27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

2 Victor Hugo’nun şu dediklerinde en küçük bir yanılgı payı bulabilir misiniz acaba? Diyor ki; “Şiir gerilemez. Neden mi? Çünkü ilerleyemez de ondan. Şiir bir doğa ögesidir. Ne bozulur, ne azalır; etkilere karşı koyar. Deniz ve dalgaları gibi o da söyleyeceği ne varsa her defasında söyler. Sonra rahat ve ağır başlı bir oluşa özgü o bitmez tükenmez değişiklikler yeniden başlar. Bir tekdüzelik içindeki o değişiklik sonsuzluğun mucizesidir. Her şey şairle yeniden başlamaz mı? Evet, haklısınız, başlar ve böyle olduğunda da hiçbir şey ne durmuş, ne de durdurulmuştur. Her yeni dahi (bence şair) bir uçurumdur. (Bereket, gelenek egemendir ve şair kişi o uçurumdan bu uçuruma köprü kuran gelenek demek istiyorum) İşte sanatın da, uzayın da gizemi buradadır. Dahiler de tıpkı cEGE Şiir (Sahiden) Göklerde Yükselen Nazenin Bir Balon (Mu?) anlamak mı gerekliyıldızlar gibi ışınlarla ALAFORTANFONİ dir? Orasını bilemem. bağlantı kurarlar. Üstelik bence bilinmeHangileri mi onlar? TARIK DURSUN K. si de ne demelere zoHiçbiri ya da hepsi... runlu olsun ki? Ayrıca Montaine’in de şiir şunu da derler: “Alt alta yazılmış üzerine dedikleri ilginçtir, der ki: çeşit çeşit, yığın yığın sozleri şiir “Şiirin iyisi, orta hallicesi ya da könamı altında siz okurken bütün tüsü diye bir şey yoktur. Yoktur bunlardan bir anlam çıkarmasanız ama her şeye karşılık yine de, şiirin da olur.” iyisi, görkemlisi, dört dörtlük düşüÇünkü şiir bir anlamalar kumkurülmüşü aklın sınırlarını zorlar. Ve masıdır. bir şimşeğin çakışınndan doğan Yine Hugo’ya dönersek, diyecebenzer bir mavi aydınlığa erişirler. ğim şudur benim de “Şiirde güzelBüyük şiir düşünme gücümüzü dolik çirkinlik, iyilik ya da kötülük yokyumsamaz, allak bullak eder.” tur, yanı sıra şiirde eksiltme de olLafın burasında bir mim koyalım maz artırma da. Çünkü sanat, ve soralım; anlaşılmamak pahasına özellikle de şiir, küçültülmeye, büolsa bile mi? yütmeye bağlı değildir.” Şiiri sevmek için ille de şiirden Ataç ile Yakup Kadri Karaosmanoğlu arasındaki ibretlik bir olayı burada anlatmadan geçmemeliyim: Bir gün, bir karşılaşmaları sırasında Karaosmanoğlu, söz arasında ünlü Divan şairlerinden Baki’nin “desti tenada mürgi heva durmayıp döner” dizisini çok beyendiğini söylediğinde Ataç da “siz buna ne anlam veriyorsunuz?” demiş. Karaosmanoğlu da “Düşünmedim orasını, ben onu sadece bir mısra olarak çok seviyorum” deyip, Ataç’ı dımdızlak bırakmış, yürüyüp gitmiş. Ah o bütünü parçalamak korkusu, çoğu kez bizi oturup şiiri açıklamaktan (ve salt şiir mi, nerde o evrensel, kişisel, ulusal ve nice birikmiş özel ve ortak sorunlarımız) alıkoymuyor mu? Hadi bakalım karşılıklarınız nedir, görelim! 21 EYLÜL 2010 SALI EGE’den SERDAR KIZIK I Baştarafı 1. Sayfa’da Sahneye zabıta baskını! İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde görev yapan zabıta memurları, kurdukları “Tiyatro Denge” grubuyla izleyicilerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. 12 genç zabıtadan oluşan grup, “Deli Dümeni” adlı oyunla sahneye adım atacak. Zabıtalar, mesai saatlerinin dışında tiyatro sahnesinde bir araya gelerek sanatsal yeteneklerini ortaya koyuyor. Zabıtaların mesai arkadaşı Özkan Ataklı’nın kaleme aldığı oyun, yine Ataklı tarafından yönetiliyor. Ataklı, olayların mizahi dille aktarıldığı oyunda, günümüz insanının giderek yalnızlaşmasını anlatmaya çalıştıklarını söyledi. Belediyeye geçtiğimiz yıllarda devlet memurluğu sınavıyla alınan üniversite mezunu genç zabıtaların kuruma sosyal anlamda da hareket getirdiğini belirten Ataklı, ekim ayı içinde sanatseverlerin karşısına çıkmayı planladıklarını kaydetti. SEYYARNAME SIRADA iyatro Denge, Ataklı'nın TEkrem yanı sıra Zafer Güner, Gülören, Ayşegül üreticisinden ticaretle Eylül ayına girince KONUK uğraşanına, gönül vezeytine ilişkin basında MURAT NARİN reninden bilimsel çahaber ve yazılara daha (UZZK Yönetim Kurulu Üyesi) lışma yapanına kadar bir sıklıkla rastlanmaya (yazıyı okuyan okur başlar. Bundan doğal için de) herkese kabak bir şey olmamalı. Çüntadı veren bir temcit kü artık zeytin hasat pilavıdır. Ve elbette ki dönemi başlayacaktır. artık bunu yapanların, Zeytinci bölgelerde kamuoyunda gerçek yaşamının belirleyicisiniteliklerini bir kez daha tescil ettirdikleridir zeytin... Sektörün gündem olması kanin ne denli farkında oldukları da tartışılır. çınılmazdır. Beklentiler, mutluluklar, Onlar bütün ısrarları ile tarihi işlevlerini umulanın olup olmayacağı... Umut, ne yerine getiriyorlar. Tersini yapmalarını büyük bir beklentidir. Ardında saklı olanbeklenemez. lar ne de çoktur! Gerçekleşirse büyük Anayurdu Anadolu olan zeytin, doğdumutluluk... ğu topraklarında yeniden büyük yolculuYa gerçekleşmezse? İşte o zaman soğuna çıkmakta. Bütün engellemelere, runlar da kartopu gibi büyür. Yaşamın pervasız saldırı ve yok etme girişimlerine bütün olumsuzluklarına karşı, onunla içkarşı onurlu ve vakur duruşundan asla içe olanlar için zeytin, umut olmayı sürvazgeçmiyor. Bu ülke, gerçek değerlerini dürür sabırla. Umudu boşa çıkarmak için yeniden bulup ilerlemek için çalışıyor ve uğraşanlar da vardır. Bunların da bu daha büyük başarılara imza atacak. Hegünlerde daha fazla duyulmaya başlar def , 21.yüzyılda dünya markası ve en sesleri. büyük zeytin üreticisi bir ülke. Olan, “her şey karşıtını içinde barındıEskimiş ve köhnemiş alışkanlıklar, “kürarak var olur” diyalektiğidir! çük” engeller de bu büyük yürüyüşte aşıBölge gazetelerinde bugünlerde başlalacaktır. Bu irade değil, tarihin zorunluluyan ve önümüzdeki dönemde yaygın bağunun bir tespiti. Dün söylediği ile bugün sında da rastlayacağımız haberler yayınyaptığı birbiriyle çelişenlerin kaçınılmaz lanmaya başladı! Bu son yıllarda ülkemiz sonudur bu. zeytinciliğinin klasiği haline getirilmek isTürkiye’de 2010/2011 zeytin rekoltesitenen bir durum. Önce rekolte ile başlar ni, bu güne kadar en doğru biçimde betartışmalar. Gazeteler haber başlıklarında lirlediği gibi yine Ulusal Zeytin ve Zeytin“rekolte savaşları başlıyor” diye atarlar... yağı Konseyi (UZZK) belirleyecektir. Rekolte olandan abartılı biçimde büyük Ve yine bu güne kadar olduğu gibi bir gösterilmelidir ki fiyatlar düşük olsun. çıkar grubunun zavallı hesapları için deBugüne kadar yapmaya çalıştıkları gibi. ğil, diğer nedenler saklı kalmak üzere asArdından fiyat tartışmaları başlar. Uluslar gari bu ülkenin verilerinin, planlama ve arası borsa fiyatlarının düşüklüğünden gelecek programları için en doğru rekolte tutun da dünyada üretim rakamlarının belirlenecektir. Sonuçtaki sağlamalarını zaten ne kadar çok olduğuna kadar bir da bilincinde olarak yapacaktır. Tahminin sürü yapay gerekçe! Oysa dünyada arzın bir çıkar grubu için değil, bu ülke için yatalebi karşılamadığı tek üründür zeytinpılacağı kesindir. yağı. Olur olmaz zamanlarda, akla gelZeytin, savaşın değil barışın simgesidir. dikçe kurulmak istenen bu cadı kazanıBinlerce yıldan bu yana olduğu gibi... Asıl nın içine bir de “dahilde işleme rejimi önemlisi de bu ruhu anlamaksa, ötesi (DİR)” sosu katılmaya kalkışılır! Artık bu laftan başka bir şey değil!.. ısıtılıpısıtılıp piyasaya sürülen aynı süreç, cEGE İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAN ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ Ege Bölge Temsilcisi: SERDAR KIZIK Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: MİYASE İLKNUR Editör: HAKAN DİRİK Görsel Yönetmen: SERDAR AĞIR İlan: ZUHAL ALTUNGÜNEŞ YAYIMLAYAN: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul İSTANBUL: Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 İZMİR: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Pasaport/İzmir Tel: 0 232 441 12 20 (10) hat Faks: 0 232 441 87 45 BASKI: DPC İzmir Tesisleri Ege Caddesi No: 36 SarnıçGaziemir DAĞITIM: YAYSAT Ege Caddesi No:36 SarnıçGaziemir Zeytin Barışın Simgesiyse... eposta: izmir@cumhuriyet.com.tr Cumhuriyet Gazetesi’nin parasız ekidir. Salı ve Cuma günleri yayınlanır. KALBİNİZİ KORUYUN TÜRK KALP VAKFI Tel: (212) 212 07 07 serdarkizik@cumhuriyet.com.tr Işıkal, Semra Sancak, Nurbanu Şimşit, Gamze Bayram, Meral Kemik, Ebru Evin, Atilla Evren, Kuddusi Genç ve Serdar Akça’dan oluşuyor. Ekip, önümüzdeki dönemde “Seyyarname” adlı oyunu da sahnelemeyi düşünüyor. tarımsal üretim biçimi dikkat çekiyor. Toprak ve su kaynakları ile havayı kirletmeden, çevre, bitki, hayvan ve insan sağlığını korumayı amaçlayan yöntemin pazar payı, her geçen gün büyüyor... ### Türkiye’nin ilk ekolojik köy pazarı olmasıyla tanınan, geleneksel yaşam tarzlarının korunduğu Kuşadası yakınındaki Kirazlı Köyü dikkat çekici bir örnek. Ekolojik tarım çalışmalarını geleneksel yöntemlerle sürdüren Kirazlı’da, Ekolojik Yaşam Derneği öncü bir kuruluş. Derneğin kurucusu ve başkanı Nihat Fırat, tek bir insanın, yaşadığı kenti, köyü nasıl etkileyip değiştiribileceğine gerçek bir örnek. Lider, önder bir kişilik. Öğretmen kimliği, kendi köyünün, üreticisinin ufkunu açmış. Daha Türkiye’de ismi konuşulmazken ekolojik tarımı başlatmış. Organik tarımı anlatmış köylüsüne. Aslında babadan kalma, geleneksel ve doğal bir üretim yöntemi kullandıkları. Sonra örgütlenmişler ve bugünlere gelmişler. Büyük mücadele verilmiş. Fırat, “Anlatmak ve örgütlenmek kolay olmadı, ama başardık” diyor. Bir çok üreticinin hayal bile etmediği bir noktadalar şimdi. Köyleri, organik ürünleri yeğleyen tüketicilerce dolup taşıyor. ### İzmir’de Bostanlı’da cuma, Bornova’da cumartesi günü kurulan ekopazarda ağırlıklı olarak Kirazlı Köyü’nün ürünleri satılıyor. Ekolojik tarım, ardından ekoturizmi getirmiş Kirazlı’ya. Ev yapımı şarap, köy yumurtası, peynir, salça, erişte, sabun, çeşit çeşit ot, bal, zeytin yağı, şıra, sirke, turşu ve reçeller her pazar, köy pazarında. Türkiye’yi tarımda üreten değil, tüketen ülke yapmaya çalışan küresel güçlere karşı organik tarım, toprakları kirletilmemiş Türk köylüsü için yeni bir seçenek olabilir. ÇELENK VE ÖZEL GÜN BAĞIŞLARINIZ İÇİN ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear