21 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 15 KASIM 2009 PAZAR 10 DIŞ HABERLER MERVE ARKAN Avrupa Birliği (AB), yeni anayasasõ olan Lizbon Anlaşmasõ’nõn geçen ay İrlanda’da düzenlenen ikinci referandumda kabul edilmesiyle “küresel güç” olma yolunda önemli bir engeli aştõ. AB Anayasasõ’nõn 2005’te Fransa ve Hollanda’daki halkoylamalarõnda reddedilmesiyle büyük hayal kõrõklõğõna uğrayan birlik, Lizbon Anlaşmasõ’nõn halka sunulduğu tek ülke olan İrlanda’daki ilk referandumun ardõndan anlaşmanõn kabulü için büyük çaba harcadõ. Lizbon Anlaşmasõ’na karşõ çalõşma yürüten sol parti ve gruplarõn oluşturduğu Lizbon Anlaşmasõ Referandumuna Karşõ Kampanya direktörü ve İrlanda İşçi Partisi üyesi Padraig Mannion, Lizbon Anlaşmasõ uyarõnca birliğin karar süreçlerinin merkezileştirilmesiyle küçük ülkelerin söz sahibi olamayacağõnõ söylüyor. AB’yi sermayenin birliği olarak tanõmlayan Mannion, ilk referandumda anlaşmayõ reddeden İrlanda halkõnõn fikrini değiştirmesinde AB’nin propaganda ve baskõsõnõn büyük rol oynadõğõnõ belirtiyor. Mannion e-postayla yaptõğõmõz söyleşide, neden Lizbon Anlaşmasõ’na karşõ olduklarõna dair sorularõmõzõ yanõtladõ. - AB, Lizbon Anlaşması’yla neyi amaçlıyor? Bazı Avrupa ülkelerinin bu anlaşmayla birliğin gücünü kendi ellerinde toplamayı amaçladığını düşünüyor musunuz? PADRAIG MANNION: Lizbon Anlaşmasõ, eski Fransa Cumhurbaşkanõ Valery Giscard d’Estaing’in yönettiği AB’nin Geleceği Konvansiyonu’nda oluşturulan, ancak kabul edilmeyen AB Anayasasõ’nõn yerini almak üzere hazõrlandõ. Birliğin güçlü ülkeleri, sömürgeci geçmişleri ve büyük ekonomileriyle geniş bir AB içinde kendi güçlerinin azalmasõnõ istemiyorlar. Bu nedenle eşit haklara sahip ortaklardan oluşan bir birlik onlarõn istediği bir şey değil. Bu güçlü ülkeler, açõk ve demokratik ilkelere dayanan “halkın Avrupası” fikrine de karşõ. Bu nedenle AB’nin kurallarõ ve yapõsõ, bir grup güçlü ülkenin birliğin karar sürecine hâkim olmasõnõ sağlayacak şekilde düzenleniyor. Özellikle anlaşma kapsamõnda, AB Dõşişleri Bakanlõğõ kurulmasõnõn ne kadar antidemokratik bir süreç olduğuna, silah endüstrisine verilen önceliğe, kurulmasõ planlanan AB ordusuyla NATO arasõndaki benzerliğe dikkat çekmeye çalõşõyoruz. Bağımsızlığı engelliyor - Lizbon Anlaşması üye ülkelerin bağımsızlığını nasıl etkiliyor? - Üç şekilde etkiliyor. İlk olarak, AB’ye üye ülkelerin çok geniş bir alanda, özellikle ekonomi, kamu hizmetleri ve emek piyasasõyla ilgili politikalarda hangi kurallarõ izleyeceğini belirliyor. Bu politikalar, özelleştirmenin ve ulus ötesi şirketlerin önünü açmayõ amaçlõyor. İkinci olarak, anlaşma devletlerin dõşişlerinde bağõmsõz hareket etmesini engelliyor. AB Dõşişleri Bakanlõğõ kurumunun kurulmasõ, uluslararasõ konularda AB adõna tek bir ses çõkmasõna yol açacak ve 27 üye ülkenin kendi adõna konuşmasõnõn önüne geçecek. Üçüncü olarak da, Lizbon Anlaşmasõ’na göre AB Bakanlar Konseyi’ndeki karar sürecinde oybirliği ilkesi yerine yeterli çoğunluk ilkesi benimsenecek. Bu şu anlama geliyor. Eskiden bir ülke kendi ulusal çõkarlarõna zarar verecek birçok kararõ veto edebilirdi, ancak anlaşmayla artõk böyle bir hakka sahip olmayacaklar. - ‘Avrupa’nın entegrasyonu’ ve ‘Federal Avrupa’ kavramlarının Avrupa halkları için anlamı nedir? - Siyasal olarak iki kavram arasõnda bir fark olsa da, Avrupalõ emekçiler için ikisi de günlük hayatlarõnda tam bir yõkõmõ ifade ediyor. Biz her zaman AB’nin sermayenin birliği olduğunu ve antidemokratik olduğunu vurguladõk. AB’nin genişlemesi ve entegrasyonu her zaman şirketlerin çõkarlarõna göre düzenlenmektedir. Sonuçta AB politikalarõ, ücretlerin düşmesini ve emekçi kesimlerin haklarõnõn azaltõlmasõnõ amaçlõyor. AB entegrasyon yolunda ilerledikçe, zenginlerle fakirler arasõnda uçurum daha da büyüyecek, bazõ ülkelerde işsizlik artacak. Böylece işçiler başka ülkelere göçecek ve ücretler daha da düşecek, ya da işletmeler bulunduğu ülkeyi terk edecek ve yine ücretler düşecek. Bu durum Avrupa’da ciddi bir toplumsal karmaşayõ beraberinde getirir. ‘Korku yaratarak evet çõkardõlar’ - İrlanda halkı ikinci referandumda neden fikrini değiştirdi? MANNION - 2 Ekim 2009’daki ikinci referandumda “evet” oyu verenlerin oranõ, Haziran 2008’deki ilk referanduma göre yüzde 46’dan yüzde 66’ya yükseldi. Bu çok büyük bir fark. Bunun birçok nedeni var. AB ve İrlanda hükümeti, ikinci referandum sürecinde birlikte hareket etti. Hükümet ve AB Bakanlar Konseyi Haziran 2009’da ortak bir deklarasyon imzaladõ (Brüksel Deklarasyonu). Bunun amacõ insanlarõn ilk referandumda “hayır” oyu vermesine yol açan nedenlere karşõ bir politika oluşturmaktõ. Hükümet, “Evet Kampanyası” ve medyanõn büyük bölümü, resmi bir anlamõ olmayan bu deklarasyona büyük önem verdi. Birçok insan bu propagandadan etkilendi ve “hayır” oyu vermelerine neden olan sorunlarõn ortadan kalktõğõna inandõlar. Evet Kampanyasõ, “İrlanda’nın AB içindeki statüsü”ne vurgu yaptõ. İrlanda’nõn çok küçük bir ülke olmasõna karşõn (AB nüfusunun ve ekonomisinin yüzde 1’ini oluşturuyor), bizim iktidar koridorlarõnda “büyük oyuncular” olduğumuz, hayõr oyunun ise bizi “hiç kimseye” dönüştüreceği izlenimi yaratmaya çalõştõlar. Dublin’deki Avrupa Komisyonu Ofisi, “AB Bilgi Kampanyası”na inanõlmaz büyük paralar harcadõ. AB Parlamentosu’nun kaynaklarõ da, Evet Kampanyasõ’na yardõm etmek üzere harcandõ. Örneğin Hõristiyan Demokratlar, Sosyal Demokratlar ve yeni muhafazakâr liberaller, Evet Kampanyasõ için afişler ve bildiriler bastõ. AB’nin büyük üyelerinden birçok yetkili Lizbon Anlaşmasõ’nõn İrlanda ekonomisi ve iflas etmiş bankacõlõk sektörü açõsõndan önemi üzerine konuşmak üzere İrlanda’ya geldi. Tüm bunlar halk üzerinde evet oyu vermeleri için büyük baskõ yarattõ. Biz insanlarõn fikir değiştirmesindeki en büyük nedenin “korku” olduğunu düşünüyoruz. Lizbon Anlaşmasõ’nõn ekonomide iyileşme ve iş imkânlarõnõn artmasõ için “reçete” olduğu, anlaşmayõ reddetmenin ülkede ekonomik istikrarõ riske sokacağõ yönündeki propaganda çok güçlüydü. Tüm bunlar işini düşünen emekçileri, çocuklarõnõn geleceğini düşünen aileleri ve eğitimini düşünen gençleri etkiledi. Hükümet halkın kararını kabul etmedi - İrlanda’da ikinci referandum sürecinin demokratik olduğunu düşünüyor musunuz? - Kesinlikle hayõr. Her şeyden önce ikinci defa referandum düzenlenmesinin demokrasiye tamamen aykõrõ olduğunu düşünüyoruz. İrlanda hükümeti, halkõn 12 Haziran 2008’de demokratik yollarla verdiği “hayır” kararõnõ hiçbir zaman kabul etmedi. O tarihten itibaren, İrlanda hükümeti ile AB liderleri, şirketleri ve medyasõ hep birlikte kararõ tersine çevirmek için her yolu denediler. - Sizce AB ve İrlanda hükümeti referandum öncesinde halka verdikleri sözleri tutabilecek mi? Bu mümkün değil. AB’nin milyonlarca kişiye iş verme ve ekonomiyi düzeltme ihtimali yok. Ayrõca İrlanda AB’nin militarizasyonu sürecinin ve silah endüstrisinin bir parçasõ haline gelecek ve uluslararasõ alandaki konumumuz yerle bir olacak. - Hayır Kampanyası kimlerden oluşuyor? - Kampanyanõn üç kanadõ var. Solcu ve ilerici gruplar, Roma Katolik Kilisesi içindeki bir grup ve sağcõlardan oluşan bir kesim. Solda İrlanda İşçi Partisi, İrlanda Komünist Partisi, Sinn Fein, farklõ Troçkist gruplar ile çeşitli barõş örgütleri kendi kampanyalarõnõ yürüttüler, ancak genel olarak “CAEUC/AB Anayasası’na Karşı Kampanya” adõ altõnda birlikte çalõştõk. Sol siyaset ve partiler İrlanda’da yeterince güçlü olmasa da, “Hayır Kampanyası” içindeki en hareketli grup bizdik. Katolik grubu temsil eden “Cóir” (Adalet), İrlanda’yõ yeniden “geleneksel Katolik değerlere bağlı” bir topluma dönüştürmek istiyor. Ayrõca Lizbon Anlaşmasõ’nõn kabulüyle İrlanda’da kürtajõn yasal olmasõndan endişe ediyorlar. Sağcõlarõ ise işadamõ Declan Ganley ve partisi “Libertas” grubu temsil ediyor. Declan Ganley, zamanõnda Margaret Thatcher’õn ekonomi politikalarõnõ desteklemiş ve Baltõk ülkelerinde doğal kaynaklarõn özelleştirilmesinden para kazanmõş bir isim. Libertas, kurumsal olarak AB’ye karşõ değil ve neoliberal politikalarõ destekliyor. Lizbon’a da “demokrasi” sorunu üzerinden ve bağõmsõz vergi düzeni istedikleri için karşõ çõkõyorlar. Libertas, son AP seçimlerinde sosyalizm karşõtlõğõ üzerinden örgütlendi. İlk referandumda ön plana çõktõlar, ancak AP seçimlerinde yaşadõklarõ fiyaskodan sonra ikinci referandum öncesinde sadece iki hafta çalõştõlar. En büyük destek işçi sınıfından - Kampanyanıza İrlanda’da kimler destek verdi? Uluslararası alanda destek aldınız mı? - Ülkede Hayõr Kampanyasõ’na en büyük destek işçi sõnõfõndan geldi. İşçilerin yaşadõğõ bölgelerden gelen sandõklardaki oylarõn yaklaşõk yüzde 70’i hayõr oyuydu. Ancak evet oylarõnõn yüksek olduğu üst ve orta sõnõfõn yaşadõğõ bölgelerde referanduma katõlõm, işçilerin yaşadõklarõ bölgelere oranla daha yüksekti. Yurtdõşõndaki birçok parti ve örgütten, özellikle de uluslararasõ komünist hareketten büyük destek aldõk. Ancak birçoğu için bu dayanõşmayõ somut bir desteğe dönüştürmek zordu. AB ülkelerinde ve diğer ülkelerdeki sol partilerin çoğu, sadece kendi çalõşmalarõna yetecek kõsõtlõ kaynaklara sahip. Ayrõca Almanya, Yunanistan ve Portekiz gibi bazõ ülkelerde referanduma yakõn tarihlerde seçimler vardõ. AB’nin güçlü ülkeleri, Lizbon Anlaşmasõ’nõn tüm ülkeler tarafõndan onaylanmasõyla yõllardõr tartõştõklarõ “Avrupa Ordusu” projesini de hayata geçirmeyi hedefliyorlar. Son dönemde başta Fransa Cumhurbaşkanõ Nicolas Sarkozy olmak üzere birçok Avrupa liderinin dilinden düşürmediği “Avrupa Ordusu”, AB’nin askeri gücünü arttõrma, NATO’yla yakõn işbirliği ve daha militarist bir birlik haline gelme hedefinin bir parçasõ. Tarafsızlık hakkı kalmayacak Lizbon Anlaşmasõ’nõn kurulmasõnõ öngördüğü AB Dõşişleri Bakanlõğõ, birliğin dõş politika, savunma ve güvenlik başlõklarõnõ “üye ülkeler adına” belirleyecek. Ekonomik yönden daha zayõf ülkeler de kaynaklarõnõ Avrupa Ordusu’na seferber etmek zorunda kalacak, küçük ülkelerin Almanya ve Fransa gibi güçlü ülkelerin isteği doğrultusunda başlatõlacak ortak askeri operasyonlara itiraz etme ya da tarafsõz kalma hakkõ ortadan kalkacak. İrlanda’daki sol parti ve örgütlerin oluşturduğu “AB Anayasası’na Karşı Kampanya” grubu, Lizbon Anlaşmasõ’nõn yürürlüğe girmesinin ardõndan, Fransa’nõn herhangi bir Afrika ülkesine askeri operasyon düzenlemesi halinde, İrlanda askerlerinin de bu operasyona katõlabileceğine, İrlanda halkõnõn vergilerinin kendileriyle bağlantõsõ olmayan bu tarz operasyonlara harcanabileceğine dikkat çekiyor. Mannion, birliğin güçlü ülkelerinin, sömürgeci geçmişleri ve büyük ekonomileriyle geniş bir AB içinde kendi güçlerinin azalmasõnõ istemediklerini söylüyor ve ekliyor: “Bu nedenle eşit haklara sahip ortaklardan oluşan bir birlik onlarõn istediği bir şey değil. Bu güçlü ülkeler, açõk ve demokratik ilkelere dayanan ‘halkõn Avrupa’sõ’ fikrine de karşõ. Bu nedenle AB’nin kurallarõ ve yapõsõ, bir grup güçlü ülkenin birliğin karar sürecine hâkim olmasõnõ sağlayacak şekilde düzenleniyor.” MANNION: Lizbon Anlaşmasõ’nõn ekonomide iyileşme ve iş imkânlarõnõn artmasõ için ‘reçete’ olduğu, anlaşmayõ reddetmenin ülkede ekonomik istikrarõ riske sokacağõ yönündeki propaganda çok güçlüydü. Avrupa Ordusu kim için? Lizbon Anlaşması’na karşı çıkanlar, Avrupa Parlamentosu’nda düzenledikleri gösterilerde, üzerinde “İrlanda’nın hayır kararına saygı duyun” yazılı tişört ve afişlerle seslerini duyurmaya çalıştı. ‘AB antidemokratik bir birlik’ İrlanda’daLizbonAnlaşmasıkarşıtıgirişimindirektörüMannion,‘Genişlemeşirketlerinçıkarlarınagöredüzenleniyor’diyor AB karşıtı bildirilerde Merkel, Sarkozy ve Brown için soruluyor: “Bu kişilere güveniyor musunuz?” İrlanda İşçi Partisi üyesi Mannion, özellikle anlaşma kapsamõnda, AB Dõşişleri Bakanlõğõ kurulmasõnõn ne kadar antidemokratik bir süreç olduğuna, kurulmasõ planlanan AB ordusuyla NATO arasõndaki benzerliğe dikkat çekmeye çalõştõklarõnõ belirtiyor. İrlandalõ muhalifler geçen yõl, Sarkozy’nin ziyaretinde de anlaşmayõ protesto etmişti. Obama Güneydoğu Asya turunda Dış Haberler Servisi - ABD Başkanõ Barack Obama, Güneydoğu Asya turunun ilk durağõ Tokyo’da Japonya’nõn ileri gelenlerine yaptõğõ konuşmada, Kuzey Kore’ye nükleer silahlardan vazgeçme çağrõsõnda bulundu. Ülkesinin, dünyanõn hõzlõ gelişen bu bölgesiyle ilgilenmediği döneminin sona erdiğini belirten Obama, Çin’in güçlenmesini olumlu karşõladõklarõnõ söyledi. Obama, Japonya ve Güney Kore gibi müttefikleriyle ilişkileri daha da güçlendirmek, Çin ve Endonezya gibi ülkelerle ilişkileri geliştirmek istediklerini kaydetti. Tokyo’nun ardõndan Asya Pasifik ekonomi zirvesine katõlmak üzere Singapur’a geçen ABD Başkanõ, daha sonra Çin ile Güney Kore’ye gidecek. Peru-Şili casus krizi SİNGAPUR (AA) - Peru’da, Şilili iki askeri yetkilinin casusluk olayõna karõştõklarõ iddiasõyla tutuklanmasõnõn istenmesi üzerine iki ülke arasõnda diplomatik kriz patlak verdi. Peru mahkemesi, Şilili askeri yetkilileri, ulusal sõrlarõ ifşa etmeleri için Peru Hava Kuvvetleri’nde görevli Victor Ariza Mendoza’ya para ödemekle suçladõ. Mendoza’nõn casusluk iddiasõyla 15 gün önce gözaltõna alõndõğõ belirtildi. Şili Dõşişleri Bakanõ Mariano Fernandez ise, ülkesinin böyle bir casusluğa başvurmayacağõnõ söyledi. Gelişmeler üzerine Peru Devlet Başkanõ Alan Garcia ile Şili Devlet Başkanõ Michelle Bachelet’nin Asya Pasifik zirvesinde yapacaklarõ görüşme iptal edildi. Honduras’ta bombalı saldırı Dış Haberler Servisi - Darbenin ardõndan siyasi krizin yaşandõğõ Honduras’ta, darbecilerin yapõlmasõnõ istediği 29 Kasõm’daki seçimler öncesinde, oy pusulalarõnõn bulunduğu binaya el bombasõyla saldõrõ düzenlendi. Polis, “Amaç seçimi sabote etmek için seçim malzemelerini yok etmekti” dedi. Seçim komisyonu üyesi Enrique Ortez, bu olayõn vatandaşlarõ seçim sandõklarõna gitmekten alõkoymamasõ gerektiğini söyledi. 28 Haziran’da darbeyle devrilen, ancak daha sonra ülkesine gizlice dönen Devlet Başkanõ Manuel Zelaya ile birçok Latin Amerika ülkesi, seçimleri tanõmayacaklarõnõ açõklamõştõ. İran interneti takip edecek TAHRAN (AA) - İran polisinin, internet suçlarõyla mücadele etmek ve siteleri takip etmek üzere özel bir birim kurduğu bildirildi. Yerel basõnõn haberine göre, internet suçlarõ biriminin başõndaki polis yetkilisi Mihrdad Omidi, biriminin “yalanlarõn yayõlmasõ ve hakaretle de mücadele edeceğini” söyledi. İnternet suçlarõnõn yayõlmasõnõn polisi bu ortamdaki suçlarla karşõ karşõya bõraktõğõnõ ifade eden Omidi, 12 kişilik komitenin savcõlõğa bağlõ çalõşacağõnõ kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle