26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

İDARECİLERİN GÖZÜ KARADA DENİZİ ÖNEMSEYEN YOK Hazırlayan PELİN GEL AĞAN DTO Antalya Şubesi ilk Meclis Başkanı Hüseyin Ayhan Seymen, deniz kenti Antalya'da denize yeterince önem verilmediğini belirterek, "Yelken kulübümüz bile yok. İdarecilerin gözü karada. Deniz planlanmıyor. İdarecilerin yelken sporcularına yer vermesi ve yelken kulüpleri açması lazım" dedi ir yarımada olan Amasra'da doğan Hüseyin Ayhan Seymen, tam bir deniz aşığı. En büyük hayali okuyup büyük gemilere kaptan olmak olan Seymen'in bu hayali ‘tam bir Kafkas kadını’ dediği babannesinin karşı çıkmasıyla gerçekleşemiyor. Seymen, oğlunu ve 15 yakınını denize kurban veren babannesinin bu isteğini kırmasa da gün geliyor ve yine denizle kesişiyor yolları. Antalya'da İŞ'te Hayat sayfamızda bu hafta Antalya limanı eski müdürlerinden, Deniz Ticaret Odası (DTO) Antalya Şubesi ilk meclis başkanı ve Antalyalıların Hüseyin ağabeyi olarak bilinen Hüseyin Ayhan Seymen'i konuk ediyoruz. Hüseyin Bey denize tutkun bir ailenin, denize tutkun çocuğusunuz. Sizi kısaca tanıyabilirmiyiz? 1944 yılında Amasra'da doğdum. Üç kardeşin en küçüğüyüm. Amasra bir yarımada. İnsanlar ya denizci olacak, ya okuyacak ya da balıkçı olacak. Denizci bir aileden geliyorum. Ama babam oğullarını denizci yapmamaya karar vermiş. Amcamla babamı deniz kumanyacısı yapmış. Kumanyacılar gemilere kumanya hizmeti veren kişilerdir. Bense okuyup büyük gemilere kaptan olmak istiyordum. Fakat ailede babaanne faktörü vardı. Babannem Çerkez kültürü almış tam bir Kafkas kadını. İlkokulu Amasra'da okudum. Kasabada ortaokul yoktu. Tahta valizi alarak gurbetin yolunu tuttum ve İstanbul'a geldim. Önce Robert Koleji'ne kaydımı yaptırdım. Orada yapamadım ve Kabataş Erkek Lisesi'ne kayıt oldum. Okul bitmeye yakın babaannem babama "yeter onun okuduğu al onu okuldan" demiş. AİLEMDE 16 KİŞİNİN MEZARI YOK Babaanneniz niye istemiyor okuyup denizci olmanızı? Babannem çok acılı denizcilik konusunda. Oğlunu kaybetmiş deniz kazasında. Mezarı yok. Ailemde 16 kişinin mezarı yok, hepsi denizde kaybolup gitti. Babaannem haklı olarak denizci olmamı istemiyordu. Babaannemi yenemeyeceğimi anladım vazgeçtim sevdamdan. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'ne gittim. Peki İşletme okumanıza rağmen nasıl kesişti denizle yolunuz? İşletme'de yüksek lisans yapıyordum. Birgün rahmetli Kemal Tosun hocam bana "Seymen, Nezih Hoca Denizcilik Bankası'na Yönetim Kurulu Başkanı oldu. Bir gitsene eleman arıyor" dedi. Deniz deyince gözlerim parladı, banka kısmını unuttum bile. Karaköy'den geçerken tari 6 "Antalya'da iŞ'te HAYAT" SAYFA 3 ŞUBAT 2013 PAZAR B hi bir bina gördüm. Denizcilik Bankası yazıyordu. Hocama ‘hayırlı olsun’ diyeyim dedim. Nezih Hoca beni görünce "Seymen oğlum hoşgeldin iş için geldin değil mi" deyince ben de "evet" dedim. Verdim dilekçeyi ertesi gün tayinim çıktı. İş uzman yardımcısı oldum. Hocamız "Tophane Limanı'na kim gitmek ister" dedi. Denizcilik Bankası işletiyordu o zaman o limanı. Ben el kaldırdım ve o limana gittim. Türkiye'de limancılığın okulu yoktu o dönem. Bir sene sonra Dünya Çalışma Örgütü ve Dünya Bankası ortaklaşa yurt dışında limancılık eğitimi vereceği 810 kişiyi seçiyordu. Onlardan biri de ben oldum. Önce Almanya'nın Bremen kentinde, sonra dünyanın en büyük limanı Roterdam'a gittik. Oradan da Marsilya Limanı'na geçtik.Sonrasında Türkiye'ye döndüm. Kaç yılında döndünüz Türkiye'ye? 1989 yılında döndüm. Bizi hemen idari kademeye aldılar. Salı Pazarı limanının operasyon müdürü oldum. Antalya'ya gelmeniz nasıl oldu peki? Antalya'ya gönül rızası ile gelmedim. Kader beni Antalya'ya bağlamış. 1978’de bana verilen ilk görev Antalya Limanı'nın devir teslimiydi. O zaman heyet başkanıyken devir teslimde Antalya'da bazı arkadaşlar tanıdım. O zaman Antalya milletvekili rahmetli Cengiz Tuncer Ulaştırma Bakanı'ydı. Salı Pazarı limanı kapatıldıktan sonra Yatırımlar Müdürü oldum. Çok rahattım, kaptanlar gemilerinde beni ağırlıyorlardı. Birden bana "Antalya'ya tayinin çıktı" dediler. Neredeyse istifa edecektim. Yönetim Kurulu Başkanı yeni Hüseyin Ayhan SEYMEN her Perşembe VTV ekranlarında yayınlanan Antalya’da İŞ’te Hayat programında hayatını Pelin GEL AĞAN ve Vahide YANIK’a anlattı. YELKEN KULÜBÜMÜZ BİLE YOK Antalya deniz kenti olmasına karşın denizle bütünleşememesinin nedeni nedir? Örneğin Antalya'da yelken sporuna önem verilmiyor. Şehir idarecilerinin yelken sporcularına yer vermesi ve yelken kulüplerinin açılması lazım. Denizciliğin alfabesidir yelken sporu. Ben Deniz Ticaret Odası'nda görev yaptığım sırada en çok sıkıntı çektiğim şey bir yabancının gelip "Ben İsveçliyim. Buradan İzmir'e gemiyle gitmek istiyorum. Bana yardımcı olur musunuz" demesiydi. Sırtımdan ter akardı. "Özür dileriz buraya vapur yok" dediğimizde inanmıyordu adamlar. Eskiden vardı. Ama şimdi yok. Birgün umuyorum ki bu şehirde denizi seven denizden anbaşladım. İskele hikayelerim 80'i layan, deniz yatırımlarına önem veren idabuldu. O fotoğrafların bir kısmını da bareciler gelir. Yani şimdiki idarecileri kına Hüseyin Çimrin temin etti. Bir kısmını namak istemiyorum ama onların da Kent Müzesi'nden aldım. Yazdıklarımı gözü karada. Birgün denizi plankitap haline getirmeyi düşünüyorum. layan insanlar, yelken kulüpleri gibi spor kulüplerine önem veren insanlar gelir Antalya'ya. Antalya'nın bir yelken kulübü bile yok. Niye eskiden vardı da şimdi yok. Durumun böyle olmasının nedeni nedir? Bunu hükümet politikası olarak ele almak lazım. Mustafa Kemal Paşa her şeyde öncü olduğu gibi denizcilikte de lider olmuş. İlk yaptığı icraat ikinci el Alman piyasasından gemi almak olmuştur. 1952'de Denizcilik Bankası kurulmuş. Benim Denizcilik Bankası'na girdiğim zaman 36 parça yolcu gemisi vardı. Yok şimdi. Deniz rantabıl değil, karlı değil diyorlar. Körfez hattında bayağ karlı ama. Bunun sahillerde de olması lazım. Biraz devlet desteği gerekiyor. Dünyada kruvaziyer turizm müthiş bir atak yaptı. Karayiplerde, Akdeniz destinasyonlarında. Şimdi Alaska'ya bile var. Bunlara ayak uydurmak artık çok zor. Türkiye'nin denizciliğe bakış açışını ben hala yeterli görmüyorum. Umarım hepimizin ufku gelişir Türkiye denizci bir ülke olur. DENİZ TARİHİ ÇIKARIYOR Denizcilikle ilgili hikayeleri derliyorsunuz. Bunları kitaplaştıracak mısınız? Denizcilik hikayeleri yazmama beni sevgili Antalya kent tarihçisi Hüseyin Çimrin teşvik etti. Bende resim altı hikaye yazmaya Biraz da özel hayatınızdan bahsedelim. Nukhet Hanımla ne zaman evlendiniz. Kaç çocuğunuz var? 1972 yılında evlendim. Nukhet Hanımla yüzerken tanıştım. 45 yıl arkadaşlığımız sürdü. Bir oğlum bir de kızım var. Kızım sigortacılık eğitimi aldı. Oğlum İstanbul'da avukatlık yapıyor. gelmişti. Bana isminizi Bakan verdi dedi. Bakana da ismimi Antalya'daki arkadaşlarım vermiş. Ben Antalya'ya liman müdürü oldum. Bir müddet sonra liman düzeldi ve para kazanır duruma geldi. Neler yaptınız Antalya Limanı'nda? Boş bir yer var. Orayı marina olarak ihale etmeye karar verdim. Antalya'nın ilk marinasıydı. İhale şartlarını oluşturduk. Ben o sırada 50 bin dolar yıllık kira alsam bilançomu denkleştiririm diyordum. Birinci zarftan 60 bin dolar çıktı, ben tamam derken başka zarftan 118 bin dolar çıktı. İki gece uyuyamadım, heyecandan. Aynı marinaya şimdi kiracı 750 bin dolar veriyor düşünebiliyor musunuz? Ondan sonra Antalya'ya marina yapılmadı. Bundan sonra yapılacak inşallah. Marina çok önemli birşey. Ekonomik bakımdan geliştikçe insanlar tekne sahibi oluyor. Tekne sahibi olunca teknenizi bağlayacak yer arıyorsunuz. Antalya'ya yapılacak marinaya insanlar uygun fiyatla bağlayabilecek mi teknelerini. Bağlama yerleri bildiğimiz kadarıyla oldukça pahalı... Çok doğru söylüyorsunuz. Bu arz talep meselesi. Siz marina yatırımı çok yapmazsanız, bağlama yeri sınırlı olur. Tekne sayısı da artarsa her sene bağlama yeri paranız artar. Ama bağlama sayısı artarsa olay otomatikman düşer. Avrupa'da ekonomiler geliştikçe insanlar evlerinin önüne tekne bağlıyorlar. Artık olay öyle gelişti ki. Biz Boğaçay'da da böyle olabilir mi diye düşündük. Bizim arkadaşlar oraya çok güzel bir isim de buldular Hemşehri Marinası diye. DTO zaman zaman gündeme getiriyor Hemşehri Marinası'nı ama tam anlamıyla atılan bir adım yok. Tabi bu şehir idarecilerinin vizyonuna bağlı. DTO'da görev yaptığımız geçen sene kaybettiğimiz Selçuk Sarı’nın en büyük hayali Boğaçay'a 10 bin tekne alacak şekilde büyük marina yapılmasıydı. DTO Antalya Şubesi'nin ilk meclis başkanısınız. Neler dersiniz? 1991 yılından itibaren Deniz Ticaret Odası yönetimine girdim. TOBB'da kanunda değişiklik oldu. Antalya'ya meclis kurun dediler. Meclis başkanı ben oldum. 1991'de 40 üyesi vardı. Şu anda bin 280 üyesi var odanın. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear