26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

21 ARALIK 2012 CUMA SAYFA HABER Bazı Bazı meslek meslek odaları odaları temsilcileri temsilcileri Vali Vali Altıparmak’ı Altıparmak’ı ziyaret ederek, hava hava kirliliğinden kirliliğinden duydukları duydukları endişeleri endişeleri anlattı. anlattı. Bu Bu arada arada Makine Mühendisleri Mühendisleri Odası’nın Odası’nın (MMO) (MMO) düzenleyeceği düzenleyeceği bir bir panelde panelde konu tekrar tekrar masaya yatırılacak 5 AKDENİZ İKTİSAT Yrd. Doç. Dr. MUSTAFA ŞANLI [email protected] www.mustafasanli.info Artık çözün FARUK KESKİN ntalya’da yaşanan hava kirliliğinin bazı zamanlarda, ‘alarm’ gerektirecek boyutlara ulaştığı da ortaya çıktı. AB standartlarına göre metreküpte 50 mikrogram partikül sınır limiti, Antalya’da bazı günlerde 800 mikrograma kadar ulaşıyor. Partikül limiti, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından metreküpte 125, Amerikan Çevre Koruma Ajansı (EPA) tarafından 150 mikrogram olarak kabul edilirken, Türkiye’de ise mevcut yönetmeliklerde bu rakam 300 olarak açıklanıyor. BASKI VE KONTROL İLE YÖNETMEK “Yürü bire Hızır Paşa Senin de çarkın devrilir” Pir Sultan Abdal Temel soru şu: Demokrasilerde, yöneticiler yönetme erkini nerden alırlar ve güçlerin dağılımının anlamı nedir? Demokrasinin olmazsa olmazları nelerdir? Tüm erk’in bir kişi ya da zümrede toplanması neyle sonuçlanır? 1. Demokrasi, I. Sanayi Devrimi ile ortaya çıkan ve yönetme erkini toplumu oluşturan sınıflardan alan, sanayilermiş toplumlarındaki yönetim biçimidir. Yüzyıllar süren insan hakları mücadeleleri sonucunda kazanılmıştır. Toplumdaki farklı sınıf ve kesimlerin oyları ile iktidar gücüne (yönetme erki) sahip olan siyasi parti yöneticileri, “bu partiye oy verenlerin” tercihlerini yansıtabilir. Ancak, yöneticiler kendilerine oy vermeyenlerin tercihlerini ve toplumsaldemokratik istek ve tepkilerini dikkate almak zorundadırlar. Demokrasilerde oyunun birinci ve temel kuralı budur. Bu kural çalışmıyorsa, demokrasi “ortaoyu”nundan öte gitmez! 2. Demokrasinin ikinci kuralı, “güçler ayrılığı” ilkesidir. Yasama, yargı ve yürütme erkleri tümüyle birbirinden bağımsız çalışır. Böylece toplumun tüm sınıflarının talepleri parlamentoya yansır (yasama), “kanun devleti”nden “hukuk devleti”ne geçilir (yargı). Yürütme erkinin tutum ve kararları “kontrol” edilmiş/ denetlenmiş olur. Erklerin dağılımı, toplumun yaşam kalitesinin artması, refahının yükselmesi, insan hak ve hukukunun gelişmesidir. Güçler ayrılığı, insan uygarlığının ulaştığı evrensel sonuçtur. Bu kural çalışmıyorsa, demokrasi yoktur! 3. İki durumda demokrasi olmaz: a) Ülkenin ekonomisi uluslarüstü büyük sermayenin kontrolündeyse, demokrasiye gerek yoktur. (Zaten demokrasi orta ve alt gelir gruplarının çıkarlarını korur). b) Feodal toplumlarda demokrasi olmaz. Feodal gelenekten gelenlerin demokrasi kültürü olmadığından, kolayca otoriter tutuma geçmek isterler. 4. Faşizm baskıcı rejimleri tanımlamak için kullanılan genel bir terimdir. 20. yy. sanayileşmiş toplumlarında görülen, ırkçı/ elitçi/ devlet adına yönetenin diktatörleştiği/ üç erki de kendinde topladığı bir yönetim biçimidir. Feodal toplumlardaki dikta rejimlerinde farkı, faşist rejimler piyasa ekonomilerinin olduğu toplumlarda gerçekleşmiştir. Faşist rejimlerin en önemli suçu, yönetenlerin kendilerini “mutlak doğru” kabul etmeleri, farklı düşünce ve istekte bulunanları “baskı” ve “sindirme” ile yok etme yoluna gidip, tüm toplumu “kontrol” etme çabasında olmalarıdır. 5. Bugün Türkiye’yi yönetenlerin tutum ve davranışları, demokrasilerin evrensel hukukundan uzaklaşmaktadır. Yönetenler, paydaşları güçlendirilmiş bir demokrasi anlayışı yerine, “tek kişinin gücü”ne dayalı “başkanlık” sistemini istemektedirler. Parlamento adeta tek kişinin talepleri doğrultusunda işlemektedir. Temel konular toplumsal tartışmaya açılmadan yasalaşmaktadır. Yargı erki öncelerde bunca tartışma konusu olmamıştır. En küçük bir eleştiriye ve toplumsal talebe tahammül bir yana, şiddetle bastırılmaktadır. Demokratik hak talepleri engellenirken, toplumu kontrol altına alma çabası yükselmektedir. A Kirlilik alarm veriyor K entte kalitesiz kömür kullanımıyla daha da yoğunlaşan hava kirliliği, yılardır çözüme yönelik adımların atılmaması nedeniyle kış aylarında önemli bir sorun olmaya devam ediyor. Hava sirkülasyonun az olduğu bazı kesimlerde akşam saatlerinde yoğunlaşan kirlilik, insan sağlığını tehdit ediyor. Makine Mühendisleri Odası (MMO) Antalya Şube Başkanı Hüseyin Barut’un girişimleriyle bir araya gelen Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) ve Tabip Odası’ndan temsilciler, Vali Ahmet Altıparmak’ı makamında ziyaret ederek, konun önemine bir kez daha dikkat çekti. Ziyaretin ardından konuyla ilgili değerlendirme yapan Barut, Vali Altıparmak’ın, hava kirliliğinden kendisinin de rahatsız olduğunu belirttiğini ifade ederek, “Antalya’da yaşayanlar artık sorunu her yıl daha büyüyen boyutlarda yaşamak istemiyor. Defalarca gündeme getirilmesine rağmen çözüme yönelik somut adım atılmıyor. Önümüzdeki günlerde sivil toplum örgütleri, meslek odaları, Akdeniz Üniversitesi ve ilgili kuruluş temsilcilerinin de katılacağı bir panel düzenleyeceğiz” dedi. Halk bilgilendirilmeli A Duyarlılık bekleniyor Sorunun tartışılacağı toplantı sonrası hazırlanacak sonuç bildirgesinin ilgili kurum ve kuruluşlara gönderilerek çözüme yönelik adımların atılmasının isteneceğini ifade eden Barut, “Panelde Antalya Tabip Odası, hava kirliliğinin neden olduğu hastalıklara dikkat çeken sunumu yapacak. Umarım gerekli duyarlılık gösterilir ve hava kirliliği Antalya’nın gündeminden bir sorun olmaktan çıkar. Bunun için meslek odaları olarak elimizden gelen her türlü çabayı or ntalya Kent Konseyi, geçtiğimiz günlerde yayımladığı raporla ilgili kuruluşları gerekli önlemlerin alınması konusunda uyarmıştı. Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt ise hava kirliliğinin daha yoğun olduğu saatlere göre tespit edilen hava kirliliği ölçüm verileri ve etkileri hakkında halkın ivedilikle bilgilendirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Önlemlere yönelik tüm ilgili kuruluşların bir koordinasyon içinde harekete geçmeleri gerektiğine de vurgu yapan Kurt, “Hava kirliliği sorununu, halk sağlığını en fazla tehdit ettiği kış aylarında birbirinden kopuk düzeltici tedbirlerle çözmeye çalışmanın ötesinde, önleyici tedbirleri de kapsayan bütünsel bir yaklaşımla ele alınması, özellikle mahalli çevre kurulu oluşumunda bürokratik değil, teknik ağırlıklı temsilin ön plana çıkarılmasını ısrarla talep etmekteyiz” ifadesini kullandı. Davullu zurnalı eylem BE ES Sü üy ye elle er rii B ya ar rıım mg gü ün n iiş şb bıır ra ak kttıı y CEREN KAYA ntalya Defterdarlığı önünde bir araya gelen Büro Emekçileri Sendikası'na (BES) bağlı 200 kişi, davul zurna eşliğinde halaylar çekerek yarım gün iş bırakma eylemi gerçekleştirdi. Sendika üyeleri “Baskılar Bizi Yıldıramaz, Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz” sloganlarıyla Soğuksu Postanesi'ne yürüdü. BES Şube Başkanı Mustafa Ayar, “AKP hükümeti, emekçinin, yoksulun talebini yok sayıyor. Bütçenin önemli bir kısmı askeri harcamalara ve faiz ödemelerine gidiyor” dedi. A Eylemler sürecek Talepleri yerine getirilmediği sürece eylemlerine devam edeceklerini söyleyen Ayar, “AKP Hükümeti’ni uyarıyoruz. Taleplerimize kulaklarınızı tıkamayın. Çünkü bu ülkenin emekçilerinin haklı ve meşru mücadelesi karşısında önceki hükümetlerin duramadığı gibi siz de duramayacaksınız” dedi. Açıklamaya KESK'e ve DİSK'e bağlı sendika başkanları ve yöneticileri de destek verdi. Açıklamanın ardından toplanan dilekçeler; Adalet Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Kalkınma Bakanlığı'na gönderildi. DİSK'ten asgari ücret protestosu CEREN KAYA A sgari Ücret Tespit Komisyonu’nun asgari ücrete yüzde 3’lük artış belirlemesi Antalya'da protesto edildi. DİSK Bölge Temsilciliği, Bölge Çalışma Müdürlüğü önünde bir araya gelerek basın açıklaması yaptı. DİSK Bölge Temsilcisi Matoş Konca, asgari ücretin sistematik biçimde siyasal iktidar eli ile sefalet ücreti seviyesinde tutulduğunu belirtti. Konca, araştırma enstitüsünün son hesaplarına göre açlık sınırının bin 61 TL’ye ulaştığını belirterek, “Yoksulluk sınırı 3 bin 351 TL. evli eşi çalışmayan bir işçinin asgari geçim indirimi ile eline geçen ise yalnızca 773 TL” dedi. Konca, evini ısıtamayan, yeni elbise alamayanların oranının yüzde 36 olduğunu söyledi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear