Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 K O N U K 10 NİSAN 2009 CUMA İzmir'deki kaldırımlar, engellilerin kullanımına uygun biçimde yeniden düzenleniyor Yol Haritası SALİM ÇETİN 29 Mart yerel seçimleriyle, ülkemizdeki yerleşim yerlerine binlerce yönetici seçildi. Şimdi gözlemek gerekiyor; hangi tür yöneticilik anlayışı egemen olacak? Birgül Ayman Güler’in deyimiyle “menajer tipi yöneticilik”mi, yoksa “ulusal ihtiyaçlara göre yöneticilik” mi? Kuşkusuz bunların çoğunu gördük daha çok da göreceğiz. Kentlerimizi Dubai’ye benzetmeye çalışan, imar ve konut politikasını gökdelen kent girişlerindeki “avm çizgisi” etrafında belirleyen çok yönetici hayatımızın bir yerinde olacak Bunun karşısında insan sıcaklığını ve tarihi geçmişimizi göz önünde tutan “Çarşı, bedesten, üretici pazarı” gibi mekanları kentin kalkınmasında ve kişilik bulmasında öne çıkaran başkanlar da göreceğiz. Birinci tipteki yönetici kenti pazarlama peşindedir, iyi pazarlamak gerekiyor ki küresel rekabetten pay alabilsin. İş böyle olunca kentin ya da yerleşim yerinin her yanı onun için rant alanıdır; orada ihaleler, taşerona verilerek iş yapma en doğal bir iştir. Bu anlayışta halkın çıkarı, çalışanların sosyal hakları, insani ilişkiler, yerleşim yerinin tarihsel geçmişi elde edilecek ranta göre konumlanır. Eğer bu sayılanların rant getirme özelliği yoksa sıralamaya girme şansları bile olmayabilir. “Menajer belediyeci” müthiş bir rekabet anlayışı ile “Benim şehrim seninkinden daha iyidir” yarışına girmiş, bu yarışta bizim geleneklerimizde olan iyi komşuluk ilişkileri, saygı gibi kavramlar yok olup gitmiştir. Uzaktan bir başka kenti kötülemek olağan hale gelmiştir. Zarafet ve incelik kabalığa ve hoyratlığa yerini bırakmıştır. İşin kötüsü yukarıda sayılan yönetici tipini en çok da “muhafazakar” denilen geleneklere bağlı, insan ilişkilerine önem verdiğini söyleyen sağ anlayışlarda görüyoruz. Onlar için gökdelen azlığı İzmir’in gelişmemişliğini gösterir. Yerel yönetimlerin demokrasinin beşiği olduğu doğrudur ama, son yıllarda kentlerde gelişen güç ilişkileri bu önermeyi neredeyse tehlikeye sokacak boyuttadır. Cemaatler, yapsatmüteahhitler, göçle gelenlerin haklı olarak politikayı bir “tutunma” alanı olarak gören anlayışı bu kavramı yeniden irdelememizi gerektiriyor. Halkı gerçekten örgütleyecek ve karar verme mekanizmalarına katacak yöntemlerin bulunması gerekiyor ki demokrasi fideliği boy verebilsin. Varoşlara yardım sorunu da neredeyse arapsaçına dönmüş durumdadır. Sanki varoşta yaşayan, zenginin yardımseverliğine muhtaç ve o sadakayı almak durumundadır. Oysa orada oturanların emekçi olduğu sistemden kaynaklanan zafiyet nedeniyle bu duruma düştüğü en azından sosyolojik bir vakadır. Dolayısıyla buralara önerilen “kurtuluş” reçetesi, bu insanların çalışması, iş görmesi ve üretmesi esası üzerinden olmalıdır. Sadece fakire yardım anlayışı bu çağın çözümü olamaz. Sonuçta başta da söylediğimiz gibi yeni yöneticilerimiz hem geleneksel anlayışlara önem verecek, yatırımları gözetecek dünyayı da takip edecek bir zihinsel haritayla yola çıkarsa başarılı olur, öbür türlüsü “altı şişhane üstü kaval” olur. Engeller kalkıyor... Kent merkezinde başlayan çalışmada tırtıklı yapısı ile tekerlekli sandalyelerin kaymasını önleyen, uzun ömürlü ve aşınmaya karşı dirençli Bergama granit taşı kullanıldığı bildirildi. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir kent merkezindeki cadde, meydan ve bulvarların kaldırımları, engellilerin kullanımına uygun biçimde yeniden düzenleniyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden yapılan açıklamaya göre, buralardaki özürlü rampaları; tekerlekli sandalyelerin kaymasını önleyen, uzun ömürlü ve aşınmaya karşı dirençli Bergama granit taşından yapılıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi Basın Danışmanlığı'ndan verilen bilgiye göre, engellilerin yaşam kalitesini artırmak için çalışma yürüten yerel yönetim, kaldırım düzenlemelerinde uyguladığı projeyle “engelli dostu belediye” unvanını pekiştiriyor. Kent içindeki cadde, meydan ve bulvarlarda, yaya geçişlerinde ve ana caddeleri kesen sokak başlarında mevcut rampalar sökülerek yerine standartlara uygun özürlü rampaları yapılıyor. Özürlü rampalarında tırtıklı yapısı ile tekerlekli sandalyelerin kaymasını önleyen, uzun ömürlü ve aşınmaya karşı dirençli Bergama granit taşı kullanılıyor. Böylelikle görsel olarak özürlü rampalarına standart getirilmiş oluyor. Özürlü rampalarının bulunduğu bölgelere de trafik işaretlemeleri yapılıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi ekipleri, bugüne kadar Atatürk Bulvarı’nın Alsancak Limanı’ndan Konak Pier’e kadar olan bölümünde; Cumhuriyet, Talatpaşa Bulvarı ve Gündoğdu Meydanı’ndaki çalışmaları tamamladı. Önümüzdeki günlerde Fevzipaşa ve Gazi Bulvarı’nda çalışmalar başlayacak. Proje etap etap İzmir genelinde uygulanacak. Uygulama, daha önce yardım almadan kentmerkezinde dolaşmakta zorluk çektiklerini dile getiren engelliler tarafından olumlu karşılandı. C M Y B C MY B