01 Temmuz 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

c 16 MAYIS 2011 PAZARTES EGE PAT KA HALUK IŞIK [email protected] 3 Cumhuriyet Güçbirliği adayı Yaşar Müjdeci, TBMM’de grup kuracaklarını savundu ‘Millet meclise girecek’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Cumhuriyet Güçbirliği oluşumunun İzmir 1. bölgeki seçim büroları “dalya” dedi. İşçi Partisi öncülüğündeki oluşumun İzmir 1. bölge bağımsız milletvekili adayı Yaşar Müjdeci, bölgedeki ilçelerde 100 seçim bürosu açtıklarını belirterek, “Cumhuriyet Güçbirliği'nin meclise girmesiyle AKP'nin tek başına iktidarı engellenecektir. Güçbirliği, CHP'nin önünde engel değildir. Aksine mecliste onlara destek olacaktır. CHP, bu mantıkla Güçbirliği'ni hırpalamamalı, sarıp sarmalamalıdır” dedi. Arkadaş Islıklarını Dinlerken Orhan Kemal’in usta işi romanını, bilmem okumayan var mıdır? Sokağın ve yaşamın ıslıklarımızı çağırdığı bu günlerde, okumak ve okutmak gerekiyor. Özellikle gençlere... Son günlerde, arkadaşlarımın ıslıklarını dinliyorum. Sabahın köründe evinden alınan, geride süt bebeğini bırakan, sabahlara kadar sorgulanan arkadaşlarımın ıslıkları beni uyutmuyor. Onların bir kısmı şimdi “dışarda”, bir kısmıysa hukuksal sürecin sonucunu “içerde” bekliyor. Çıkanlara dair sevinç, çıkacak olanlara dair takvim sıkıntısına karışıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi odaklı operasyondan söz ediyorum, anlamışsınızdır. Ömrünü yoksulluğa, yolsuzluğa, hukuksuzluğa, şiddete ve faşizmin her türüne karşı itirazla donatanlar için, bir beis olamaz. İnanıyorum ki, bu günler de geçecek, hak yerini bulacak, hukukun ve adaletin çarkı haklıyı ve haksızı ortaya çıkaracaktır. Bu sürece tahammül etmek ve sabır şerbetini demlemek zorundayız. Bütün bunlar için, sağlam bir dünya görüşü ve sarsılmaz bir duruş gerekmektedir. Bilgi kirliliği, hedef saptırma, ihbar ve ihanetler, böylesi duruşları üzebilir, yıpratabilir. Geçicidir, geriye tek bir gerçek kalır; onur. İzmir, onurumuzun sağlam ve iyi kalpli evidir. Yaşananların yarattığı karamsarlık, bu gerçeği bir daha görmenin sevincine dönüşüyorsa, umutsuzluğa asla ve asla yer yoktur. Başka bir gerçekse, böylesi süreçlerin, at iziyle it izini birbirinden ayırmaya, kimlik ve kişilikleri iyot gibi açığa çıkarmaya yaramasıdır. Bugünleri, bir de bu gözle izlemekte sonsuz yarar bulunmaktadır. “Herostratus Çocukları” (bkz. geçen haftaki Patika) cephesi, bu anlamda gerçekten hazin ve perişan fotoğraflar vermektedir. Üç sözcüğü bir araya getirip yazmaktan aciz cehalet yumakları, “Benim sayemde, ben yaptım” çığlıkları atmakta, sürecin Jan Dark’lığına soyunmaktadır. Küçümsenmeyi, ciddiye alınmamayı sonuna dek hak etseler de, yaşananlar göstermiştir ki, bu tiplerden hukuk ve adalet nezdinde hesap sormakta oldukça geç kalınmıştır. Her şeyde bir hayır vardır diyelim ve bu tiplerin önce yasalar önünde, sonra da kent belleğinde mahkum edilecekleri süreci izleyelim. Bir intikamdan söz etmiyorum, o kavram bizim dünya görüşümüzde yer bulamaz. Sadece onur gaspçılarının yaptıkları, yanlarına kar kalmamalıdır. Söylemeye çalıştığımız yalnızca budur ve umuyorum ki, sonuçlarını çok yakında görecek ve paylaşacağız. Bu süreç, kültür ve sanat kimliğiyle kendini var edenlerden yerel yönetimlerin kapılarını aşındıranlara, herkes için harika sınanma olanakları da sağlamıştır. İşveren dünyasından emek cephesine, yazarlarından köylülerine, gösterdiği tepki ve dayanışma İzmir’e çok yakışırken; kırık dökük iki söz bile edemeyenler, yaşamın kıyısında kalmıştır. “Merak etme, hele şu toz duman ortadan kalksın, cillop gibi ortaya çıkarlar” dediğinizi işitir gibiyim. Hep böyle olur, değil mi? Hayır, artık bu tuhaflığı da iptal etmek durumundayız. Arkadaş ıslıklarını dinlerken, işte bunları düşünüyorum günlerdir. Çıkanlara geçmiş olsun derken, çıkmalarını dört gözle beklediklerimizin sağlık ve esenlik içinde olmasını diliyorum. Belki ağır, ama sonuçta doğru dönmesi gereken hukuk ve adalet çarkının içinden, onurlarını koruyarak, yeniden doğmalarını temenni ediyorum. Sonra? Yapılacak onca iş, gidilecek onca yol var ve dünyayı ıslıklarımızla döndürmeyi sürdüreceğiz. G üçbirliği’ni ‘30 Mart'ta doğmuş yeni bir çocuk’ olarak tanımlayan Müjdeci, ‘Bu çocuğu şimdi koşturuyoruz. Biz de onunla birlikte koşuyoruz’ dedi. Güçbirliği hareketinin Atatürk'ü ve cumhuriyet değerlerini savunma amacıyla oluşturulduğunu dile getiren Müjdeci, “Bu değerler mecliste yeterince temsil edilmiyor. Atatürk'ü unutturmak isteyenlerin çabalarını engelleyeceğiz. Meclisteki ana gayelerimizden biri bu olacaktır. Gazetemiz İzmir bürosunu ziyaret eden Müjdeci, “Güçbirliği meclise girdiğinde millet meclise girmiş olacaktır. Atatürk, kendi yerine oturacaktır” diye konuştu. Seçimlerde AKP tek başına hükümet kuracak çoğunluk elde ederse, bugünü aratacak sonuçların gelmesi kaçınılmaz olacaktır. Elin adamı BOP haritalarını boşuna çizmiş değil. Atatürkçülüğün yıkım faaliyetlerine karşı Güçbirliği, ortaya kendisini koyacaktır. Bu maksatla oluşturulmuş birlik, görevini başarıyla yerine getirecektir” diye konuştu. Müjdeci, İzmir seçmenin beklentilerinin üzerinde ilgi gördüklerini dile getirerek, ülke genelinde de mecliste grup kuracak milletvekili sayısına ulaşacaklarını ileri sürdü. ERDAL AKSÜNGER: İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) CHP İzmir 1. bölge milletvekili adayı Erdal Aksünger, İzmir'in merkezi bütçeye koyduğu katkının karşılığını alamadığını söyledi. Kentin, nüfus ve ekonomik büyüklüğüne göre 2002 ile 2010 yılları arasında merkezi bütçeye İstanbul’a yaklaşan oranlarda net artı katkı koyarken, aldığı katkıların büyüme oranlarının ancak Konya ve Kayseri illerine yaklaşabildiğini vurgulayan Aksünger, “Maliye Bakanlığı’nın en son yayımlanan verilerine göre İzmir, 2002 yılı sonrasında merkezi bütçeye yük değil sürekli en fazla katkı yapan iki ilden birisi olmuştur. İzmir ilinden tahsil edilen merkezi bütçe gelirleri, 2002 yılında giderlerinden 2 kat fazlayken bu oran 2010 yılı sonunda 4 kata yükselmiştir. Verdiğinin aldığına oranı nüfusu 15 milyonu aşan İstanbul’un hemen arkasında yer almıştır. Öte yandan, aynı dönemde Ankara, bütçeden aldığının sadece 1.5 katını geri vermiş ancak Konya ve Kayseri, bütçeye verdiklerinin neredeyse 1.5 katını geri almışlardır” dedi. 2002 yılı sonrası 3 büyük il arasında İzmir’in, merkezi bütçeden aldığı sağlık ve eğitim desteklerinin azaldığını da belirten Aksünger, “ Diğer bir çok alanda olduğu gibi sağlık ve eğitim harcamalarında İzmir’in yok sayılması dikkat çekicidir. İzmir eğitimde ve sağlıkta geri bırakılmak istenmektedir” diye konuştu. ZM R’ YOK SAYDILAR BAKIRÇAY BULUŞMASI ZM R (Cumhuriyet Ege Bürosu) CHP zmir'de 2. bölge milletvekili adaylarından Alaattin Yüksel, Mehmet Ali Susam, Birgül Ayman Güler, Levent Eyipişiren, Aytun Çıray, Rahmi Aşkın Türeli ve Mustafa Moroğlu Bakırçay Genç şadamları Derneği’nin (BAG AD) düzenlediği kahvaltıya katıldı. Toplantıda adaylar, CHP’nin KOB ’lere ve girişimcilere yönelik sözlerini aktardı. Adaylardan Mehmet Ali Susam, “Türkiye, dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanıyor. Enerji ve istihdam üzerinde çok büyük bir vergi yükü ve önemli bir kayıt dışı ekonomi var. Bütün bu olumsuz koşulları ortaya koyuyor ondan sonra da KOB ’lere ‘Hadi dünyayla rekabet et’ diyoruz. Böyle bir rekabet olamaz” dedi. Susam, “AKP’nin ekonomiyle ilgili en olumsuz politikalarının başında ülke pazarını uluslararası sermayenin kar iştahına terk etmesi gelmektedir. Uygulanan kur politikası nedeniyle bir ürünü ithal etmek, üretmekten daha ucuz hale geldi. Hipermarketler sanayiciye ‘Ben bu ürünü uzak doğudan ucuza getiriyorum. Bu fiyata vermezsen rafıma sokmam’ diyor. Oysa KOB ’lerimiz ürünlerini bu pazarda satacak, böylece gelişip güçlenecek” diye konuştu. Sosyal devlet yeniden... İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) CHP İzmir 2. bölge milletvekili adaylarından Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, AKP döneminde kaybolan sosyal devleti yeniden inşa edeceklerini söyledi. Çalışmalarını Aliağa'da sürdüren Güler, diğer partilerin aday listelerinde Bakırçay yöresinden seçilebilecek sırada milletvekili adayı bulunmadığını savundu. Güler, “Bakırçay Havzası’nın meclisteki tek temsilcisi ben olacağım. Mecliste bir bayan olarak Bakırçay’ı temsil etmekten büyük mutluluk duyacağım” dedi. İktidara geldiklerinde insan odaklı politika izleyeceklerini vurgulayan Güler, “Sosyal devletten yararlanmak bir lütuftan ziyade bir hak haline gelecek. Sadaka kültürü sona erecek. Vatandaş geçimini sağlayamıyorsa, devlet ona bulgur, kömür vermeyecek, nakdi destek sağlayacak. Zaten şu anki yardım modeli ile hükümet yandaşlarını zengin ediyor. Şu anda eşya, malzeme, gıda yardımı için ayrılan kaynağın yarısı ile aile sigortası projesi yapılabilir” diye konuştu. C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear