Sanan Adam). A leg to stand on lUstunde Duracak Bır Bacak(?)) Bır de son bır yıl ıçınde çıkan "Seeıng Voıces (Ses görmek) var Meraklılara duyurulur Bu arada. ABDden bır Türk okurun yolladığı gazete kupurune bakılırsa. Oliver Sacks ABD dekı son ışlen çıkarmalardan nasıbını alarak Bronx Psıkıyatrı Hastanesı ndekı ışınden olmus Nasıl olsa hayatını kazanır dıye oncelık mı verdıler kı 9 UyaniBİar tllmind*n bir tahne.Leonard Lowe (Rober Da Niro) ve Dr. Malcolm Sayer (Robin Williams) birarada. ve önermeleri Sacks'ın kıtaplarında (3) da görmek mümkündü. Ama bana yazma cesaretini veren pek tuttugum Sacks değil de Menza olmuştu. Romantlk bilim insanı değil de, 'hakiki bilim' insanı; bir başka deyişle... Menza ile Sacks arasındaki benzerlik ve ayrılıkları düşündüğümde. şu soru cevap arıyor Araştırmacılık ile klinisyenlik bir arada olduğundan (güvenilirlik dışında) neler ortaya çıkabilir? Her olay: her kişiyi bir istatlstiksel eğriler gözlüğünden görmek, hastaları araştırmalar için taşıdığı anlama göre degerlendirmek (kalan kışıleri ve yönlerı ihmal etmek) gibi biraz ahlâkı sayılabilecek birkaç sakınca ilk akla gelenler Bir bakıma da bu sakıncalar başarılı bir araştırmacının kimliğinin önemli ayrıntıları olarak görülebilir. Kafayı belli bir şeye takmak mel'deki postensefalılik Parkinsonizm'li hastalarının onda uyandırdığı ilk fikirlerden birisi bilimin illâ ki "realist" bilim diye sunduğu paralel bilimsel çizgi. tedavi edilen, incelenen hastaların tek tek kim olduklarının ögrenilmesi. bu insanların tanınması gibi bir takım yöntemleri esas bellemiş. "Hakiki" bilimin yanı sıra yürüyebilecek olan bu "romantik" çizginin tarzı pek çok hekım için bildik sayılır. Ondokuzuncu yüzyıl hekimlerinin çoğunda varolan bu romantizmi. hastaların uzun ve ayrıntılı tasvirlerinde bulmak mumkun Hekim ile hastanın karşılaşmaları anında görülenler etraflıca anlatılır, hastanın canlı ve cansız çevresiyle ilişkisi bir güzel tarıf edilir ve sayfal.ır süren bu patofrafılerin (biyografi nazire) sonunda bugünün tarzına daha çok uyan tam önerileri maddeler 22710