Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 Voltaire’e göre; dostluk duygulu, erdemli iki insan arasında, kendiliğinden meydana geliveren bir anlaşmadır. Duyguludur, çünkü bir keşiş, dünyadan el etek çekmiş biri, hiç kötü olmaz da dostluk nedir bilmeden yaşayabilir. Erdemlidir, çünkü kötülerin, olsa olsa suç ortakları olur, haz düşkünlerinin sefahat arkadaşları, çıkarlarını arayanların ortakları vardır, politikacılar etraflarına fitne fücurları toplarlar, çoğu aylakların bağlılıkları, prenslerin de dalkavukları olur; erdemli insanların, yalnız onların dostları vardır. Böyle diyor, eski çağlardaki Yunanlılarla Araplardaki kurulu dostlukları öve öve bitiremiyor. Dostluk üzerine ne demişse gerçek hepsi. İki kişinin arasında geçen bir dostluğu anlatan hikayeler, romanlar, yalnız adamın serüvenini anlatan romanlardan, hikayelerden çok daha ilgi çekici, çok daha sıcak, sarıcı olur. “Üç Silahşörler” in içi, karma karışık entrikalar, birbirine girmiş kanlı aşklarla doludur. Bugün hiçbiri okurun belleğinde yer etmemiştir ama, Atos’un, Portos’un, Aramis’in D’Artanyan’a olan büyük dostluklarını çoğumuz unutmamışızdır. c 25 OCAK 2011 SALI Adına Dostluk Derlermiş (Miş) İstrati’nin kitaplar birahane sahibinin küçük, doldurduğu Adrien bir o kadar da büyük ALAFORTANFONİ Zografi ile Mihail’in dostluk gösterisine yer TARIK DURSUN K. durmadan gelişen vermiştir. Nazilerin dostlukları, okurun içini iktidarı ele geçirdikleri ılıtır. Erih Maria büyük sarhoşluk günleri Remarque, romanı “Garp sıralarında içlerinden Cephesinde yeni bir şey yok”unda bütün birinin bir nümayiş anında öldürülmesinin bir sınıfın, aynı okul arkadaşlarının savaş öcünü, geri kalan iki arkadaştan önce, bu karşısındaki dayanışmalarını ne güzel birahane sahibi alır. anlatır. Katı yürekli, usta asker çavuşun Dostluk, yalnız hikayelerde romanlarda acemi erlere karşı sert tutumunu değil, şiirde de yer alıyor. Metin Eloğlu, arkadaşlarının dostlukları yumuşatır, kırar ilk şiir kitabı “Düdüklü Tencere”de bile. Savaşa salt bu dostlukla karşı arkadaşı İlyas'la olan çeşitli dostluklarının korlar. şiirini söyler. Yeni şiirimizin bir vakitlerin “Dönüş yolu”nda da aynı hikaye öncüleri olan garip üçgeni Orhan Veli’nin, söylenir; “Ölümsüz günler”, savaşa Melih Cevdet’in, Oktay Rıfat’ın, katılmış, dönmüş, ama yenik bir birbirleriyle ilişkin şiirleri vardı. Ziya enflasyondaki serüvenlerini anlatır. “Üç Osman Saba’nın Cahit Sıtkı Tarancı’yla arkadaş”, aynı ülkede yaşama mektuplaşmaları bir kitap doldurmuştur. zorunluğunda olan iki eski silah Şiirin, hikayenin, romanın dışında arkadaşının acılı dostluk günlerinin, kilitli gerçek hayatta dostluk, aranan ama üç arkadaşın dostluklarının destanıdır. bulunup ele geçirilmesi güç bir şeydir. Yalnız bu üç arkadaşın değil, roman “Yüz aptal dostun olabileceğine bir akıllı kahramanları üç arkadaşla dost olan bir düşmanın olsun”sözü dostluğu yermiyor, tam tersine gerçek, o bulunması güç dostluğu yüceltiyor. Siz siz olunuz, sakın o Dale Carnegie’nin “İş Başarmak ve Dost Kazanmak Sanatı” adlı kitabında ettiği sözlerle inanmayınız. Gerçek olsaydı, Carnegie bu gün yeryüzünün en çok dostuna sahip insanı olurdu. Oysa hiçbir zaman gerçek dostu olmadı onun. Koyduğu ilkeleriyle tek bir dost bile kazanamadı. Onun yerine yalnızca para kazandı. Eski Yunan'da dostluk bir din, bir yasa meselesiymiş. Her şeyden öncede insanlar, yaşadıkları o çağlarda birbirlerini seviyor, birbirlerine karşı yüce bir saygı duyuyorlarmış. Yavaş yavaş edebiyattan da başını alıp giden dostluğun, dostluk kelimesinin şimdinin tedirgin insanınca bir anlamı mı kaldı? Şimdi (bence) geriye kala kala bir kentler kaldı; ihanet etmeyen, sevecen, sizi her bir daim koruyucu kanatları altına almaya hazır kentler. Yaşamışsanız, yaşanmış anılarınız hala diri ve canlıysa o kentler de diri ve canlıdır, sizin dostunuzdur. Alın bizim İzmir’i söz temsili... Ne diyorsunuz?.. EGE’den SERDAR KIZIK I Baştarafı 1. Sayfa’da KONUK AYDOĞAN YAVAŞLI 80 Yaşında Bir Hemşeri Bir süredir her salı, gazetemiz Cumhuriyet’in Ege ekindeki köşesinden seslenen 1931 İzmir doğumlu Tarık Dursun K., 80 yaşında... 50 kuşağının en önemli yazarlarından biri olan Tarık Dursun K.’ya uzun, verimli, bol kitaplı daha nice yıllar diliyoruz. Tarık Dursun K., bir İzmir sevdalısıdır. Gavur İzmir Güzel İzmir adlı kitabının önsözü, İzmir sevgisini iki sözcükle anlatır: “İzmir, Ah!..” Çünkü İzmir, Tarık Dursun K.’nın hemen bütün hikâyelerinin mekânı, besleyeni ve yaşatanıdır. Onun hikâyelerinde İzmir, neredeyse sokak sokak vardır ve bir büyük kent olarak hikâyelerinin diğer kahramanları kadar belirleyicidir. İmbatla Dol Kalbim, Ona Sevdiğimi Söyle, Hasangiller, Kopuk Takımı, Sabah Olmasın, Ömrüm Ömrüm gibi kitaplarında İzmir’de, Alireis Mahallesi'nde, Bostanlıköy’de, Havra Sokağı çevrelerinde geçen ilkgençlik ve gençlik serüvenlerinin izlerine rastlanır. Tarık Dursun K.’nın 50 kuşağı içinde özel bir yeri vardır: Hikâyelerinde, romanlarında ve denemelerinde kullandığı işlek dil, onu kuşağının diğer yazarlarından hemen ayırır. Kahramanlarının diyalogları o kadar tanıdık gelir ki bize, bir an onları bizim de tanıdığımızı düşünürüz. Hepsi alçakgönüllü, sevinçleriyle hüzünlerini harmanlamış, sıradan dediğimiz insanlardır. Kimi Basmane’nin hemen üst taraflarında, Kadifekale’nin eteklerinde bir yerde yaşar, kimi Gültepe taraflarında, kimi Balçova, Narlıdere... Sözgelimi, Hasangiller (Cumhuriyet Kitapları) adlı romanındaki kahramanlar Küçükyalı, Konak, Çankaya ve Kemeraltı sokaklarını arşınlar, Alsancak’ın arka taraflarındaki fabrikalarda çalışan ‘küçük’, sıradan, kendi hallerinde insanlardır. İşsiz kalırlar, iş bulurlar, âşık olurlar, aşklarına karşılık bulamazlar, sevinirler, üzülürler, kendilerine özgü zayıflıklarını utana sıkıla yaşarlar. Hemşerimiz Tarık Dursun K., İstanbul’daki yıllarında sinemaya da gönül vermiş, birkaç filmin yönetmenliğini ve senaryo yazarlığını yapmıştır. Ahmet Mekin, Eşref Kolçak, Osman F. Seden, Cüneyt Arkın, Neriman Köksal gibi sinema emekçileriyle uzun yıllar çalışmıştır. Tarık Dursun K., aynı zamanda sarı basın kartı sahibi bir gazetecidir. Abdi İpekçi’nin başyazarlık yaptığı yıllarda o, Milliyet Yayınları’nda yöneticilik yapmış, daha sonra bağımsız bir yayıncı olarak edebiyatımıza yepyeni yayınlar kazandırmıştır. Kurşun Ata Ata Biter, Denizin Kanı, Kopuk Dünyalar... Tarık Dursun K.’nın bu yapıtları uzunca bir süre önce sinema ve televizyona aktarılmış, seyircinin beğenisi kazanmıştır. İçinde yaşadığımız bu yılda 80. yaşını yaşayan ustanın çocuk edebiyatına da katkılarına değinmek isterim. Yayımlanan bütün kitapları, “küçük okurlar” tarafından çok beğenilmekte, basım üstüne basım yapmaktadır. Hemşerimiz Tarık Dursun K.’nın Yunus Nadi Ödülü’nden tutalım Orhan Kemal’e; Simavi’den Sait Faik Ödülü’ne, birçok ödülü vardır. Ama o, gerçek ödülünü zaten okurlarından almıştır. Edebiyatımızdaki yeri, hiç tartışmasız bütün okurlar tarafından kabul edilmekte, gazetemizdeki Salı yazıları da dikkatle izlenmektedir. Tarık Dursun K., yaşamı boyunca İzmir’i sevmiş, yüreği hep İzmir için yanmıştır. Neyse ki İzmir de onun bu sevgisini karşılıksız bırakmamış, onu değerli bir hemşerisi olarak bağrına basmıştır. Küçük Menderes Havzası’nda bu kez altıncılar. Patates, incir, zeytin başta olmak üzere karpuz, domates gibi sebze üretiminde Ege’yi besleyen, binlerce çiftçi ailesine ekmek veren topraklara göz diktiler. Bu topraklar boyundan fazla iş yapıyor oysa; Ülke tarımsal üretiminin yaklaşık yirmide birini, Türkiye aşılı meyve fidan üretiminin yarısını, patetes ve süt üretiminin yüzde onunu karşılıyor... Dünya incir üretiminin yüzde sekizi bu havzada yapılıyor. Yeraltı ve yerüstü tarihsel mirasıyla olduğu kadar, coğrafyası, toprak ve iklim özellikleriyle de yeryüzü cenneti bölge. Yetmiş tür endemik bitki bu arada... Bozdağlar’ın suyunu tutan Beydağ Barajı tehdit altında. Tatlı kârları için dağları delip, Küçük Menderes’i kirletecek altın avcıları, aslında bir yaşam biçimini tehdit ediyor. Bozdağlar ve Aydın Dağları’nın yamaçlarında, dünyanın en zengin ovalarında, çalışkan ve üretken köylülerin çabaları ve emekleriyle sağlanan tarımsal ürünlerin geleceğini karartıyor onlar. Bundan ötürü feryat, ovadan Bozdağlar’a dalga dalga yankılanıyor. Bir çeşit isyan hâli... Küçük Menderes Havzası Tarih ve Doğa Katliamına Hayır Platformu kararlı. Ödemiş, Bademli ve Birgi’ye bağlı Yılanlı, Kemer, Hacıhasan, Kutlubeyler, Aşağı ve Yukarı Avulcuk, Bucak, Üçkonak köylerinin muhtarları kararlı. Kadınlı erkekli üreticiler kararlı... Birgi Belediye Başkanı Cumhur Şener, platformun dönem sözcüsü Ziraat Mühendisi Özkan Akgün, Bademli Fidancılık Kooperatifi Başkanı Selçuk Bilgi, eski Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş, topraklarını korumak için büyük bir mücadeleye girişeceklerini söylüyor. Dayanışmanın önemine dikkat çekiyor, duyarlı yurttaşlardan destek bekliyorlar. Küçük Menderes Havzası'nın ekolojik dengesini bozacağı apaçık ortada olan her türlü maden işletmesine izin verilmemesi için... Tüm canlıların geleceği için... Listz, Saygun’da anılıyor İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde bu akşam flüt ziyafeti yaşanacak. Konserde flüt sanatçıları Bülent Evcil ve Davide Formisano’ya piyanosuyla Müge Hendekli eşlik edecek. AASM’de yarın da piyanist Özgür Aydın sahne alacak. Konser, ünlü Macar bestecisi ve piyano virtüözü Franz Liszt’in doğumunun 200. yılı etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilecek. Liszt için düzenlenen konserler serisi 2 Şubat günü Gergely Boganyi ile devam edecek ve 9 Şubat Emre Elivar konseri ile sona erecek. Her iki konserin de başlama saati 20.00 olarak belirlendi. cEGE İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAN ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ Ege Bölge Temsilcisi: SERDAR KIZIK Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: MİYASE İLKNUR Editör: HAKAN DİRİK Görsel Yönetmen: OĞUZ YILDIZ İlan: ZUHAL ALTUNGÜNEŞ YAYIMLAYAN: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul İSTANBUL: Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 İZMİR: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Pasaport/İzmir Tel: 0 232 441 12 20 (10) hat Faks: 0 232 441 87 45 BASKI: DPC İzmir Tesisleri Ege Caddesi No: 36 SarnıçGaziemir DAĞITIM: YAYSAT Ege Caddesi No:36 SarnıçGaziemir Özgür Aydın serdarkizik@cumhuriyet.com.tr eposta: izmir@cumhuriyet.com.tr Cumhuriyet Gazetesi’nin parasız ekidir. Salı ve Cuma günleri yayınlanır. C M Y B C MY B