Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
5 ŞUBAT 2012 PAZAR SAYFA HABER 3 ğrenci affından yararlanarak 16 yıl aradan sonra 46 yaşında Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne yeniden kayıt yaptıran Kazım Karaca, 50 yaşında doktor olmayı hedefliyor. Karaca, 1984 yılında Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni kazandı. Maddi sıkıntılar nedeniyle eğitimini aksatmak zorunda kalan Karaca'nın okulla ilişiği 1986 yılında devamsızlık nedeniyle kesildi. Aftan yararlanan Karaca, 50 yaşında doktor olmayı planladığını, Doğu ve Güneydoğu’nun köylerine giderek hizmet etmek amacıyla diploma almak istediğini ifade etti. Ö 50 yaşında doktor olacak Tarih tozlu raflarda saklı 450 bin yıl öncesinin izlerini taşıyan Karain Mağarası’nın, tüm dünya için önem taşıdığını anlatan Erden, tarihi değerlerin yeterince tanıtılıp, kullanılamadığını söylüyor FARUK KESKİN Refleks YUSUF HACISÜLEYMAN yhacisuleyman@yahoo.com ent Müzesi Küratörü Dr. Atilla Erden, 450 bin yıl öncesine ait yaşam izlerinin bulunduğu Karain Mağarası'nın önemine işaret ederek, “Böyle bir değerin bugüne kadar tanıtımının yapılmamış olması büyük eksiklik. Özgün bir tanıtımın yapılması halinde, her yıl Antalya'ya gelen 11 milyon turistin en az 6 milyonu Karain’i ziyaret eder. Böylesine bir yer başka bir ülkede olsa K 'ilk insan buradan çıkmış' diye dünyayı ayağa kaldırırlar” diye konuştu. Tarihsel değerlerin üzerinin kapatıldığını anlatan Erden, “Örneğin Kırkgözler’de su aygırları yaşamış. İnsanlar bunları avlayıp yemişler. Kemikleriyle ilgili fosil kalıntıları hala duruyor. Bu konularda iktidarın yaklaşımı pek bilimsel değil. Her şeyi din ekseninde anlatmaya çalışıyorlar” dedi. epez’de Hüseyin Ak ve Emekevler İlköğretim Okulları’nın sınırları içerisinde kalan gecekonduların tapu sorunları çözülerek yıkımları gerçekleştirildi. Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, gecekonduların yıkılması ile Hüseyin Ak İlköğretim Okulu'na bin 500 metrekare, Emekevler İlköğretim Okulu’na da 5 bin metrekare yeni alan oluşturulduğunu söyledi. K Gecekondular yıkıldı okullar genişledi K Belediyede para bulamayınca minibüsü çaldı orkuteli ilçesine bağlı Çomaklı beldesinde önceki gün, gece saatlerinde belediye binasına giren hırsız, para bulamayınca yolcu minibüsünün yedek anahtarını alarak kayıplara karıştı. Çomaklı Belediye Başkanı İbrahim Erol, belediyede ilk defa hırsızlık olayı yaşandığını söyledi. Reklam departmanımıza grafiker, animasyon, ve reklam satış elemanı aranıyor Müracaat Tel: 0 242 248 00 57 ugün tatilin son günü. Yarın okullar yine dersbaşı yapıyor. Yüz binlerce öğrenci ve öğretmen harekete geçiyorlar yine, okul hayatının "dişlileri" yeniden dönmeye hazırlanıyor. Bu durdur kalk işi gözümde hep bir fabrikanın motorlarının, pompalarının çalışması esnasında durup kalkması şeklinde canlanır. Bütün fabrika birdenbire duruyor, herkes dışarı çıkıyor, 15 gün sonra tekrar gelip fabrika yeniden devreye alınıyor. Fabrikayla işi olan herkes 15 gün işsiz güçsüz duruyor. Halbuki fabrikayı bölüm bölüm durdursak, üretime ara vermesek ama kapasitemizi düşürsek, fabrikayla işi olanların işleri azalır ama durmaz, böylece çark dönmeye devam eder, yani ekonomi dönmeye devam eder, kesintiye uğramaz. Eğitim öğretim işleri de bir süreçtir. Bu süreci yönetmek, ona bağlı ekonomik hareketi de yönetmek demektir. Okullarımızı birer hafta farkla açıp kapatsak örneğin, eğitim ve öğretim ile sağlanan ekonomik sektörler tümüyle durmaz ve kapasite düşürülerek devam etmiş olur. Toplamda bir şey değişmez ancak ülkemizin önemli bir ticari hareketliliği aylara yayılmış olur. Hepimiz yaşıyoruz, bir anda milyonlarca kişi adeta boşa çıkıyor, normalde 'üretim' yapan bir sektörün üyeleri 15 gün içinde topluca 'tüketici' durumuna geçiyor. Ne otobüste, ne uçakta yer kalıyor, alışveriş merkezleri dolup taşıyor. Ekonomik bir sağanak yağışa benzetebiliriz bunu sanırım. Ancak makbul olan sağanak yağış değildir, usul usul yağan yağmurdur, toprağın içine sindirebileceği yağmurdur. Sağanak, yüzeyden akıp geçer. Sömester tatillerindeki ekonomi de öyle oluyor. Bu nedenle okulların yarıyıl tatilleri farklı tarihte başlamalı, farklı tarihte bitmeli, aynı şekilde yaz tatili de öyle. Karda kışta çocukları ve öğretmenleri okula götüreceğim diye uğraşmak yerine, iklimsel özellikler göz önünde bulundurularak eğitim öğretim tarihleri Milli Eğitim Bakanlığınca ve üniversitelerce yeniden belirlenmelidir bence. Üniversite sınavı için ortak bir tarih muhakkak bulunur, yeter ki bu düzenlemeye ihtiyaç olduğuna inanılsın. İç ekonomimiz açısından çok önemli olan bu konunun incelenmesinin tüm mal ve hizmet üretimine de büyük katkısı olacaktır, yığılmalar önlenecek ve oniki aya yayılan bir yapının ortaya çıkmasına katkı sağlayacaktır. Maalesef kimsenin gündeminde olmayan, daha doğrusu lafta olup ciddiyetle ele alınmayan bir konu daha bununla ilgili olarak, geleceğimizi emanet ettiğimiz gençlerimizle ilgili, yani çocuklarımızla. Bir "kâbusa" dönüşmüş olan üniversite sınavımız. Ülkemizde okumak isteyen, okumaya elverişli gençlerimiz ücretsiz olarak üniversite okuyabilmelidir. Sınav sistemi kaldırılmalıdır. Çocuklarımızın zekâ gelişimleri ve okumaya yatkınlıkları ilkokuldan itibaren normal derslerindeki not ortalamaları ile ölçülebilir ve ortaöğrenimden sonra geçmiş 8 yılın sınıf geçme not ortalamasına göre farklı bir okul türünde, sözgelimi Anadolu Lisesi tarzında öğrenime devam ettirilmelidir. Ortalama notları tutmayan öğrenciler ise meslek seçiminde bulunarak meslek okullarına yönlendirilmelidir. Eğitimci okurlarımdan özür dileyerek önerisinde bulunduğum sistem sadece konuya farklı bir bakış açısının nasıl oluşturulabileceğine bir örneklemede bulunmak için yazdığım bir öneridir, niyetim onlara "akıl" vermek değildir. Ancak bazen bir sorunu ortaya atıp kenara çekilmenin de doğru olmadığını düşündüğümden kısaca bir öneride de bulunmak istedim. Amacımız bence çocuklarımız için bir maratonun sonunda "itibar" meselesi haline gelen üniversite sınavı olmamalıdır, onları daha küçükken iyi tanıyıp yeteneklerine göre doğru yönlendirmek olmalıdır. Bu şekilde beceriler açısından, çalışma hayatı açısından mutlu bireyler ve kaliteli bir toplum yaratmış oluruz. Tüm öğretmenlerimize ve öğrencilerimize başarılı bir "ders başı" dilerim... B Yarı yıl tatili C MY B C MY B