23 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

EV RİM EĞ İ Tİ M Fen lisesine yazık ettiler Temel bilimlere yönelik çalışmalar yapacak, araştırıcı kişiler yetiştirmek amacıyla kurulan, yaparak, deneyerek öğrenmeyi hayata geçiren Fen Lisesi, bugün nerelerde? Yankı Yazgan Dunyanın en eskl aletlerl 2 4 ıle 1 4 mılyon yıl oncesınde uretılen aletlenn, taşın önce gelışıgu zel parçalanmasıyla oluştuğu ve sonradan bılınçlı olarak keskınleştırıldığı göruluyor Bunlar kırmak kesmek ve soymak ıçın kullanılıyordu llk aletlerdekı ızler, hayvan etı parçalamak ot kesmak ve tahta ışlemek ıçın kullanıldıklarını gostenyor Tahmınlerg gore ılk ınsanlar ot ve kamıştan barınak, ağaç kabuklanndan da mızrak elde ediyorlardı sından çok daha ılgınç ve cazıptı Mary Le akey uçurumun Ingılızce adından esınlenerek bunlara oldovvan" adını verdı Taşlarıl kelce ışlonmıştı ve yarık açmaktan, yanı kesmekten başka bir şeye yaramıyordu Ama bu tur "keskı aletı" uretmek bıle bır planlamadan ve başka aletler kullanmaktan geçıyordu, şempazenler böyle planlar kurmaktan acızdı Amerıka Bırleşık Devlotlerı Indıana Unıversıtesı'nden antropolog ve arkeolog Nicholas Toth, 'oldowan"ları 1982'den ıtıbaren değışık deneysel ve ıstatıstıksel yöntemlerle ınceledı Toth, deneylerını Kenya'nın Koobı Fora yoresınde bulunan ve 1 9 ıle 1 4 mılyon yıl öncesıne aıt olduğu tahmın edılen taş aletlerde yoğunlaştırdı Aletlor, o anda el altında bulunan malzemeden gelışıguzel yapılmıştı ve bır kaya parçasının başka bır taşla vurularak parçalanmasından oluşuyordu Toth ılgınç bır sonuca vardı Homınıdler vura vura parçalanan kayadan arta kalan "çekırdek parça"yı değH, vurma eylemınde etrafa saçıian ırılı ufaklı parçaları alet nıyetıne kullanmışlardı Toth bunun uzerıne ınsanlarla deneylerde bulundu ve rasgele vurula rak elde edılen taş parçalaıının her zaman bırbırıne benzedığını saptaaı Leakey lerın "çekırdek parça" olarak buldukları ve alet olarak sınıflandırdıkları 59 "oldowan"dan sadece 9'u gerçekten alet gorevı gormuştu Bunlardan dördu hayvan etı kesmekte, uçu ahşap ışlerınde, ıkisi de yumuşak bıtkılerın doğranmasında kullanılmıştı Toth, aletlenn ağaçtan mızrak yapımında veya kamışlardan kulube tıpı barınak ınşasında kullanıldığını tahmın edıyordu Aralarındakı benzerlık tumuyle rastlantısaldı "Oldovvan" taşlarımn nasıl ve ne ıçın kullanıldığı bır yana, dunyanın en eskı aletlerı olduklsrı bır gerçek ve uretım teknolojısı ne denlı ılkel olsa bıle bunun dıl yardımı olmadan, yanı konuşmadan gerçekleşmesı ve aktarılması olanaksızdı Neyın hangı amaçla nasıl yapılacağı konusunda bır ıletışım kurulması kaçınılmazdı Dılın doğuşuyla ınsanın doğuşu, hıç kuşkusuz eş zamanlıydı "Oldovvan" aletlerını belli bır Homınıd turune mal etme çabaları once muthış bır fıyaskoyla sonuçlandı Mary Leakey, 1959'da Olduvaı Uçurumu'nun zeminınde bır Australopıthecus Boıseı kafatası buldu Bu Australopıthecus'un dışlorı çok buyuk, çığneme kasları olağanustu kuvvetlıydı Dışlerın yıp ranma oranı, sert ve kabuklu bıtkılerle beslendığıne ışaret edıyordu Louıs Leakey ona "Zınj'lı llk Insan" anlamına gelen Zinjanthropus adını verdı ve "oldovvan" aletlerının onun tarafından uretıldığı tezını ortaya attı BHım adamları yıllarca, bıtkısel gıdayla bes lenen bır canlının boyle aletler uretıp uretemeyeceğını tartıştılar Leakey taraftar topla yamadı Australopıthecus dunyanın hıçbır yerınde kultur yaratmamış alet uretmemıştı Leakey'lerın daha sonra rastladıkları bulgular, bu şupheyı doğruluyordu Yenı fosıl ler Olduvaı Uçurumu'nda aletlerle aynı katmândaydı Kemıklerı Australopıthecus'tan daha ınce, 650 santımetrekupiuk beyınlerı ıse daha buyuktu Beyın hacmı, ancak vu cuda oranla bakıldığında bır şey ıfade eder Yenı (osıllerın sahıbı olan canlılar, Australo pıthecus Afrıcanus'tan daha buyuk değıldı, 1 25 m boyundaydı Australopıthecus un 450 santımetrekupiuk beynıne 200 santımetrekup fark atan bu yenı ture Homo Habilis adı verıldı Louıs Leakey ve ekıbı Homo Habılıs'ın taş aletlerı urettığını açıkladılarsa da kuşkuları bertaraf edemedıler Etrafta başka bır fosıle rastlanmaması, tezın doğruluğunu kanıtlamazdı Çoğu bılım adamı fosıllerın gunumuz ınsanının da aıt olduğu Homo turune da hıl edılmesıne karşı çıktılar Homo Habılıs yerıne Australopıthecus Habılıs adını onerdıler Ancak yıllarca bıkmadan surdurulen masraflı kazılar, Leakey'lerın bu kez haklı olduğunu ortaya çıkartacaktı Babasının Kenya Ulusal Muzesı'ndekı görevını devralan Rıchard E Leakey ve ekıbı 1972'de Tanzanya'da yenı kazılara başlayın ca, kuşkular tamamen ortadan kalktı Aynı uçurumun katmanlarından bınnde, sonradan Ulusal Muze'de KNMER 1470 katalog numarasıyla unlenecek olan bır kafatası bulundu "1470 Numara" hemen hemen hıç bo zulmamıştı, barız ınsanı hatlar taşıyordu ve beyın hacmı 775 santımetrekuptu Kafatası daha önce bulunan ve Homo Habılıs olarak adlandırılan fosıllerle ortuşuyordu En eskı ınsan fosıllerının bunlar olduğuna daır en ufak blr şuphe kalmamıştı 'Becerıklı Insan" homo Habılıs Australopıthecus tan da turememıştı, onunla aynı zaman kesıtınde yaşamıştı, bır bakıma akrabaydı Kısaca ozetlersek. Doğu Afrıka'da gunumuzden yaklaşık 2 mllyon yıl önce uç Homlnid (Insansı Maymun) bir arada yaşamıştı. Bunlar her ıkısı de bıtkısel gıdayla beslenen Australopıthecus Afrıcanus ve Australopıthecus Boıseı ıle dışlerındekı yıpranma oranından her şeyı yedığı anlaşılan Homo Habılıs ıdı Australopıthecuslar ıse hem nehır hem de göl kenarında yaşamışlardı Besbellı kı turler ne bırbırıyle savaşmış ne de karışmıştı Eğer savaşmış olsalardı guçlu olan taraf dığerlnı oradan surerdı, bır mılyon yıl boyunca aynı çevrede barındırmazdı Eğer karışmış olsalardı turler arasındakı farklar kısa surede azalır, sonunda tumuyle ortadan kalkardı Australopıthecusların nesli 1.2 mılyon önce neden tukendl? Bu soruya henuz yanıt verılemıyor Bılınen bır şey varsa, o da Homo Habılıs'ın neslının tukenmedığı, yalnızca başka bır ture, Homo Erectus a evrıldığıdır "Dik Duran Insan" Homo Erectus'un "Homo Habilis'ten turediğini kanıtlayan blr fosil henüz bulunmadı. Ama bılım adamları ıkı turun en azından bır sure yan yana yaşadığmı ve Homo Habılıs'ın yerını ınsanın atalarından Homo Erectus'a bıraktığını tahmın edıyorlar I (P.M) Gelecek botum: Homo Erectus: Zaman durabilir mı? yıhnda öğretıme açılan f n lısesı, Ankara'nın varoşlarında bır tepe uzerıne kondurulmuş kuçuk btr kampustu Amerıkan For Vakfı1 nın ana desteğını oluşturduğu bu yatırımın ODTU ıle gerek fızık yapı gerek konuşlandırılışı gerek ışletme mantığı açısından benzerhklerı o denlı dıkkat çekıcıydı kı, okul sadece öğretım kalıtesı ve öğrencılerm eğılımlerı nedenıyle değıl, bu benzerlıkler yuzunden de "Kuçuk ODTU"ya da "ODTU'nun lısesı" olarak adlandırıldı 1960*lı yılların başları Turkıye'ye Amerıkalıların yaklaşımlarının değışıklık gösterdığı bır dönem Barış Gonullulerı'nın gundeme geldığı, Turkıye'den Amerıka'ya yönelık bır yetışmış ınsan vektörunun çok kalın çızgılerle belırgın olduğu yıllar Tuın bunlar fen lısesının kuruluş bağlamı hakkında bıze fıkır verıyor, ancak yazunın amacı bu değıl FL'nın bazı ozellıklerı vardı kı, okulu okul yapan şeyler de onlardı Akılalmaz pratıklik ve gellşmişlikteki bir laboratuvar sistemı ve "yaparak, deneyerek oğrenme'nin hayata geçirilmesi. Dermeçatma olmayan, hepsı bır butun olarak tasarlanmış bu laboratuvar sistemı, bereket versın klasık bır mufredatla sınırlı değıldı Ezberlenemeyecek bırtakım bılgıler öğrenılıyordu Sınıflardakı öğrencı sayıları her nasılsa hâlâ 24, ama sınıflarda "sırasız" bır mantık vardı, sonra üstbaç konusu uzun bır sure problem bıle olamamıştı "Mutalaa" söz konusu değıldı, kızerkek yatılılığın telaffuz bıle edılemedığı bır dönemde okulda bu açıdan hoş bır mıkro kosmos oluşmustu "Balkanlar'ın ve Ortadoğu nun en buyuk" spor salonunda, ders çalışmaktan (seyrek rastlanan bır tablo dı yeceğım ve kımse ınanmayacak1) arta kalan zamanları, bedensel yeteneksızlıklerınız önemsenmeden değerlendırme şansınız vardı Muzık yapma şansınız vardı Topu topu bını bıraz aşkın mezunu olan bır okulun nostaljık öykusu başka bır yerde yazılabılır Meselenın özune döneyim sız malzemelerının zorunlu yenılemelerı yapılamaz Mayk, Kaptan (ve adını saymadığım pek çoğu) gıbı muhteşem oğretmen lerın yanı sıra, ıntegral almayı lıse 2 öğrencısınden öğrenen bır takım "malum eğılımh" kışıler de okula doluşturulur Turkıye'de, gıderek yaygınlaşan "koçe donme" eğılımınden hepımız nasıbımızı alıp akıntı yönunde suruklenen akılh çocuklar halıne gelırız Amaç bilim üretilmesi mi? Türkıye'de bılım uretılmesı gıbı bır amaç acaba hıç mevcut olmuş m u ' Uretebılecek kapasıtedekı ınsanların yurtdışına gıtmelerı de "bızım paramızla okumuş olan lar"ın kolayı seçmesı olarak yorumlanınca, bol mıktarda muhendıs ve doktor FL 'lı ortaya çıkar Amaç bu muydu? Sanmıyorum Ama buna da şukur Çunku hıkâyenın gerı kalanı daha acıklı FL uzun bır sure Turkıye'nın en az "ınekleyerek" en başarılı olan bır okulu ıken, 1981'den bu yana akıl almaz bır du şuş ıçınde Buradakı olçut ıkı yanlı Bırısı eğıtım sıstemının dayattığı "unıversıteye gırış" "ılk 50" "ılk yuz" (şımdı bıraz farklı galıba) gıbı bazı lısteler vs Bırısı de FL mezunlarının eğıtım öğretım surecınden geçerkenkı "tutumları " Ne oldu da bu okul bu hale geldı? Bılım adamı yetiştirmek gıbı utopyalar bır yana, başarılı lıse mezunu yetiştirmek amacına ulaştığı bıle kuşkulu. (1977 ıle 1987 mezunlarının durumunu karşılaştırmak yeterlı olabılır) Bir yaşam tarzı Dığer yanda gazetelerdekı lıstelerde Kayserl, Gaziantep, izmlr, Istanbul vs fen lısesı ıbaresını görmek de şaşırtıcı Izmır'dekının kendısını gördum Fen lısesı sadece bır tabela ya da bır mufredat programı değildı kı Blr yaşantı tarzıydı. Bunu artık o yaşantı tarzının ılk uretıldığı fızıksel ortamda surdurmek bıle mumkun değılken "Yenı" FL'lerdekı arkadaşlar lutfen alınmasınlar ama onların "hakıkı" FL'de öğrenım gormekten çok daha fazla zevk alacaklarına bahşe gırerdım Varolan ve çökuşe terk edılmeyı hak etmeyen bır okulu sılkındırmek dururken, onun adeta elıt bır sembol halıne gelmış ısmını, kalıtelı bır eğıtımı halka ulaştırmak kısvesı al tında kullanmak ne olçude akıllıca9 Bırakın fen lısesı, fen lısesı kalsın Yenı okullara da bu ısım konmak zorunda mı, hem de aradakı benzerlıkler sadece ders kıtaplarından ıbaretken! Bu yazıdan herhangı bır "okul şovenızmı", "elıtızm" kokusu alanlar varsa, amacım kesınlıkle o değıl Turkıye Mıllı Eğıtım Bakanlığı'nın yapmış olduğu en olumlu ışlerden bırı olan fen lısesının neden canına okunduğunu bır turlu anlayamayan, bu okuldan çok şey almış bırının feryadufigan'ı olarak değerlendırın lutfen [ J Temel bilimlere yonelik eğitim FL 'den yetışenlerın daha çok temel bilimlere dönuk çalışmalar yapacak, araştırmacı, dıdıkleyıcı özellıkler gelıştırmış kışıler olması hedeflenıyordu llk yıllardakı mezunların, uygulamalı bilimlere (tıp ve muhendıslık) pek heveslendırılmedıklerı, epey bır kışının de araştırmayonelımlı olarak yetıştığı, en azından bu "ruh"u taşıdığı göruluyor Aslında o "ruh" hep taşındı galıba, Urfa'da mecburcu doktor olanda da, fılanca bankada kredı ışlerıyle uğraşanda da o "ruh" hâlâ belırgın Ama FL'nın canına okunma surecı 1975 cıvarında başlar En kalıfıye oğretmenler canlarından bezdırılıp, daha cazıp yerlere yonelırler Amerıkalılar okuldan el etek çekmış oldukları ıçın okulun gerçekten eş
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear