23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

22 OCAK 2010 CUMA c ’den SERDAR KIZIK I Baştarafı 1. Sayfa’da ulusalcı çizgisi belli. Drank’ın, pek altı çizilmese de diaspora karşıtı, sol ve antiemperyalist kimliği ortada. Her ikisinin yok edilmesinin kimlerin çıkarına denk düştüğünü, ölümlerinden sonraki süreç ortaya koyuyor. Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak, gücünü tüketmek, direncini kırmak ve sonunda tam anlamıyla teslim almak amacıyla işlenen cinayetlerin arkasında aynı güç söz konusu: “Emperyalizm” ve onun “gladyo” benzeri örgütleri... Bu yapının egemenliğinin sürdüğü ülkede, faili meçhul cinayetlerin tümüyle aydınlatılmasını beklemek ne ölçüde gerçekçi ? Bakmayın iktidar yandaşı dinci ve liberal kalemşörlerin sahte demokrasi söylemlerine. Bu çerçevede iktidar karşıtlarını sindirmeye, devre dışı bırakmaya yönelik bugünkü Ergenekon soruşturmasının, Gladyo gerçeğini sergileyeceğini sanmak, boş bir beklenti olmalı... Bir yanıyla 12 Mart ve 12 Eylül darbe mağdurlarını, Gladyo işkencelerinden ve tezgahlarından geçen anti emperyalistleri, Kemalistleri bir takım farklı güçlerle aynı torbaya atan anlayış, derin devlet yapılanmasındaki karanlık ilişkileri, siyasal cinayetleri ortaya çıkarabilir mi? Hem, çok partili düzene geçildiğinden beri Türkiye’nin kendi çıkarını kollayan bir derin devleti kaldı mı acaba? Kalsaydı bugün varı yoğu yabancıların eline geçmiş bir ülke olur muydu? Ya da “derin devlet” diye kastedilen yapının ipleri kimlerin elinde? ??? Gelelim Alçı’ya... Urla Belediyesi’nin Necati Cumalı’yı anna etkinliği kapsamında düzenlediği “medya” konulu panelde TGF ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel, gazeteci Ümit Zileli, Hasan Tahsin ve Alçı’yla bir panelde buluştuk. İlk sözü alan Alçı, medyadaki kadın çalışanların durumuna değindi ve hemcinslerinin yönetim kademelerinde engellendiğini söyledi... İkinci sırada söz alırken, demokrasi söylemini dillerinden düşürmeyen bazı kadın yazarların, ülkede hemcinslerini toplumsal yaşamda öteleyen, neredeyse ikinci sınıf gören zihniyete karşı hiç bir şey yapmadığına değindim. Aynı zamanda medyadaki yandaş, yalaka tayfayı, dinci ve liberal işbirliğini ve suskun, seyirci kalanları anlattım. Diğer konuşmacılar da benzer görüşleri dile getirdi. Alçı, dünkü “İzmir’de Robinson Crusoe” gibi yalnız kaldığını anlatan yazısında paneli değerlendirmiş. Daha ilk dakikadan başlayarak siyasi “ortamdan” şikayetçi olmuşum, (oldum). “Tetikçi gazeteciler” demişim, (dedim). “Türkiye elden gidiyor” imasında bulunmuşum! Benden sonraki konuşmacılar tansiyonu daha da yükseltmiş! Oturum, “Kurtuluş Savaşı ön hazırlığı”na dönüşmüş! Şöyle anlatıyor daha sonra olanları: “...Sözlerim kalabalığı hareketlendiriyor. ‘Yandaş bu’ diye mırıldanmalar başlıyor, bazıları yüksek sesle eleştiriyor beni. Bazıları ‘içimizdeki vatan haini’ bakışları atıyor... Karşımdaki topluluğun çoğu yüksek eğitimli. Hepsi Atatürkçü ve vatansever olarak tanımlıyorlar kendilerini. Ve büyük bir korku içindeler...” Panelde Alçı’ya “vatan haini bakışları” atanları görmedim! (Aslında bu bakışların nasıl olduğunu ve görüldüğünü de bilmiyorum.) Ama kendisine yönelik izleyicilerden gelen bir kaç sözlü tepkiye karşı çıkarak, diğer panelistlerle birlikte herkesin istediği gibi düşüneceğini ve sözlerinin engellenmemesi gerektiğini belirttim. Korku meselesine gelince, Alçı’nın, sözünü ettiği korku imparatorluğunu yaratanları birinci derecede muhatap alması gerektiğini düşünüyorum. Uğur Mumcu’nun dediği gibi, “Korkakların her gün, cesurların bir kez öleceğinin” de bilincindeyim. Alçı’nın yalnızlığına gelince... Özellikle medyada kendisini gibi düşünen bir çok kalemi dikkate alırsa, bu hissiyata kapılmasına gerek yok. Panellerde karşılaşacağı bir kaç ufak tepkiyi de, “demokrasi gereği” sineye çekmeli. Baksanıza Egemen Bağış bile, üniversitede 2 dakikayı aşmayan tepkilere, “demokrasinin gereği” diyor. Öte yandan bu ülkede, ne 12 Eylül darbesinin ardından işkencelerde, tecritlerde, cezaevlerinde, ne de devlet memurluğundan atılırken kendimi yalnız hissettim. Haksızlıkları, yoksulluğu, adaletsizliği algıladığımdan bu yana süren düzen muhalifliğimi, yalnızlığa kapılmadan, “Bir gün Türkiye ve dünya daha güzel olacak” diye sürdürüyorum. 3 Pazar günkü kongre, CHP içindeki ekiplerin ilçe bazında son kapışmasına sahne olacak Bornova’da son tango HAKAN DİRİK Bu hafta sonu yapılacak seçimlerle CHP İzmir'de ilçe kongreleri, büyük oranda tamamlanacak. Pazar günkü Bornova kongresi, CHP içindeki ekiplerin ilçe bazındaki son kapışmasına sahne olacak. Partideki gruplar, halen ilçe başkanlığını yürüten Ertürk Çapın ile Enver Dündar arasındaki mücadele üzerinden güçlerini göstermeye çalışacak. İl kongresine verdiği delege sayısının fazlalılığı nedeniyle önem kazanan Bornova'da öncelikle büyükşehir ve ilçe belediye başkanı farklı adayların arkasında. İzmir Büyküşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Dündar'ı destekliyor. Bornova Belediye Başkanı Kamil Sındır ise Çapın'ın destekçisi. Genel Sekreter M evcut ilçe başkanı Ertürk Çapın ile Enver Dündar arasındaki mücadele, grupların il kongresine yönelik hesaplarına da son şeklini verecek. gibi algılanıyor. Çünkü iki açıklamada da sakınılan nokta Genel Başkan Deniz Baykal'ın “çekişmenin tarafı” gibi görünmesi. Oysa CHP kurultayında bir genel başkanlık yarışı beklenmiyor. Ancak partinin hiyerarşisine hangi ekolün hakim olacağı konusunda çekişme olacağı biliniyor. İzmir'deki kongre sürecinde de bu çekişmenin “öncü sarsıntıları” yaşanıyor. Ancak süreç içinde yaşanan ittifaklara ve “zemin değiştiren” siyasetçilere bakılırsa ideolojik ayrım, çekişmenin yalnızca Önder Sav ekibi olarak bilinen grup da Dündar'dan yana tavır alıyor. Bornova kongresinin ardından gözler il kongresine çevrilecek. Burada Önder Sav ekibi ile MYK üyesi Mehmet Ali Susam'ın başını çektiği oluşum arasındaki çekişme iyice kendini hissettirecek. CHP İzmir İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu ve Aziz Kocaoğlu, ayrı ayrı yaptıkları açıklamalarla söz konusu çekişmeyi yalanlıyor. Ancak bu açıklamalar, “ayrışmanın kanıtı” AYRIŞMANIN KANITI küçük bir unsuru gibi görünüyor! CHP İzmir’de ekipler savaşı son olarak Buca ve Konak’ta kendini göstermişti. Konak’ta Sav ekibi, hem kongreyi kazanmış, hem de ilçe seçim kuruluna yapılan itirazları bertaraf etmişti. Buca’da benzer senaryo yaşanmış, ancak ilçe seçim kuruluna yapılan itirazlar, yine aynı kurulun aldığı “seçimler” iptal kararını geri çekmesiyle sonuçlanmıştı. CHP İzmir'de yarın Bayındır, Menemen ve Menderes'te de kongre yapılacak. Hafta sonunun ardından geriye yalnızca önümüzdeki günlerde yapılacak Dikili, Selçuk ve Çiğli ilçeleri kalıyor. İlçe kongereleri tamamlandıktan sonra il kongresi için tarih belirlenecek. SIRA İLE GELİYOR KRİZ VURDU Aydın’ın üçte biri icralık ayı, bir S önceki yıla oranla yüzde 30 arttı. TEVFİK AKBAŞ AYDIN Aydın Barosu Genel Sekreteri Avukat Feridun Bekir Uysal, 16O bin kişinin oturduğu Aydın’da icra takibine uğrayan kişi sayısının 2009 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 30 artarak 36 bin 313’e yükseldiğinin belirtti. 2005 yılında Aydın İcra Müdürlüğü aracılığıyla yapılan yıllık icra takibi sonucunda 15 bin, 2006’da 14 bin 500, 2007’de 21 bin, 2008’de 26 bin 787, 2009’da da 36 bin 313 kişinin icralık olduğunu belirten Uysal, “Bunların üzerine başka şehirlerden icraya konularak Aydın’a gönderilen dosyaların da eklenmesi ile rakam yaklaşık 42 bini buldu” dedi. Kentte icra takibine uğrayan kişi sayısının 2009 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 30 arttığını açıklayan Uysal, “İlçelerimizde de durum farklı değildir. 2009 sonu itibari ile açılan icra dosya sayısı büyük ilçelerimiz olan Nazilli’de 15 bin 639, Söke’de 11 bin 651, Çine’de 3 bin 56, Didim’de 5 bin 369 ve Kuşadası'nda 14 bin 934 olmuştur. Dikkate değer bir başka nokta da, tahsilat oranlarının düşük kalmasıdır. Bunu da bir sonraki yıla devreden dosya sayısından anlıyoruz. İcra müdürlüklerinde devredilen dosya sayısı 70 bine yakındır” diye konuştu. Toplumda suçlu sayısının da hızla arttığını savunan Uysal, Aydın merkez ilçede 2008 yılında cumhuriyet başsavcılığınca takip edilen dosya sayısı 14 bin 812 iken geçen yıl bu rakamın 15 bin 63’e, ceza mahkemelerinde açılan dava sayının da 5 bin 28’den 6 bin 6’ya çıktığını sözlerine ekledi. c İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına İLHAN SELÇUK Genel Yayın Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ Ege Bölge Temsilcisi: SERDAR KIZIK Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: MİYASE İLKNUR Editör: HAKAN DİRİK Görsel Yönetmen: OĞUZ YILDIZ İlan: ZUHAL ALTUNGÜNEŞ YAYIMLAYAN: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul İSTANBUL: Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 İZMİR: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Pasaport/İzmir Tel: 0 232 441 12 20 (10) hat Faks: 0 232 441 87 45 BASKI: DPC İzmir Tesisleri Ege Caddesi No: 36 SarnıçGaziemir DAĞITIM: YAYSAT Ege Caddesi No:36 SarnıçGaziemir serdarkizik@cumhuriyet.com.tr eposta: izmir@cumhuriyet.com.tr Cumhuriyet Gazetesi’nin parasız ekidir. Haftada bir gün yayınlanır. C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear