26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

2 Mustafa Kemal Atatürk, “köylü bu yurdun efendisidir” dedi demedi, ne kadar şakşakçı, yalaka ve sözde şair mair, yazar çizer takımı varsa hep bir ağızdan düzmece, düş öğesi, sanal mı sanal bir köy edebiyatıdır tutturmuşlardı, hatırlayacaksınız. Bu, en azından otuz ya da kırk yıl mı ne sürmüş, sürdürülmüştü, o günleri yaşayanlar bunun tanığıdırlar. Gazetelerle dergi ve alfabenin sayfalarından ilköğrenim kitaplarına varıncaya dek ülke kesinlikle gezilip tozulması zorunlu, dertlere şifa, billur ırmaklı, bacalarından duman yerine sağlık ve varsıllık tüten, evleri kırmızı Marsilya kiremitli, anasının memesinden helal süt emmiş köy erkeği tarlada öküzleri önüne kattığı gibi alın terleri dökerek çift süren, kadını kızı da omzunda desti, pınardan evine su taşıyan, dertsiz, kasavetsiz ve mutluluğun doruğunda insanların yaşadıkları bir toplum ve bir ülkeye ayna tutuyordu, ya cEGE da öyle bir ayna tutture ulaşabilir miydi hiç? ruluyordu. Neerrdee! Ayrıca kentALAFORTANFONİ “Temiz hava, bol gılerdeki ekmek kavgasıTARIK DURSUN K. da, sağlık ve esenlik; nın kaçta kaçı köylük her şey, (insan yaşamıyerdeydi ki? nı çok yakından ilgilenBu yalan dolan (ve diren her şey) köyde ve düpedüz de düşsel ve köyümüzdeydi. Köy inyakıştırma) edebiyat, sanı birbiriyle kardeşlik toplumun kentli kesimibağlarıyla bağlıydı. ni giderek artan bir biBaşları dara düştü çimde bu etkilemeden mü ya kooperatif kuruyor, ya da imeuzak durdurur, durdurabilir miydi? ce uygulamasıyla bütün engelleri ve Gerçi yazarlar da bu yapılanların ve zorlukları şıpınişi (üstelik de temelden) kendi yaptıklarının da temelden düzyeniyorlardı... mece, uyduruk, yalan ve gerçek dışı Durum uzun bir süre kent insanının olduğunu çok ama çok iyi biliyorlardı ağzını suyunu akıtır oldu. “Efendi”den elbet, ne var ki ok bir kez yayından sayılıp “efendi mertebesine” yükseltilçıkmıştı ve durmak, caymak ya da mesi bir yana, “köylü olmak”; bu darı gerçeği gerçek olarak topluma verdünyada elini sıcak sudan soğuğa mek olanak dışıydı artk. sokmaz, oturduğu yerde yan gelip keSonra birden bire her şey bütün çıpka yaşar (yaşatılır) anlamına geliyordu. laklığıyla ortaya çıktı ve takke düştü, Ah ne iyi ne güzel ne rahat bir hakel görünüverdi. “Gökteki yıldızlar kayattı bu. Kentlerdeki kötülükler köyledar çok” köyümüz, hiç de o “yıldızlara” benzemiyordu, aydınlıklığı bir yana zifiri karanlıktı hepsi de. Onca köy yol, su, okul, sağlık, iletişim, öğrenim ve ulaşım nimetlerinden yoksundu. Kendine ait bir karışlık bile toprağı yoktu. Çobanların içli içli kaval çalarak otlatmaya götürüp getirdiği hayvan sayısı nufüsa oranla gülünçtü. Köyde içki, kumar, uyuşturucu, kan davası, kaçakçılık, ırza geçme, cinayet ve hırsızlık gırlaydı. Cehalet, bağnazlık ve gericilik almış yürümüştü. Jandarma ve kolluk güçlerinin acımasızlıkları bir yana, köylünün devlet kavramına karşı saygısı yalnızca korkudan kaynaklanır oldu. Birinci düzmece edebiyat kadar köyde yaşamış kentli ya da doğrudan doğru köyden yetişmiş yazarlar, şairler döktürdükleleri roman, şiir ve hikayelerinde anlata anlata bitirdiler mi? Hayır, bitiremediler, bitiremediler, çünkü yalan, sınırı olmayan bir aldatmacadır. 4 OCAK 2011 SALI EGE’den SERDAR KIZIK I Baştarafı 1. Sayfa’da İmiş İmiş Edebiyat İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi (AASSM), Arp Sanatçısı Ceren Necipoğlu anısına bugün verilecek konsere ev sahipliği yapıyor. Bugün saat 20.00’de Küçük Salon’da gerçekleştirilecek klasik müzik konserinin solistleri arpta Çağatay Akyol ile kemanda Cihat Aşkın olacak. Uluslararası Dünya Arp Kongresi Birliği ve Arp Sanatı Derneği üyelikleri bulunan Ceren Necipoğlu, Rio de Janerio konserinden dönüş NECİPOĞLU ANISINA... te, 1 Haziran 2009 tarihinde Brezilya açıklarında düşen uçakta yaşamını yitiren tek Türk yolcu olmuştu. 37 yaşındaki sanatçı, Anadolu Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak arp ve piyano dersleri vermekteydi. Arpın antik çağların sihrini çağrıştıran tınısını, kemanın coşkulu ve sıcakkanlı melodileri ile bütünleştirecek konserin bilet fiyatları tam 5 ve öğrenci 3 lira olarak belirlendi. Konser biletleri, AASSM gişesinden satın alınabilecek. (Telefonlar: 0 232 293 38 31, 293 38 Yaşamda yalnızca doğrular ve İzmir İl Genel Meclisi’nin derdi KONUK yanlışlar yok. Güzellikler ve çirkinbüyük. Kendilerine çalışma yeri likler de var. İnsan, doğanın veryapmak için denetimlerindeki onMURAT TUNCAY dikleriyle yetinmeyen; güzeli kenlarca bina içinden beğendikleri Kodi aklını, düş gücünü, duygularını nak’taki tütün deposunun inşaatına kullanarak sanat yapıtları yaratan; bir türlü başlanamıyor. Çünkü binaonları paylaşan, kişisel gelişiminin nın ikinci katında çalışmalarını süren önemli parçası durumuna getidüren İzmir Balesi binayı boşaltmıren tek canlı. İnsan, yaşamını geyor. Boşaltamıyor çünkü sezon orlişmiş bir yemek borusu olarak tasında kendilerine çalışmalarını, tamamlamayı o inanılmaz doğa sahne dışı provalarını yapabilecekharikası olan beynine yakıştırmayan; adına kültür leri yağmurda her yanından su alan o depo enkazıdediğimiz doğanın üstüne koyduğu her değeri nın tek katı dışında doğru dürüst bir bina gösterilkapsayan ikinci bir dünya yaratabilen; onu yenilemiyor. Vilayet herkese haklısınız demekten başka yen, geliştiren tek canlı. Olabildikleriyle yetinmebir şey yapmıyor. Belediye hiç oralı değil. Ankayen; daha iyi bir dünya için olması gerekenleri tara’da Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü, “İzsarlayıp onları gerçekleştirmeye çalışan; olanlarla mirliler baleye sahip çıkmıyorlarsa kapatalım gitsin” olması gerekenler arasındaki hesaplaşmayı estediyor. Kültür Bakanı da aynı havada: “İstenmiyorsa tik biçimler içinde ifade etmeye, paylaşmaya çalışmalarımızı askıya alırız” demekte. İzmir İl Geçalışan; bu yolla kendisini, ailesini, toplumunu, nel Meclisi de “Biz size gösteririz” havasında Koinsanlığı yüceltmeye çalışan tek canlı. nak kaymakamlığına yazı yazıp “Binanın polis mariBu nedenle “sanatçı” dediğimiz, duyarlıkları, fetiyle boşaltılmasını” istiyor. Vilayet araya girip çızekâları, olağan insan düşüncesinin ötelerine gekabilecek rezaleti şimdilik buzdolabına kaldırıyor. çip yarattıklarıyla insanlara gündelik beğenilerin, Olup bitenlerin asıl ilginci ve önemlisi bu sıralarkısır çekişmelerin, küçük hesapların ardındaki da İl Genel Meclisi Başkanı ve bazı sayın (!) üyeledünyanın güzelliklerin kapılarını açan; kendisini rinin basına yansıyan açıklamaları. MHP'li üye Ahmüzikle, dansla, tiyatroyla, sinemayla, romanla, met İncesu bir kere bile bale temsiline gitmediğini şiirle, öyküyle, resimle, heykelle, tek kelimeyle samarifetmiş gibi vurguladıktan sonra “Bale sanatçınatlaşmış güzelle yıkayan, ruhunu besleyen, onalarının benim için Aborjinlerden (Avustralya yerlileri) ran, yücelten emeğe ve onu gerçekleştiren kişilere farkı yok” buyuruyor. Daha da hazini CHP gibi iktisaygı duyan, duyması gereken tek canlı. dara hazırlanmak için sayıları yüze yaklaşan bilim, Ama “insanım” demekle, vatandaşlık numarasısanat ve kültür insanını “Bilim Sanat Kültür Platfornı ezberlemekle de insan olunmuyor işte. Sığlaşmu” adı altında bir araya getirip çalıştırmaya başmak çabuk atlatılması gereken bir hastalık. Kralayan bir partiye mensup İl Genel Meclis Başkanı: vat takmak, takım elbise giymek; saygı duyulması “Baleye yer bulmak bizim işimiz değil. Konuyu gereken koltuklara seçilip oralarda oturmakla olsaptırıp mağduru oynuyorlar” diyebiliyor. Aynı parmuyor. Makam arabalarıyla, korumalarla dolaştiden bir başka üye Mehmet Arısoy kalkıp “Allah makla; yetkiler, rütbeler, yüklü paralar aşkına, 136 meclis üyesinden kaçı opera ve balekazanmakla olmuyor. Okuma yazma bilmekle bitnin gösterilerine gitti. Bizim kurumumuz hizmet miyor iş, başlıyor. Okuyacaksınız, izleyeceksiniz, açısından daha önemli” tarzında konuşabiliyor. dinleyeceksiniz ve kendinizi geliştireceksiniz. SuDaha da kötüsü bunları dinleyen, tutanaklara geçiyu sabunu yan yana getirmekle olmuyor. Temizren koskoca meclisten birileri çıkıp “Arkadaşlar likten, hijyenden anlayacaksınız, temizleneceksisaçmalamayalım” gibi bir uyarıda da bulunmuyor. niz. Seçilmekle önder olunmuyor. Emek ve geniş Nasrettin Hoca göle maya çalarken komik ama görüşlülük gerek. Özellikle yüksek makamlarda, onu seyredenlerin hali ondan da öte değil mi? otururken, kalkarken, konuşurken, yazarken görTelevizyonda milyonlarca kişinin izlediği proggü gerek, örnek olmak gerek. Bu nasıl iştir? ramlar yapan gazeteciler bu ülkenin bir avuç gerBu zamanda bu coğrafyada, çağdaş insan onuruçek sanatçısı için eğlencelik, aşağılık benzetmelerna ve olgunluğuna en yakışan rejimle yönetilmek le Türkiye’de almış başını gitmekte olan sığlaşmaistenen bu ülkede bu ne gidiştir? Yönetmek, güya prim verebiliyorlar. Atatürk’ün gösterdiği hedefe nünü idare eden değil, yarını olması gerekenler doğru, ulusal renkleri taşıyan çağdaş evrensel müdoğrultusunda kurabilmek için hedefler, politikaziği yaratmak için batıya gönderilen; öğrenimlerini lar, yöntemler geliştirmek, kaynak bulmak, tamamladıktan sonra ülkemize dönen ve evrensel destek olmak değil mi? İl Genel Meclisi’nin, sanat müziği alanında yüz ağartıcı yapıtlar ortaya “istemiyoruz” çığlıklarıyla İzmir’i Türkiye’nin ve koyan Ulvi Cemal Erkin, Cemal Reşit Rey, Ahmet dünya kültürünün gündeminde getirdiği yeri kim Adnan Saygun, Hasan Ferit Alnar, Necil Kâzım Akbeğenebilir? Kim kabullenebilir? Sanatçıların ses'ten “Türk Leşleri” diye söz edebiliyorlar. ve sanatseverlerin yollara düşmeleri; polis Belediyede “Sanatın içine tüküren”; mecliste : copu, tazyikli su ve biber gazıyla hizaya “Cumhurbaşkanı da zurna dinlemeyiversin“ diyegetirilmeleri mi amaçlanmaktadır? bilen devletin sanat kurumlarını üstlendikleri anaİbni Rüşt, yüzlerce sene evvel “İlim ve sanat isyasal görevle bağdaşmaz ödeneklere mahkum tenmediği yerden göç eder” derken kastettiği her edip, sanatçılarını “Bankamatik memurları” diye halde ilgililerin bilgisiz, bilgililerin ilgisiz, yetkililerin aşağılayan; Operanın, tiyatronun, senfoni orkeshem ilgisiz hem bilgisiz olduğu diyarlardı. İzmir tralarının semtine uğramayan günümüzün bunu hak etmiyor. Biletleri bir ay önce biten, kuş popüler politikası, sanat toplum ilişkilerimizi işte kadar sahnesinde inanılmaz yapımlar gerçekleştibu noktaya getirip bırakmıştır. Koskoca İzmir, koren opera ve balemiz bunu hak etmiyor. İzmir ca İzmir Devlet Senfoni Orkestrası'nı da bir zagibi Türkiye’nin çağdaş yaşam kültürüne doğru manlar polis marifetiyle sokağa attırmanın ayıbını öncü kulaçlar atan en yüz akı kentine, ağzıyla kuhafızalardan silmeden sıra operaya gelmiş görünülağı birbirine dargın yöneticiler yakışmıyor. yor. Devenin neresini düzeltelim? Aborjinler ve Sığlaşma Hüseyin Aslan da geçen hafta konuya dikkat çekti. Yerel yönetimlerden önlem almalarını istedi. Aslan, ayrıca egzoz dumanı, çevreye atılan evsel ve kimyasal atıklarla bunların neden olduğu çevresel sorunların, hava kirliliğini çok daha ciddi boyutlara ulaştırdığına dikkat çekti. Taş kömürü gibi yüksek kalorili, kül ve zehirli gaz çıkışı az olan yakıtların kullanılmasını önerdi... Beton yapılaşma, yeşil alanların yetersizliği de sorunu etkiliyor. Dünya standartlarında 9.5 metrekare olması gereken kişi başı yeşil alan miktarı, İzmir’de 2.8 metrekare. Yerel yönetimin savunduğu 3. İzmir Projesi yaşama geçerse durum daha da kötüleşecek. ### İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, yeni yıl mesajında çeşitli konulara değindi. Bütün çalışmaları ve satın almaları yasal çerçevede yaptıklarını vurguladı. Kocaoğlu’nun yolsuzluktan, şaibeden uzak yönetimi, genel bir kanı. Kendisi de, “Biz yaptığımız işlerde, hem yasal, hem vicdani, hem de evrensel ahlak ilkelerine uyduğumuza inanıyoruz. Bizim verilemeyecek hesabımız yok” diyor. Rant söylemlerinden, tartışmalarından rahatsız. Ancak kastettiği 3. İzmir Projesi’yse, burada çok büyük rantlar olduğu, bölgedeki arsa sahiplerinin büyük paralar kazanacağı çok açık. Dolayısıyla tartışma sürmeli. Ama daha önemlisi Karşıyaka ile Alsancak’ı birleştiren ve bugün bile ağır bir trafik yükünü çeken bölgede, yeni ve yoğun yapılaşmanın, kente zarar vermesidir. Kent bu yükü nasıl kaldıracaktır? Denizden Bornova’ya, Bayraklı’ya ulaşan rüzgarların önü kesilmeyecek midir? 50 yıl önce 1. Kordon’da yapılan benzer bir yanlışlık mı söz konusudur? İzmir, beton bir kenttir, merkezde yeni yapılaşmaya değil, beton yıkımlarına ve yeşil alanlara, parklara ihtiyaç vardır. Gökdelenler için adres olarak kent merkezleri değil, alternatif bölgeler gösterilmelidir. Ayrıca itirazlar, salt Kocaoğlu’na yönelik değildir, projenin asıl sahibi Ahmet Priştina’dan bu yana sürmektedir. ### Öte yandan yerel yönetimin bugüne değin yaptığı işler arasında, “sessiz devrim” sayılan, “taşeronlaşmanın yıkılması” çok önemlidir. Bu anlamda sömürü düzeni sona ermiştir. Yerel yönetimlerde ilktir, örnektir, alkışlanmalıdır. Başlangıçta 6 bin dolayındaki taşeron işçi, sayısı neredeyse sıfırlanmıştır. Kocaoğlu bu tavrıyla “emek dostu” olduğunu göstermiştir. cEGE İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAN ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ Ege Bölge Temsilcisi: SERDAR KIZIK Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: MİYASE İLKNUR Editör: HAKAN DİRİK Görsel Yönetmen: SERDAR AĞIR İlan: ZUHAL ALTUNGÜNEŞ YAYIMLAYAN: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul İSTANBUL: Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 İZMİR: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Pasaport/İzmir Tel: 0 232 441 12 20 (10) hat Faks: 0 232 441 87 45 BASKI: DPC İzmir Tesisleri Ege Caddesi No: 36 SarnıçGaziemir DAĞITIM: YAYSAT Ege Caddesi No:36 SarnıçGaziemir eynep ve Neslihan Kıyar'ın Z18.00'daGöleSanat Galerisi'nde resim sergisi, bugün saat İş açılıyor. Sergi, 22 Ocak’a dek görülebilecek. serdarkizik@cumhuriyet.com.tr Gazi Tunalı'nın resim sergisi, bugün Z afer saat 17.30'da İzmir Resim Heykel Müzesi'nde açılıyor. Tunalı'nın resimleri, 18 Ocak'a dek izlenimde kalacak. eposta: izmir@cumhuriyet.com.tr Cumhuriyet Gazetesi’nin parasız ekidir. Salı ve Cuma günleri yayınlanır. C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear