27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

2 7 H A Z İ R A N 2 0 0 8 C U M A / Y I L : 4 / S A Y I : 1 9 5 Özellikle Aliağa’da konuşlanan fabrikalardan çıkan atıkların ve ağır metallerin İzmir’in yeraltı sularını kirlettiği vurgulanıyor SUYA ‘AĞIR’ TEHDİT İzmir'in içme suyundaki arsenik oranı tartışma konusu olurken, kentin kuzey aksından yeraltına sularına karışan ağır metallere dikkat çekiliyor. EMRE DÖKER İzmir’de arsenikli suyun tartışıldığı bir dönemde, özellikle Aliağa’daki demir çelik fabrikaları ve bölgedeki altın madenciliğinin yarattığı tehlikeye de dikkat çekiliyor. Uzmanlar kentte her yıl 300 bin ton demir çelik atığı çıktığını, İzmit’teki İZEYDAŞ’a ait tehlikeli atık yakma tesisinin kapasitesinin ise 40 bin ton olduğunu vurguluyor. Açık ortamda biriktirilen atıkların zehirlerinin, yeraltı sularına karıştığı belirtiliyor. A R S E N İ Ğ E E K S Ü R E ! EKOSİSTEME KARIŞIYOR Demir çelik fabrikalarının en yoğun olduğu bölge olan Aliağa’da bugüne dek 12 milyon ton tehlikeli atık birikmiş durumda. Fabrikaların, verimli toprakları köylülerden alarak atık depolama alanlarına dönüştürdükleri, buralarda cüruf dağları oluştu İzmir Valiliği, arsenikli su tartışmalarıyla ilgili açıklama yaptı. 2021 Haziran tarihlerinde Sağlık Bakanlığı Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü, İZSU, Hıfzısıhha Bölge Müdürlüğü ile il sağlık müdürlüğü uzmanlarından oluşan dört ekibin, metropol ilçelerdeki 50 farklı noktadan örnek aldığı bildirildi. Analiz sonuçlarına göre Karşıyaka, Çiğli, Bayraklı ve Bornova'daki bazı örneklerde, yönetmelikte yer alan eşik değerlerin üzerinde arsenik bulunduğunun belirlendiği kaydedildi. Açıklamada, “Bunun üzerine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın ek süre verilmesi istemi, değer lendirilmek üzere Sağlık Bakanlığı’na gönderilmiştir. Arsenik miktarının yönetmelikte belirtilen değerlerin üstünde çıkan kaynaklarla ilgili olarak, valiliğimizin değişik tarih ve sayılı yazıları ile gerekli ve yeterli tedbirlerin alınması hususu İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na bildirilmiştir. İlimiz şehir içme ve kullanma suyu analizlerinin, Hıfzısıhha Bölge Müdürlüğü’nce uygun periyotlarla yapılması için gerekli talimatlar verilmiş olup, elde edilecek tahlil sonuçları, düzenli aralıklarla gereği için büyükşehir belediye başkanlığına ve kamuoyunun bilgisine sunulacaktır” denildi. rıştığını belirten Barka, “Bunların yüzde 30 demir tozu, yüzde 2 ile 7 kadarı kurşun, yüzde 7 ile 20 kadarı çinko. Ergitilen metalin içinde demir, kurşun ve çinko çok yüksek oranlarda bulunur. Bunlar, sularımıza karışarak bitkilere, hayvanlara ve insanlara olumsuz etkiler yapıyor. Hangi metaller varsa canlılar ona göre hastalanıyor. Aliağa Horozgediği Kostet yöresinde demir çelik fabrikaları bulunuyor. Bunlar atıklarını önceleri fabrika alanları yığdılar. Bu alan yetmedi oradaki verimli tarım arazilerini köylülerden aldılar. Oralara yığdılar. Oralar da yetmedi. Bunların üzerine fabrikalar yapıyorlar” diye konuştu. 4 KAT FAZLA KANSER Demir çelik fabrikalarından saatte 150 ton elektrikli ark ocağı tozu atıldığını bunların yok edilemediğini de vurgulayan Barka, şunları söyledi: “İzmir’de yılda 300 bin tondan fazla ağır metal atığı çıkıyor. Hepsi İZAYDAŞ’a gönderdiklerini söylüyor ancak tesisin yıllık 40 bin ton kapasitesi bulunuyor. Bu atıkları ne yapacaklarını bilmiyorlar. Avrupa’da bu işler yasaklandı. Tüm demir çelik fabrikalarını Marmara ve Ege bölgelerinde yığdılar. Gemi sökümünü de Aliağa’da yaptırıyorlar. Gelecek nesiller yaşayamayacak, kanserden kırılacaklar. Şu anda Aliağa’da Türkiye ortalamasının 4 katı kanser hastası var.” ğu vurgulanıyor. Buradaki tozların rüzgarın etkisiyle havaya, yağmurun etkisiyle de yeraltı sularına karıştığı belirtiliyor. Kimya Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Ertuğrul Barka, içme suyuna arseniğin yanı sıra bir çok ağır metalin de karış ma olasılığı bulunduğunu anımsatarak, buna demir çelik fabrikaları ve altın madenleri atıklarının neden olabileceğini söyledi. Şuanda Aliağa’da 12 milyon ton ne yapılacağı bilinmeyen ağır metal atığı olduğunu, bunların yağmur ve rüzgarla ekosisteme ka Murtaza sahneyi sevdi! İZBETON çalışanlarının oluşturduğu tiyatro grubu, Orhan Kemal’in eseri Murtaza’yla bir kez daha sahneye çıkmaya hazırlanıyor. I 7 Ütopyanın peşinde... 15. kez düzenlenen Ütopyalar Toplantısı’nın adresi yine Karaburun. ‘Geçmişten geleceğe Türkiye’ başlığı altındaki toplantılarda ‘Nasıl bir Türkiye düşlüyorsun?’ sorusuna da yanıtlar verilmeye çalışılacak. I SAYFA 8 EGE’DEN Zanaattan sanata toprak... Her şeyi başlatandır aslında toprak ve toprağın ateşle dansıyla başlar çömleğin öyküsü... Çıplak ayağı ile önündeki tornanın pedalına basıyor. Bu işte öylesine usta ki üzerinde kırmızı çamuru şekillendirdiği torna, hep aynı hızla dönüyor. Hünerli ellerini çamurun ortasına batırıyor, göz açıp kapayıncaya kadar çamur yükseliyor, sihirli parmakların her hareketiyle çamur çömleğe dönüşüyor. İnsanlığın bilinen ilk sanatlarından olan çömlekçiliği eski çağlardan bugüne değişmeyen yöntemle sürdüren usta, çömleği tornadan çelik tel yardımıyla kesiyor, yerine yeni çamur toprağı alıp, aynı hızla ve beceriyle SERDAR AĞIR I Devamı SAYFA 3’te C M Y B C MY B çömleğe dönüştürüyor. Tezgahlarda artık insan gücünün yerini elektrikli motorlar alsa da Menemen'de geleneksel üretim yapan atölyelere rastlanıyor. Üstelik burada yeni kuşaklar, diğer yörelerin aksine bu ince işçiliği sürdürmeye meraklı. Ayrıca Menemenli ustalar, işin salt zanaat yönüyle değil, sanat yönüyle de ilgili. Buranın ustaları, sanat eğitimi görmemiş olmalarına karşın ürettikleri eserlerle sergi açma gözüpekliğini de gösteriyor. Menemen atölyelerinde, boyları 20 santimetreden 1.5 metreye kadar değişen, çömlek, küp, bardak, testi ve güveç gibi işlevsel mutfak gereçleri bir yana, son yıllarda Hitit ve Frig gibi Anadolu’nun en eski formlarını tekrarlayan hediyelik eşyalar da üretiliyor. Büyük kentlerde, hatta Avrupa’da hediyelik eşya mağazalarında yer bulan Menemen işi testiler, antik formda çanak ve çömlek ürünleri bölgenin en önemli gelir kaynağı. İlçede bulunan büyük ölçekli birkaç yer ise bahçe çömleği üretip Avrupa’ya ihraç ediyor. Ayrıca dışarıdan gelen bazı sanatçıların yardımı ve katkılarıyla işlerinde yetkinleşip duvar panoları ve artistik çalışmalar yapan atölyeler de var. Suyun İki Yüzü SERDAR KIZIK Su, yaşamın en değerli hazinesi. İnsanlık, son dönemde susuzluk sorunlarıyla uğraşıyor. Öyle ki bazıları, gelecek savaşların petrol değil, su için çıkacağını söylüyor. Her ülke, bu konuda yeni stratejiler
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear