23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

20 TEMMUZ 2010 SALI cEGE Tükenen Yalanlar lendirdiği yenilikçi politikalarla önemli nedenlerinden birisi, karşılıklı etkileşimlerini tamamTürk toplumunun deniz laması ile birlikte gelişecek olan sevgisinden yoksun oluşu yeni vizyonda modern anve ilgisizliğidir. Konu ne layış hakim olacaktır. olursa olsun, sevgiBugün, denizcilik nin değer biçmediği sektörlerimizi ulushiçbir şeyin varlığına lararası gelişmelere tam anlamıyla sahip DE Nİ Z C İ ve değişimlere haolamazsınız. ÜNAL BENLİALPER zırlayacak olan inSahip olduğu dosancıl politikaların ğal kaynaklarını her üzerindeki yabancı geçen gün hızla güçlerin baskılarını ortadan kalkaybederek yoksullaşan dünyadırarak, ulusal birlik ve beraberda, denizciliğimiz gelişimiyle illik içinde olduğumuzu göstergili kara ve deniz kökenli kaymeliyiz. Gerçek anlamda itiraf naklarının kullanımında, çevre, edersek, yaşadığımız bu kadar doğa ve insan faktörünün önceçok sıkıntının ve sorunların en likli değerlendirilmesi sektöre unalkaptan@hotmail.com 3 SPOR GÜNDEMİ NÜVİT TOKDEMİR Sürekli gelişerek yenilenen denizcilik alanındaki teknolojinin, insana ve doğaya değer veren çağdaş kriterlerinin evrensel boyutlarda kimlik kazanabilmesinin ana ölçütlerinde, sürdürülebilir yaratıcı üretim gücünün ve bilginin sağladığı ulusal ve uluslararası dinamizmin etkileri öne çıkmaktadır. Denizcilik sektörlerindeki bütün faaliyetlerde, ortak uygarlık ve özgür karar alabilme anlayışının getirdiği evrensel kalite standartlarına ulaşabilmede göstereceğimiz uyum, dünya denizlerindeki etkinliğimizi artıracaktır. Denizcilik kültürümüzün sahip olduğu geleneksel yapısındaki tutucu unsurların, çağdaş olguların belirleyip yön saygınlık getirecektir. Sürdürülebilir denizcilik teknolojisi ve eğitiminin, sürdürülebilir çağdaş ve bilimsel içerikli ARGE çalışmaları ile sürdürülebilir uluslararası, ulusal denizcilik politikalarının ilke olarak benimsenmesi, denizciliğimizin dünya çapında rekabet edebilirlilik endekslerinde üst sıralara tırmanmasına olanak sağlayacaktır. Bütün dünyada tükenmeye başlayan sosyokapitalizmin, adaletsiz değer yargılarının hüküm sürdüğü sosyoekonomik politik egemenliğinin etkisinden, daha çok zaman kaybetmeden kurtulmayız. Ancak o şartlarda denizciliğin ulusal ve evrensel boyutlarına ulaşabiliriz. Düş ve Gerçek... Kıyı Ege'de devinimli günler sürüyor... Gençlik, alabildiğine çılgınca bir tatil havasında!.. Kimi sporu önde tutuyor, kimi gününü gün etme çabasında. Bilinçli spor yapma uğraşında olanlar, aynı zamanda gelecek kaygısı olanlar; Yaşama tutunmayı, spordan nemalanmayı kafasına yerleştirmiş ve bir yaşam biçimi olarak algılamış olanlar verdikleri mücadeleye yenik düşmeme uğraşındalar... Tatil yörelerinde özellikle yüzme, voleybol ve basketbol dallarında mevsimlik antrenörlüğü benimsemiş beden eğitimi öğretmenleriyle söyleşiyoruz... Tümünün sıkıntısı kadrosuzluk ve açıkta bekliyor olmak... Hükümetin kendilerine karşı vurdumduymaz davranmasına karşı "bıçak kemiğe dayandı" diyorlar... Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu mezunu bu genç insanlar, mevsimlik okullarda ayda 600 lira gibi komik rakamlara ve artı olarak getirdikleri öğrenci sayısına göre alacakları prime dayalı olarak yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar... Üniversiteye girerken kurdukları düş ile bugün yaşadıkları gerçek onları bir bunalımın eşiğine getirmiş durumda.. "Bu ülkede üniversite bitirmiş bir mesleki bilgi ve yetiye sahip insan olarak ne yapabilirim? Devlet bana neden sahip çıkmıyor? Ben daha ne yapmalıyım ki?" gibi sorulara yanıt arıyor binlerce beden eğitimi öğretmeni... Sahi biz bu insanlara bugün değil de, ne zaman sahip çıkacağız? Çok geç kaldığımız, bir politikasını bile oluşturamadığımız sporda, salt ithal sporcular ve bir kaç uluslararası düzenlemeye ev sahipliği yapmakla "çağcıl" olduğumuzu düşünüyoruz... Oysa şöyle bir geçmişe baktığımızda, özellikle bireysel spor dallarında, kendi yetenekleriyle öne çıkmış nice şampiyonlar ve onları yetiştirmiş nice onur abidesi isimlerle karşılaşıyoruz... Ülkemizin, gizli kalmış sporcularının ve onları yetiştiren teknik adamlarımızın yazgısı, bugün sporumuzu yönettiği düşüncesinde olan insanların iki dudağından çıkan sözcüklere kaldığında, başarıyı düşünmek düşten öte geçmiyor... Ege kıyılarında denizin, havuzun, yelkenin, sörfün, voleybolun, basketbolun gelecek kuşağı olma uğraşındaki genç yetenekleri izlerken düşündüm tüm bunları... Sevgili Aybars Hünalp, "Ne oldu sizin o meşhur yüzücülerinize, atletlerinize? Nerede o isimleri yetiştiren hocalar?" diye sorduğunda bir düşten uyanıp gerçeğe döndüm... Sahi nerede İzmir ve Ege'nin o sporcu zenginliği? Yoksa artık her şey futbola mı bağlı? Yazık... Hem de çok yazık!.. Ne seçici kadrolarımızı ne de bilimsel derinliği olan insan zebginliğimizi kullanamıyoruz... Daha ne demeli ki?.. İzmir Ziraat Odası Başkanı Köse, borç içindeki çiftçileri dikkatli olmaya çağırdı Üreticiye dolandırıcı uyarısı Hasat zamanı ortaya çıkan fırsatçılar, üreticileri kandırarak emeğini çalıyor. HİCRAN ÖZDAMAR İzmir Ziraat Odası Başkanı Sedat Köse, kolay para kazanmak isteyen fırsatçıların çiftçileri kandırdığını belirterek, “Fırsatçılar, buğdayda hasat dönemiyle birlikte çiftçilerin ürünlerini alıyor. Emek sahibi çiftçilere para ödemeden ürünleri başkalarına satarak, ortadan kayboluyorlar” diye konuştu. Üreticilerin yıl boyunca ürünlerinin yetiştirmek için emek yoğun çalıştıklarını, bankalardan tarım kredi kooperatiflerine dek borçları bulunduğunu anımsatan Köse, aldıtılan önemlisi de fırsatçıların zaten borç yükü altındaki çitfçiyi kandırmasıdır. Sahte makbuzlarla ürünler satın alınarak çiftçilerimiz kandırılıyor. Tire’de yaklaşık 25 çiftçimiz ürünlerini bu fırsatçılara kaptırdı” dedi. Bu tür insanların örgütlü olarak dolaştığını ve mevsimsel üretime göre tarımla uğraşılan bölgelerde çiftçileri kandırmaya yönelik girişimlerde bulunduklarını vurgulayan Köse, şunları söyledi: “Bu insanlar şebeke oluşturuyor. Ege’de buğday hasadı zamanı, Adana’da pamuk hasadında ortaya çıkıyor. Türkiye’yi dolaşıyor. Caydırıcı nitelikte yasal düzenlemeye gereksinim var. Bunun için ilgililere sesleniyoruz. Zaten borç içinde yaşayan, bir bankadan alıp diğer bankadaki borcunu ödeyen çiftçilerimizin hayatları bu fırsatçıların elinde yok oluyor. Üreticilerimizin aile birlikleri kalmıyor. Hayatlar sönüyor.” üreticinin çaresizlik içinde kaldığını söyledi. Köse, “Üreticimiz, 20072008 sezonunda kuraklık nedeniyle, bu yıl ise yağışlardan ötürü zarar gördü. Buğday üreticileri, bu yıl yağışlar nedeniyle ürünlerindeki hasta lıklarla uğraşıyor. Bu yıl çevre kent ve ilçelerde yaptığımız araştırmada, geçen yıla göre yaklaşık 4 ton kayıpla 20 bin ton dolayında buğday hasadı yapılacak. Üretici ektiği ürünün karşılığını yine alamayacak. Asıl n.tokdemir@hotmail.com C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear