09 Ocak 2025 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

GEN T E K N O L O J İ S İ Gen teknolojisi nereye gidiyor? Gen mühendisliğinin başlattığı yeni dönemde, evrime, lnsanın genetik yapısına ne zaman ve nereye kadar karışmamamız gerektiğini de gündeme getirdi. Her başarı için ödenen bir "diyet" vardır. Gen teknolojisi için bu diyet ne? Doç. Dr. Osman Hayran I çinde bulunduğumuz çağa uzay çağı mı, bilgi çağı mı yoksa iletlşim çağı mı adını koymak gerekir tartışmaları henüz bitmeden genetik bilimindeki akıl almaz gelişmeler karşımıza çıkıyor ve çağımızın olsa olsa gen teknolojisi çağı olabileceği ileri sürülüyor. Sonu gelmeyen merakı ve sürekli gelişen aklı ile milyonlarca yıldır doğanın, evreninin sırlarını bulmaya çalışan insan artık kendi sırlarını da çözmeye başlıyor. önceleri bitki ve hayvanlar dünyasında başlatılan gen teknolojisi çalışmaları insanlara yöneliyor. llk bakışta son derece insancıl amaçlarla kullanılabileceği sanılan bu teknoloji aslında pekçok etik sorunu da.gündeme getiriyor. Örneğin insanlara yaşam boyu acı çektiren talasemi, diabet gibi hastalıkların genetik teknoloji ile tedavisi ya da genetik danışmanlık hizmetleri ile hastalıklı doğma olasılığı olan insanların doğumunun daha gebeliğin ilk haftalannda engellenmesı mumkün hale gelirken ve bu sonuçlar bizi sevindirirken, insanların genetik yapısına ya da evrimine ne zaman ve nereye kadar kanşmamız gerektiği soruları daaklageliyor. Önumüzde milyonlarca yıldır yaşanan büyük bir deneyim var. Kendi "konfor"u için doğayı keşfeden ve "bilimsel" yöntemlerle kullanan, değiştiren, bozan insanlık epeyce bir zamandır kendi eseri olan çevre sorunlarıyla uğraşmaya çalışıyor Elde ettiği "konfor'ların bedelini yeni yeni hastalıklar ve sağlık sorunlarıyla ödüyor. Aklı başına geldiğinde "dünya günü" ilan ediyor, "sağlıklı ve temiz çevre" kampanyaları düzenliyor, "yeşil partıler" kuruyor. Elde edilen her başarının, her üstünlüğün bir bedeli olması doğaldır ve bedeli olacak diye değişime, gelişmeye karşı çıkmak anlamsızdır. Çünku her şey zaten kendiliğinden değişmektedir Bu anlamda gen teknolojisindekı hızlı gelişmelere karşı çıkmak da anlamsız ve gereksizdir. Ancak gerekli olan daha önce yaşanan büyük çevre deneyiminin ışığında evrime ne zaman ve nereye kadar müdahele etmemiz sorusuna verilecek yanıttır. İnsanların genetik yapılarına müdahele ile bugün bazı hastalıklar tedavi edilebilir iken, yarın göz rengi, saç rengi, bedensel özellikleri ısmarlanmış biyonlk insanların üretilmesi mümkün olabilmeli midir?. Mümkün olabilecek ise bu insanlar hangi anababaların çocukları olmalıdır?.. Kim daha çok gelişmiş, üstiin bir yavruya sahip olmak istemez ki ve aslında her birimizin kafasında kendi ölçütlerıne uygun birer üstün insan özlemi yatmıyor mu?.. Her zaman olduğu gibi şimdi de herkes her istediğine sahip olamayacağına göre ortaya yeni kavgalar, yeni paylaşımlar ve yeni insanlık somnları çıkmaz mı? Geliştirilen yeni teknoloji, yeni "silah" piyasaya sürülmeden ve "yönetici" insanların eline geçmeden önce "bilim adamı" olan kişilerce işin ahlaki ve felsefi yönü tartışılmalı ve gözden geçirilmelidir. Bunu yaparken "pozitif bilim" saplantısından da kurtulunmalı ve gerek gelişmelerin, gerekse sorunların özünde birer var olma ve insanlık sorunu olduğu akılda tutulmalıdır. Üstelik "pozitif 'oilinV'in bizim elimızdeki veriler kadar "pozitif" olduğu da unutulmamalıdır. Üstün çocuk Vurgulanmak isteneni somutlaştırmak için şöyle bir örnek verelim: Genetik teknoloji yardımı ile gebe bir annenin fetusunda pozitif bilimin verilerine aykın bir durum, örneğin iki yerine dört kol gelişebileceğinı saptadık ve gebeliğin sonlandırılmasına karar verdik. Kuşkusuz bu son derece insancıl bir yaklaşım olurdu. Gen arastırmaları öncellkle bltkller üzerlnde basladı ve ve yoğunlastı. 2284 Şimdi evrimin kendisini düşünelim: İnsan milyonlarca yıl evrildikten sonra iki ayakları üzerinde doğruldu ve antropologlara göre asıl bu doğrulmadan sonra insan oldu. Milyonlarca yılı bir çırpıda atlasak ve dört ayaklı atalarımızdan bir çifte, genetik teknoloji yardımıyla doğacak çocuğun iki ayaklı olacağını söylesek ne yaparlardı dersiniz?.. Gebeliği sürdürürler miydi?.. Dört ayaklı insanlardan oluşan bir toplumda iki ayaklı bir yaratığın bulunması kuşkusuz kabulü zor ve "anormal" bir durum olurdu. Ve bu anlamda gebeliğin sonlandırılmasını ahlaki anlamda da doğal karşılamak gerekirdi. Ancak bu uç örnek ile vuıgulamak istenilen evrime "ne zaman" ve "nereye kadar" müdahele etmemiz gerektiğidir. örneğin biraz önceki örnekte yer alan dört ayaklı anababaya aslında "doğacak çocuğun gelişmiş bir canlı türünün ilk örneği olacak" güvencesini verebilseydik belki de kararları daha Gen çalışmaları giderek hayvanlar ve İnsanlar üzerlnde de farklı olabilirdi. önemlt asamalar kaydetti. Tat», etik sorunları da beraberlnHer insanın "normal"inin kendi degetırerok. değerleri, Inançları, beklentileri ve içinde tan, aşı ile önlenebilir hastalıklardan ölürbulunduğu ortamın öğrettiği kadar "norken bir başka yerinde ender görülen bir mal" olduğu, dolayısıyla herkes için gehastalığın tedavisinde büyük kaynaklar çerli tek bir "normal" tanımının yapılamaayırmaya kimin hakkı vardır?... Dahası buyacağıortadadır. nun ahlaki açıklaması nasıl yapılabilir'?.. Oysa pozitif bılımde her şey herkes için Bu noktada birisi kalkıp şu soruyu sorabiaynı biçimde tanımlanmış ve kalıplara lir: "Yani ender görülüyor diye bu nastalıoturtulmuştur. öyle ki insana ılışkin herğa yakalananlar için hiçbir şey yapılmahangı bir sorunu tartışırken "bilimsel olasınmı?." rak. " sözcükleriyle başlayan bir cümle Bu soruya "yapılmasın" yanıtı vermek tartışmacıya daha baslangıçta üstünlük söz konusu bile olmamalıdır. Tabii ki tek kazandırarak savunulan konunun kazanbir bireyin sağlığı için bile gerektiğinde ma olasılığını arttırmaktadır. Yaşamı, doher türlü kaynak seferber edilmelidir. Anğayı tanımak, anlamak için bilim ve bilicak tek bir birey için yapılabilenler, kitlemin doğruları, kuralları, kalıpları pek ler için esirgeniyorsa ortada bir çelişki doğaldır ki her zaman bulunmak zorundavar demektir. dır. Rousseau'nun belırttıği gibi aslında bu Başka öncelikler de var.. ve benzerı çelişkiler, "yeryüzündeki meyvelerın herkese ait olduğu, toprağın ise Bunları yadsımak, karşı çıkmak söz kohiç kimseye ait olmadığı mutlu çağlarda, nusu bile olamaz. Ancak en az bunlar kabir toprak parçasını çitle çevirerek "buradar insanların inançları, değerleri, yaşamsı benim" diyen adama inanacak saflıkta dan beklentileri de yadsınmamalıdır. insanlar bulunduğu zaman" başlamıştır Bilim, verilerinin, yöntemlerinın doğruluve geri donulemeyecek şekilde sürüp gitğu konusunda ne denli katı, kararlı ve mektedır Önemli olan eski çelişkilerin biödün vermez olmak zorunda ise uygulalincinde olup yenilerine izin vermemektir. malarının insancıllığı konusunda da o Evet, son yıllarda insanlığın ortak kaydenli esnek ve yumuşak olmak durumunnakları kullanılarak geliştirilen yeni bir dadır. Var olan, üretilen her şey insan ve teknoloji, gen teknolojisi hizmete sunulinsanın mutluluğu içindir. maktadır... Tayfun Gönül'ün deyişiyle uygulamalarHem söyleyebilir misiniz bana, doğaya da bilimsel "ukalalık ve despotizme" asla yaptıklarımız ortada iken, evrime ne zaızin verilmemelidir. man ve nereye kadar müdahele etme Gelişen gen teknolojisi insanlığın önünhakkına sahibiz?.. Evrim ve insan de yeni ufuklar açmaktadır. Meraklı ve akıllı yaratık insan, bu ufuklara coşku ile bakarken yaşamda her şeyin bilim ve teknoloji olmadığını, aksine bunların bile insanın mutluluğu için var olmak zorunda olduğunu hatırlamalıdır. Sorun yalnızca gen teknolojisi ile üretilmesi olası olan biyonik insanlar olsun mu olmasın mı sorunu da değildir. Bu teknoloji geliştirilir ve kullanılırken, akıl almaz boyutlarda kaynak harcanmaktadır Yeryüzündeki tüm kaynaklar insanlığın ortak malıdır. Bu nedenle de insanlığın ortak sorunları için kullanılmak zorundadır. Yeryüzünün bir yerinde insanlar açlık
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear