01 Temmuz 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 Emanetlerinin bekçisiyiz!.. Menemen'de örgütlü bir yobaz güruhu tarafından öğretmen–asteğmen Kubilay’ın şehit edilmesiyle sonuçlanan ve cumhuriyet tarihimizin en önemli irticai kalkışma hareketi olan olayların üzerinden tam 81 yıl geçti. Bu olayın 1930’ların başında İzmir ve çevresinde yaşanması aslında bir rastlantı değildir. Zira 1930’ların başında İzmir ve hinterlandı 1929 dünya ekonomik bunalımının etkilerini en fazla hisseden yerlerden birisidir. Genç Cumhuriyet, 17 Şubat 1923’de İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararlar doğrultusunda liberal eğilimleri yüksek bir ekonomik politika izlerken dünya kapitalist sisteminde yaşanan 1929 bunalımı başta büyük kapitalist devletleri korumacı önlemler almaya itmiş, Türkiye de 1930’dan itibaren “Mutedil Devletçilik” olarak tanımlanan devlet denetiminde ve gözetimindeki ılımlı bir ekonomik politikaya dönmüştür. Korumacı gümrük politikalarıyla ithalatın kısıtlandığı, ihraç ürünlerinin tamamen iç piyasa için saklandığı bu dönem; İzmir gibi liman kentleri ve bu kentlerin hinterlandında yaşayan insanları ekonomik açıdan sarsmıştır. Nitekim genç Cumhuriyet’in ekonomide uygulama alanına koyduğu sıkı para politikalarına bağlı süreç, ilk muhalif tepkilerin de oluşmasına neden oldu. Bu anlamda Fethi Okyar başkanlığında kurulan Serbest Fırka, İzmir ve çevresinde muhaliflerin seslerini duyurdukları bir mevzi haline geldi. Fethi Bey’in partisi sadece ekonomik bunalımdan etkilenenlerin toplandığı bir yer olma özelliğinden çıkıp, giderek Cumhuriyet karşıtı bütün muhaliflerin örgütlendiği bir odak oldu. 17 Ağustos 1930’da kurulan Serbest Fırka, Fethi Bey’in olaylı İzmir mitinginden sonra 17 Kasım 1930’da bizatihi kurucusu Fethi Okyar’ın Dahiliye Vekaleti’ne kapatılması istemiyle başvurması sonucunda kapatılmıştır. Zira, bütün Cumhuriyet karşıtlarının partinin içine sızması Atatürk’ün direktifiyle partiyi kuran Fethi Okyar’ı da rahatsız etdeğerleri yaşama geçirebilmek gerçekten zor mişti. Serbest Fırka’nın üç ay süren siyasal yaşamından hemen bir ay sonra Menertica olayı Cumhuriyet’in yanı bir işti. Nitekim 1920’lerin ortalarından itibaren Cumhuriyet rejimi, karşısında gelemen’de irticai bir kalkışma hareketinin sıra İzmir basınında da geniş neksel ve muhafazakâr muhalefet ve direnoluşması Fethi Bey’in öngörüsünü haklı çıme odakları bulmakta gecikmedi. Gerçekkarmıştı. biçimde yer almıştı. ten de, 1920 ve 1930’lar boyunca etnik, feoHemen belirtmek gerekir ki Menedal ve dinsel nedenler temellendirilerek men’deki irticai kalkışma hareketini, sadece Cumhuriyet devriminin kazanımlarını ortadan kal1930’ların başında tüm dünyada ve Türkiye’de yadırmak isteyen 20’ye yakın ayaklanma hareketi orşayan ekonomik bunalıma bağlayarak analiz ettaya çıktı. mek çok doğru bir yaklaşım değildir. Bu olayın tertiplenmesinde Cumhuriyet rejimi ve onun Bundan 81 yıl önce Menemen’de Mustafa Fehideolojisine karşı olan muhalefet önemli bir rol oymi Kubilay’ın “Şeriat isteriz!”, nidalarıyla şehit namıştır. Zira, bir uluslaşma ve çağdaşlaşma edilmesi ile başlayan irticai kalkışma hareketi, o modeli olarak Türk Devrimi, Mustafa Kemal Atagünden bu yana Türk halkının belleğinde önemtürk önderliğinde tüm kurumlarıyla yıkılmış ve çali bir yer işgal etti. Bir Cumhuriyet öğretmeni olan ğının gerisinde kalmış teokratikmonarşik bir imKubilay, askerliğini yedek subay olarak Meneparatorluktan modern ve laik bir ulusdevlet yamen’de yapıyordu. 23 Aralık günü Menemen’e ratma amacını güdüyordu. Bu amacı gerçekleşgelerek Müftü Camii önünde kendisini mehdi ilan tirebilecek yegâne yol ise, insanlık tarihinin uzun eden Nakşibendi Tarikatı mensuplarından Derviş toplumsal mücadelelerle üretmiş olduğu evrensel Mehmet ve yanındakiler, arkalarında 70 bin kibirikimlerin ve değerlerin; devrimci bir yöntemle Türkiye Cumşilik bir halife ordusu olduğunu, herkesin şeriat bayrağı altında huriyeti’nin sosyoekonomik ve kültürel alt yapısını oluşturtoplanması gerektiğini söyleyerek şapka giyenlerin kafir olmasını sağlamaktı. Kısacası ümmetten ulus, tebaadan yurttaş, duğunu ve kendilerine kurşun işlemediğini söyleyerek çevkuldan birey yaratabilmek için akıl inançtan, bilim de dinden relerinde toplanan kalabalığı etkilemeye çalışıyorlardı. bağımsızlaşmalıydı. Türk Devrimi, bütün bu yapısal dönüEmrindeki askerlerle silahlarında mermi olmaksızın olayı şümleri sağlarken aynı zamanda Türk insanının zihniyet yaengellemeye giden Kubilay, Derviş Mehmet ve yobaz arkapısında da köktenci bir değişiklik yaratmak istiyordu. Bu zihdaşları tarafından önce kurşunla vuruluyor; sonra da kendiniyet değişikliği, aklın ve bilimin rehberliğinde laik dünya gösini mehdi ilan eden Derviş Mehmet tarafından bağ bıçağıyla rüşünü bir yaşam biçimi haline getirecek özgürleşmiş bireybaşı gövdesinden ayrılıyordu. Bu arada olayı duyan ve enlerle sağlanabilecekti. gellemek isteyen Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki de bu yobaz Yüzlerce yıl ümmet halinde yaşamış bir toplumsal yapıda bu güruhu tarafından vurularak şehit ediliyordu. Devrim şehitleri Asteğmen Kubilay ile bekçiler Hasan ve Şevki, 81 yıl önce ‘inandıkları cumhuriyet için’ katledilmeyi göze almıştı EGE c 23 ARALIK 2011 CUMA İ Kubilay’ın ve iki mahalle bekçisinin şehit edilmesiyle sonuçlanan olaylar, yurt çapında büyük bir tepki yaratmakta gecikmedi. Cumhuriyet Hükümeti olayın geçtiği Menemen, Manisa ve Balıkesir’de sıkıyönetim ilan ederek Orgeneral Mustafa Muğlalı başkanlığında bir Harp Divanı kurdu. Olayla doğrudan veya dolaylı ilgisi bulunan bütün sanıklar 18 gün süreyle Menemen’de yargılandılar. Yargılamalar sonucu 3 Şubat 1931’de, 28 kişi Menemen’de idam edildi. Atatürk’ün emri üzerine yobazlardan bazıları Kubilay’ın şehit edilip başının kesildiği yerde asıldılar. Kubilay’ın şehit edilmesinden sonra geçen 78 yılda üzülerek belirtmek gerekir ki; siyasal İslam ve onun ideolojik örgütü olan tarikatlar, Cumhuriyet rejimini ortadan kaldırabilmek için buldukları her fırsatı değerlendirmekten kaçınmadılar. 1930’da genç Cumhuriyet öğretmeni Kubilay’ın başını keserek şehit etmekten çekinmeyen Nakşibendilik ve muadili tarikatlar 2011 Türkiye’sinde çok daha güçlü bir şekilde varlıklarını sürdürüyorlar. Üstelik bu kez siyasal iktidarda karşılarında “en gerçek tarikat, uygarlık tarikatıdır. Uygarlığın istediklerini yapmak insan olmak için kâfidir” diyerek bütün tarikatların kapısına daha 1925 yılında kilit vuran Mustafa Kemal Atatürk gibi devlet adamları da yok! Laik Cumhuriyeti koruma ve kollama uğruna canını vermekten çekinmeyen genç Cumhuriyet öğretmeni Mustafa Fehmi Kubilay’ı şeriatçı yobazlar tarafından şehit edilişinin 81. yılında bir kez daha saygıyla anarken, adlarına Menemen’de dikilmiş anıtta da ifade edildiği gibi “İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz.” ? Yrd. Doç. Dr. Oktay GÖKDEMİR İBB Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi Müdürü CHP İZMİR MİLLET VEKİLİ ERDAL AKSÜNGER ‘AKP Maraş’a baksın’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, Kahramanmaraş Valiliği'nin 33 yıl önce yaşanan katilamın kurbanlarını anmaya izin vermediğini anımsatarak “Dersim’i öne çıkararak 'tarihimizle yüzleşelim' diyen AKP hükümetinin, bırakın 7080 yıl öncesi ile yüzleşmeyi, 33 yıl önce video görüntüleri olan Maraş katliamıyla bile yüzleşmekten kaçtığı ortaya çıkıyor” dedi. Dönemin İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş’in açıklamalarıyla katliamda MİT’in rolü ve gizli planların açıkça ortaya çıktığını kaydeden Aksünger, şu açıklamayı yaptı: “Bütün katliamlarda olduğu gibi Maraş katliamı da insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Bu nedenle katliamların üzerine örtmek yerine ancak üzerine giderek insanlar arasında barış ve kardeşlik sağlanabilir. Irk, dil, din, cinsiyet farkı, siyasi görüş farkı gözetmeden katliamlara ortak tavır almak gerekir. Maraş katliamını kınamak için Alevi olmak, Sünni olmak, Kürt olmak veya Türk olmak gerekmez. Katliamları kınamak için yalnızca insan olmak yeterlidir. Katliamlarla yüzleşemeyen toplum, potansiyel olarak yeni katliamlara da yol açabilir. Bu nedenle mitinge izin verilmelidir. Güvenlik gerekçesiyle mitingi iptal etmek, saldırganlara, canilere, katliam yanlılarına cesaret verir. 24 Aralık’ta siyasi iktidarın gerekli basireti göstererek katliamı olduğu yerde protesto etmeye, orada öldürülen insanları anmaya izin vermeye ve Maraş katliam davasındaki dosyayı yeniden açmak için gerekli girişimleri başlatmasını bekliyorum.” İZMİR BARO BAŞKANI SEMA PEKDAŞ Şahin’e istifa çağrısı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Barosu, karakolda Fevziye Cengiz'e dayak atan polislere sahip çıktığı gerekçesiyle İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'i istifaya çağırdı. Depremzedelere “Koskocaman saraylarda kalıyorsunuz” diyen Şahin'in Ankara Kızılay’daki patlamada yaşamını yitirenlerden “adet” olarak bahsettiğini anımsatan İzmir Baro Başkanı Sema Pekdaş, polislere yönelik kamuoyu tepkisinin ardından da “İzmir Konak meydanında bir darağacı kuralım, bu personeli darağacında asalım mı? Ne isteniyor?” diye sorduğunu kaydettiğini. Pekdaş, şu görüşleri dile getirdi: “Eylemin işkence olduğunun kabulü ve sorumluların buna göre cezalandırılmaları gerekeceği tartışmasızdır. Başta eylemi gerçekleştirenler, müdahale etmeyenler, engellemeyenler ve görmeyenle de sorumludur. Ne isteniyor?' diye soran Sayın Bakan’a, 'Adalet için hukuka uygun davranın ve gereğini yapın' diye cevap vermek yanlış olmayacaktır.” Sorumlular hakkında işlem yapmamanın, işkenceye cezasızlık olgusunun yerleşmesine yol açacağını vurgulayan Pekdaş, istifa çağrısında “Görülmektedir ki siz, görevinizin sorumluluklarını yerine getirmek yerine, kamuoyunu oyalamayı, süren davalarla ilgili yargıyı etkileyecek nitelikte açıklamalar yapmayı ve insanların acılarıyla dalga geçebilmeyi tercih etmektesiniz. Bu tarzınız ve açıklamalarınız ne hukuka ne de demokratik toplum anlayış ve uygulamalarına uygundur. Bu kez demokratik olgunluk gösteriniz ve istifa ediniz”görüşlerini dile getirdi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear