26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

28 ARALIK 2010 SALI cEGE Denizin Çığlığı yarak yasaların lerdeki kirlilik gücünü de aroranı da önemli kasına almak ölçüde artmışsuretiyle doğatır. Gelişmişliğin ya karşı olan bedeli olarak saldırısını perher yıl denizlere vasızca sürdür2.7 milyar litre mektedir. yağ dökülmekDE N İZ Cİ Bilinen ama tedir. Bu rakaÜNAL BENLİALPER her nedense mın sadece 1.4 önüne geçilmilyar litresi mek istenmeyen bu acı gertoprak, belediyeler ve ençekler sonucunda deniz candüstri kaynaklıdır. lılarının yaşam alanları süratKaradeniz ise dünya denizle yok olmakta ve ekolojik lerindeki en ölü alanlardan dengeler bozulmaktadır. Ege birisidir. Küresel ısınma ile Denizi'nin sadece Türkiye birlikte doğaya karşı ortaya sahillerinden 15 ayrı noktaçıkan tehditler fırtınaların ve dan olmak üzere 10 milyontayfunların şiddetini artırıyor. luk nüfusa eşdeğer ve YunaDoğanın bozulan biyo dennistan tarafından da 7.5 milgeleri sonucunda denizlerin yonluk nüfusa eşdeğer atık seviyelerindeki yükselişlerde su boşaltılmaktadır. Her ve yağmurların düzeninde alanda hızla gelişen sanayi tehlikeli boyutlarda değişimve teknoloji ile birlikte denizler meydana geliyor. Sanayi unalkaptan@hotmail.com 3 SPOR GÜNDEMİ NÜVİT TOKDEMİR Denizlerimiz ve kıyı alanlarımızdaki doğal yaşam, siyasi iktidarların izledikleri yanlış ve yandaş politikalar nedeniyle her geçen gün biraz daha kayboluyor. Ulusal çıkarlardan uzak bu anlayış ve yaklaşımlar sonucunda sahillerimizde uzun yıllar önce başlayan çarpık yapılaşma, plansız ve alt yapıdan yoksun yerleşim alanlarının kontrolsuz bir şekilde çoğalarak kıyıları işgal etmesi, beraberinde önlenemeyen çevre kirliliğini de getirmiştir. Kıyı alanlarımızda adeta yağmaya dönüşen bu vahşi ve acımasız saldırının kapsamı giderek büyümüş ve son derece tehlikeli boyutlardaki deniz kirliliğine neden olmuştur. İnsanoğlunun sınır tanımayan o doyumsuz egosunun önüne geçilemeyen bencil ihtirasları ve açgözlülüğü, bütün ahlaki, insani ve toplumsal değerleri hiçe sa kirliliğinin ozon tabakasına verdiği ve geri dönüşümü olanaksız olan tahribat sonucunda biyolojik anlamda zararlı olduğu bilinen UVB ışınlarının çok daha büyük bir bölümü yeryüzüne ulaşarak insanlar, deniz canlıları ve deniz ürünlerinden oluşan gıdalar için kaygı verici anlamda ciddi tehlike yaratıyor. Dünya nüfusunun tüketmiş olduğu su ürünleri miktarı, tüm denizlerin mevcut olan kaynaklarının üretim kapasitesinden 2.5 kat daha fazladır. Denizler, bu acımasız ve haince yapılan saldırılar karşısında artık çaresiz kalıyor ve insanlığın bu ağır yükünü kaldıramıyor. Okyanuslar çığlık çığlığa isyan ediyor, doğa küskün ve yorgun, buna karşılık insanoğlu kaygısızlık, sorumsuzluk ve ihanet içinde denizlere zarar vermeye devam ediyor. Ta ki kendi sonunu hazırlayana kadar. Kılıç’ı Doping Götürdü... Tam da işler yolunda gitmeye başlamıştı... Karşıyaka toparlanıyor, ara transferde yasak ortadan kaldırılırsa ikinci yarıda Bank Asya 1. Ligi'nde yarışa katılabilecek bir takım ortaya çıkabilir diye düşünülürken... Kemal Kılıç takımı toparladı, nihayet beklenen istikrar yakalandı denilirken... Karşıyaka iki futbolcusunun ilk doping örneklerinin pozitif çıkmasıyla sarsıldı... Yönetim, Türkiye Futbol Federasyonu'ndan gelen haberle sarsıldı... Camia, "Böyle rezalet olmaz, bu alnımıza sürülen kara bir lekedir" diye ayaklandı... Taraftarlar isyan etti... Teknik Direktör Kemal Kılıç, bugüne değin çalıştırdığı tüm takımlarda böylesi bir şeye bulaşmadığını, dopingi düşünmesinin söz konusu bile olamayacağını söyledi... Doping içeren ilacı arkadaşlarına verdiği söylenen Tolga ile önce yolların ayrıldığı iddia edildi ama kısa sürede gerçek olmadığı ortaya çıktı. O da kendini savunarak, ikinci örneğin gelmesini beklediğini, daha sonra kendisine yöneltilen suçlmalara yanıt vereceğini açıkladı... Karşıyaka'da tartışmalar sürerken, giden de teknik direktör Kemal Kılıç oldu!.. İyi hoş da, bu işin hesabı sorulmayacak mı? İlk örneklerinde doping saptanan futbolcuların durumu ne olacak? Doping işine karıştıkları öne sürülen iki ayrı futbolcu daha bulunduğu iddiaları ne derece doğrudur? İkinci örneklerin de beklenmedik bir şekilde gelmesi durumunda ne yapılması düşünülüyor? Tüm bunlar yanıt bekleyen sorulardır ve Karşıyaka yönetimi günü kurtarmak adına hareket etmemelidir. Sporcular için yüzyılın ayıbı olan doping ile mücadelede büyük adımların atıldığı günümüzde, salt Karşıyaka değil, diğer tüm branşlardaki sporcular ve külüpler aynı mücadeleye kararlılıkla katılma durumundadırlar. Ne yapmıştır Karşıyaka yönetimi, Kılıç'ı gönderip yerine teknik adam arayışına girmiştir. Yani günü kurtarmak adına, ortaya çıkan durumu örtmek adına hareket etmiştir. Teknik adam arayışında da yanlışlar yapıldığı görülüyor. İki kez çağırıp gönderdikleri Reha Kapsa'a "gel" diyorlar... Yetmiyor farklı arayışlara giriyorlar, Turgut Uçar'ın adı geçiyor; Diğer yandan kendi öz evlatları Hüseyin Hamamcı ile görüşülüyor. "İşte doğru adım atıldı, Hamamcı takımın başına getirilmeli" denilirken, bu kez bir telefonla Mustafa Uğur görüşmek için çağrılıyor... Onca borcun içindeki Karşıyaka'nın kendi özüne dönmesi gerektiğini dün nasıl savunduysak, bugün de aynı şeyleri söylüyoruz. KafSinKaf 100. yılına doğru giderken, doğru yolu bulmak durumundadır. Gün, yapılan yanlışlara dur deme günüdür... Yoksa olan yine kulübe olacaktır!.. İzmir Metrosu’nun ÜçyolÜçkuyular hattının açılış tarihi bir kez daha ileriye atıldı HAT DEĞİL TARİH UZUYOR İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından ÜçyolÜçkuyular arasında yapım çalışmaları yürütülen metro hattında, zemin koşulları gerekçe gösterilerek yine tarih uzatımına gidildi. Belediyeden yapılan açıklamaya göre, daha önce ağustos olarak bildirilen hattın açılış tarihi, en iyi olasılıkla Aralık 2011'i bulacak. YILAN HİKAYESİ... Yapımı yılan hikayesine dönen, özellikle Hatay esnafının ve bölgede yaşayan yurttaşların yoğun şikayetine neden olan metro hattı, yine açıklanan zamanda tamamlanamayacak. Daha önce bu yıl sonunda ya da en geç 2011 başında İnönü Caddesi'nin trafiğe açılacağını bildiren büyükşehir belediyesinin hesapları tutmadı. Belediyeden dün yapılan yazılı açıklamaya göre, İzmirspor istasyonu ocak, Hatay istasyonu ise şubat sonunda bitirilerek üst düzenlemeleriyle birlikte trafiğe açılacak. Göztepe, Poligon ve Fahrettin Altay istasyonlarının bulunduğu bölge ise nisan ayı içinde trafiğe açılarak İnönü Caddesi tümüyle rahatlayabilecek. Metro hattının tamamlanarak yolcu taşımaya başlanması ise gelecek yılın sonunu ya da 2012'nin başını bulacak. Çağdaşlığın, aydınlığın simge kenti güzel İzmir, farklılığını ve farkındalığını, hayatın her alanında gösteriyor. Bu farklılık ve farkındalık, İzmirlilerin büyük bölümüyle İzmir dostlarını sevindirirken, İzmir’e olumsuz gözle bakan kimilerini de hiddetlendiriyor. İzmir ile ilgili olarak zaman zaman gündeme getirdikleri ‘gavurluk’, ‘faşistlik’ gibi akıl ve vicdan dışı imaları ve hakaretleri, İzmir kentinin üzerine iliştirmeye çalışan ama bu savları ile hiçbir zaman inandırıcı olamayanlar; şimdi yeni iddialarla İzmir’e yükleniyorlar. Kem gözlüler ve kem sözlüler koalisyonu, İzmir düşmanlığında ve karşıtlığında buluşuyor, birleşiyor. Demokrasinin, barışın, dostluğun, hoşgörünün kalesi güzel İzmir’in güzel insanları; kem gözlülerin İzmir ile ilgili kem sözlerini, akıl ve vicdan dışı iddialarını, bu iddialarla ilgili tartışmaları, içleri acıyarak yürekleri burkularak izliyor. İzmir üzerine kem sözler söyleyen kem gözlüler katarına son günlerde yeni bir aktör eklendi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, partisinin yerel yöneticilerinin bir ölçüde yapmaya çalıştığı takiyeleri bile yerle yeksan ederek, içindekileri dışarıya adeta kustu. İzmir’i ‘kakafoni’ yapan bir kent olarak u yılın sonunda, metro çalışmalarının sürdüğü İnönü Caddesi'ni araç trafiğine açacağını bildiren belediye yönetimi hesapları yine tutmadı. Hattın tamamının açılışı 2012'yi bulacak. Çalışmalarda zemin sorunu yaşandığını bildiren belediye, açıklamada şu görüşlere yer verdi: “İnşaatın önemli safhalarından biri olan istasyon yapıları ile tünel yapılarını birbirine bağlayan merdiven tünellerinin yapımı aşamasında, zemin şartlarının değişiklik göstermesi ve bu imalatların binalara çok yakın olmasından dolayı mevcut projenin bu kısmına ait hesapların revize edilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu problemi aşmak adına yapılan tetkik ve hesaplamalar sebebiyle bir süreç yaşanmıştır. Bunlara ilave olarak mevsim şartlarının elvermemesiyle birlikte inşaatta çalışılamayan günler gecikmeye sebep olmuştur. Belirtilen bu sebeplerden dolayı, önceki planlamanın yeniden değerlendirilmesi gerekmiştir. İş takviminde yaşanan gecikme nedeniyle hemşehrilerimizden B özür diliyor, bugüne kadar göstermiş oldukları anlayış için teşekkür ediyoruz.” İNÖNÜ'YE MAKYAJ Bu arada belediyenin, 6 kilometre gidiş6 kilometre geliş olmak üzere toplam 12 kilometrelik İnönü Caddesi’ni yeni bir görünüme kavuşturacak proje çalışmalarını tamamladığı bildirildi. Düzenleme kapsamında, metro çalışması nedeniyle bozulan ve yıpranan VaryantBayramyeri ile Üçkuyular arasındaki kaldırımlar tamamen yenilenecek. Kaldırımlarda, kaplama malzemesi olarak granit küp taş kullanılacak. BayramyeriÜçyol arasındaki orta refüjde görüntü kirliliği yaratan demir korkuluklar da kaldırılacak. Söz konusu güzergah boyunca, uygun olan yerlerde 3 metre aralıklarla turunç ağaçları dikilecek. Düzenleme çalışması çerçevesinde, yayaların kesintisiz ulaşımının sağlanması için de gerekli önlemler alınacak. Yayaların karşıdan karşıya güvenli bir biçimde geçmeleri amacıyla, gerekli olan noktalarda trafik ışıkları ile yaya geçitleri yeniden düzenlenecek. İnönü Caddesi üzerinde bulunan tüm aydınlatma ekipmanları yer altına alınarak kent estetiğine uygun aydınlatma direkleri yerleştirilecek. çok iyi bilen İzmirlinin belleği bunları unutmaz. Kendisiyle, kentiyle, değerleriyle çelik çomak gibi oynamak isteyenleri affetmez. Toplumsal yaşamda İzmir’in duruşu ve İzmirlinin tavrı, giderek bir yaşam biçimi haline geliyor. İzmir ve İzmirli bunu her fırsatta gösteriyor, her önemli dönemeçte kanıtlıyor. Son günlerde dikkatimizi çeken bir olgu, İzmir iş çevrelerinin temsilcisi olmaya soyunan kimi sivil toplum örgütü yöneticilerinin, İzmir’in ve İzmirlinin tavrına uygun düşmeyen bazı sözleri ve davranış biçimleri... AKP’li Çelik’in İzmir ile ilgili hakaretlerini sineye çeken bazıları, onu ve söylediklerini meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Öznel, çıkarsal hesaplarla siyasal iktidara, merkezi hükümete şirin görünmeye çalışan ve AKP ile dans eden bu çevrelerin tutumu, doğrusu İzmir’in ve İzmirlinin demokrat, özgürlükçü tavrı ile örtüşmüyor. Bütün yaşananlar, söylenenler İzmirlinin gözü önünde oluyor. Şu gerçeğin altını bir kez daha çizmek istiyoruz; İzmirliler, kendilerine ve kentlerine hakaret edenlere asıl yanıtı önümüzdeki seçimlerde verecektir. n.tokdemir@hotmail.com KO NU K MEHMET ŞAKİR ÖRS İzmir’in ve İzmirlinin Duyarlılığı tanımlayan Çelik’e göre; İzmir, burnu akmış kir pas içinde sümüklü bir çocuğa benziyormuş. İzmir, dört tekerine fren takılmış araba gibiymiş. Konuşmasıyla ilgili eleştiriler üzerine açıklama yapan Çelik, daha büyük çam devirerek, kendisini eleştiren İzmirlileri; “Ben parmağımla Ay’ı gösterdiğim zaman, ahmaklar parmağıma bakar” diyerek, ahmaklıkla suçladı. Aslında bu seslenişler, AKP’nin, AKP’lilerin İzmir ve İzmirliler ile ilgili gerçek düşüncelerinin dışa vurumuydu. Partinin ikinci adamı Çelik’in ağzından, İzmirliler, gerçekleri bir kez daha işittiler, gördüler ve AKP’yi test ettiler. Bu tartışmada Çelik, İzmirliler için adeta bir turnusol işlevi gördü. Şu gerçek hiçbir zaman unutulmasın, İzmir’in tekerine kimlerin çomak soktuğunu İGC yeni yılı karşıladı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nin (İGC) geleneksel yılbaşı balosu, hafta sonu Kuşadası Pine Bay Otel'de gerçekleştirildi. İzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak, Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ, Çiğli Belediye Başkanı Metin Solak, Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı, Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya, Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, Basın Yayın Enformasyon İzmir İl Müdürü Selçuk Özdağ ve Basın İlan Kurumu İzmir İl Müdürü Fikret Sönmez'in de katıldığı etkinlikte, Hasan Tahsin Basın Hizmet Ödülleri dağıtıldı. İGC ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla Sertel, “20 yıl aradan sonra canlandırdığımız balo geleneği ile geçen yıl ilk buluşmamızı yaşamıştık. Geçen yıldan bu yana birlikteliğimiz, dostluğumuz, dayanışmamız, basın sorunlarının çözümüne yönelik mücadelemiz aynı heyecan ve özveriyle sürüyor” dedi. Sertel, başta gazetemiz yazarı Mustafa Balbay olmak üzere, gazetecilerin tutuksuz yargılanmasına ilişkin söylemini de yineledi. İGC yönetimi daha sonra yeni yıl pastasını birlikte kesti. C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear