23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 K 0 N UK CumhuriyetEGE Tiyatro Hikayesini Yitirmemeli Prof. Pr. SEMİH ÇELENK/DEÜ GSF Dekanı 26MART2010CUMA Yuvarlakçay Koruma Platformu'ndan fmans kuruluşları ve CHP'ye çağrı: 27 Mart Dünya Tiyatro Günü... Tiyatronun kitlelere tanıtılacağı, ücretsiz perdelerin açılacağı ve tiyatro sanatının üzerine spot ışıklarının çevrileceği birgün. Herkes tiyatroyu çok sever. Herkes ya ilkokulda ya lisede ya da üniversitede tiyatro yapmıştır. Herkes tiyatroyu çok sever ama, ah şu hayat gailesi, birtürlü gidecek zaman bulamaz. Herkes tiyatroya büyük saygı duyar, tiyatroculara şaşırır. 0 kadar laf nasıl ezberlenir? Ne güzel rol yaparlar? Kendisi olsa hiçbirini ezberleyemez o lafların, öyle güzel rol yapamaz. Oysa ki kimse bir seyirciden oyuncu olmasını, tiyatro sanatı ile uğraşmasını beklemez. Herhangi bir hastadan cerrah, müşteriden tezgahtar, öğrenciden öğretmen olmasını beklemeyeceğimiz gibi. Oysa ki tiyatro o kadar bizdendir ki, seyirci ile oyuncu arasında fark edilmesi zor bir eşik vardır. Oyuncu virtüozleştikçe yani doğal olana giderek yaklaştıkça sergilediği hüneri görünmez olur, sıradan, her gün gördüğümüz insanlardan biri olur. İşte o noktada oyuncu ile seyirci, sahne ile salon arasındaki ayrım ortadan kalkar. Sahnedeki oyun hem çok sıradan hem de mucizevidir. Peki nedir bu mucizenin aslı? Sahnedeki oyuncu eski zamanların hikaye anlatıcısıdır, büyücüsüdür. Bugün sahnede gördüğümüz o oyuncu, Thespis'in yıllar sonra sahneye çıkmış bir modern çeşitlemesidir. Hem kabileden hem de değildir. Kabilenin ayrıcalıklı bir üyesidir. İşi hikaye anlatmaktır. Varoluşunun temel amacı budur. Kasap gibi çiftçi gibi mühendis gibi hayatın içinde ve hayatın ayrılmaz bir parçasıdır. Hikaye anlatıcısı, anlattığı hikayeyle dinleyeni efsunlar, varoluşun trajik hısımlığını anlamasınayardımcı olur, onu hayatın tehlikelerine karşı silahlandırır. Hikaye anlatıcısının işi hayata dair hikayeler anlatmaktır. İnsanların ondan beklediği hikaye anlatmasıdır. Hikaye anlatıcısı için en trajik nokta varlığının anlamını yitirmesi, hikayesini yitirmesidir. Eli tutmayan berber, dilsiz bir şarkıcı nasıl olmazsa, anlatacak hikayesi olmayan bir hikaye anlatıcısı da olmaz. Bugünün tiyatrosu hikayesini yitiriyor. Hikaye anlatmayı, seyircisini, hayatı, sokağı önemsemiyor. Hikayeyi değil, hüneri, şiddeti, şehveti, şaşırtıcılığı, reklamı, şöhreti önemsiyor. Varoluş amacı onu ilgilendirmiyor. Oysa ki bugün için sanatın varoluşu, varoluş amacını yeniden hatırlamasındasaklı. Sinemanın da, ti yatronun da, şiirin de resmin de... Niye bunları söylüyorum? Yarın 27 Mart. Dünya Tiyatro Günü. Şöyle kabaca bir hesap yapıyoruz. İzmir'de yaşlıları ve çocukları hesaba katmazsak, herkesin yılda bir kez tiyatroya gittiğini varsaysak bile, varolan salon ya da koltuk sayılarının otuz katına çıkması gerekir. Ya da hayallerimize gem vurmayalım hadi, otuz tane daha özel tiyatroya ihtiyacımız olabilir. Peki şimdiki durum nedir? Kaba bir hesapla bugün dört milyon nüfuslu kentimizde 250 bin tiyatro bileti satılıyor. Bu sayının büyük bir çoğunluğunu yılda dört beş kez tiyatroya gidenlerin oluşturduğunu düşünürsek, bu sayıyı en azından ikiye, üçe, dörde bölmemiz gerekir. O zaman yüzde bir mi iki mi desek, öyle bir sayı çıkar ortaya. Bunu insanların ilgisizliğine mi bağlamalı? Bu ülkede bir kültür politikası olmamasının suçu insanlaraait değildir. Hiçbir zaman kapsayıcı kültür politikalarageliştiremeyen, insanların zihnen gelişmesini istemeyen, sığlığın, lumpenliğin iktidarından hoşnut birzihniyetten ne beklenebilir ki? Peki, kapsayıcı kültür politikalarının olmadığı, insanlarının zihinsel ve kültürel gelişimini önemsemeyen, insanların gözünü bağlayan politikaların baştacı edildiği birsaattesanatçılara düşen görev nedir? Tabii ki Dolmabahçe'de kahvaltı etmek değil. Dolmabahçe kahvaltılarında hikayeyi yitirirsiniz çünkü. Hikaye hayatın içindedir. Hayatın trajik akışındadır. Tekel çadırlarındadır. Tarişli işçilerin hayal kırıklıklarındadır. Töre cinayetlerindedir. Maden ocaklarındadır. Üç otuz paraya zehir soluyan tekstil işçilerinin hastayataklarındadır. Ey sanatçılar! Siz siz olun sakın bir daha öyle yerlerde kahvaltı etmeyin. O kahvaltılarda çünkü, tiyatroculara, karikatürcülere dava açanlar, heykellere tükürenler, ceberrut karamaça beyler "Yılmaz Güney" derler sana, "Metin Erksan" derler kafanı karıştırırlar, zihnini bulandırırlar. Sanat hayatın içinedönmeli, orada yitirdiği hikayesini yeniden bulmalıdır. Yarın 27 Mart. Tiyatromuzun ithalat ve ihracat kıskacından kurtulduğu, ayaklarını kendi toprağına bastığı, riyakarlık elbisesini üzerinden çıkarttığı, halktan ve haktan yana, gerçek işlevini unutmadığı birgelecekdüşlüyoruz. Çoközgürlüklü, çok halklı ve çok hikayeli bir talih... O zaman işte hayatın içinde gerçek yerini bulacaktır. YUVARLAKÇAY GEÇILMEZ Katliama ortak olmaym MEHMET EMİN BERBER MARMARİS Köyceğiz'deki Yuvarlakçay üzerine yapılmak istenilen hidroelektrik santralma (HES) fmans sağlayan kuruluşlara, desteklerini geri çekme çağrısı yapıldı. Yuvarlakçay Koruma Platformu'ndan santral destekçisi fmans kuruluşları ile İş Bankası'mn ortaklarmdan CHP'ye yönelik yapılan açıklamada "Kişisel çıkarları uğruna ülke çıkarlarım hiçe sayan, vatanımızm aydmlık geleceğine perde çeken iş adamlarma geçit vermeyiniz, verdirtmeyiniz. Bu kararlılığımzı Türkiye, Muğla ve Köyceğiz'deki vatandaşlarımıza duyurunuz" denildi. CHP Genel Merkezi, İş Bankası, Türkiye Smai Kalkınma Bankası, Yapı ve Kredi Bankası, NBGFinansbank ve Denizbank'a gönderilen yazıda, Yuvarlakçay üzerinde Hamdi Akın'm yönetim kurulu başkanı olduğu Akfen Holding'e bağlı Beyobası Enerji Üretim A.Ş. tarafmdan 3.4 megavat kurulu gücünde bir HES yapılmak istendiği anımsatıldı. Yazıda şu görüşlere yer verildi: "Çevre ve Orman Bakanlığımızm, enerji kurumlanmızm bölgeyi ve çevreyi incelemeden, insanlanmızm düşünce ve görüşlerini almadan, uzmanların görüşlerinden faydalanmadan, bir Çevre Etki Değerlendirme ve bir Sosyal Etki Değerlendirme çalışması yapılmasma dahi gerek görmeden izin verdiği bu projenin, bölgeye vereceği tahribat bölgede yaşayan on binlerce insanımız tarafmdan farkedilmiş ve bu çevre katliamına karşı büyük bir hareket başlatılmıştır." DALYAN'A KİR AKIYOR ÖZCAN ÖZGÜR MUĞLA Köyceğiz Gölü ve Dalyan kanallarım besleyen Namnam Çayı ve Yuvarlakçay'm, yoğun yağışlarm ardmdan taşıdıklan çeşitli atıklarla kirliliğe neden oldukları ileri sürüldü. Bilim insanlan, acil olarak atık maddeleri tutacak bent veya ızgaralar yapılması gerektiğini söylediler. Muğla Üniversitesi (MÜ) Ortaca Meslek Yüksekokulu Su Ürünleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Niyazi Özdemir, sulan göl ve Dalyan'a boşaltan bu çaylann, yağışlarm ardmdan kirlilik taşıdıklanm öne sürdü. Çaylann dal, yaprak, kum, çakıl ve diğer kirleticilerle kanallarm dibini doldurduğunu söyledi. Özdemir, göl ve kanallarda görülen koyu yeşil rengin de dipteki kirlilik göstergesi olduğunu kaydetti. Afrodit Termal Evlniıden tzaklaki Otelimiz Bahkesir ili, Edremit ilçesi, Ege'nin Gözbebeğî Güre beldesindedir. TERMAL S U Y U N ÖZELLİKLERİ: Tesis Ozellikleri 78 STANDART, 3 SUİT, 1 KRAL DAİRESİ ile toplam 82 oda 180 yatak Kapasitesiteli 250 kişilik ve 150 kişilik olmak üzere 2 adet restaurant ve 150 kişilik bir toplantı salonu ile hizmet vermekteyiz Evlnlz Bahkesir Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünün 24.08.2005 tarihli hbbi değerlendirme raporuna göre Güre kaplıcalarının termomineralli su nitelîğinde olduğu belgelenmiştir. Banyo uygulamaları şeklinde; Kronik dönemcleki kas ve iskelet hastalıklarının tedavisrnde yardımcı ve tamamfayıcı tedavi unsuaı olarak Ortopedik operasyonlar sonrası gibi uzun süre hareketsiz kalma durumlarında mobilizasyon çalışmalarında Cerebral palsy gibi hasfalıkların tedavisinde rehabilitasyon amacıyla Nörovejeiatif distonu gibi genel stres bozukluklarında Spor yaralanmalarında tamamlayıcı tedavi olarak, Cilt hastalıklan Guatr Kireçlenme Sedef Böbrek taş ve kumları Karaciğer rahatsızlıkları Müzmin romatizmal rahakızlıklarında Konum ^Bahkesir'e 100 km,Edremit/e 12 km,Akça/a 2 km,Altırıoluk'a 18 km ^Çanakkale'ye 120 km,Bandırma'ya 200 kmjstanbul'a 483 km ^Ankara'ya 619 kmjzmİr'e 209 km mesatededİr. İçme kürleri şeklinde; Osteoporozda yardımcı tedavi olarak yararlanılmaktadır. Banyo kürü uygulamaları: İdeal kür 3 haftadır.Ancak yoğun zamanda 10 günlük hızlı kürlerde yararlıdır. llk banyoda 15 dakikadan fazla kalınmamalıdır. Banyo sonrası en az 1 saat odada dinlenmeli ve vücutyavaşça soğuhjlmalıdır. Günde en fazla 2 banyo önerilir. Banyo arası dönemlerde günde en az 3 km. yürüyüş önerilir. Günde en az 1,52 litre soğuk veya sıcak su,öneriler doğrultusunda içilmelidir. 60 'C Kaynak çıkış sıcaklığı olan termal su,baska su katılmadan odalarda hizmete sunulmuştur. Adres: Güre Iskelesi Güre EDREMİT/BALIKESİR Telefon:0266 384 19 78 Faks:0266 385 19 37 Eposta: info@afrodittermal.com www.afrodittermal.com m Q C M B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear