26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

8 MAYIS 2009 CUMA 5 D E N İ Z C İ ‘Arkamda halk var’ bir örneğidir” diyor. Yaşanan sıkıntılara karşın dik durmaya çalıştığını kaydeden Tatı, “Şu ana Ercan Tatı, yıllar sonra kadar 15 bin iş başvurusu geldi. CHP'yi Buca'da iktidara taşısa Yolda beni durdurup, yakama da, şu sıralar “yalnızları” oynuyapışıp iş isteyenler oluyor. Buca yor. İlçe örgütü, partilileri, çok geri kalmış. Belediyede sisbazı meclis üyeleri, belediye çalıtem yok. Personel çalışmıyor. şanları ve AKP'lilerin baskısı alGeçirdiği depresyondan ötürü tında olduğunu söyleyen hiç kimse eline kalem almıyor. Buca Belediye Başkanı Tatı, arArkadaşlarım ne kadar 'oturtkasında sadece Buca halkının maya' çalışsalar da ben ayaktaolduğunu düşünüyor. yım. Cemil Şeboy döneminde 17 milyon lira borcu bulundubelediyeye bezginlik gelmiş. Perğu belirtilen, yaklaşık bir aylık sonel çok boş bırakılmış. Millet sürede 15 bin kişinin iş başvurubirbirini sevmiyor. Geçen hafta su yaptığı, 20 bine yakın kişinin piknik yaptım 'barışsınlar' diye de kutlamaya geldiği Buca'ya ancak yine kavgalar başladı. başkan seçilen Tatı, sıkıntılı günBen her gün çalışanları ip ler yaşıyor. “Acilen projeler için atlamaya götüremem ki!” yorufinansman bulmamunu yapıyor. ya başlayacağım” Belediye çalışandiyen Tatı, belediların bir çoğunun ye içinde yaşanan Buca Belediye zamanında gerginliklerin hizBaşkanı Ercan Tatı; AKP geldiğini ve kendimet üretmelerini bazı meclis üyeleri, si aleyhine çalıştıengellendiğini söypartilileri ve ğını düşünen Tatı, lüyor. Mecliste olilçe örgütünün ve madığı sürede parti belediye kendi partisinin içinde tavır alan çalışanlarının meclis üyelerinin grubun, kendisini karşısında yer de karşısında ol“diktatör” gibi analdığını, buna duğunu belirtiyor. lattığı söyleyen Tatı, “Bana diktatör karşın, ilçe halkının “Sadece yanımda Bucalı halk var” yakıştırmasını yadesteğiyle diyen Tatı, şunları panlar Aziz Kocahazırladıkları vurguluyor: oğlu'nun, 'şu koyaşama projeleri “Artık borçları misyona şu, bu kove bizi aşağıya çekmisyona bu' diyegeçireceklerini meye çalışanları alrek oylama yapmasöyledi. dırmadan önüme dan karar vermesi bakacağım. İlk iş karşısında sesini çıolarak projelerime karmadılar. Ancak finansman sağlamanın yolunu beni neredeyse vampir ilan edearıyorum. Bunu da yapacağımı cekler” diye konuşuyor. biliyorum. Öncelikle Buca'ya Şu ana kadar kafasını sıkıntımetronun gelmesi gerekiyor. İzlardan kaldıramadığını ve belemir Büyükşehir Belediyesi'nin diyenin borcunun 17 milyon TL bu süreci hızlandırmasını istiyoolduğunu söyleyen Tatı, “Bu ruz.” Bucaspor'un 5 yıl içinde borç beni korkutmuyor. İçişleri Süper Lig'e çıkacağına inanan Bakanlığı'ndan hesapların inceTatı, takımın 1970'lerdeki Trablenmesi için denetçi talep ettim. zonspor efsanesi gibi olacağını Henüz bir yanıt gelmedi. Ataçünkü altyapının çok güçlü oltürk maskı için 4 milyon TL, yeduğunu söylüyor. Tatı, “2 yıl bu ni yapılan stat için ise 14 milyon ligde kalmayı başarabilirsek, 5 TL ödememiz gerekiyor. Stat yıl içinde Süper Lig'e çıkarız. için ödeme yapmasaydım, stadı Çünkü altyapıdan gelen çocukyapan firma hesaplarımıza haciz larımız çok iyi. Süper Lig koyduracaktı. Yapılan stat 7 bin takımlarında olmayan bir altyakişilik. Bucaspor birinci lige çıkpıya sahibiz. Bucaspor'un tı. Bu stat bu lig için yeterli değil. geleceği çok parlak” diyor. 'Ben yaptım oldu' zihniyetinin EMRE DÖKER Buca’da erken başlayan tartışmalar, Belediye Başkanı Tatı’yı yıldırmıyor Denizde Adaletsizlik ÜNAL BENLİALPER “Denizcilik Müsteşarlığı Merkez ve Bölge Müdürlükleri 7. Koordinasyon Toplantısı’’nda denizcilik sektörü ile ilgili önemli konular görüşülmüştü. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın da hazır bulunduğu toplantıda gündeme gelen konulardan birisi de,Türkiye’de amatör denizciliğin sevdirilmesi ve deniz kültürünün toplum içinde yaygınlaştırılmasının gerekliliği ve önemiydi. Yıldırım, bunun için yerel yönetimlerle ortak çalışmalar yapılarak yönlendirici ve özendirici projelerin hazırlanıp, en kısa zamanda uygulamaya geçilmesinin önemini vurguladı. Ama söylenenlerin hepsi havada kaldı ve yeni sezona girerken de değişen hiçbir şey olmadı. Eğer böyle giderse, artık yat bağlama limanlarımızda Türk bayrağı dalgalandıran tekne görmek mümkün olmayacak. Her nedense pırlantadan KDV’yi kaldıran iktidar, amatör denizciliğimiz önündeki en büyük engel olan yüksek MTV’yi normal seviyelere indirmemekte bu kadar ısrarcı davranıyor. Üstelik iki kere MTV alınıyor. Yanlışlar bununla kalmıyor. Boyu 6 metre olan bir tekne ile aynı motor gücüne sahip olan 12 metre tekne aynı vergiyi ödüyor. Bu çok yanlış ve haksız bir uygulamadır. Ama yatına yabancı bayrak çektin mi, ödeyeceğin vergi koca bir sıfır. Türk bayrağını dalgalandırdın mı, maliyenin vergi bombardımanına hazır olun. İnsanı tekne aldığına pişman ederler bilmiş olun. Yeni vergilendirmeyle ilgili çalışmalar dört yıldır devam etmesine rağmen, halen mutlu sona ulaşılamamıştır. Meclise AKP ve CHP’nin sunduğu harç önerisinden de olumlu bir cevap çıkmamıştır. Amatör denizciliğin önündeki en büyük engel olan MTV için hazırlanan teklif metni meclis raflarında beklemeye devam etmektedir. Maliye Bakanlığı ile Denizcilik Müsteşarlığı konuyla ilgili mutabakata vardıklarını söyleseler de belirsizlik yıllardır sürmektedir. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Ekim 2008’de amatör denizciliğin önündeki en büyük sorunun aşılacağını söyleyerek, bundan böyle teknelerimizde Türk bayrağının dalgalanacağı müjdesini bir kere daha kamuoyuna duyurmuştur. Aradan geçen sekiz aylık süre içinde hiçbir olumlu gelişme olmamıştır. Böylece İzmir Çeşme’den yola çıkan “Çakabey Türk denizcilik ateşi” Binali Yıldırım tarafından söndürülmüştür. Sayıları on binleri aşan ve sahibi Türk olan teknelerin yüzde 70’inde yabancı ulusların bayrakları dalgalanmaktadır. Bu çok üzücü ve onur kırıcı bir görüntü sergilemektedir. Günümüzde AB ülkelerinin hiçbirinde amatör tekne sahiplerinden KDV'den başka vergi alınmamaktadır. Ülkeler kendi bayraklarının dünya denizlerinde dalgalanması ve tekne üretiminin artması için vatandaşlarına bütün kolaylıkları ve olanakları sağlarken, bizde ise tekne satın alan adeta cezalandırılmaktadır. Denizcilik kültürünün henüz oluşmadığı ve yaygınlaşmadığı ülkemizde, eğer bürokratların bu vurdumduymazlığı böyle devam eder giderse, sorun daha yıllarca güncelliğini korur. unalkaptan@hotmail.com Kadınlar sokağa çıkmasın! ASUMAN ABACIOĞLU Karabağlar Belediye Başkanı Kürüm 'Gece yarıları dışarıda olursanız öldürülebilirsiniz bu ülkede, ya da kısa etekler ve açık elbiseler giyiyorsanız tacize uğrarsınız... Ama sonra hiç şikayet etmeyin; çünkü toplumun bakış açısına göre kabahat sizde!..' C M Y B C MY B İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ın öldürülen genç kızın ailesine yönelik “Kızlarını neden takip etmiyorlardı? Sizin kızınız olsa kaçta eve gelmesini istersiniz” şeklindeki sözleri, aslında Türk toplumundaki genel bir anlayışın dile getirilmesiydi. Türk toplumundaki erkek nüfusun büyük bölümünün düşüncesi bu yöndedir ve ne yazık ki, kadınlar arasında bu sözlerden dolayı dehşete kapılanların sayısı da pek fazla değildir. Bu düşünce kabaca, kadınların başına gelen taciz ve diğer olumsuzluklarda kendilerinin de payı olduğu görüşünü savunur. Celalettin Cerrah, “Siz olsanız, kızınızın erkek arkadaşının evinde gece geç saatlere kadar kalmasına izin verir misiniz?” diye sorarken kendisininkiyle birlikte toplumun da bakış açısını ortaya koyuyordu. Öldürülen genç kızın, bu korkunç sona ulaşmasında ailesine ve kendisine pay biçiyordu. Gece geç saatlere kadar dışarıda kalan genç kızlar, başlarına gelecekleri hak etmiş oluyorlardı bir yerde. Yani gece yarıları dışarıda olursanız öldürülebilirsiniz bu ülkede; bu beklenebilecek bir şeydir. Ya da kısa etekler ve açık elbiseler giyiyorsanız tacize uğrarsınız; bu da kaçınılmazdır. Sonra hiç şikayet etmeyin; kabahat biraz da sizde demek isteniyor. Türk toplumundaki bu yaygın düşünce, sadece genç kızları hedef almaz; kadınların her yaşta karşısına çıkan engelleyici bir tavırdır. Yani şuna inanır toplumumuz; kadınlar öyle hangi yaşta olursa olsun fellik fellik orta larda dolanmamalı; oturup evinin işine bakmalıdır. Bunu gösteren bir olay İzmir’de yaşanır. Bir grup yaşını başını almış kadın arkadaşlarıyla buluşmuş, gezmeye gidiyorlardır. Zar zor belediye otobüsüne binerler; konuşup gülüşürler. Yine aynı yaşlarda bir erkek de nedense bu durumu uygunsuz bulur ve çatar; “Bu yaşa gelmişsiniz ne işiniz var dışarılarda? Oturun evinizde; işiniz gücünüz yok mu sizin?” Ancak adamcağız baltayı taşa vurmuş; çoğu öğretmen emeklisi olan çetin cevizlere çatmıştır. Başına neler geleceğinin farkında değildir. “Sen de yaşlısın senin ne işin var dışarılarda o zaman?” diye başlar kadınlardan birisi ve gerisi de devamını getirir. Adamca ğız, bir otobüs dolusu kadının azarlarından bezmiş halde ilk durakta otobüsü terk eder. Bu örnekte görüldüğü gibi Türk toplumu kadına her yaşta evde oturmayı telkin eder; dışarıda olmak, başına gelecekleri hak etmek demektir. Kadınlara yönelik taciz ve tecavüz cezalarında yakın bir geçmişte “tahrik nedeniyle indirime” gidilmesi de hukuk sistemimizin bu görüşle uyum içinde olduğunu gösteriyordu. Avrupa Birliği’ne uyum çerçevesinde bu tür yasalarda kadınlar lehine düzeltmeler yapıldı, ancak zihniyetin hala aynı kaldığını görüyoruz. Belki de asıl niyet, bu yasalarda yapılan değişikliklerden vazgeçip yine geriye dönülmesidir. Küçük çocuğa tacizden yargılanan Hüseyin Üzmez davasında “ruhsal açıdan zarar görmüştür” yönünde görüş bildirdiği için istifa etmek zorunda bırakılan adli tabip olayında bunun ipuçları verilmiştir. Toplumumuz, küçük çocuklara ve kadınlara yönelik cinsel taciz ve tecavüz olaylarının gizli kapaklı kalmasını istemektedir. Dehşet uyandıran bir ikiyüzlülükle de bu tacizlerin sorumluluğunu kadınlara yüklemektedir. Bunun sonu nereye varacaktır? Gelecekte kadınlar yanlarında erkek olmadan dışarıya çıkamayacaklar mıdır? Kadınların bir araya gelip bu zihniyeti “otobüsten atmaları” gerekmektedir. ‘Zamana ihtiyacımız var’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)İzmir’in yeni ilçelerinden Karabağlar’ın Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm, söz verdikleri projeleri yaşama geçirmek için zamana ihtiyaç duyduklarını söyledi. Karabağlar’ın yeni kurulan belediye olması nedeniyle bazı zorluklarla karşı karşıya olduklarını, ancak bunların kendilerini korkutmadığını vurgulayan Kürüm, 3 ay içinde işleyişin tamamlanacağını, bu sürede ilçede yaşayanlardan anlayış beklediklerini söyledi. Karabağlar’ın, Konak Belediyesi'yle mal, personel bölüşümü çalışmalarının devam ettiğini dile getiren Kürüm, seçim öncesi ortaya koydukları projeleri hayata geçirmek için kendisinin Sıtkı de sabırsızlandığını, Kürüm ancak zamana ihtiyaç duyduklarını belirtti. Kürüm, “Henüz geçici hizmet binamızı dahi yeni belirleyebildik. İzmir’in en büyük ilçe belediyesini oluşturuyoruz. Ancak, aynı zamanda da bütçesi ve ekonomik imkanları da az olan bir belediyeyiz. Bu nedenle mevcut imkanları en iyi ve en ekonomik şekilde kullanarak, verimliliği en üst düzeyde tutmamız gerek. Bu süreçte özellikle geçici belediye hizmet binasına yerleşim, kadroların oluşumu, işçi ve memurlarımızın yeni görevlerinde maksimum verimlilikle çalışmaları zaman alacak. Geçici hizmet binamıza yaklaşık 1 ay içinde yerleşmeyi hedefliyoruz. Burada birimlerimizin büyük bir bölümünü tek bir merkezde toplayacağız. Yer sıkıntımız nedeniyle bazı birimlerimiz hala Konak Belediyesi’nin binasında hizmet veriyor. Bu da bir takım aksamalara yol açabiliyor. Yaklaşık bir ay içinde fiziki şartlarla ilgili sorunlarımızı aşmayı hedefliyoruz” dedi. Kadroları oluştururken yasa gereği Konak Belediyesi’nden mevcut 318 memur, 239 kadrolu işçinin Karabağlar’a aktarıldığını kaydeden Kürüm, “Anlaşmamız gereği personeli yarı yarıya paylaşacağız. Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan ile belediye şirketleri Konbel ve Marbel’in paylaşımı ve şirket devrine ilişkin prensipte anlaştık. Ancak bunun için İçişleri Bakanlığı’nın da resmi onayını bekliyoruz” diye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear