Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 SAYFA 18 EKİM 2012 PERŞEMBE GÜNCEL AKLIMA GELDİKÇE VAHAP TUNCER ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI ANTALYA ŞUBE BAŞKANI NİHAT TOKLU GÜRSU KUNT PELİN GEL AĞAN Bu açıklama nereden çıktı? C HP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz hafta sonunda Antalya’da yaptığı iki günlük gezide, İl Başkanı Devrim Kök’ü, ortalığı derleyip toparladığı için kutladı. Bu kutlamanın nedeni kent merkezindeki 3 partili belediye başkanının birlikte görüntü vermesiydi. Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin ardından Devrim Kök’ün, partilileri derleyip toparlamaya devam etmesi, bu anlamda arasının soğuk olduğu Deniz Baykal ve diğer 3 CHP milletvekili; Osman Kaptan, Yıldıray Sapan ve Arif Bulut ile de benzeri ilişkiyi kurması beklenirdi. Ama işin böyle olmayacağının işaretleri gelmeye başladı. Kılıçdaroğlu’nun Ankara’ya dönmesinin hemen ardından İl Başkanı Kök’ün ağzından, partiye gelmeleri için hiç kimseye yalvarmayacağına yönelik haberler yayınlandı. Buradaki adresin Baykal ve 3 milletvekili ile birlikte bazı eski il başkanları olduğu ileri sürüldü. Genel başkanı tarafından örgütte barışı sağladığı için övülen il başkanının, böyle bir söylemde bulunması eleştiri aldı. Ama turbun büyüğü heybede imiş. Devrim Kök’ün, yaygın bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, Kılıçdaroğlu’nu Antalya’da karşılamayan Deniz Baykal, Osman Kaptan, Yıldıray Sapan ve Arif Bulut hakkında disiplin soruşturması açılması için rapor hazırladıklarını söylemiş. CHP tüzüğünde, milletvekillerinin genel başkanı karşılamaya gelmemesinin disiplin suçu olup olmadığını bilmiyoruz. Olsa bile Baykal ve milletvekillerine, “Şu tarihte Kılıçdaroğlu’nu Antalya Havalimanı’nda karşılayın” talimatı verilmiş midir? Verilmişse kim vermiştir? Acaba Devrim Kök mü vermiştir? Daha da önemlisi Kemal Kılıçdaroğlu’nun Antalya’da bulunduğu tarihlerde Deniz Baykal’ın görevli olarak Avrupa’da olduğu bu açıklamayı yapan tarafından bilinmiyor mu? Ayrıca böyle bir konuda basına açıklama yapmanın gereği ve anlamı var mıdır? Devrim Kök’ün bu açıklaması (aksini iddia etmezse) yeni ve büyük sıkıntılara yol açacak. Bunun da adının örgüt içi barış olmayacağı ortada. Menderes Türel’den sürpriz bir açıklama geldi. Türel, sosyal medya aracılığı ile yaptığı açıklamada yasanın bugün TBMM’de görüşüleceğini, muhalefetten engel çıkmazsa gün içinde kabul edileceğini duyurdu. Son kongrenin ardından AKP Genel Başkan Yardımcılığı’na getirilerek iktidar partisinin kurmay kadrosunda yer alan Menderes Türel’in bu açıklaması önemsendi. Açıklama Antalya’da heyecan yarattı. EXPO için duyarlılık gösteren ATSO ve ATB gibi kuruluşlar, bunu sevindirici bir gelişme olarak değerlendirdi. TBMM Bütçe Plan Komisyondaki görüşmeler sırasında yasaya şerh koyan MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, Türel’in, “Muhalefet engel olmazsa…” sözlerine tepki gösteriyor. Günal, yanlış yapıldığında uyarmanın görevleri olduğunu söylüyor. Dileriz; bugün TBMM Genel Kurulu’nda 2016 Antalya EXPO’su hakkındaki yasa görüşülür. Bu arada yaşanan tatsız tartışmalardan ders alınarak yanlışlar; düzeltilir. Herkesin üzerinde uzlaştığı bir yasa olarak oybirliği ile yürürlüğe sokulur. YEREL VE GENEL İLGİSİZLİK nsanoğlunun en büyük buluşlarından biri olan atomun parçalanması insanlığın geleceği açısından çok büyük olanaklar sağlarken, yerküreyi kalıcı şekilde kirletip, insan yaşamı için en büyük risk unsurlarından