26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

6 SPOR GÜNDEMİ 31 TEMMUZ 2009 CUMA Arka Bahçeden Notlar... NÜVİT TOKDEMİR Güneş, kum ve deniz insanı başkalaştırıyor bu mevsim. Yaz çiçekleriyle donanmış bahçelerde, kuytu koylarda aşklarını paylaşıyor, yaşıyor gençlik... Ege'nin mavi sularına atıyorlar kendilerini bir coşku ve neşe içinde. Cıvıl cıvıl seslerle doluyor sahiller; kuş sesleriyle buluşuyor güzelim gülüşler. Güneşin yakıcılığında, o görkemli kumsala bırakıyorlar bedenlerini. Hepsi birbirinden güzel, sevecen. Gülümseyen gözlerinde, dudaklarında tatilin ve yaşayıp paylaştıkları aşkın mutluluğu var. İzmir'in arka bahçesi Çeşme'de ve Alaçatı'da bir farklı yaşanıyor gündüzler ve geceler. Yüzme, sörf, yelken, su kayağı, basketbol ve tenis dolu günleri, gecelerin çılgınca eğlenceleri tamamlıyor. Ne yani bunlar spor değil mi? Alaçatı sahillerinde yüzlerce çocukgenç ve yetişkin sabahın ilk ışıklarıyla birlikte kimisi hocalarının denetiminde, yetişkinler kendiliklerinden sörflerini rüzgara bırakıyor. Çeşme'nin ön yüzünde Altınyunus Marina ve Yıldızburnu'nda sabah ve öğle sonrası miniklerin yelkenlerini rüzgarla doldurduğunu görebiliyorsunuz. Yine sabah saatleriyle birlikte bu doğal güzellikten yararlanmak ve yaşamlarına yaşam katmak için sahillerde ve kır yollarında yürüyen yüzlerce insanla karşılaşıyorsunuz. İşte size spor aşkı! Paşa Limanı'nda Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü (GSGM) Kamp Merkezi var. GSGM Gençlik Merkezi'ne bağlı olarak geçtiğimiz yıllarda başlatılan 'yaz kampı' uygulaması, dönemsel olarak bu yıl da sürdürülüyor. Yurdun dört bir köşesinden gelen gençlerin birbirleriyle kaynaşmasını, kalıcı dostluk ve arkadaşlıkların kurulmasını sağlayan bu aynı zamanda eğitici yaz kampının önemi yadsınamaz. Geçtiğimiz hafta Van, Sivas ve Malatya'dan gelen gençler kamp merkezinde eğitmenlerinin denetiminde çeşitli etkinlikleri coşku içinde gerçekleştirdiler. Buraya kadar her şey güzel... Bir nokta dikkatimizi çekti. Üç otobüs dolusu genç çocuğu 15002000 kilometre uzaktan getiren ve götürecek olan sürücüler ile yardımcıları otobüslerinin bagajında konaklıyor ve yemeklerini kendi olanaklarıyla yapıyorlardı. Çocuklarımızı emanet ettiğimiz insanlara bir yatak, bir kap aş çok mu görüldü ne? Neymiş, gönderen il valiliğinin anlaşması böyleymiş. Bu nasıl mantıktır? İnsan anlamakta zorlanıyor... Arka bahçeye güneş, kum ve deniz ile bütünleşerek spor yapmak için gelip de çalışmak zorunda kalanlar da var kuşkusuz. Onların ki tam bir öykü. Afyon Emirdağ'lı, 18 yılını İsviçre'de geçirmiş 'Kara Murat' bunlardan biri. Bir ev alıp Çeşme'ye sörf aşkı ve su kayağı yapmak için yerleşen gurbetçi, elinde avucunda ne varsa yitirince, şimdi evlere su taşır olmuş. "İşte benim sörf ve su kayağı dünyam" diyor Kara Murat... Ama sörf dünyasını hiç terketmeyeceğini biliyor. Çünkü onun yaşamı sörf yapmaktan geçiyor!.. Kimbilir daha nice gizli kalmış öyküler vardır arka bahçede!.. DATÇALI BADAL KARDEŞLER, 60 YILDIR EKMEĞİNİ DENİZDEN ÇIKARIYOR ‘Deniz bizim hürriyetimiz’ MEHMET EM N BERBER 80’lik delikanlılar, ‘Deniz bizim her şeyimiz. Ekmeğimiz, aşımız, hürriyetimiz’ diyor. n.tokdemir@hotmail.com DATÇA Süleyman ve Mehmet Badal kardeşler... Biri 80, diğeri 82 yaşında. 60 yıl önce 810 tonluk ahşap teknelerde kürek çekerek başladıkları denizcilik yaşamını, bugün Datça’da sürdürüyorlar. Dile kolay tam 60 yıldır balıkçılık yapıyor Badal kardeşler. Her sabah erken saatlerde balıkçı barınağına bağlı “Boşver Kara Mehmet” adlı tekneleriyle Datça’nın yakın sularında kısmetlerini arıyorlar. Ağabey Süleyman dümende, “ya kısmet” derken, kardeşi Kara Mehmet teknenin orta yerinde bulduğu bir boşlukta o gün kullanacakları yemleri hazırlıyor. Badal kardeşler için balığa çıkılan her gün, aynı zamanda geçmişe yapılan bir yolculuk gibi. Yıllar önce tuttukları 3040 kiloluk mercan, 1012 kiloluk orfozlar ve lahozlar 35 kiloluk ahtapotlar yok. “Kalmadı artık, bitti. Balık soyu tükendi” derken, bir yerde geçmişe duyduğu özlemi de dile getiyordu Süleyman Badal. Kara Mehmet, “Bazen hiç tutmadan döndüğümüz de oluyor” diyor: “Biz eskiden oltalarımızı balıkların ağzına atardık. Atmamızla çekmemiz bir olurdu. Bir günde 3040 kilo balık tuttuğumuz çok Badal Kardeşler, 'Boşver Kara Mehmet' teknesiyle denize açılıyor. olmuştur. Fener Adası'nın etrafından iki tur atar,1015 kiloluk orfozlar, lahozlar tutarak dönerdik eve. Ama para etmezdi o zaman. Şimdi para ediyor ama bu defa balık yok. En çok 35 kilo malaş, hanyos, izmarit gibi balıklar tutuyoruz.” Süleyman ve Mehmet kardeşler, Datça’nın yaşayan tek balıkçıları. Kendilerinden sonra bu işi meslek olarak sürdürecek kuşakların geleceğine inanmıyorlar. “Bir biz kaldık” diyor Süleyman Badal ve sürdürüyor konuşmasını: “60 yıldır bu işi yapıyoruz. Eskiden Datça’nın kara ile bağlantısı olmadığı zamanlarda, bütün erzaklarımız denizden gelirdi. Biz dört kürekçi 810 tonluk teknelerle karaya erzak, malzeme taşırdık. Şimdiki gi bi motor yoktu. Kara ile hiçbir bağlantımız yoktu. O gün, bu gündür bu mesleğe devam ediyoruz. Etmesek açlıktan ölmeyeceğiz ama kahve köşelerinde çürümek de istemiyoruz. Vakit geçiriyoruz. Deniz bizim her şeyimiz. Ekmeğimiz, aşımız, hürriyetimiz. Deniz olmazsa biz şimdiye çoktan ölmüştük.” Dümende ağabey Süleyman, denizin en küçük hareketini gözlemlerken, Kara Mehmet'in ağzından laf dirhem dirhem çıkıyor. Tekneye adını veren Kara Mehmet’e “Boşver”in nereden geldiğini soruyorum. Yılların çilesinin yansıdığı yüzünde küçük bir gülümseme belirdi ve “Bizim başımıza gelenler roman olur beyim. Az çekmedik. Rodos hapishanelerinde yattık. Elimizden tutan olmadı. Ölümle burun buruna geldiğimiz oldu. Ne fırtınalar, ne dalgalar gördük. Şans eseri yaşıyoruz şimdi” diyor. Daha da anlatacak gibi, ama sonra “Boşver!” demekle yetiniyor. Deniz canlıları her gün biraz daha azalıyor. Mercan, barbun, sinarit, orfoz, lahoz gibi balıklar artık denizin çok uzağına gittiler. Bazı balıklarınsa nesli tükenmek üzere. Datçalılar, lokantalarda kolay kolay bulunmayan deniz balıklarını hâlâ yiyebiliyorsa, bu biraz 80’lik balıkçı delikanlıların, Süleyman ve Mehmet kardeşler sayesindedir. Konak’ta bisikletli ayrıştırma İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Konak Belediyesi'nin, 2005 yılında başlatılan ambalaj atıklarının geri dönüşümü projesi kapsamında Mithatpaşa, Alsancak ve Güzelyalı semtleriyle birlikte 25 bin konuta ulaştığı bildirildi. Belediyeden yapılan açıklamaya göre ev ve işyerlerinden toplanan kağıt, karton, cam, metal ve plastik ambalajlar evsel atıklardan ayrıştırılarak ekonomiye kazandırılıyor. Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, programa yeni alınan Alsancak bölgesiyle birlikte günlük 100 ton atığın ayrı toplanmaya başladığını söyledi. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Çevko Vakfı'yla ortak yürütülen proje doğrultusunda toplama ağını daha da büyütmeyi hedeflediklerini belirten Tartan, geri dönüşüm sağlanarak doğal kaynakların korunmasına destek verildiğini belirtti. Özel araçlarla toplanan atıkların, araç trafiğinin yoğun olduğu bölgelerde bisikletli ekipler tarafından evlerden alındığını bildiren Tartan, geri dönüşüm konusunda duyarlı davranan yurttaşlara da verdikleri destek nedeniyle teşekkür etti. C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear