01 Temmuz 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

2 ALAFORTANFONİ TARIK DURSUN K. c 18 OCAK 2011 SALI ‘İhtimal ki Padişahım Derya Tutuşa’ geçmiş çağlar peşkeşciliğine dönüşmüş, dönüştürülmüştür. Bugün Anadolumuzun tarihsel zenginlikleri “diyarı küffar”ın müzelerinin eşsiz ve benzersiz hazineleri arasındadır. Gezenlerinin gözlerini kamaştırıyor. Gidin de Berlin’de yeni baştan “inşa” edilen o görkemli Bergama Tapınağı’nı (tek tek ve taş taş gönüllü verdiğimiz o eşsiz hazineyi) görün, içiniz cız edecektir. Peki, sonra aklımız başımıza geldi mi? Geldi. Ama iş işten geçtikten çok ama çok sonra. Ne yazık, bunu da kendi başımıza değil, “dünya uygarlığına” borçluyuz. Konunun uzmanı bilim adamlarımız (bizim hala olayın ciddiyetine varamamış, vardırılamamış olmamızdan parasal yönden de gülünç ödeneklerle) kazma küreğe dayanmış, ya dış dünya desteği ya da ulusal bütçeden kendilerine ancak yüz binde bir mi, milyonda bir mi ne, ayrılmış gülünç ödeneklerle çalış Allah çalış çalışıyorlar ve yeni, zengin bulgularla bizi değil, (ne acıdır, evet, bizi değil) dünyayı şaşırtıyorlar. Bizim hayatını buna adamışların en başında geleni profesör Ekrem Akurgal ve eşi Meral Akurgal. Onların yönetimindeki İzmir/Bayraklı kazı ve restorasyon çalışmalarında en büyük bulgu (küçük ve yararlı birkaç bilgi: Bayraklı, eski kentin 9 km kuzeyinde bir höyük İ.Ö. 3000 yılda İzmir'in ilk kurulduğu yer... Yıl da 1824l828 araları) Bayraklı, antik kentlerimiz içinde iki katmanlı pür İyonyantek örnektir. Bu nedenle uygun kazı koşullarının sağlanmasına dek (ya da koşulları amacıyla) cumhuriyetin ilk yıllarında üzerine torlak döktürülmüş, bağ fideleri dikilmiş adeta gözlerden kaçırılmıştır. Ben bir aralar yolumu düşürdüm de gittim gördüm. Herkesin şaşkınlığı ve hayranlığı 3000 Padişahımız efendimize yüz urup arzetmişler ki, o da (ola ki) kös dinlemiş olup sonuçta “acayip” buyurmuş: “Demek o kefere (ya da kefereler olabilir) onun mıymıntı, meymenetsiz ve bir işe yaramaz taşlara talip olup diyarı küffara götürmek diler, öyle mi?” “Evet, öyle efendimiz,” demiş kavuk sallayıcıları. “Çün buyurdum ki, o insan bozması taşları külliyen alalar, ne halları var ise göreler ve hatta iktiza ediyorsa başlarında paralayalar...” Bu insanı güldüren sevimsizliğin altında yatan, gerçekten gerçektir, üstelik tarihsel bir gerçek. Türkiye’nin nice nice tarih zenginlikleri “taş değil mi, ne kıymeti harbiyesi var, alsınlar hangi diyara götürürlerse götürsünler, ülkemizi de bir taş yığınları ülkesi olmaktan kurtarsınlar” kofluğu giderek tarihbilmezlik, aymazlık, cahillik, vandallık, ülkesevmezlik, zengin yıldır suyu hiç kesilmeyen bir metre 80 santim yüksekliğinde ve 2 metreye 5 metre boyundaki Helenistik çağa ait bir çeşmede odaklaşmıştı. Günümüzde de sürdürülen tarih vurdumduymazlığı, geçmişe karşı aymazlık iliklerimize dek işlemişken “alt yanı bir çeşme birader, bunu abartıp göklere çıkarmanın ne önemi var ki?” denilebilir. Doğrudur. O “alt yanı bir çeşmedir” tabii, ama İ.Ö. 7. yy'dan kalma bir antik kent çeşmesidir de. Hala ayakta duran, günümüze dek uzanan bir çeşme. Üstelik de ülkemizdeki Truva, Efes, Milet, Sart gibi antik kentleri gölgede bırakacak değerde bir Bayraklı çeşmesi. Üzerinde yaşadığı toprakları evrensel tarih açısından bakıp görmeye alışmamış ve en büyük yöneticilerinin “taş değil mi, nedir yani bunun taldiri accayiplikleri?” deyip hor görerek gelenekleştirdiğimiz bu değerbilmezlik artık bitmemeli mi? Nasıl oluyor da unutuyoruz: Küreselleşmenin bir yolu da kendi tarihinin dışında başkalarının tarihine de sahip çıkmaktan gerçmiyor muydu? EGE’den SERDAR KIZIK I Baştarafı 1. Sayfa’da ÜÇ GÜNDE ÜÇ KONSERE EVSAHİPLİĞİ YAPACAK Saygun’da sanat şöleni İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi, bugünden itibaren üç gün ardı ardına üç konsere evsahipliği yapacak. Konserler dizisinde ilk olarak, bu akşam piyanist Gülsin Onay sahne alacak. Onay, “Büyük Romantikler” olarak adlandırılan Frederic Chopin ile Franz Liszt’in eserlerini İzmirlilerle paylaşacak. Macar besteci ve piyano virtüözü Franz Liszt’in doğumunun 200. yılı kapsamında yarın akşam gerçekleştirilecek konserde, dünyaca ünlü bir başka Macar piyanist Gabor Csalog sahne alacak. Perşembe akşamı ise Rast Ensemble grubu İzmirlilerle buluşacak. 2010 yılında Mehmet Bahadır Şener tarafından kurulan grup, Türk musikisinin seçkin eserlerini batı enstrümanlarının altyapılarıyla dinleyicilerine sunuyor. Konserler saat 20.00’da başlayacak. 5 ve 6 Megazeka T RK E 11:15 13:15 15:15 17:15 19:15 21:15 T RK E 11:00 13:00 15:00 17:00 AV T RK E 11:00 13:00 15:00 17:00 H R ADAM 19:00 22:00 19:00 22:15 11:00 14:15 17:30 20:45 12:15 14:45 17:15 19:45 22:15 11:00 13:00 15:15 17:30 19:45 22:00 cEGE 11:30 14:00 16:30 19:00 21:30 11:30 13:30 15:30 17:30 19:30 21:30 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAN ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ Ege Bölge Temsilcisi: SERDAR KIZIK Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: MİYASE İLKNUR Editör: HAKAN DİRİK Görsel Yönetmen: OĞUZ YILDIZ İlan: ZUHAL ALTUNGÜNEŞ YAYIMLAYAN: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul İSTANBUL: Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 İZMİR: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Pasaport/İzmir Tel: 0 232 441 12 20 (10) hat Faks: 0 232 441 87 45 BASKI: DPC İzmir Tesisleri Ege Caddesi No: 36 SarnıçGaziemir DAĞITIM: YAYSAT Ege Caddesi No:36 SarnıçGaziemir [email protected] İzmir’in, Ege’nin ekonomik, sosyal ve siyasal gündemi oldukça hareketli. Haziran 2011 seçimleri yaklaştıkça, bu hareketliliğin daha da artacağı görülüyor. Seçim, ister istemez ortamı hem geriyor hem de siyasallaştırıyor. Bu arada, İzmir’in, Ege’nin ekonomi yaşamında söz sahibi olma iddiasındaki bazı sermaye kesimleri ve onların temsilciliğine soyunanlar da, kendilerine sığınabilecekleri yeni limanlar arıyorlar. Bu arayışlar da, İzmir’de ‘eksen kayması’ tartışmalarını beraberinde getiriyor. AKP iktidarı kendisine İzmir ve Ege’de yeni ittifaklar arıyor. Bunu bir yandan, uzun erimde, sermayenin el değiştirmesini sağlayarak ve ekonomiye kendi meşrebine uygun yeni aktörler sokarak sağlamaya çalışırken; diğer yandan, kısa erimde, bu gelişmelerden tedirgin olan ve altlarındaki zemini hızla yitirdiklerini düşünen çevrelerin temsilcileriyle de ittifaklar, işbirlikleri kurmaya çalışıyor. Başta ana muhalefet partisi CHP olmak üzere muhalefet güçleri, bu yeni gelişmeleri dikkatle izlemeli; gündemi, yaşamı, halktan, halkın çıkarlarından yana yönlendirecek yeni stratejiler ve yeni bakış açıları geliştirmelidirler. Elbette, bu yeni döneme uygun yeni kadrolarla ve KONU K MEHMET ŞAKİR ÖRS Hedef Örgütlü İzmir yeni örgütlenmelerle... Siyasal iktidarın tüm güçleriyle önümüzdeki süreçte İzmir’e ve Ege Bölgesi’ne yükleneceği anlaşılıyor. AKP iktidarının kalıcı olabileceği ve onunla iyi geçinilmesi gerektiği çıkarsamasıyla hareket eden İzmir sermayesinin bazı temsilcileri, şimdiden AKP’ye sıcak mesajlar vermeye başladılar. Sermayenin ekonomik ve siyasal çıkarları söz konusu olduğunda, halkın, kentin toplumsal değerlerini bile bir yana itebileceği gerçeği, İzmir’de hayatın içinde bir kez daha kanıtlanıyor. Kısacası, kimilerince, İzmirli seçmenin kafası karıştırılarak, seçimlere doğru İzmir’in duruşu, İzmirlinin tavrı değiştirilmeye çalışılıyor. Kentin gündemine soldan baktığını ya da bakması gerektiğini düşündüğümüz, başta CHP’li yerel yönetimler olmak üzere ilerici toplumsal çevreler, bu gelişmeyi görmeli ve önlemlerini almalıdırlar. AKP’ye kucak açan çevrelerle ilişkilerini gözden geçirmeli ve bu konuda yeni yerel politikalar üretip, yeni bakış açıları geliştirmelidirler. Bütün bu gelişmeler karşısında, bizce gündeme getirilebilecek temel yönseme; İzmir’in çağdaş, demokratik kentsel ve toplumsal değerleri ışığında, halkın en geniş kesimlerinin örgütlenmesidir. Değerli sosyal bilimci, hemşerimiz Prof. Dr. Mübeccel Kıray, yıllarca önce İzmir üzerine yaptığı araştırmaya ve çalışmaya ‘Örgütleşemeyen Kent İzmir’ adını vermişti. Rahmetli Kıray’ın o ölümsüz eserinin 1970’lerin başında ortaya çıktığını düşünürsek, o yıllardan bu yana geçen onca uzun zaman dilimine karşın, bu tanımı tam anlamıyla değiştirebildiğimiz söylenemez. Bu gerçekten hareketle, altını özellikle çizmeliyiz ki önümüzdeki dönemde ve süreçte temel hedefimiz, ‘örgütlü bir İzmir’ olmalıdır. Bu hedefi hayata geçirebilecek güç ve enerji, İzmir’in ilerici, demokratik, yurtsever ve toplumcu güçlerinde vardır. Önemli olan bu gücü doğru yönlendirebilmek ve ayağa kaldırabilmektir. itirazlarımız, salt binaların oluşturduğu görüntü kirliliğiyle ilgili değil. Bakın geçmişteki yanlışlardan 50 yıl sonra, bugün ne diyoruz: “Kordon’da, Mustafa Kemal Salih Bulvarı’nda iki iki katlı güzelim taş yapıları, ahşap yalıları yıkıp yerine bitişik nizam Çin Seddi oluşturanlar, İzmir’e en büyük kötülüğü yaptılar. Onların gelecekle ilgili ufukları yoktu, çocuklarını ve torunlarını, gelecek nesilleri düşünmediler. Bu yüzden İzmir bir dünya kenti olma şansını yitirdi. Rant değil, kent ve insan esas alınsaydı bugün yaşadığımız çirkinliklerle yüzleşmezdik.” Yanlış imar kararları, kentine sahip çıkmayan bir anlayışın faturası, bugün yaşayanlara çıktı. Betona boğulmuş, hava kirliliğiyle boğuşan, trafik derdinin, görüntü kirliliğinin olumsuzluklarıyla cebelleşen bir kentte yaşıyoruz. Ve yanlışlardan ders almıyoruz. Niye bu İkinci Kordon’da adım adım ilerleyen, kentin merkezinde gökyüzünü zorlayan gökdelenler? Ne yol var, ne park yeri, ne de doğru dürüst toplu ulaşım... Kentsel SİT’in üstüne ağır bir baskı biniyor. Neden kentin kalan tek yeşil alanı İnciraltı imara açılsın? Yöneticiler oradaki toprak sahiplerinin de çıkarlarını koruyacak bir çözümü neden üretmiyor? Bu kent, kendini taşıyamazken, yeni yoğunluk artışları neden? Kimler daha çok kazansın diye yapılıyor bunlar? Faturasını niçin bu kentin insanı çekiyor? Oysa imar planlarında kamunun çıkarı esas alınmalı, değil mi? Bu kentin yöneticileri, planlamacıları, imar kararlarına imza atanlar neden böyle davranıyor? Ve bir dönem kent yaşamına katılan, planlamaları, yatırımları dikkatle izleyen, uyaran, gerektiğinde karşı çıkan çoğu meslek odası, bugün neden çekinik, suskun duruyor. Unutmayın bizler 50 yıl öncesinin hesabını soruyoruz, yarım asır sonra gelecek kuşaklar da bizden soracak. Hesap vermeye hazır mısınız? eposta: [email protected] Cumhuriyet Gazetesi’nin parasız ekidir. Salı ve Cuma günleri yayınlanır. C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear