29 Eylül 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

BİYOTEKNOLOJİ O D AK Daralan damar, akan kan Bu yeni damar görüntüleme yöntemiyle, kalbi besleyen kan damarları inceleniyor. Kalbin sayısal çıkartma anjiyografisi (SÇA), görme yetisinin bilgisayar yoluyla yetkinleştirilmesinin güzel bir örneğidir. üyük buluşların çoğunluğu insan vücudunun önceden var olan kimı yeteneklerinı |daha yetkinleştirmiştir. Örneğın bılgısayarın tıp alanındaki kullanımı, insan gözünün göremediğini görünür kılmıştır. Görme yetisinin bilgisayar yoluyla yetkinleştirilmesinin güzel bir örnegi, kalbin sayısal çıkartma anjiyografisi SÇA (Dıgıtal Subtraction angiography, DSA), damarlarda akan kanın ya da daralan damarların net bir görüntüsünü veren tanı yöntemidir. SÇA, invazif, yani "kanlı" bir tanı yöntemi; hastanın damarında iyod içeren, dolayısıyla Xışınlarını tutan bir kontrast maddenin verilmesine dayanıyor. Kontrast madde, Xışınlarını geçirmediğinden çekılen filmde ya da ekrandaki görüntüde damarlar görülebiliyor. Bu yöntem genel olarak anjiyografi olarak adlandınlan damar görüntüleme yöntemi. SÇA çoğunlukla kalbi besleyen kan damarlarının incelenmesinde kullanılıyor. Kontrast madde verılmeden önce kalbin normal bir röntgen filmi çekilip bilgisayarın belleğinde saklanıyor. Kontrast maddenin verilmesinden sonra ikinci bir film daha çekiliyor. Bilgisayar aynen sayısal bir çıkarma işlemi yapar gibi ikinci görüntüden birinci göriintüyü "çıkardığında", kalbi besleyen koroner arterlerin net bir görüntüsü kalıyor geriye. Böylece hekimleri ilgilendirmeyen diğer gereksız gölgeler, kalp yapıları vb. görüntüden atılmış oluyor ve damarların daha aynntılı bir biçimde ince Teşhiste kolaylık Satürn'ün halkaları ve Galilei'nin kuşkusu Reşit Canbeyli Geçen haftaki yazıda, atmosferde morötesi kameralarla gözlenebilen deliklerden söz edilmişti. 8u deliklerin göktaşlanndan kaynaklanabileceğine tlişkin bir sov, oş/rı bir spekülasyon olarak ehştirilmekte ve bilim adomlan bu deliklerin niteliği konusunda sağlıklı bilgi elde etme çabalannı sürdürmekteler. Bu savı ileri süren ABD'li jeofizikçinin ciddi »leştirilere hedef olduğu ve savı doğrulanmadığı iakdirde bilim dünyasında saygınlıöını yitireceğine kesin aözüyle bakıldığı da beUrtıfmifti. Bu tür gözüpek yorum ve kurumlar aslında bilim iarihinde pek sık olmasa da rastianan olgulardır. Kimi bilim tarihçılenne göre de bilimsel gelışmenin temelinde yatan, bilim adamlannın yapUkları olağan (evrimsel) çalışmalann birikimi kadar, böyle zaman zamon oriaya atılan ve kuşkusuz bu Hjr birikimlerden yararlanan devrimci görüşlerdir. Bu görüş çeşitli yönlerıyle tortışmaiı da o/sa, bilimsel gelişmede önemli sıçramaların yapıldığı dönemlenr varlığı yadsınamaz. Işte teleskobun geliştirildiği 17. yüzyılın başhr.gıa da böyle Dİr dönemdi. Galilei, kendi yaptığı teleskabuyla 16Wda gökyüzünü ınce/emeye başladığında, o ana kadar çıplak gözle görülen gökyüzünden çok daha zengin ve karmaşık bir tabloyla karfilaşmıştı. Bu keşiflerini paylaşmak üzere dönemin önde ge/en din adamlanndan bazılannı teleskobuyla gökyüzünü incelemeye çağırdığında bu isteği reddedilmişfi. Çünkü Jeleskopla görülecek gökcisimleri, kilisenin evrenin yapısına mşlcı'n görüşünü sarsacak nitelikteydi. Galilei, Jüpiter'in uyduıarını görmüş, Satürn'ün çevresı'nde do/onan "gökcisimleri"ni gözlemişti. Bu keşifler bile, evrenin değişmez, yetkin kürelerden oluştuğunu ileri süren kilise görüşünü sarsmaya yeterdi. Ne var ki, Galilei de kendi bulgulan konusunda kuskuluydu. Satürn'ün çevrelerindeki "şişkinlik" ya da cisimler neydi? Basıf teleskobu bu soruya sağlıklı bir yanıt vermesıne olanak tanımıyordu. Bu nedenle, keşfini dolaylı yoldan duyurmayı yeğledi ve Medici ailesinden bir dostuna yazdığı mektupta, keşfini bir bilmece olarak sundu: "En yüksek gezegenin üçüz olduğunu gördüm" diye çevirebilecek, Latince bir cümlenin narflerinin yerini değiştirerek açıkladığı bu keşdnin ardındaki karmaşık tablonun aydınlatılması ancak 17. yüzyılın ikinci yarısından sonra gerçekleştirildi. Bu dönemde Hollandalı bilim adamı Christian Huygens, hem Satürn'ün bir uydusunu bulmuş hem de halkası konusunda ilk aynntılı gözlemleri yapmıstı. Huygens bile keşfinden kuşku duymuş, 1659'da bulgulannı birfa/'/mecey/eduyurmayı yeğlemişti. • B SÇA'nın hüneri SÇA taramasından, doktorun ıstedıği bilgınin dışındaki tum bitgıler çıkarılabılmekte. Once sayısal bir X ışını tarayıcısı aracılığıyla kalbin görüntüsü elde edılır Sonra koroner atardamara (1) bir kateter aracılığıyla kontrast sıvısı şınnga edilirken, sıvının atardamarındakı dolaşırnını gosteren ikinci bir X ısını resmi çekllir. SÇA bılgisayarda llk reslmdeki bılgıleri ıkıncısmden çıkararak yalnızca değışıklıkleh ön plana çıkarır (2) boylehkle damardakı tıhanıklık belirgınleşır. lenmesi mümkun oluyor. Kalp bypass (aşırtma) ameliyatı günümüzde sık başvurulan bir cerrahı gırişim. Bypass girışimiyle, vücudun başka bir bölümünden özellikle bacaktan alınan damarlar, kalbi besleyen damarlardaki daralmaları "devre dışı bırakmak" amacıyla söz konusu kalp damarlarındaki daralmanın önündeki ve ardındaki bölümlerinı ağızlaştırır. Geçen yıllarda ortalama olarak her yıl 200.000 ameliyat gerçekleştirilmiştir. SÇA'nın ve "anjiyoplasti" dıye anılan iki tarayiCl bir arada Sayısal çitt düzlem anıiyoskopu, kalbi iki ayrı açıdan gösterebıliyor Aygıtın dört ekranından ikisi kalbır o anki durumunu, bir kalbin daha önce kaydedllmiş sayısal bir görüntüsünü, dördüncusü de (resimde karanlık olan) fizyolo/ik verileri göstenyor. bir girişimin yardımıyla bu ameliyatların önemli bir bölümüne gerek kalmamaktadır artık. Hekim koronerarter anjlyoplastisinde bir kurşun kalemin ortasındakı grafitten daha ince olan bir kateter (damarda ılerlerken ince boru) ile kol ya da kasıktan girer. Ekrandaki SÇA görüntüsünü izleyerek, kateteri koroner artere sokar. Bu sırada kontrast madde verilir ve arteryel tıkanmanın net bir görüntüsü elde edilir. ilk kateterin içınden geçirilen daha ince ikinci bir kateterin ucunda bulunan küçük bir balon şişirilerek damarın tıkanmasına yol açan pıhtı, damar çeperıne doğru itilir ve tıkanıklık ortadan kaldınlır. SÇA'nın öncülerınden Dr. Bovver, "Kamuoyunda anjiyoplastinın tehlikeli olduğu yolunda yanlış bir kanı var. Oysa bu yöntem hem agrısız hem de çabuk sonuç veriyor. Yeni kateterler ve toksik olmayan kontrast maddelerle herhangi bir komplikasyon riskı en aza indirilmiş durumda" diyor. Dr Bovver angioplasti için % 92'lık bir başarı oranı veriyor. Geriye kalan %5 bypass'a yollanıyor. Bu hastalarda tıkanıklığa yol açan maddeler kireçlendiği için angiolasti ile düzelme saglanaYnıyor, çünkü kateterle zorlandığında damarın yırtıl ması mümkün. Bilgisayar görüntüyü sayısal koda çevirerek ve farklı açılardan elde edılen ötekı görüntülerle karşılaştırarak damarlardaki daralmanın derecesıni ölçüyor. Ayrıca kalp kasının ne ölçüde kanlandığını belirleyerek bir kalp krızi riski olup olmadığı konusunda hekimlere iyı bir gösterge sağlıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear