Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
21 EYLÜL 2010 SALI cEGE Gemiler’de Sabah antik balıkçının kütepedeki kiliseye reklerinde yakamoz doğru sessizce yürüolup, ışıl ışıl parıldayen, bembeyaz giyyan bir ışık seline sileriyle melekleri dönüşüyor. anımsatan kumral Böylesine farklı antik tenli kadınlar, hayal duygu yoğunluğu dünyamıza otantik içinde, tarihin gizemli bir duygu tablosu sayfalarında düşsel kazandırıyor. DE Nİ Z C İ bir gezinti yaparken, Burada geceler kendimizi binlerce yıl çok geç oluyor. ÜNAL BENLİALPER öncesinin ayak izleGüneş ufkun derinrinde tanımaya çalıliklerinde, gökyüzüne şıyoruz. Kimbilir, belki de kökletakılmış kalmış, batmak bilmiyor. rimizin bir ucu bu şirin mitolojik Su da o kadar sakin ve huzurlu ruhlu gizemli adada gizlidir. ki... Karıncaların dansına hazır. Posedion ve Zeus, iksirli zevk Meltem rüzgarı, tarihin derin anırüzgarlarını yıl boyunca hep bu larına gizlenmiş ve tutulmuş, ısadaya armağan eder ve bundan lak ve sıcak bedenleri sarmak sonsuz mutluluk duyarmış. Taş için karanlığı bekliyor. duvarların yıkıntıları arasında sıGücü ve hırsı azalmış olan gükışmış kalmış binlerce yıllık aşkney rüzgarları ise dinlenmek isların tarihsel dinletisini, sahile tercesine yaslanacak koylar arıuzanan daracık patika yolda giyor. Güneş ışıklarının henüz derken hisseder gibiyim. değmediği adanın öteki yüzünİçimdeki o inanılmaz moral ve de fosfora bürünmüş hücreler, unalkaptan@hotmail.com 3 SPOR GÜNDEMİ NÜVİT TOKDEMİR Fethiye'nin cennet köşesi Ölüdeniz'i pervane sularımızdaki çalkantılarda bırakıp, tarih ve mitoloji kokan gizemli Gemiler adasına doğru yol alıyoruz. Güneş, ufkun en uç noktasındaki dalgalanan görüntüsüyle ateşten bir top olmuş, denizle öpüşmenin zevkini çıkarıyor. Gemiler adası, teknenin pruvasında uzanan eski bir tarihin izleriyle bizleri heyecanlandırıyor. Üzerindeki yıkık dökük taş evler, asırlık zeytin ağaçları ve makilikler arasında geleceğe karşı direniyor. Sanki sırlarını saklamak istercesine gözlerden uzak kalmayı tercih etmiş. Binlerce yıl öncesinin esrarengiz yaşamı adanın tepesinden başlayıp, eteklerdeki berrak sulara kadar uzanıyor. Ne deniz ondan sıkılmış ne de ada. Kıyılardaki kayalara oyulmuş taş ocaklardaki ateşin sıcaklığını hisseder gibiyim. Zaman is kokularını yok edememiş. Akşamın karanlığı adanın üstüne çöktüğünde, ellerindeki meşalelerle yüksek enerjiyle defalarca adayı dolaşmak istedim. Sahildeki bir filikalık minicik kumsal, kayalar arasında sıkışıp kalmış vaha gibi. Şafakla birlikte antik adada yaşam yeniden başlıyor. Mavi, berrak ışıl ışıl sularda yüzerken, ada sakinlerince gözetleniyor hissine kapılıyoruz. Gün o kadar çabuk geçiyor ki, zaman kavramı kayboluyor. Geceleri adanın eteklerindeki kayalar üstünde bir kadeh içkiyi yudumlamak bizi oldukça rahatlatıp dinlendiriyor. Uyumadan güneşin doğuşuna tanıklık etmek istiyoruz. Bütün gece ortadan kaybolup diyar diyar dolaşan güneş, salına salına ortalığa çıkıyor. Herkese ilk ışıklarıyla merhaba deyip, güverte üstündeki çiğ tanelerini uyandırıyor. Zeytin ağaçları arasından süzülen ışıltılar, turkuaza bürünmüş sularla buluşuyor. Mavinin ve yeşilin en çılgın tonları, bütün güzellikleriyle Gemiler adasına yaşam vermeye devam ediyor. Kaçak Bahane Olmasın!.. Bucaspor için yoğun bir hafta sonu oldu... İzmir'de Galatasaray'ı ağırlayacağız derken, yönetim olarak büyük bir telaşa düştüler! Yok bilet fiyatları, yok "beleşçileri" önlemek derken, bilette bir ölçü tutturabildiler ama yine de bir grup yandaşa yaranamadılar. Onlar