biri olmuştur. İkinci dünya savaşında Amerika tarafından Hiroşima ve Nagazaki’ ye atılan atom bombalarından önce hiç kimse nükleer silahların bu kadar etkin ve tehlikeli olabileceğini kestiremiyordu. Milyonlarca insanın uzun vadede ölümüne yol açan bu silahların hala çevresel etkileri görülmektedir. Bu nedenledir ki nükleer silahlar konusunda belirli bir sınırlamaya gidilmiş, özellikle yeni gelişen ülkelerin bu silahları üretmesi ciddi anlamda rahatsızlıklara yol açmıştır. Nükleer teknolojiyi elinde bulunduran emperyalist güçler bu silahların yaratacağı muazzam gücün diğer ülkelerin eline geçmesini istememektedirler. Dünyanın jandarmaları bir ölçüde bu teknolojiyi ellerinde tutarak dünya hâkimiyetlerini sürdürmek niyetindedirler. Hızla gelişen kapitalizm ve artan enerji ihtiyacı bu teknolojiye sahip ülkeleri atomu enerji üretiminde kullanma arayışlarına itmiş ve nükleer santraller ortaya çıkmıştır. Kendi halindeyken çevreye zararı olmayan, görünürdeki bu temiz enerji kaynağının çevresel yıkımları ancak yaşanan kazalardan sonra anlaşılabilmiştir. Çernobil’de yaşanan nükleer kaza ve arkasında Fukuşima’da yaşananlar insanlığın ne tür bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. 29 ülkede bulunan 440 adet reaktörde kayıtlara geçmiş kaza sayısı 6000’in üzerindedir. Bu kazaların bir kısmı ani insan ölümlerine yol açmasa da insan sağlığına ve çevreye olumsuz etkileri süreç içerisinde yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır. Karadeniz bölgesinde kanserden ölümlerin artmasını Çernobil den ayrı düşünebilir miyiz? Bu tehlikeyi gören insanoğlu dünyanın dört bir yanında nükleer karşıtı örgütlenmelere başlamış ve yaptıkları eylemlerle toplumu bilinçlendirmeye, yönetenleri ise uyarmaya çalışmaktadırlar. Bu çabaların sonucunda nükleer reaktörlerin çoğunu elinde bulunduran Fransa ve Almanya ülkelerindeki santralleri kapatma kararı almışlardır. İsviçre gibi yeni reaktörler kurmayı planlayanlar ise bu planlarını iptal etmişlerdir. Bugün İtalyan’ların %95’i Fransız ve Rusların %83’ü Japonların %84’ü nükleere hayır demektedirler. Nükleer yandaşı lobilerin söylediklerinin ak İ EXPO Yasası uzlaşma ile çıkmalı A ntalya’da yaz boyunca tartışılan konulardan biri de 2016 yılında yapılacak EXPO Fuarı oldu. Kent dinamiktleri, “Çocuk ve Çiçek” temalı Botanik EXPO’su ile ilgili yasanın çıkmamasının sıkıntı yaratacağının altını çizdiler. Yasanın olmaması nedeni ile fuara gerektiği gibi hazırlık yapılamayacağından yakındılar. Siyasilerin EXPO ile ilgili gündemi farklıydı. Onlar, 2016 Antalya EXPO Fuarı ile ilgili yasanın çıkmamasından dolayı sorumluluğu birbirlerine attılar. Muhalefet partisi CHP ve MHP’nin Antalya milletvekilleri, iktidar partisi AKP’yi suçladılar. Özellikle de AKP Antalya Milletvekili Sadık Badak’ın, EXPO üzerinden bazı kurum ve kişileri cezalandırmaya çalıştığını öne sürdüler. Suçlanan Badak, yaptığı açıklamalarla kendini savundu. Bütün bu tartışmaların nedeni 2016 Antalya EXPO’su ile ilgili yasanın TBMM Bütçe ve Plan Komisyonu’nda yaşananlardı. Komisyondaki görüşmeler sırasında Sadık Badak’ın, EXPO’nun İcra Kurulu’ndan Orta Anadolu Süs Bitkileri Üreticileri ve İhracatçıları Birliği’nin çıkarılıp onun yerine Ziraat Odası’nın alınmasını istemesiydi. EXPO Fuarı’nın Türkiye’ye ve Antalya’ya kazandırılmasında önemli payı olan bu kuruluşun devre dışı bırakılmasının yarattığı tartışmaları yüzünden bu alanda oluşan birliktelik zarar gördü. Ortam gerilince yasa, TBMM yaz tatiline girmeden genel kurulda görüşülüp yürürlüğe sokulamadı. Çok değerli bir hazırlık süresi kaybedilmiş oldu. Meclis açıldıktan sonra da EXPO ile ilgili yasanın ne zaman görüşüleceği belli değildi. Sürecin yıl başına kadar uzayabileceği konuşulmaya başlandı. İşte bu ortamda AKP Antalya Milletvekili sine nükleer enerjinin çevreci alternatifleri vardır ve her geçen gün sayıları ve ürettikleri enerji miktarı artmaktadır. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde ise bu lobilerin baskısı daha çok hissedilmekte ve ülkeyi yönetenler aracılığı ile bu santrallerin kullanılmasının önü açılmak istenmektedir. Gelişmiş ülkeler nükleer santrallerden vazgeçerken Türkiye’nin Akkuyu’ da, Sinop’ ta ve İğneada’ da nükleer santral kurmayı planlaması düşündürücüdür. Kamuoyuna pompalanan nükleer enerji ucuzdur görüşü kocaman bir palavradır. Uzmanlar atıkların imhası ve santralin zararsız hale getirilebilmesi için harcanan paralar dikkate alındığında en pahalı enerjinin nükleer enerji olduğunu ortaya koymaktadırlar. Nükleer santraller siyasi tercih olup hiçbir boyutu kamu yararı ile açıklanamaz. Enerji üretimimizin %40’nı karşılayan doğal gazda dışa bağımlı olduğumuzu ileri sürenler Nükleer santrallerin bütünüyle dışa bağımlı olduğunu kamuoyundan gizlemektedirler. Ülkeyi yönetenlerin ve lobicilerin yaptıklarını eleştirmek ve kamuoyunu bilinçlendirmeye çalışmak elbette bizim görevimizdir. Nükleer karşıtı platform Türkiye’nin birçok bölgesinde düzenlediği etkinliklerle kamuoyunu nükleer tehlike karşısında bilinçlendirme çalışıyor. Bu kapsamda 13 Ekimde Antalya’da yapılan çalıştaya katılanların sayısı hayal kırıklığı yaratmıştır. Platform sözcülerinin büyük kentlerde yapılan çalıştaylara katılımın daha düşük olduğunu ifade etmeleri ilgisizliğin yerelde değil genelde olduğunu ortaya koymaktadır. İnsanın aklına ister istemez şu soru geliyor. Nükleer tehlikeye karşı kamuoyu duyarlığı için illa da Türkiye’ de yüz binlerin ölmesi mi gerekiyor? Yoksa bize bir şey olmaz anlayışı toplumda giderek daha da mı yaygınlaştı? Türk’ün aklı gözündedir deyimi bu yüzyılda hala geçerliliğini koruyor. Bu toprakların yetiştirdiği en büyük ozan Nazım Hikmet Hiroşima’ya atılan atom bombası sonrası dizelerinde şöyle demişti. ‘’Balık tuttuk yiyen ölür. Elimize değen ölür./Bu gemi bir kara tabut, lumbarından giren ölür./ Balık tuttuk yiyen ölür, birden değil, ağır ağır, etleri çürür, dağılır.’’Bu ülkede nükleer sızıntı varmış gibi toplumsal belleğimiz çürüdü, dağıldı. Gidiş o gidiştir ki birilerinin çıkarları uğruna doğrudan ya da dolaylı insanlar birbirlerini öldürmeye devam edecekler. Hiç değilse el ele deyince ölmeyelim. Sağlıklı bir yaşam dileriz... Prof. Dr. Duran Canatan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Kan Hastalıkları Uzmanı Genetik Hastalıkları Uzmanı Hastalarını kabule başlamıştır. Adres: Arapsuyu Mh. 600 Sk. Ayşe Yeşil Apt 39/12 (Arapsuyu Postanesi Minicity arası) Konyaaltı Antalya Tel:0242. 2488840 Cep: 0532.3641373 Mail: dcanatan@superonline.com İLAN SERVİSİ (0 242) 248 00 57 Prof. Dr. Levent Ündar İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı Muayenehane : Arapsuyu Mahallesi Atatürk Bulvarı Tasarım Plaza 71/15 K: 4 ANTALYA Tel&Faks GSM : 0 242 248 87 22 248 87 32 : 0 505 923 07 04 Prof. Dr. A.Merter ÖZENCİ Ortopedi ve Travmatoloji Ortopedi ve Travmatoloji El Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Haluk ÖZCANLI Arapsuyu Mah. Atatürk Cad. M.Gökay Plaza No:69/16 Antalya Tel: 0 242 290 11 00 C MY B