Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
PS İ K İ YATRİ Kimse aşktan iyileşmek istemez ki.. Her insanın ilişkiye ihtiyacı vardır. İnsşn ilişkileri var olduğu sürece psikoterapiye olan ihtiyaç da devam edecek... Soyleşi: Yankı Yazgan akırköy Gunlen hakkındakı ızlenımlerde, toplantılarda, özelhkle genç kuşak psıkıyatrıstlerın gonlune taht kuranın" Toksöz B Karasu olduğundan söz etmıştım Karasu, toplantıya bundan yaklaşık 30 yıl once gıttığı ABD'den, o ulkenın en önde gelen bırkaç psıkıyatnstınden bırı olarak katılıyordu Turkıye'den çıkıp, bıraz (mı?) ımrendırıcı bır karıyerie tekrar burada olması toplantı boyunca popüler olmasında rol oynamışsa da ana etken dınleyıciyle kurduğu canlı ılışkı olmuştu Toplantıdakı konferans konusu depresycna yonelık özgul psıkoterapılerın seçılmesı ve uygulanmasıydı Dığer konferansçıların konularındakı bıyolojık ağırlık, karşılıklı şakalaşmalar duzeyınde de olsa, gunumuz psıkıyatrısındekı anlayışlar, arasındakı 'çekışme'yı toplantının gundemlerıne zaten yansıtmıştı Psikiyatrist Tokgöz B. Karasu ile söyleşi: lerinl benimseyerek kurtulmaya çalışacak Bu arada, toplumun gerı kalanınca kabullenllmedıklerı ıçın, hıçbır olumlu destek gormeyecekler öfke, kınle de kanşabllecek Çoğunlukla rastlanan dını bır çıkış yolu olarak görmek, tutuculaşmak Galıba, Turkıye'de de böyle oluyor Yakın illşkiler andırıyor daha zıyade Bır 'el verme'. tutunma'yı anhyorum Onaylıyor "Çunku", dıyor, "Hele New York glbı buyuk kentlerde, sosyal bağlar, ınsanlararası alışvenş o kadar zayıf kı " Toplumdakı parça parçahk, bıreylerın benlık gelışımlerıne de yansıyor, Cemaat hayatının zayıfhğı, Amerikan toplumunda angaje olmaya, bağlanmaya dayanan terapılerın tutulmasının temellerını oluşturuyor Karasu'ya göre Topluma yansıması B alaşağı edeceklerıpı kuruyor Karasu'ya göre, psıkıyatrıstın çifte rolü, hastalık modeltne uygun bıçımde tanımlamış olduğu semptomları ortadan kaldırmak ve bu 'hastalığın' yarattığı psıkobjık sorunların çözumunde yaratımcı olmaktan oluşuyor Analistlere ne oldu? "Bu kadar yıldır psıkanalitık tedavı yapan anahstler ne oldu?" dıye soruyorum Karasu, psikanalıstlerı ve psıkoterapı de yapan psıkıyatrıstlerı net çızgılerle ayırıyor Anahstler, kuçuk bır grup, çok yuksek ucretlerle çalışıyorlar Los Angeles ve New York'un luks semtlerınde ofıslerı var Hastaları olmak bır onur vesılesı, bır prestıj aracı Varhklı bır azırtlığa hıtap eden bır profesyonel grubu Ancak, Karasu pskoterapıst kavramıyla analıstlerden farklı bır kesımı kastedıyor Bıyolojık psıkıyatrının daha egemen olduğu bölgelere dıkkatımı çekıyor Gerçekten de lowa, Ohıo, Mıssurı gıbı eyaletler cemaat hayatının, toplumsal bağların dığer bölgelere nazaran çok daha canlı olduğu yerler llgınç olan, terapılerın oralarda daha az populer olması "Oysa, buyuk kentlerde ınsanlann yaşadığı bağlantısızlık hıssı, onlann butun nırengı noktalarından uzak kalmaları bıreyı bunalıma sürukleyici şiddette " "Psıkoterapınin geleceğı" dıye sorduğumda Karasu'nun cevabı, ' 'ınsan ilışkılerı var olduğu surece psikoterapiye olan ıhtıyaç da devam edecektır" oluyor "Hastalık modeline paralel olarak, hem de bıyololik keşiflerden bağımsız olarak, etkılenmeksızın ilışkı yerine geçecek bır ılaç olamayacağına göre '' Benım aklıma bır bıyolojık psıkıyatrıstın (D Kleın) gun geldığınde aşk hastalığının bıle ilacının bulunacağını soylemesı gelıyor "Kimse aşktan iyileşmek istemez kı llacı reddeder, aşkı acısı çekmeyı tercıh eder Her İnsanın ilişkiye ihtiyacı vardır" cevabını alıyorum Normal ınsan duygularını tedavı etmeye kalkışan zıhnıyetle hafıften dalga geçiyoruz '1990'ların psiklyatrıstı nasıl bırısı olacak?' gıbisınden magazıner bır soru yöneltıyorum "Geçmışe göre tıbba çok daha yakın Başlıca uç grup söz konusu Bırıncısı, hastanelerde çalışan, klasık tıbbi kategonlerle hastaları değerlendlren, blyolojlk incelemelere ağırlık veren hekıın yanı ağır basan pstklyatristler Daha zlyade ağır, psıkotık hastataıia uğrasan Ikıncı grup ıse bırıncı gruba yakın kalabalıkta terapıst yanı ağır basan psıkiyatristler Psıkoterapı eğıtımı de almışlar Daha çok ofıslerınde hasta göruyorlar Hastanın ıhtiyacına göre ılaç tedavısı de yapabılıyorlar, psıkoterapı uygulayabılıyorlar Ektektik blr tutumlan var Uçuncu grup ıse psıkanalıstler Ama onlar oldukça dar " Karasu, kendısını ıkıncı grupta göruyor Çok doyurucu bır pratik olduğunu söyluyor Turkıye'de hekım yanı ağır basan psıkıyatrıstlerın çoğunlukta olduğundan dem vuruyoruz Ancak, Turkıye'dekı goç olayının psıkoterapıst yanı ağır basan psıkıyatrıstlere ihtiyacı arttırdığını belırten Karasu, kırdan kente gelen ılk kuşağın hıç olmazsa fantazılerınde surdurebıleceğı bır değerler ve bağlar sıstemını tanımış olduğunu vurguluyor Oysa ıkırcı kuşak nereye aıt olduğunu bılemeyecek denlı arada kalmış "Birhayatta kalma mucadelesı verecek Yenı ortamın getirdığı gerçek ılışkılenn yarattığı yoksunluklaria buyuyen, gereklı ruhsal gıdasını alamamış olduğu ıçın benlık butunluğunu oluşturamamış olan bıreyın öfkesı, hayatta kalma mucadelesı ölçusunde şıddetlenecek Kımısı yoldan çıkacak, kımısı bır gruba gınp, onun değer Çok temel bır ıhtıyaç olan, yakın ıhşkıden yoksunluğun onundekı guzergâhlar pek ıç açıcı değıl Hekım açısından bakıldığında, psıkosomatık şıkâyetlerın bollaşması beklenıyor Karasu'nun bu beklentısı gerçeklıkle uyumlu "Ilk bakışta sıradan, hafıt gözuken başağnsı mıde krampları, sırt ağrısı gıbı yakınmalarla dahılıyecıler sık sık karşılaşabıhr Hele guleryuzlu, sıcak davranışlı bır hekımse Ilışkı, kontakt ihtiyacı içınc'B olan pek çok klşı muayenehanesını dolduracaktır " Böyle bır ulkede psıkıyatrıstın rolu, ambarının çeşitlı malzemeyle dolu olmasını zorunlu kılıyor Her konuda bılgısı olan, hangı hastaya ne tıp tedavının daha yararlı olacağı k o nusunda esnek duşunen psıkıyatrıstlerın onundekı en buyuk engel, "kendılennın de toplumun bıreylerıne yansıyan parçalanmışlık ve bağlantısızlığından naslplerinı almış olmaları " Nörobiyolojipsikanalizm çatışması Ya aşk acısı? ABD pslkiyatrisi Tarihe mi karıştı? "Ruhsal bozukluklarda pslkolo/ik çatışmaların yerını 'asıl' hastalığın yarattığı blr sonuç olarak, bellrtemek, bugünku ABD psıkiyathsınin ana eğilimi ." Karasu, konferans sonrası sohbetımızde psıkıyatrıdekı anlayışlar arasındakı mucadelenın halıhazırdakı durumunu anlatmaya böyle başladı "Oysa her psıkolojik lenomenın, nedenı ne olursa olsun, bır bıyolo/ık temele sahip olmadığını söyiemek mümkun değıl Ama bugun klşillk bozuklukları dahi genetık problemler olarak mütalaa ediyoriar Doğuştan getirılen özellıkler, hayat boyu oluşan etkılerden daha etkıli kabul edillyor " Pekı, ABD gıbı dınamık psıkıyatrının, psıkanalız ve psıkoterapınin en çok saltanat sürduğu bır ulkede bu eğihmden uzaklaşma nasıl gerçekleştı? "Psikoterapiye kimse şikâyetlertnın geçmesı, semptomlarınm kaybolması Için gelmez ABD'de Yani bır kur amaçlanmaz Ama ıçgöru kazanmak yanı, o semptomlann oluşumu ıle yaşantılanmız, kışılik organızasyonumuz arasındakı ılışkılen açığa çıkarmak semptomların hahflemesını sağlayabılır Dınamık psıkoterapıde fobının, anksıyetenın ortadan kaldırılmasından zıyade, bunlarla başa çıkmayı oğrenmek söz konusudur " Karasu, bu noktada, sohbetımızın çeşitlı anlarında gundeme gelen "hastalık modelı" İle psıkoterapı arasındakı bağdaşma noktalarını anlatıyor Psıkıyatrı kıtaplarındakı tanımlara göre, bır hastahğı olan [panik bozukluğu] bır hastasından söz edıyor Ust duzey bır yönetıcı Başarıh bır kışı Panık nöbetlerı, şıddetlı sıkıntıları bır sure sonra ılaçlarla tamamen kontrol altına alınabılıyor Ancak, kışı 'hastahğı' nedenıyle, bulunduğu yere layık olmadığını, öyle ansıyetelı bır kışı olduğu bılınse, yönettığı ınsanlann onu çoktan Psıkoterapıstlenn kapsamını açıklamadan önce atılıp, psıkoterapınin psıkıyatrı açısından neredeyse tarihe karıştığının söylendığinı hatırlatıyorum Guluyor "Olmaz öyle şey Pslklyatrıstln hltap ettlğl kitle sadece bıyolojlk kökenlı ruhsal bozukluklan olanlar değıl Psıkoterapıste gldenler de sadece prestij kazanmak şıklık olsun dıye gltmıyorfar Çok buyuk bır kesımın cıddı sorunları var Bu sorunlar kımısınde gundelık hayatında, ılışkılerınde problemler şeklınde ortaya çıkıyor Kımısınde ıse bır semptom olarak kendınl ortaya koyuyor Hepsını bırteşttren ortak nokta ıse yardıma ıhtıyaç duymaları ' Bu gruptakı hastaların net bır hastalık tablosuna uyan semptomları yok Karasu, çoğunun gundelık hayatlarını surdurebılen, başarılı kışiler olduklarını belırtıyor "Benlık [self] gelişımlenndekı aksamaların yol açtığı kırıklıklan, duyarlılık ve ıncınebılırltklerı paylaşabllecekleri hemen hıç kimse yok çevrede Işte o zaman terapıste gelıp, 'demırlıyorlar ' Karasu'nun Ingıhzcedekı demırlemeyle kastettığı, kuytu bır koya sığınıp, demır atmayı Artık bır tur takıntı haline gelmış olan ahretlık sorumu Karasu'ya da soruyorum "Nörobıyolojı ıle psıkanalitık teorı arasında bır yakınlaşma, bağdaşma nasıl mumkun olabıhr? Norobıyolojının beyın ve yaşantılarla ılgılenen dısıplinlerın ortak dıh olması mümkun mü?" Karasu her dısıplının, kendı evrıml ıçerisınde kavramlarını ve dılımt ürettığını söyluyor Nörobıyolojı ve psıkolojı ayrı katmanlara aıtler "Psıkolo/lk bır kavrama, nörolo/ık bır kavramı tek bır dılde denk getırmeye çalışmak sadece derınlığı ve zengınlığı kaybetmemıze yol açar Ayrı duzlemlerdekı olayları ayn dıllerle açıklamaktan vazgeçıp, ortak bır uzlaşma dılı yaratmak sığlık yaratabılır " Karasu, ınsan beynı ve yaşantılarını anlamakta bır "çok katmanlılık "tan yana Ancak bu katmanlar, bu farklı dıller [belkı de dıyalekler] arasında "bır tercuman olsa, her ıkı dllde uretılen kavram ve teorılen öbur dıle aktarsa, zengınlıkten teragat etmeksızin dısiplınlerarası bılgı akışı sağlanabılır " örnek olarak "ikız transferans ile gen yapısının çoğul Ifadesi" gıbı bır çıftı verıyor Toksöz B. Karasu'nun çızdiğı psıkıyatrı dunyası oldukça aydınlık ve lyımser Ister hastalık modelıyle çalışsın, ıster "demırleme olanağj sağlayarak" çalışsın, ısterse her iki uslubu bırleştırsın, önumuzdeki yılların psıkıyatrıstının ışı zevklı ve zor Zor, çunku neredeyse bır bılge kışınin [arketıpal anlamda], altından kalkacağı denlı kapsamh Karasu'nun 1990 şubatında yayımlanan bır makalesınde ozan Robert Burton'dan aktardığı gıbı, psıkıyatrıstın oynayacağı roller, "buyücü, astrolog, kimyacı, felsefecl"! Zevkı de bu belkı.. Hasankale'de doğup buyumuş 1959'da Istanbul Tıp Fakültesı'nı bıtırdıkten sonra, Yale'de (ABD) psıkıyatrı ıhtısası gelıyor Şu anda New York'takı Albert Eınsteın Tıp Fakuttesı'ndekı psıkıyatrı bölumunü yönetıyor Özel calışıyor Amerıkan psıklyatrı topluluğunda çok önemlı pozısyonları var Amerıka'nın en önde gelen psıkiyatrıstterınden bırı Eklektik bır çalışma tarzı var Eğıtım, yönetım, kımlık ve yayınla yüklü bır meslekı hayata karşın yaşama enerjısıni ve keyfıni kaybetmemış olması etkıleyıcı Toksöz B. Karasu