yine bildiğine okudu, sahada oynanan futbolu bir yana bırakıp, tribünleri kısa süreli de olsa etkileri altına almayı başardılar... Neymiş, yönetim olay çıkaran yandaşa sahip çıkmalıymış; Neymiş, yönetim kapıları açtırmalıymış!.. Evet, yönetim kapıları açtıracak, para verip o tribünlere gelenleri "enayi" konumuna sokmuş olacak, "istifa" diye bağıranlara ve onlara alkış tutanlara yaranmış olacaktı öyle mi? Dünyanın hiçbir ülkesinde böylesi bir beklenti olmamıştır. Ülkemizde ise durum vahim denilecek düzeydedir. Yöneticilerin, bir grup taraftar üzerinde etkilerini sürdürebilmelerinden beslenen bu sistemle tribünlerdeki olaylar da artmış, "beleşçilik" futbol izleyeninde bir alışkanlığa dönüşmüştür. Beğendiğin yönetim mi var ve sen de içinde misin, dağıt bedava bileti, yerleştir tribüne, 90 dakika boyunca alkışlat kendini; Yok beğenmiyor ve de istemiyor musun, kur grubu, ver ellerine biletleri gönder stada bağırsınlar "istifa" diye... Uzun yıllar öncesinden geliştirilen bu sistemle, yöneticiler kendileri için bir "canavar" yaratmış oldular ve şimdilerde de önüne geçemiyorlar; Geçmeleri de çok zor görünüyor... Bucaspor yönetiminin de bu sistemden zarar gördüğü ortadadır... Daha sezonun ilk maçı olan Beşiktaş karşılaşmasında tribünlerdeki kaçak sayısından yakınıyorlardı; Galatasaray maçında "her türlü önlemi aldık" demelerine karşın aynı sonucu yaşadılar. Ve bunun hesabını "iki maçta 1 milyonluk zarar" olarak hesaplıyorlar ki, doğrudur... İyi hoş ama bu kaçak nereden kaynaklanıyor? Daha önceleri de yazmıştım, kapılarda sağlıklı bir sistem kurmak ve devletin ve özel güvenlik güçlerinin içeriye adam sokmasının önüne geçmek çözümdür... Ne var ki, Bucaspor yönetimi hafta içinde yaptığı bir açıklama ile şaşkınlık yarattı. Hani güvenlik güçlerinin adam sokmasının önünü kesmek istiyorlar ya, "Birer davetiye bizden" dediler... Bu nasıl anlayıştır çözemedim. Yani kısaca bırakın kaçağın önünü kesmeyi, bir anlamda destek verdiler!.. Maç akşamı kapıların önünde elinde 1 davetiyesi olup da 2 ya da 3 kişi geleni mi; Yöneticilerin arkadaşları ve aile yakınlarının kapı önlerinde verdiği "beleş girme" mücadelesi mi, ne ararsanız vardı. Kapılara güvenliğin yanısıra, "60 kişiyi yerleştirdik, kaçak olmayacak" diyen yönetimin bu görüntüler sonrasında çıkıp, "zarar ediyoruz, kaçak var" demesini, kızmasınlar ama ben normal karşılamıyorum. Evet bu statta her büyük maçta kaçak sorunu vardır ve bu sistem yürüdükçe de olacaktır. Önemli olan içinizdeki sorunları çözmektir... Kapılara kendi görevlilerini yerleştirdiğin halde sorunu çözemiyorsan, kaçak bahane olur dilinizde!.. Bakın işte o tribünlerde 40 bin kişiye yakın futbolsevere karşın, sahada futbol adına bir gelişme olmayınca nelere takılıp kaldık... Ne Bucaspor, rakibine göre çok rahat olmasına karşın futboluyla, galibiyeti isteme arzusuyla bir renk katabildi geceye; Ne de her koşulda toparlanması için kazanması zorunlu olan Galatasaray... Ayhan'ın yoktan var ettiği pozisyonda vurduğu top da gol olmasa, sulandırılmış (!) patates tarlasından umutsuzluk çıkardı futbol adına!.. ### Bir gün sonra Atatürk Stadı'nda, AltayKarşıyaka İzmir derbisi vardı... Bu derbiden, daha akılcı oynayan, kazanmayı daha çok istediği görülen Altay zaferle çıktı ve ilk yengisini alarak rahatladı. Bir anlamda bu yengi siyahbeyazlıların rakibi üzerindeki etkisini de ortaya koydu. Son yılların istatistikleri Altay'ın büyük arayla önde olduğunu gösteriyor. Şimdi Karşıyaka'da "acil" önlemler söz konusu olacak. Nitekim deneyimli teknik adam Kemal Kılıç, "Oynadığımız futbol ne olursa olsun artık mutlaka kazanmalıyız, bunu sürekliliğe dönüştürmeliyiz" diyerek yaşanan sıkıntıya işaret ediyor. Oynanan futbola bakınca, zaten iki takımın arasında büyük fark olduğunu düşünmek yanlış olur. "Al birini vur ötekine" desek yeridir. Ancak, Altay'ın rakibinin eksiklerinden yararlandığını söylemeliyiz. Bu da kendilerine 3 puanı getirdi... Önümüzdeki haftalar ne gösterecek bakalım!.. Kemeraltı’na takı desteği İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)Konak Belediyesi'nin kruvaziyer turizmiyle kente gelen konukların Kemeraltı'na çekilmesi için yeni düzenlemelere gideceği bildirildi. Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, İzmir Kuyumcular Odası'na yaptığı ziyarette, tanıtım broşürlerinde çarşıdaki kuyumcuların ürünlerinin de yer alacağını söyledi. Limana gelen turistlere altı ayrı dilde broşür verildiğini kaydeden Tartan, Türk kuyumcusunun yurtdışında prestij sahibi olduğunu vurguladı. Sektörün Kemeraltı’nda da önünün açılması için çalışmalara tanıtımdan başlanacağını belirtti. Tartan, “Kuyumcular Çarşısı olarak bilinen 928 Sokağı modern bir çarşıya dönüştüreceğiz. Kuyumculuk benim de önem verdiğim bir sektördür. Katma değeri yüksek prestij bir sektör. Türk kuyumcusunun el emeği yurtdışında ünlüdür. Biz de bu sektöre hareket getirmek istiyoruz” diye konuştu. Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nı canlandırmak amacıyla somut adımlar attıklarını dile getiren Tartan, “Çığırtkanlara karşı kararlı duruş sergileyerek sorunun büyük ölçüde önüne geçtik. Ekim ayında 'Şimdi Kemeraltı Zamanı' etkinliğiyle Kemeraltı esnafına katkı sağlayacağız. Sokak sanatçıları, konserler, kukla ve tiyatro gösterileri ile sohbetler gerçekleştirerek Kemeraltı tarihini yurttaşlara anlatacağız. Tanıtım broşürlerimize Kemeraltı’na özel bir bölüm ayıracağız” dedi. TAŞ ‘EBRU’ İLE TANIŞINCA... İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Kurumlar, özellikle yabancı konuklarına sunacağı kurumsal hediyeliklerde geleneksel Türk el sanatlarını yansıtan ürünlere yöneliyor. Bu kapsamda, İzmirli kadın girişimcilerden gazeteci Saadet Erciyas tarafından projelendirilen “ebru sanatı uygulanmış doğaltaşlarla oluşturulan plaketler”, özgün ürün arayan kurum ve kuruluşlar için farklı bir seçenek oluşturuyor. Erciyas, ekibindeki kadın sanatçıların Denizli travertenine, Antalya’nın limestone taşına ve Muğla’nın, Afyon’un beyaz mermerine ebru sanatını uyguladıklarını kaydetti. Çalışmalarında ağırlıkla Türk ebrucularına özgü çiçek desenlerini uyguladığını ve en çok da lale deseninin tercih edildiğini söyledi. Geleneksel el sanatının uygulandığı ürünlerinin tercih edilmesinin sevindirici olduğunu dile getirdi. İzmir’in önde gelen kuruluşlarınca talep edilen ürünlerinin Brezilya’dan Yunanistan’a, Hollanda’dan Kore’ye, Belarus’tan Macaristan’a pek çok yabancı temsilci, diplomat ve bürokrata hediye edildiğini belirtti. Erciyas, şunları söyledi: “Türk süsleme sanatları içinde özel bir yeri olan ebru sanatıyla üretilen ürünlerimiz dünyanın dört bir yanına ulaşıyor. Kadın sanatçılarımızın geleneksel yöntemlerle oluşturduğu ürünler, sanatın özelliği gereği eşsiz. Desenler ebru teknesinden yalnızca bir kez elde edilebiliyor. Bu yüzden anmalık ya da hediyelik olarak sunulan özgün ürünlerin bir eşi daha bulunmuyor. Çalışmalarımız özellikle yabancı konuklarına bizden bir armağan vermek isteyen kurumlar için eşsiz bir seçenek oluşturuyor.” Saadet Erciyas n.tokdemir@hotmail.com C M Y B C MY B