29 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DEĞÎŞEN DÜNYADAN H Ü S E Y İ N B A Ş 'Yasasız bir dünya'nın karapara aklayıcıları Banka ve vergi cennetleri 7O'li yıl- lardan bu yana önemli gelişmeler gösterdi. Amaç, Avrupa pazarlan- nın işlemesinin kolay laştırılması ve petrodolarların yeniden pazara so- kulmasıydı. Daha sonra hızlı birbi- çimde uyuşturucu kaçakçılığının kirli paralarının sığınağma dönüş- tü. Bu 'finans limanlan', özellikle Kuzey Amerika, Avnipa ve Asya sa- nayi ülkelerinin çevresinde oluştıı. Bunlann yaklaşık yansı tngiltere bayrağı aîtındadır. Ayrıca hemen her Avmpa ülkesi. bazen ulusal top- raklan üzerinde iş gören bu tiir fi- nans kuruluşlanna sahip bulunmak- tadır. Heryıl 320 milyar dolar. ulusla- rarası banka şebekesi tarafindan ak- lanmaktadır. Peki bu nasıl olmak- tadır? 'Yasasız Bir Diinya' adlı ki- tabında Jean de Maillard. bu sonı- yuyanıtlıyor. Son on yılın finans-politika da- valanyla ünlenen Fransız yargıç Renaud Van RuymbekeVe göre 'Pi- yasalar. finans odaklan. vergi een- netieri,dünyanınyenieft'iıdik*ridir.' Fransız yargıç, 'Temizvadakirn'pa- ranın kullanıldığı, giderek çok da- ha karmaşık, oe var ki paranın kay- nağı söz konusu olduğunda asla sır venneyen şebekenin benzersiz bir 'Atiası' sayılan 'Yasasız Bir Dfin- * ya'nınyanısıraltalyan AntonioGi- alaneWa,Bclçikalı Benoit Dejemep- pe, isvıçrelı Bernard Bertossa ve önsözleri kaleme alan ıkı Fransız yargıç, bayan Eva Joly ve Lauren- ce Vkhnievsky, soruşturmanm her zaman, vergi cennetlerinin kapısm- da durduğunu ya da çevre ülkele- rin bankaiannda ayağını sürdüğü- ne tanık olmuşlardır. Sözü geçen yargjçlann tümü 1996 "da Cenevre çağrısını imzalamışlar, ardından yüzlerce Avrupalı meslektaşlan da hükümetleri, konuyla ilgili yasala- n güçlendirmeye dav et etmişlerdir. îYargıçlar. şimdi kendısi de yargıç •olan Jean de Maillard tarafından yazılan kitapla kamuoyuna hi'ap , etmektedirler. Maillard, 'Finansal . pazarda bundan böyle ber şeye Ldn Mrdır. Zira artık hiçbir şeyi yasak- lamanın olaııağı bulunmamakt»* . . dır' diye yazmaktadtf. Yazar. şiftı? * diye değin yazılmamış bir biçımde _ tarih ve rakamlarla. özellikle de ay- nntılı haritalar eşliğinde, bu yargı- sını kanıtlamaktadır. lşte kitabın en ilginç bölümlennden parçalar: "Gercekten de yasadışı işlerin.en svadan biçimiyle sadece vergiden kaçmaya çahşan ve her gün el değiş- tiren sermaye kitlesinin i/ini sür- roek kolay değildir. Ka>nağı ister yasaL isterse yasadışı olsun. bu ser- maye kitiesi günlük 13(K) milyar do- fauı temsil etnıektedir. Bu rakam * Fransa'nın üç yülık bütçesine eşit- tir. Yansı uyuşturucu kaçakçılığın- dan gelen dtinyadaki yıllık yasadışı geürin 800 mily ar dolar oldıığu tah- mnedilmektedir." Yazar Maillard'a göre "Modem finans ve suç örgüt- leri. aynı hedefi anıaçlamaktadır. Her ikisinin de, gelismek için, kurai- bnn ve devlet denetiminin ortadan kaldınlmasına ihriyaçlan vardır. Bunlardan nirincKi etkinlik. ikinri- si savdanısızlık açısından gerekli- i dir. Böylece her vıl 320 milyar do- lar kara para aklannıaktadır. Bu rakam merkez bankaiannm rezerv- lerinin üçte birine eşittir." * Karaekonomininresmiekonomi- yi gemi azıya almış biçimde kirlet- mesine karşi ne yapılabilir? Salgı- nm ilk belirtileri kimsenin ayırdı- na varamadığı şekilde ortaya çıkmış- tı. Unutulmuş Sicilya'nm sıradan $ yargıçlan ltalyan de\ letini temelle- rinden sarmaya başladılar. Yirmi yıida örgütiü suçlar. Coppote'nın ölümsüzleştirdiğı 'Baba'lann folk- lorundan, uluslararası zirvelerin gündemine ulaşmıştı. Yargıçlar. ür- kiinç yüzünü ilk keşfettikîeri bir düzenin şaşkına dönen tanıklan ol- muşlardır. "'Bizyargıçlannsoruııı- hılugu, burada olduğu gibi, sadece gücsüziüğümiizün (anıklığıdır" di- ye teslim etmektedir Jean de Mail- lard. Yitıe de kaleme aldığı metin bazı çözümler ötıe sürmekten geri kalmamaktadır: "Finans vebanka- cthkta saydamhk yargıda işbirü- ği', 'uyum sağlamayan ülkelere yap- tmm", tekrarmda" uluslararası tica- retten men'\. Kttabın ekinde ünlü Cenevre çağnsının yanı sıra, 'Avru- pa'da vergi eennetlerimn ortadan kaldınlmasıyla ilgili manifesto da yer alıyor. Manifestonun yazarları salt yargıçlara değıl, Avrupa'nın in- şasının tamamlandığı şu günlerde. yurttaşlara da çağnda bulunuyor. Zira, 'euro'ya geçiş, kara parayla sa- vaş ve finansal sistemde reform için tek fırsaf. Aklama tekniklerinde peztnti 1- Aklanacak para gizlice Ca- iman adalanndaki bir şirket hesa- bına yatmlır. 2- Aklanan parayı yeniden ele geçirmesi gereken Boston'daki şir- ket, Caiman'daki şirketi dava eder ve ondan 10 milj'on dolartalep eder. Burada iki seçenek ortaya çıkar: Uzlaşmak ya da davayı kaybetmek. A - Dostane çözüm: Caiman'daki şirket, davadan vaz- geçilmesi karşılığında. 8 milyon dolar ödemeyi kabul eder. B - Dava ya da hakemlik: Caiman'daki şirket hüküm giyme- yi kabul eder, mahkeme ya da ha- kemin karar verdiği meblağı öder. Düzmece dava Teknik olarak, prensipte son de- rece de kolay. Düzmece davada ak- lamayı yapanın biri, aklanacak pa- ranın bulunduğu bölgede, öbürii ak- lanmış paranın gitmesi gereken ül- kede olmak üzere en az iki şirketi- nin olması gerekmektedir. Daha sonra yeteri kadar uzun bir zama- na ihtiyaç vardır. Çiinkü adaJet ya- vaş işlemektedir. Ama bu dert de- ğildir. Süreç, uluslararası ticarette son derece de yayguı olan •hakem- fige' başvurularak kısaltılır. Polisin, davanın düzmece olduğunu kanıt- laması hemen olanaksızdır: Kara mizaha bakın ki davayı kazanan şir- ketin elde ettiği tazminatın vergilen- dirilmesi hiçbir şekilde mümkün değildir. Böylece adalet. ister iste- mez, kara paranın yıkanarak birgü- zel aklanmasında düpedüz 'çama- şır makinesi' hizmeti vermiş olmak- tadır. Müzayedelerde düzmece satış Sanat eserlerinin ticaretinin de- netlenmesi son derecede güçtür. Zi- ra, eserin kimliğinin saptanması ko- lay değildir, hatta bazen bütünüyle olanaksızdır. Diger taraftan, bir sa- nat eserinin değeri son derecede sub- jektiftir. Dolayısıyladadogrulanma- sı oianagı yoktur. Çok sayıda akla- ma operasyonu sanat eserleri paza- rından geçer. O kadar ki bu bazen pazarda büyük fiyat artışlanna yol aç^r. J-Bif kaçakçı, müzayedeyeçağ- \&$sanat eseileri ya da prekolom- biyen veya Afrika heykelecikleri sokar. Bu eserlerin kimliğinin sap- tanması hemen hemen olanaksızdır. 2- Kaçakçı, satıştan önce suç or- tağına likit bir meblağ aktanr. 3- Kaçakçı sanat eserlerini mü- zayedede satar. Suç ortağı oniarı satın alır. Kaçakçı sanat eserlerinin karşılığı olarak aklamak istediği meblağ kadar para alır. Bu meblağ, ona müzayedeyi yöneten satış ko- miseri tarafından tevdi edilir. 4- Müzayededeki satıştan sonra, suç ortagı, sanat eserlerini onlann eski sahibi kaçakçıya verir, karşılı- ğında komisyonunu alır. 28 Haziran 1996'daki Gafı rapo- runda (G-7 tarafından oluşturulan sermaj'enin aklanması üzerine finan- sal hareketler grubu) şu satırlaryer almaktadrr "_sononsekizaydanbu yana büyük bölümü Rus bankala- nnın siparişinin karşıianmas iciniki Amerikan bankası tarafından Rus- ya'ya her gün >üz mihon dolayın- da kupür halinde dolar ihraç edil- miştir. Yeni kâğıt doiariann mikta- nnın yüksekliğinden. bufontannen azuıdan bir bölümünün Rus suçör- gütierinin ihbŞaonı karsdamak üze- re kullanıldığı anlaşümaktadır. Ak- si haide. Rus bankaiannm yepyeni Amerikan dolarlannı kasalannda saklamalannı izah ebnek mümkün değildir. Ters aklama I - Rus mafyası Sibirya petrolü- nü çalarak Rotterdam serbest paza- nnda 40 milyon dolara satar. 2- Para Londra'daki bir banka he- sabına yatınlır. 3- Rus mafyasının denetimi altın- daki banka aracılığıy la New York'ta- kı bir özel bankaya yeni kâğıt do- lariar sipariş edilir. 4- Londra, 40 milyon dolan, New York'taki özel bankaya aktanr. 5- New York Bankası federal re- zerv Board'dan 40 milyon dolarhk yeni kâğıt dolar satın alır. 6- Federal rezerv yeni dolarlan ve- rir. Para, mafya denetiminde Mos- kova'ya ulaşır ve yasadışı karanlık işlerin finansmanında kullanıhr. Kapıdan kapıya aklama Kara parayı büronuzdan çıkma- dan aklamanız da pekâlâ mümkün- dür. Bunun için hiç ortada görün- memesine karşm, bu tür işlerde ara- cılık yapan bir banka yeterlidir. Ak- lanacak para, kara parayı aklaya- cak olan muteber işadamma valiz taşıyan kuryelerle ulaştınlır. Ak- lanan para, aklayanın hesabına geçer. Kara paranın sahibi, uluslararası bir banka kartıyla, aklanan parayı 'kabukşjrketin' hesabından çeker. UEspress, Mayıs 1998 Çocuklar,meşin top ye çim sahada kan izleri-w- -yçüncü Dünya'nın de- m I ğişik üikelerinden, kü- m J çiik yaşlarına karşm I / ağır ve eziyetli işlerde ^ f c ! ^ zorla çalıştınlan on üç çocuk. Asya, Afrika ve Amerika'yı. bu arada ülkemizi de ziyaret ettiler. İlk adı- mını ocak ayında atan 'Çocuklaruı Sö- müriilmesine Karşı Dünya Yürüyü- şü'nün. Uluslararası Çalışma Örgü- tü'nün(ILO) Cenevre'deki yıllık kon- feransının başladığı haziran başmda so- na ermesı salt bir rastlantı değil. Bir- leşmiş Milletler'in Çocuk Haklan Kon- vansiyonu'nun onaylanmasından do- kuz yıl sonra, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün 'çocuklann, kabul edil- mesi olanaksız çalışma biçimlerinin ortadankaldınlmasıyla' ilgili yeni bir konvansıyona ona> vermesi söz ko- nusu. Dünyadaki 800 hükümetlerdışı ör- güt, kuruluş ve sendıka tarafından des- teklenen 'Çocuklann Dünya Yüriiyü- şü' Uluslararası Çalışma Bürosu'na göre gezegenin tümünde, zorlayıcı ol- duğu kadar haysıyet kıncı işlerde 250 milyon çocuğun çalıştınlması. bunla- nn 40 milyonunun ise düpedüz köle gibi kullanılmasınınönlenmesi konu- sunda hükümetlere baskı yapılması ve kamuoyunun dikkatinin çekilmesıni hedefliyordu. Mayıs ayında "Eğitiıne evet, evet, evet; çocuklann sömürülmesine hayır. havir, ha>ır!" belgısıvle ülkemize de ugra> an 'Çocuklann Dünya Yürüyü- şü'ne. başta hükümet olmak üzere, ko- nuya duyarlı olması gereken yetkili- lerce. daha çok 23 Nisan şenliklerinin de\amı çerçevesinde, renkli birgöste- ri olarak bakıldı. Oysa olay, ülkemiz \e dünya çocuklarının önemli bir bö- lümü için. Dickens'dan bu yana hâlâ kanayan, çözümü giderek daha da ola- naksız hale gelen büyük trajedilerden birinin dünyanın gözleri önüne serıl- mesini amaçlıyordu. "Eğitime evet, evet, evet; sömürüye hayır, hayır, hayır" teması iizerindeki çocuklann ilk 'Dünya Yüriiyüşü' Ye- s,Fpor malzemelerinin üç devi, Nike. Adidas ve Reebok'ıncirolan, 1989'dan 1994'e 30 milyar franktan (1 Fransız Frangı yaklaşık 42 bin TL) 50.4 milyar franga yükselmiştir. 1995'teNike'in net kân 2 milyar franga, Reebok'ın ise 1.1 milyar franga ulasmıştır. Endonezya'da Nike air Jordan spor ayakkabılannı altı yaşındaki çocuklar yarım franga üretmektedir. nı Delhı"de hükümetler dışı bir örgül olan South Asıan Coalıtion Against Chıld Senitude (SACCS) ile çocuk- lann korunması \ e kölelikle savaşla il- gili hükümetlerdışı örgütü ve 3. Dün- ya'ya yardım kuruluşu Anti-Slavery In- ternatıonal, UNlCEF'ın İş Haklan Fe- derasyonu \ebenzen örgüt ve kuru- luşlann ortak girişimiyle çeşitli kollar- dan oluşturulmuştu. Bu kollardan bi- n 17 Ocak'ta Manılla'dan hareketle, As- ya'yı bir uçtan öbürüne, Hindistan. Tayland, Pakistan. iran.Türkiyegüzer- gâhını ızlemiştı. Ikincısi 20 Mart'ta Cap'tan hareket ederek Afrika kıtası- nı geçmış. oradan da Mağrip ülkele- rine ve Fransa'ya ulaşmıştı. Üçüncü- sü ise 25 Subat'ta Sao Paulo'dan yola çıkarak Güney \e Kuzey Amerika'yı katetmışti. 'Yürüy üşün' sadece kapsamı \ e gü- zergâhı bıle gezegenin hemen hiçbir ülkesinin 'çocuklann zorla calışhn)- maa'nın sorumluluğunun dışında kal- madığını ortaya koymaktadır. Ancak bu konuda Asya'nın başı çektiğınden kuşku yok. Tüm dünyada çalışmak zo- runda bırakılan çocuklann yüzde 61 "i bu kıta üzerinde yaşıyor. Ne var ki or- talamaya vurulduğunda ön sırada Af- rika var. Kara Kıta'da. 14 yaşın altın- daki on çocuktan dördü çalıştırılıyor. Bu oran. Latin Amerika "da beş çocuk- tan biri durumunda. 'Yüriiyüşün' Fran- sa örgütleyicisi Michel Bonnet'ye gö- re gelişmiş ülkeler de bu büyük fela- ketten nasibini alıyor. Bu yüzden de > i- ne Bonnet'ye göre 'felaketin dünya51- çeğinde ortaya konması ve suçlanma- sı gerekiyor'. Ama bu konuda önlem almak kolay değil. Zira 'çocuklann çalıştınlması' dünya ekonomısıyle ıç içe. Hele küreselleşme ıdeolojisinin dayattığı rekabet ortamında 'çocuk emeğinin' sömürülmesinın önlenme- si düne oranla daha da güç. Zira. 'ço- cuklann çalışdnlması" ebeveynlerine zaman kazandırmakta, mal üretmek- te, çalışmalanylaen yoksul ailelereaz da olsa, gelir sağlamaktadır. UNICEF çocuk emeği kullanan sek- UNICEF çocuk emeği kullanan sektörleri saptamıştır. Bazı azgelişmiş ülkelerde çocuklar işgücünün üçte biri düzeyindedir. Ama çocuk emeğinin sömürülmesi en çok aile içinde olmaktadır. Çocuk burada k köle olarak' kullanılmaktadır. Çalışma süreleri sınırsızdır. Kötü beslenme, şiddet, çevreden soyutlanarak tek başına bırakılma, çocuğun günlük ekmeğidir. törleri saptamıştır. Bazı azgelişmiş ül- kelerde çocuklar işgücünün üçte biri düzeyindedir. Ama çocuk emeğinin sömürülmesi en çok aile ıçınde ol- maktadır. Çocuk burada 'köle olarak 1 kullanılmaktadır. Çalışma süreleri sı- nırsızdır. Kötü beslenme. şiddet, çev- reden soyutlanarak tek başına bırakıl- ma. çocuğun günlük ekmeğidir. Endüst- ri. ortaboy \e küçük ışletmeler. sokak işlen ve fuhuş da çocuklann genış öl- çüde kullanıldığı sektörlerarasındadır. Örneğın 10 Haziran'da Fransa'da başlayan Dünya Futbol Şampıvonası (Mondıal) fırsatıyla. Batı ülkelerınde çocuk emeğinin sömürülmesine kar- şı savaş veren çeşitlı kuruluşlar. özel- likle Güney Asya ülkelennde y erel ta- seron fırmalar aracılığıy la spor mal- zemelen üreten \e bunlan tüm dünya- da pazarlayarak mılyarlarca dolara \ a- ran muazzam kârlar elde eden Nike. Reebok. Adidas gibı büyük markala- nn boykot edilmesi yönünde kampan- ya yürütmektedirler. Rakamlar şaşırtıcıdır. Spor malze- melerinin üç deu. Nike. Adida.s \e Reebok'ıncırolan. 1989'dan 1994'e30 dır. Mondiai'ın çevresinde dönen pa- ralann toplamı, basında çıkan haber- lere bakılırsa Türkiye bütçesinın üçte birine, yanı 2 katnlyon lOOtrilyonaeşit olan ürkünç boyutlardadır. Fızık güç, becen. dayanıklılık, teknik gıbı sporun soylu niteliklenni barındırmasına kar- şm futbol. aynı zamanda ticaretin en hay asız bıçimıyle at oynattığı alanlar- dan bıridir. Ama bu. madalyonun sa- dece "partak" yüzüdür. Öbür y üzde. azgelişmiş ülkelenn spormalzemele- rı yanı sıra son derece 'makbul' 'hand made' meşın toplarda, bınbır yokluk ıçınde ızbe kov uklarda zorla işe sürü- len küçük çocuklann kanlı alınterlerı var. Yaşamasevıncininengüzel vean- lamlı sımgelerınden bın olan 'çocuk vetop' o ül^e çocukları için oyun dc- gıl. gerçek birlrajedidir. Dünyada üre- tılen futbol toplannın yüzde 80'i. ge- zegenin yeni nükleergücü Pakistan'ın zorla işe sürülen çocuklannın ellerin- den çıkmaktadır. Merkezi Brüksel'de bulunan Uluslararası Özgür Sendika- lar Konfederasyonu'ndan (C'ISL) Luc • Demaret'e göre 'büyük markalar' bu konuda yerel taşeronların ardına gız- kat daha fazlasıyla pazarlanıyor. Pakistan tnsan Haklan Komisyo- nu'na göre bu ülkede 14 y aşın altında çalıştınlan çocuklann sayısı 11 milyon. Çocuklar. yedi gününaltısında vegün- dedokuzılâon saat çalıştırılıyor. An- cak istatistikler sadece 10 ilâ 14 yaş arasını kapsıyor Zorla çalı^ıtınlma- nın daha küçük yaştakı çocuklarda ne- den olduğu yıkım, bu yüzden ölçüle- miyor. Uluslararası Çalışma Bürosu'na göre. silahlanmaya bütçenın yüzde 28*ini ayııtuı Pakistan'ın. eğitime ayır- dığı para, bütçenın sadece yüzde 8'ı. Okuma yazma oranı ise yüzde 27. Küçük kölelerin dünyasına yolculuk LNICEF'ın Fransa Komısyonu Baş- kanı BrunoRkattotarafından yazılan 'Sessizliğin. Yasadışüığın ve Sefaletin Dünyasına Bir Keşif Yokuluğu' adım taşıyan kıtap. küçük kölelerin gızli dünyasında hüküm süren dehşetin bo- yutlanna ışık tutuyor Kıtapta. 'Kızço- cuklann daha doğuşta yok edilmeleri'. 'Çocuklar >e pornografi'. 'Okul. kı- Spor malzemelerinde düşük ücretle çalıştınlan çocuklann kanlı alınteri \ an milyar franktan (1 Fransız Frangı yak- laşık 42 bin TL) 50.4 mily ar franga yük- selmiştir. 1995'te Nike'in net kân 2 mil- yar franga. Reebok'ın ise 1.1 milyar franga ulasmıştır. Endonezya'da Nike air Jordan spor ayakkabılarını altı ya- şındaki çocuklar yarım franga üret- mektedir. Tenis şampiyonu Agassi'nın. adını on yıl süre için kuüanıltnası kar- şılığında Nike'dan kazandığı 100 mil- yon dolar, Endonezya'daki Nıkomas fabrikalarında haftada 60 saat çalışan 12.000 işçinin bir haftada kazandığı pa- radan daha fazladır. Tayland'da her ış- (,i günde ortalama 4 5 ayakkabı üret- mektedir. Bırçiftayakkabımn malıye- ti ise yaklaşık dokuz franktır (38 bın TL). Buna karşıhk Çin'de günlük ça- lışma süresı 14 saate varmaktadır. Bir çiftayakkabınınmaliyeti ise3.8frank dolayındadır. Nike'in yıllık reklam bütçesınde sadece yüzde 3.5'lık bir ın- dınm yapması halinde. Nike spor ayak- kabılannı üreten Çınli \e Endonezya- lı işçilenn ücretlerini iki katına ulaş- tırması için yetip artmaktadır. Me$in topun ardındakî trajedi Meşın top. dünya futbol şampiyo- nasının mılyonlarca insanı büyüleye- rek statlara doldurduğu. mılyarlarca- sını da "beya/cama' çıvıledıâı şu sı- ralarda, ülkelerin y aşamsal önemdekı tüm sorunlarını sollayarak. mutlak bi- çimde gündeme oturmuş bulunmakta- lenmektedir Nike. Umbro ya da Adi- das markası taşıyan futbol. voleybol. hentbol toplan. sadece üç yaşında olan Silgi adındaki çocuk gibi Pakistanlı yoksul çocuklar tarafmdan üretilıyor. Kölelık sürecı 'peshgi' denilen ücret a\ansı ilede\reyegiriyor. Clkenınen yoksul aileleri çalışma ömürlerını a>an ölçüîerdeborçlandırılıyor\e çocukla- rı daha doğmadan bırkaç yüz franga pazarlanıyor. Lahor'un kuzeyinde yer alan Sial- kot, dünya meşin top üretimının mer- kezi konumunda. Yıllık toplam 80 mil- yon topun 35 milyonu burada üretili- yor. Kötü insanlar olarak takdım edi- len gazeteci. sendikacı ve insan hak- lan milıtanlarının gözleri önünde ço- cuklar. küçük parmaklannı kesilmek- ten koruyan kauçuk bandlan söküp atarak aceleyle kaçıp saklanıyorlar. Kaçıp gidenlerin yerini daha büyük- leri alıyor. Amayavaşyavaşdillerçö- zülüyor Amerikalı gazeteci Sydney H.Samberg ve fotoğrafçı Marie Do- rigny, 'Life Magazine'de Karayat ad- lı çocuğun öyküsünü şöyle anlatıyor: "Karayat sekiz yaşında. Hiç okula git- memiş. Üç y ıldan bu yana topdikimin- de çalıştınlıyor. Diktiği her meşin top için 2 franktan dahaazımkazanıyor(80 bin TL). Ortalama olarak günde üç top dikiyor." Dünyaca ünlü 'Cobra' toplan, 'F1FA Approved' 1 (FIFA onay- lı) ıbaresını taşıyor. 'MadeinPakistan' ve 'Hand made' (el işı) mühürlü top- • lar maliyetinin elli kat, bazen de yüz nk bir düş\ 'Sanayileşmiş ülkelerde çocuklann çalıştınlması'. 'Çocuk pa- zan 1 , 'Madenler. mutlak kötülük' gi- bi bölümlerle çağıtnızın en büyük fe- laketlerinden biri sergileniyor. Kitap- ta yer alan fotoğraflar ise asla görme- diklerimızi gösteriyor. Bütün bunların gerçek olduğunu, yerin yüzlerce met- re altındaki madenlerde sürünerek ça- lışan 'köstebek çocuklann' gerçekten var olduğunu. en küçük bir kıışkuy a y er vermeksizin. kanıthyor. Örneğın Ko- lombıya'nın en yoksul bölgelennden biri olan, sadece Borjaco yöresinde çocuklar, yerin 200 ya da 300 metre dıbinde kazmalarla tünel kazıyorlar. Kitaba önsöz yazan Martin Monesti- er, "Yetişkin madenciler belli ölçüler- de galerilerin açılmasında çalıştınlı- yor. Buna karşılık çocuklann küçük gö>deleri. 80 ilâ 100 santimetrelik tü- nellerin açılmasına olanak sağlıyor. Ço- cuklar oralarda, zayıf madenci lam- baları ya da mum ışığj koşullannda çalıştınhyor" dıyor. Pakistanlı küçük 'tuğlacılar" için du- rumbundan farklıdeğil.5 ilâ 8yaşın- daki çocuklar, sabahın dördünden ge- cenin 22'sıne, çamur ıçınde. çamurun yoğrulmasındankalıplanmasınavepı- şirilmesine. daha sonra da belli uzak- hktaki depolara ıstiflenme.sıne kadar çalıştırılmakta. karşılığında da her bi- rinin günde bın tuğla üretmesi koşu- luyla günde 12 ilâ 16 bın TL kazan- maktadırlar. 'Çocukların \ürüyüşü'niin Fransa Koordinatörü Michel Bonnet, Le Mon- de gazetesıy le y aptığı söyleşide. gaze- tenın "Si/e göre dünya çocuklannın sömüriilmesinin önde gelen sorumlu- lan kimlenlir'" sorusunu şöyle yanıt- lıyor. "Önde gelen nedenlerinden söz etmekdaha iyi olur. İşverenlerin,çocuk- lan çalışhrarak daha fazla kâr sağla- dıklan durumla karşı karşıya değiliz. Bu durum. çalışan çocuklann yüzde lü'unu, yani 30 milyon çocuğu kapsı- yor. Kalan bölümün iş\ereni bile yok. Çocuklar tarlalarda, küçük atölyeler- de çalışıhnlıyor. Ya da kendi hailerine bırakılarak,çöplerde ne bulurlarsaon- laıia yetiniyor. Olayın temel nedeni ai- lelerin yoksulluğu. Bunlar toplumdan o denli dışlanmış durumdalar ki yar- dım sistemlerine bile ulaşamıvorlar." - Peki ekonomik altematif mevcut mu? - Gerı ödemeleri gereken borçlar ve faizlerle sosyal programlannın geliş- tinlmesı arasına sıkışan bu ülkelerin yükünün hafifletılmcsi denenmelidir. Mikroekonomik alanda küçük koope- ratiflerin, küçük atölyelerin geliştiril- melen gerekmektedir. Bunlar başlamak ıçın bıraz para bulduklarında çoğun- ca iyi çalışmaktadır. Bu ise ailelere daha iy i yaşam koşulu ve çocuklarını da okula gönderme olanağı sağlayacak- tır. Çocuklann çalıştınlmasının sona erdirılmesınin çok sayıda ülkede sos- yal dokuya zarar vereceğıyle ilgili sav- lar ise yersızdir. Yaptığım tümaraştır- malar. çocukların çalıştınlmasının or- tadan kaldınlması, toplumu sarsmaya- cagı gibi, tam tersine gelişmesine yar- dımcı olacagını göstermıştır. Çocuk- ların çalışmasının hafifletılmesi, on- lara eğıtım olanaklannın verilmesi. toplumun sosyal düzeyini yükselte- cek ve orta erımde gençlerin kapasi- tesının artması. toplumun tümü için ya- rar sağlayacaktır. Parasız zorunlu eğitimin 'çocukeme- ğinin sömürülmesinin' en büyük engel- lennden bın olduğundan kuşku yok. Önıeğin Türkıye-nm sekiz yıllık zo- runlu eğıtimde uzun süre yerinde say- jölelik süreci 'peshgi' denilen ücret ayansı ile devreye giriyor. Ülkenin en yoksul aileleri çalışma ömürlerini aşan ölçülerde borçlandınlıyor ve çocuklan daha doğmadan birkaç yüz franga pazarlanıyor. Lahor'un kuzeyinde yer alan Sialkot, dünya meşin top üretiminin merkezi konumunda. Yıllık toplam 80 milyon topun 35 milyonu burada üretiliyor. t masına karşın, parasız zorunlu eğitim- de tav ız vermeyen Fransa"da, Katolik y ardım örgütünün önemle altını çizdi- ği gibı. çocuklann çalıştınlması bazı yaşlar ıçın sınırlıkalmıştır. Bu yüzden bu konuda 'çözüm,eğitim'dir (Soluti- on. c'est l'educatıon). Üzerinde önem- le durulması gerekmektedir. Diğerta- raftan. yoksul ülkelerde çocuk emeği sömürüsüyle üretilen spor malzeme- lerinin, özellikle Batı ülkeleri tüketi- cılen \ e dağıtıcılan tarafından boykot edılmelennin de önemli bir başka en- gel oluşturduğundan kuşku yok. Ör- neöın y ıne Fransa'da 'Courrir', 'Decatfa- lon', Sport 2000' v e Technkiens du Sporf gibi ünlü fırmalann da aralann- da yer aldığı Ulusal Ticaret Federas- yonu'na bağlı 2000 kuruluş, bu konu- da bir 'iyi hal' kodu ilan etmişlerdir. Bu- na göre federasyona bağlı şirketler sa- dece 'çalışanlann temel sosyal hakla- nna ve çoTeye say gılı spor malzeme- leri üretecek ve dağıtımını üstienecek- lerdir'. 'Etikette Etik Birtiği' bu giri- şımi desteklemekle bırlikte, buna 'ba- ğımsız \e say dam" bir denetimin de eş- lık etmesini talep etmişlerdir. Birlik bu konuda Mondiai'ın sonuna kadar 100.000 tüketici imzası toplayacakla- rını ileri sürmüştür. İkbal Masih. Pakistanlı küçük bir çocuktu. Halı dokumaya dört yaşında başlamıştı. Bir insan haklan savunu- cusu örgütün yardımıyla 6 yaşında tez- gâhın başından kurtanldı. O günden iti- baren 'tşçi Çocuklann Kurtuluşu Cep- hesi'nde savaşa katıldı. Köleliğe kar- şı savaşın sımgesi oldu. 16 Nisan 1965'te Lahor yakınındaki köyü Mu- ridke'de katledildi. Bir yıl öncesi, Ame- rikan İnsan Haklan Vakfı onu 15.000 dolarla ödüllendirmişti. Ödülü aldığı gün tüm dünyaya duygu dolu birçağ- nda bulundu. İkbal Masih, çağnsında "Çocuklann kanını satın almayın" di- yordu.(*) HÜSEYlN BAŞ (*) Kaynaklar: Le Monde, Lıbera- tıon. L'Humanite Dimanche.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle