27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

9 KASIM 2010 SALI cEGE Ahtopot Kollarında Özgürlük maya çalışan müz daha çok zavallı bir av giyara almadan bu bidir. yıkıcı fırtınanın Global sermadalgaları arasınye güçleri, dünya dan kurtulup, denizlerindeki kendisine sığınaekonomik paylacak güvenli bir lişımdan daha man bulmalıdır. DE N İZ Cİ fazla pay alabilYaşamış olduğu mek için uluslarpanik, şaşkınlık ÜNAL BENLİALPER arası sömürüye ve güvensizlik dayalı yeni staraortamından çok tejiler geliştirmekte ve bunları çabuk uzaklaşarak istikrarı yada başarıyla uygulamaktadır. kalamalıdır. Önündeki belirsizAmaç, tekelleşme sürecini hızlik sürecinin sis perdesini aralalandırıp, uluslararası arenadaki yarak alt yapısı sağlam verilere kesintisiz varlığını kanıtlayarak dayalı “global önlem stratejilekrallığını ilan etmektir. Böylesiri”ni hazırlamalı ve mücadelesine acımasızca ve insafsızca ni kesintisiz sürdürmelidir. hazırlanan çok uluslu politikaTürk denizcilik sektörünün lar, dünya denizlerinde fırtınalar uluslararası rekabet üstünlüğüestirirken, denizcilik sektörünü geliştirebilmesi için, yeni unalkaptan@hotmail.com 3 SPOR GÜNDEMİ NÜVİT TOKDEMİR Yüzyılların bilgi ve tecrübe birikimiyle yoğun sevgisinden kaynaklanarak oluşan deniz kültürünün, o toplumun bütün bireylerinin genlerine aşılanarak kuşaktan kuşağa geçmesi, sahip olunacak en değerli ulusal miraslardan birisidir. Bu genetik hazineye sahip çıkmak ve onun evrensel vizyonunu korumak ise yeni nesillerin asli görevi olmalıdır. Denizcilik sektöründe ortak teknoloji kullanımı ve özgür denizcilik anlayışı konularında, insani ve çevreci anlamda yorum yapabilmek oldukça zordur. Çünkü, uluslararası denizcilik sektörünün emperyalist ideolojisinin benimsemiş olduğu politikalarda, ortaklık yalnızca kendi çıkarları gündemde olduğu sürece bir anlam ifade eder. Özgürlük ise ahtapotun kollarından kurtul arayışlar içinde olmalı, çağdaş ve bilimsel atılımlar ile varlığını sürekli yenilemelidir. Çekirdek oluşumunu yeni tamamlamak üzere olan denizcilik sektörümüzün dağınık olan sermayesinin birleşerek, küresel sermaye şirketlerinin gücüne karşı direnebilmesi, bugünün ekonomik ve sosyal şartlarınca olanaksız görünüyor. Çünkü, denizcilik sektörümüz kendi deniz varlıklarından habersiz, umursamazlık içinde ve onlara sahip bile çıkmamaktadır. Buna verilecek en güzel örnek, İzmir Alsancak Limanı'nın özelleştirme ihalesinde yaşanan çarpıcı ve o kadar da yüreklerimizi sızlatarak, bizi utandıran acı gerçeklerdir. Biz, öncelikli olarak kendimize ait deniz işletmelerine ve yatırımlarına sahip çıkmasını öğrenelim. Şimdilik bu bize yeter. Şampiyonluk mu?.. Türk futbolundaki çöküntüyü ulusal takım düzeyinde en belirgin biçimde izliyoruz... Bunun yansımaları en üst ligimizden aşağıya dek görülüyor... Takımlardaki yabancı sayısının artışı, yerlilerin istenilen düzeye ulaşamaması, istikrarsız sonuçlar her geçen hafta yönetimleri, taraftarları çıldırtıyor. Yönetimler, kendi başarısızlıklarını, etkisizliklerini silmek için nedense teknik adam değişiklerini tek çıkar yol olarak gördüler... Bakınız, Süper Lig de dahil olmak üzere takımların büyük çoğunluğu teknik adam değişikliği yaşadılar... Salt İzmir'i örnek alsak bile yeterli olur... Bucaspor, Altay ve Karşıyaka'da sezona başlayan isimlerin yerine yenileri geldi... Peki bu değişimlerle takımlar belli bir çizgiye gelebildi mi? İstikrar sağlanabildi mi? Hiç alakası yok... Spor Toto Süper Lig'de Bucaspor düşme potasının içinde; Altay ve Karşıyaka Bank Asya 1. Lig'de alt sıralardan bir türlü kurtulamıyorlar. Yöneticiler suskun, teknik adamlar çaresiz, tek sıkıntılarının bir seri yakalayamamak olduğunu söyleyenler bile var. Ancak, her nedense o seri bir türlü yakalanamıyor... Takımları alt sıralarda çırpınırken, şampiyonluktan bile söz edenler var! Bu komediyi izlerken, yanlış okumuyorsunuz, "Bu sezon şampiyon olacağız" tezini ortaya atan bir başkanın açıklamalarını şaşkınlıkla okudum geçtiğimiz hafta içinde. Altay Kulübü Başkanı Ahmet Taşpınar, Ampute takımı için verilen yemekte, "Sezon başından bu yana şampiyonluk sözünü kullanmamaya özen gösteriyordum. Ancak son Rize maçında takımımızın oynadığı futbolu ve mücadele gücünü gördükten sonra ilk kez söylüyorum, bu sezon şampiyon olacağız" açıklamasını yaparken ne denli samimiydi doğrusu merak ediyorum... O açıklamadan sonra çok geçmeden Altay takımı kendisi gibi alt sıralarda mücadele eden Akhisarspor'a da yenildi ve puansız döndü... Şampiyonluk gibi son derece iddialı bir söylemi kullanabilmek için öncelikle takımızın çok güçlü olması gerekiyor... Kulübünüzün ekonomik sorunlarının bulunmaması; futbolcuların, teknik yönetiminin ve hatta personelinizin tüm alacaklarını ödemiş olmanız, kulüp içinde bir bahar havası yaşıyor olmalısınız... Yönetiminiz içinde de herhangi bir ikilem yaşamıyorsunuzdur!.. Ara transferde takımı nasıl güçlendireceğinize ilişkin çalışmalarınızı daha şimdiden tamamlamış olmanız da ayrı bir beklentidir... Oysa Altay'ın bugün için tüm bu sorunları aşabilecek gücü var mıdır? Türkiye Futbol Federasyonu'na olan borcu kapatıp, ara transfer yapabilecek midir? Görünen o ki, eldeki ekonomik koşullarla bu işler yapılamayacaktır... Ayrıca bir tarafta da, taraftarın takıma olan küskünlüğü vardır... O halde, başkan Taşpınar, neye güvenerek şampiyonluk sözü vermektedir? İşte bu sorunun yanıtını vermek çok güçtür. Vardır bir bildiği kuşkusuz!.. "Bu takımı ben düşürdüm, çıkaran da ben olacağım" dediğine göre, elinde bir sihirli değnekle dolaşıyor olmalı!.. Bugünkü görünümle şampiyonluktan söz etmek olanaksızdır... Altay taraftarı hiç kuşkusuz ki, takımından her daim şampiyonluk bekliyor. Ne var ki bugün içinde bulunulan koşulların değişmesi ile bu beklentinin son bulması olasıdır... Şampiyonluk kimseye ikram olarak sunulmuyor!.. Sandıktan da kurultay çıktı! Osman Koçbey, 16. kurultaydan kalan sigarasını CHP müzesine bağışlayabileceğini söylüyor. on çalkantılarla birlikte S CHP yine kurultay sürecine girerken Balıkesirli partili COŞKUN YAMAN BALIKESİR CHP’de yine kurultay gündemi oluştururken, Balıkesir’de bir partili, yıllar önce dedesinden kalan bir sandığı temizlerken, 14 Aralık 1962 tarihinde gerçekleştirilen 16. kurultay için özel olarak yaptırılmış sigara paketi buldu. Pakette, CHP’nin 6 okuyla, Mustafa Kemal Atatürk ve o kurultayda bir kez daha genel başkan seçilen İsmet İnönü’nün birlikte çektirdiği fotoğraf yer alıyor. Tarihi eserlere meraklı Osman Koçbey, paketin kendisine adının açıklanmasını istemeyen bir partili tarafından armağan edildiğini belirterek, “Bu sigara pa keti ve içindeki sigaralar benim için büyük değer taşıyor. Emekli maaşım bin 200 lira. Ama bana emekli maaşımın beş katını, hatta on katını verseler bu paketi yine elimden çıkarmam. Ama CHP müzesine bağışlayabilirim. Çünkü CHP benim için büyük bir değer taşıyor ve CHP’siz bir ülke düşünemiyorum” diye konuştu. Paketin içinde 38 sigara olduğunu belirten Koçbey, “Bu sigaraların hepsinde de CHP yazıyor. Aradan neredeyse yarım yüzyıl geçmiş ama sigaralar sapasağlam duruyor. Ben bu sigaraları içmem ve kimseye de içirmem. Bu bir tarihi eser. Bu sigara paketini CHP istemezse, çocuklarıma ve torunlarıma bir anı olarak bırakabilirim” diye konuştu. Osman Koçbey n.tokdemir@hotmail.com C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear