29 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 HAZİRAN 1998 ÇARŞAMBA HABERLER Kenan Mak davası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı, geçen ay lzzet Baysal Üniversitesi ögrencisi Kenan Mak'ı, siyasi görüş farklılığı nedeniyle başlayan kavga sonucunda öldürdüğü gerekçesiyle. tutuklu sanık Soner Gökgül'ün kasten adam öldürme suçundan 30 yıla kadar hapis cezasına çarptınlmasmı istedi. Savcılık, ölümle sonuçlanan kavgaya katılmalan ve bıçak çekmeleri nedeniyle 19 sanığın da 6 ay ile 6.5 yıl arasında değişen hapis cezalanna mahkûm edilmeleri istemiyle dava açtı Giovanni'ye 1 yıl hapis DİVARBAK1R (Cumhumet Bürosu) - Nevruz kutlamalannda bir PKK'linin fotoğrafını taşıdığı gerekçesiyle Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde (DGM) yargılanan Italyan Fnsullo Damiano Giovanni, 1 yıl hapis cezasına çarptınldı. Sanığın cezası paraya çevrildi. İGDAŞ'ta toplusödeşme • İstanbul Haber Servisi - ' Türkiye Elektrik. Su ve Gaz Işcileri Sendikası (Tes-lş) ile IGDAŞ Genel Müdürlüğü arasında dün 5. Dönem Toplu Iş Sözleşmesi imzalandı. 1654 işçiyi kapsayan sözleşmeyle en -düşük ücretli işçinin eline •maaş artı sosyal paket olmak üzere net 119 milyon 23 bin lira geçecek. Adaİar Belediyesi ile Türk-lş'e : bağlı Belediye !ş Sendikası "arasında imzalanan sözleşmeyle de işçi ücretlerine birinci yıl için yüzde 90, ikinci yıl için yüzde 105 zam yapılacak. Peken çetesine operasyon • istanbul Haber Servisi - ^ dürmeye azmettirmek. tehditle tahsilat yapmak, zorla alıkoymak ve benzeri suçlardan doiayı halen aranan Sedat Peker'in adamlan olduklan ileri sürülen 8 kişi. çeşitli çap ve markada 7 tabancayla birlikteyakalandı. Kaynak'a dava • İstanbul Haber Servisi - Eski MİT Daire Başkanı Mahir Kaynak hakkında. Med TVİde yaptığı bir konuşmasından doiayı, 3 ila 5 yıl hapis istemiyle İstanbul DGM'de dava açıldı. Aynı soruşturma kapsamında Şemdin Sakık'a ait olduğu öne sürülen ifadelerde adı geçen gazeteciler Mehmet Ali Birand. Cengiz Çandar, Fatih Altaylı \e Ya\Tiz Gökmen için de takipsizlik* karan verildi. ÖZÜR Yazanmız Oral Çalışlar dünkü yazısında. globalizm ve solun evrenselliği konusuna bugün devam edeceğini belirtmişti. Ancak arkadaşımız Ragıp Duran'ın Saray Cezaevi'ne uğurlanması nedeniyle bütün günü yollarda geçirmek zorunda kaldığı için bugünkü yazısını yetiştirememiştir. Özür dileriz. Baykal, TBMM yolsuzluğunun örtbas edilmek istendiğini söyledi. DYP'den tavır 'Şaibeli salona girmeyiz' Türban tartısması 'lüeri şikâyetettiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay, üniversitelerdeki tûrban yasağının "hukuki ve yargı karanna dayalT olduğu yönündeki açıklamalarını sıra kapaklarına .vurarak ve bağırarak engellemeye çahşan FP'lileri, genel kuruldan canlı yayın yapan Meclis TV aracıhğıyla yurttaşlara şikâyet etti. FP'lilerin sûrekli kendisine sataştnalanna sinirlenen ve saygılı olmalan konusunda uyanda bulunan Uluğbay, konuşmasına yönelik müdahaleleri engelleyemeyince. "Vatandaşlanm. işte bunlann demokrasi anlayışı budur. Bir bakanın konuşma hakkını elinden almaya çalışıyorlar" dedi. TBMM Genel Kurulu'nda gündem dışı söz alan FP'li Remzi Çetin, üniversitelerde uygulanan türban yasağını eleştirdi. Çetin'in konuşmasma yanıt vermek ûzere kürsüye gelen Ulugbay, üniversitelerde türban serbestisini öngören yasanın Anayasa Mahkemesi *nce iptai edildiğini, Danıştay'm da benzer yönde karar verdiğini bildirdi. Bu konuda davacı olan bir öğrencinin konuyu AvTupa lnsan Haklan Mahkemesi'negötürdüğünü vurgulayan Uluğbay, mahkemenin de türban yasağını onayladığının altını çizdi. FP'lilerin, sıra kapaklanna vurarak ve sözlü sataşmalarla sözünü kesmeye çalıştıgı Uluğbay, sinırlenerek "Ben sizi nasıl dinlediysem. siz de beni dinJeyeceksiniz" diye konuştu. FP'li Tevhit Karakaya'nın üniversitelerde * "dayatına* olduğu yöriündeki •'-•''•" ~ "sataşmasına ise Uluğba$? "Şu art*r;'. dayatmayı siz bana yapjyorsunui* •*'*"' diye karşı çıktı. Birîeşimi yöneten FP'li TBMM Başkanvekili Yasin Hatipoğlu'nun, partılilennin çıkardığı kargaşaya müdahale etmedigi gözlenirken Uluğbay, FP'lileri yurttaşlara şikâyet etti. Tepkıleri nedeniyle konuşmasını güçlükle sürdüren Ulugbay, konuşmasını. FP'lileri kastederek "Hukuki yollardan yapamadığınızı, sokağa taşıyarak \apmaya çataştyorsunuz" diyerek tamamiadı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yurtdışında bulunan TBMM Başkanı Hikmet Çetin'e vekâlet eden ANAP'lı TBMM Başkanvekili Hasan Korkmaz- can'ın, "geçici kabule" hazırladığı genel kurul salonunun açılış tartısması büyü- yor. CHP Genel Başkanı Deoiz BaykaJ. genel kurul salonu yolsuzluğuna gerek- li tepkinin gösterilmemesini eleştirir- ken, "Meclis'i hızlı çahştıracağız diye cumhuriyettarihinin en utanç verici yol- suziukianrun örtbas edilmesine izin ver- meyiz" dedi. CHP lideri Baykal, partisinin grup toplantısında genel kurul salonu ile ilgi- li tartışmalara dikkat çekti. Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca ilk kez TB- MM Başkanı'na yönelik bir araştırma komisyonunun resmi suçlamasınınorta- ya çıktığını vurgulayan Baykal, "Bunu görmezJikten gelemeyiz. Rapor üzerin- de bir hafta içinde görüşmeler yapıla- cak. CHP ola\ın başında suç duyurusu yapmışti. Gecikmeden, umut ediyorum yargı organı bu konuya el atacak. Mec- • CHP lideri Baykal, Meclis'i çalıştırmak gerekçesiyle cumhuriyet tarihinin en utanç verici yolsuzluğunun gizlenemeyeceğini söyledi. DYP Grup Başkanvekili Turhan Güven ise yeni salona girmeyeceklerini açıkladı. lis çok agır suçlamalar altındadır. V'ağ lekesi gibi \olsuzluk savlan da Meclis'e kadar tırmanmıştır" dedi. Baykal, yeni genel kurul salonunun devreye ahnması gereksinimini anladı- ğını. ancak bunu isteyenlerin "Meclis yolsuzluğunun bir an önce sonuçiandırü- masuıı daha önemle ele almak zorunda olduğunu " söyledi. Baykal. "O genel kurul salonunun arkasındaki bütün pis- likler ortaya dökülmeli \e gereken > apıl- malı. Bu tavnmızın Meclis'in hızlı çalış- tırılmasına engel çıkarma di\e değerlen- dirilmesine izin vermeyiz. .Meclis'i hızlı çahştıracağız diye cumhuriyet tarihinin en utanç verici yolsuzJuklarının örtbas edilmesine izin vermeyiz" dedi. Baykaf, bir bakanın kızına. oğluna torpil yaptı- ğını anımsatarak, " Başka bir ülkede ol- sa 24 saat yerinde duramaz. Ama kim kimden hesap soracak? Hiçbir şeye üzü>- müyorsanız. milliyetçiyiz, mukaddesat- çıyız, diyorsunuz, bari tarihinizden uta- nın" diye konuştu. DYP Grup Başkanvekili Turhan Gü- ven de. Başbakan Mesut Yılmaz'ın ye- ni salonun açılması için Meclis Başkan- lığı'na baskı yaptığını belirterek, "Bu Meclis'in açılması kamuoyunda Meclis üzerindeki güvensizliği daha da arttıra- caktır. Bu bakımdan yeni genel kurulun bu aşamada açılması >anlıştır" dedi Ge- nel kurul salonuyolsuzluğu ile ilgili suç- lular cezalandınlıp, şaibe ortadan kalk- madıkça. yeni salona girmeme karann- da olduklannı yineleyen Güven, "Sayın Yılmaz, Kalemli'ye kefaletinde samimi ise gerçekten salonun açıimasmı da isti- yorsa, zararlaru U.tilaflar halledilinceye kadar teminat olarak Meclis'e yatır- malıdır" görüşünü savundu. Hayvanseverlerin protestosu Çeşitli kentlerden bir araya gelerek Şiddete Karşı Güçbirliği Platformu kuran hayvanseverler, dün Meclis'in önündeki MİIIi Egemenlik Parkj'nda gerçekleştirdikleri zincuii eylemle Ha>>anlan Koruma \asası'nui TBMM'den çıkmamasını protesto ettiler. Plarform sözcüsü Akkuş, Mevlana'nın kedisi\le birlikte a\nı kubbenin altuıa gömüldüğünü anımsatarak, "Mevlana'nın torunlan sokak katliamlanna kayıtsız. Sevgisizliğin ve kaOhğın çıkış noktası olan sokak ha>>anlannın katliamını. sokak çocuklan takip edecektir" diye konuştu. Eyleme destek veren TBMM Çevre Komisyonu üyesi ve Hayvanları Koruma Yasası AK Komisyonu Başkanı FP millervekili İsmail Yıldız da yasanın bir an önce çıkanlarak hayvan katliamının durdurulacağım söyledi (Fotoğraf: HASAN AYDIN) Ekonomik ve Sosyal Konsey'de memur maaşlan konuşulmadı Kayıt dışına karşı sendikalara görev .\NKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ekonomik ve Sosyal Konsey'de, k^yıt dışının kayıt altına alınmasına yönelik olarak sendıkalann etkin görev alması için çahşmabaşlatılması konusunda egi- lim oluştu. Türk-lş Genel Başkanı Bay- ram Meral, vergi refoımunda bazı mad- delerin reforme edilmesi, kayıt dışı eko- nomıyle ilgili olumsuzluklann gideril- mesi konusunda uzlaşıldığını bildirdi. Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, özel sektöre. fiyatlan saptarken daha önceden kalma enflasyon beklentilerinı değıl, son 1 aylık gerçekleşmelen esas almalan yö- nünde öneride bulunduğunu ve bunun genel kabul gördüğünü söyledi. Toplantı çıkışında gazetecilerin soru- lannı yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Ecevit, ESK'nin karar değil. damşma or- ganı olduğunu. ancak çok yararlı bir gö- rüşme olduğunu söyledi. Ece\it şöyle konuştu: "Son a> larda cnflas>onda bir iniş sü- reci başladı. Halk enflasyonla ilgili hedef- lerimize ulaşılabilece0 umudunu edin- me>e başladı. Buna özel sektörün de kat- kısı çok önem taşı>or. Özel sektöriin an- layışla karşılanması gereken zorluklan var. Ben, özel sektörde fivatlar saptanır- ken daha önceden kalma enflasyon bek- lentilerine göre, son bir aydaki enflasyon gerçekleşmesine görefi>atlantespiteder- lerse küçümsenemeyecek bir katkı oia- eaktır; bunun genel kabul gördüğü eğili- mi izleniminde bulundum." Ecevit. hükümeiın yüzde 20'lik zam konusunda kararlı olup olmadığı sorusu- na "Hükümetmemuruenflasyonaezdir- meme konusunda kararlı" yanıtını ver- di. Maliye Bakanı Zekcriya Temizel ise memur maaşjannın görüşülmediğini söyledi. Türk-lş Genel Başkanı Meral, 5'li si- vil girişim olarak hükümet ülke sorun- lannı çözdüğü sürece desteklerinin de- vam edeceğini belirtirken vergi yasasıy- la ilgili bazı maddelerin reforme edil- mesi. kayıt dışı ekonomi ile ilgili ülke- deki olumsuzluklann en aza indirilmesi için ne gerekiyorsa yapılması için muta- bakata vardıklannı kaydetti. Arkadaşlarına 'Serkan aşk yüzünden intihar etti' ifadesi vermeleri için baskı yapıldı Serkan Eroğhı olayı büyüyor NECATt AYGIN İ2LMİR-Ege Ünnersıtesi tletişım Fakül- tesi tu\aletinde asılı bulunan Ali Serkan Eroğlu'nun kuşkulu ölümü>le ilgili soruş- turma sürüyor. tzmir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nce gözaltına alı- nan ve Izmir DGM'de tutuksuz yargılan- mak koşuluyla serbest bırakılan Eroğlu'nun arkadaşlarından Zeynep Özen. "Gözalnn- da, "Eroğlu'nun intihannın aşktan kaynak- landığını' söyiemem için baskı yapblar. Red- dettim" dedi. Eroğlu'nun asilı bulunduğu yerde yapılan gizli keşfe çağrılı olduklan halde. olay yeri tutanağını düzenleyen po- lisler gelmedi. Haziran ayı başlannda düzenlenen ope- rasyonlarda çoğunluğunu Ali Serkan Eroğ- lu'nun arkadaşlannın oluşturduğu 17 kişi gözaltına alınmış, bunlardan I4'ü çıkanl- dıklan Izmir DGM 'de tutuksuz yargılanmak koşuluyla serbest bırakılmıştı. Serbest bıra- kılanlardan Zeynep Özen ve Fatma YapıcL İHD Izmir Şubesi'nde düzenledikleri basın toplantısında. haksız olarak gözaltına alın- dıklannı ve bunun yasalara aykın olduğu- nu savladılar. Zeynep Özen gözaltında po- lisin. Eroğlu'nun kuşkulu ölümüyle ilgili sorularsorduğunu belirterek "Serkan'ın in- tihannın bir aşktan kaynaklandığını soyle- mem için baskı yapnlar. Ancak kabul etme- dim. Bana sorulan sonılar gözaltına alınan diğeıierinedesorulmuş" dedi. Fatma Yapı- cı ise gözaltına alındığı andan DGM'ye çı- kıncaya dek suçsuz oidugunu. anlarmaya çalıştığmı ancak kabul ettiremediğini vur- gulayarak polisin şahsi eşyalanna el koydu- ğunu öne sürdü. İHD İzmir $ube Başkanı Ercan Demir. "Çocuklann hiçbirşekilde örgüt bağlannla- n olmadan, sadece Serkan'la ilgili gözaltına alınmalan aslında bir skandaldır. Skanda- lın ikinci bo> utu ise bu çocuklann gazetele- re terörist olarak lanse edilmeleri vc nere- deyse bütün gazetelerde "Serkan'ın sevgili- si terörist çıktı", anlamına gelecek habetie- rin yayunlanmasıdır. Bundan dola>ı gerek emniyet aleyhine ve gerekse haberi çarpıta- rak .va>imlayan gazeteler aleyhine hukuki yoilara başvuracağız" dedi. Eroğlu'nun ölü bulunduğu tuvalette ve çevTesinde gizli keşif yapıldı. Soruşturma- yı yürüten Bornova Cumhuriyet Sa\ cısı Js- kender Kutluer ve ÇHD Izmir $ube Başka- nı Nedim Değirmenci ile bir grup avukatın katıldığı keşifte, Eroğlu'nun cesedini bulan görev lilerin ifadeleri alınırken, olay yeri tu- tunağı düzenleyen Başkomiser Davut Küçü- ker ile tutanakta imzası bulunan polisler çağnlmalanna karşın keşfe katılmadı. GLOBALPOLÎTİKÜLTÜR ERGIN YıLDıZOĞLU Gerçekten Küresel, Daha Çok da Ulusal Rivayete göre, küreselleşme sürecinin, tüm ulusal ekonomileri aşarak yarattığı düzlemde uluslar, kül- türler birbiri içine girerek eriyor, birbirimizin özgünlü- ğünü tanıyarak birlikte yaşamasını öğreniyoruz. Her ülke bir küresel kasabaya dönüşüyor. Artık, şove- nizm, ırkçılık gibi dinamikler bu süreç içinde giderek tarihe karışacaktır. Ne ki gerçek hayat bu iyimser mo- deli yadsıyan örneklerle dolu. Küreselleşme yerel ve ulusal kimlikleri, bunlara yönelik dışsal bir basınç oluş- turduğu ölçüde güçlendiriyor. Futbol, küreselleşme süreciyle, yerel kimliklerin güçlenmesi sürecinin na- sıl birbirine paralel işlediğini gösteren örneklerden bi- ri. Bu sene Fransa'da yapılan dünya kupası futbol maçlannı birikimli olarak 37 milyar insanın TV'den iz- leyeceği hesaplanıyor. 1996 yaz ve kış olimpiyarlan- nı sırasıyla (yine birikimli) 12 milyar ve 20 milyar kişi izlemişti. Futbolu küresel olarak düzenleyen FIFA'ya üye olan ülkelerin sayısı (198) BM'lerinkinden (186) fazla. Bağımsızlığını kazanan her ülkenin hemen FI- FA'ya üye olmak için başvurmasının yanı sıra Kuzey Iskoçya, Irlanda ve Britanya gibi aynı devletin içinde bulunan birimler, ulusal kimliklerinın bir ifadesi olarak FIFA'ya ayrıca üye olmayı tercih ediyorlar. Bütçesi 250 milyar dolardan fazla olan FIFA aynı za- manda büyük bir ekonomik işletme/pazarlama ara- cı. Futbol kupasını izleyecek insanlann gözlerine ve kulaklanna ulaşabilmek ıçın 12 uluslararası şirketin (Adidas, Canon, Coca Cola, Fuji, Gilette, McDonald's, JVC, Mastercard, Opel, Phılips, Snickers, Budvviser) her biri FIFA'ya yaklaşık 25 ila 30 milyon dolar ödü- yor. Kupa final maçı sırasında TV reklamının 1 daki- kası yaklaşık 170.000 dolar. Gelecek iki kupanın pa- zarlama gelirlerinin yaklaşık 600 milyon dolara ulaşa- cağı hesaplanıyor. Diğer taraftan Avrupa'nın büyük kulüpleri, FIFA'nın baskılanyla 1980'den bu yana serbest piyasa kural- lannı benimseyerek şirketleştiler. Bugün içlerinden bazıları (Manchester United, United Lazio-Roma ve Ajax-Amsterdam) borsa listelerinde, diğer şirket-ku- lüpler de bu yolu izliyorlar. Bu futbol takımlannda oy- nayanlara verilen astronomik transfer ücretlerini ise burada anmaya bile gerek yok. Ancak geçerken, dün- ya nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturan azgeliş- miş ülkelerdeki takımlann ve oyunculann malı yokluk- lar içinde kıvranarak rekabet etmeye çalıştkJannı da hatıriamakta yarar var. Aslında gelişme süreci kapitalizm ve kapitalizmin yayılma süreciyle iç içe geçmiş olan futbolun bu ka- dar büyük birticari alan oluşturmasına şaşmamak ge- rek. Modern futbolun kuralları 1863'te Londra'da "Masonlar" isimli bir pub'da kondu. Esas olarak işçi sınıfı içinde yayılan futbol, kısa zamanda fabrika te- melinde örgütlenmeye başladığı fabrika kulüplerinin birbiriyle rekabet ettiği bir spor haline geldi. Patron- lar; futbolun fabrika içinde, işçiler arasında bir daya- nışma ortamı, işverenle ortak bir zemin yaratırken, çeşitli fabrika işçilerinin futbol yoluyla birbiriyle reka- bete girerek bölündüğünü kavrayarak bu süreci des- teklediler. Futbol Ingiliz deniz ticaretini izleyerek önce Avru- pa liman şehirlerine, sonra dünyanın diğer ülkelerine yayıldı. Demiryollan futbolu krtaların içrne taşıdı; TV, sonra da uydular tümüyle küresel bir izleyici grubu- nun oluşmasına yol açtı. Futbolun sosyal sınıflan aşarak birleştirici, ama ay- nı zamanda da sosyal sınıflar içinde bölücü özelliği, dünya kupasının başladığı 1930 yılında, dönemin dik- törlerinin de gözünden kaçmamıştı. Ancak futbolu ve dünya kupasını siyasi amaçlarla ilk kez Mussolini'nin ulusal bir bilinç yaratmak için kullandığı anlaşılıyor. Futbol böylece ulusal ve uluslararası düzlemde be- lirgin bir siyasi boyut da kazandı. Futbolun bu sıyasi/ulusalcı özelliğinin, zaman za- man bir sömürgenin aynlma sürecinde (Cezayir), bir ülkenin parçalanması (eski Yugoslavya) siyasi olarak gerçekleşmeden çok önce, takımlar düzeyinde de ortaya çıktığı görüldü. Bir keresinde ıki ülke (Salva- dor-Honduras) futbol yüzünden dört yıl savaştılar. lnsan topluluklarını ulusalcı/bölgeci eğilimleri güç- lendirecek şekilde bölen futbolun, şiddet olaylanm da teşvik etmek gibi bir özelliği var. Gerçekte, ekono- mik kriz ve toplumsal dağılmanın ağırlaştığı bir dö- nemde kitlelerin biriken kızgınlığının dışavurumu ola- rak "hooliganizm" de artık dilimize girmiş bulunuyor. Bu kez, dünya kupasının ilk ciddi hooliganizm olay- lannın Fransızfaşist hareketinin kalesi Marsilya'da in- giliz taraftarlarla yaşanmış olması ise bir rastlantı ol- masa gerek. Daha önce de üverpcol-Juventus ma- çında ingiliz taraftarlar italyanlara saldınnca 85 kişi öl- müştü. Iki ay önce Italya Parlamentosu'nda iki millet- vekili, Milano takımı Inter'e verilmeyen bir penaltı yü- zünden yumruklaştılar. Kardinal luliana, Vatikan rad- yosunda "Görmemek için kör olmak gerekirdi" diye- rek tartışmaya katıldı. Birçok gözlemcinin üzerinde anlaştığı gibi, küresel- leşme içinde ulus devletin iktidannı sürdürmesinin klasik bileşenlerine (toprak bütünlüğü, ordu, ekono- mi, dil, vb.) bir de ulusal futbol takımı eklenmiştir de- mekçok yanlış olmayacak sanınm. Londra Times ga- zetesinin General Clausevvitz'i düşünerek, "Futbol, savaşın başka araçlarla sürdürülmesidir" saptaması da... Bütün bunlardan sonra futbolun esas olarak "er- kek" bir spor olduğunu da söylemeye bilmem gerek var mı? YAZII ORHAN BÎRGİT "Hafızai beşer, nisyan ile malul- dür" sözünü, Türk siyaset lugatına armağan eden rahmetli başbakan- lardan Adnan Menderes'tir. Demokrat Parti iktidarınm on yıl iş başında kalan başbakanı, bir politi- kacının geçmişte yaptığı olumsuz iş- lerin sürgit gündemde kalmayacağı- nı anlatmak amacıyla olmalı, bugü- nün kuşaklannın anlayacağı dil ile "insanoğlunun unutkanlığını", bu es- ki özdeyişi bir gün Meclis kürsüsün- detekraretmişti. Menderes'ten sonra arenaya çı- kan kimi yeni yetmelerin siyaset an- layışları, toplumda var olan bu değiş- mez hastalığı can kurtaran simidi olarak gören bir temele dayanarak yürütüldü. Ama işin doğrusu, merhum Men- deres, insanoğlunun unutkan oldu- ğunu söylerken iktidar sahibinin yap- tığı yanlışlıkları seçmenin uzun boy- lu bir hesap konusu yapmayacağı gibi masum sayılabilecek hesapların içindeydi. Yeni yetmelerin bilinç altlanndaki Itoplama, çarpma işlemleri ise bam- başka. Onlar, insanoğlunun unutkan ol- duğu gibi değişmez birgerçeği, yan- Minderli Boykot. lışlıkların değil: kabahat ve suçların üzerini kapatacak birörtü olarak kul- lanmayı amaçlıyorlar. Böylelikle, toplumun önüne kendi- lerini sanık olarak çıkarmak isteyen- lerin ellerinden sıyrılarak adalet da- ğıtan kürsünün sağ köşesindeki sav- cılık makamına kurulmak ve parmak- larını gözlerimizin içine sokarak he- sap soran konumuna geçmeyi deni- yorlar. Meclis Genel Kurul Salonu resto- re edilrrken yapılan yolsuzlukların he- sabını son kuruşuna kadar sormak başka, o salonu çalışır duruma so- kup yasama görevini hızlandırmak bambaşka bir şey. Tansu Çiller de diyelim ki o hesabı son kuruşuna ka- dar sormak isteyenlerin arasındadır. Bence, danışmanlarının hazırladığı dürüstlük söylevlerini okumadığı sü- rece, bütün o yolsuzluklar hakkında hesap sorucuların arasında olmasın- da hiçbir sakınca yok. Hatta kamuoyunun yolsuzluk iddi- aları karşısında çok duyarlı olduğu- nu söylemeye başlamış olması da sadece önemli değil, olumlu bir teş- histir de. Ama Doğru Yol liderinin, dün par- tisinin milletvekillerine "Hiçbirimiz o koltuklarda oturmayalım" biçiminde haberler göndermesinin hiçbir inan- dırıcı ve uyancı değeri yoktur. Çiller'in bu konu ile ilgili mesajının yer aldığı haber süsleyen eylemler de var. DYP'li milletvekilleri, yeni sa- londaki birleşimlere giderken minder ve tabure gibi elbette bir parlamen- to salonuna sokulması bile düşünül- meyecek aksesuvarları da koltuk al- tına almayı planlıyorlarmış. Dün, bu konudaki bilgileri toplamaya çalışır- ken "hanımefendi" ile ilgili asıl haber bilgisayar ekranını doldurmaz mı? Kendilerinin ünlü mal varlığı serü- venini soruşturan komisyon üyeleri- nin bazılan, eski başbakanın mal bil- dirimindeki bazı çelişkilere eğilmişler. Ne görsünler? Daha önceki mal bildiriminde "hanımefendi" kendisi- ne varlıklı pederlerinden miras olarak kalmış olarak gösterdiği zeytinlik ve arsa için bu kez 1991 'de satın alın- mış açıklamasını yazmış. Kuşadası çiftliği ve Bolu Abant'ta- ki villa ise yeni bildirimde, tarla ola- rak gösteriliyormuş. Bu mal bıldirimi- ni bir mahalle bıçkını hazırlamış ol- saydı ve kendisinden eski bildirim- deki çiftlik ile villanın durumunun açıklanması istenseydi, omuzlarının birini kaldıran mahalle kabadayısın- dan "Ha onlar mı? Onlar arazi ol- muş"yanıtı alınırdı. "Hanımefendi "nin önceleri Suna Pelister isimli bendesinin adına ka- yıt ettirdiği çiftlik ile Bolu villasını, bu defa arazileştirenler her kimlerse, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki otele eklenilen restoranı da yok say- mışlar. DYP'li kurmaylan, genel başkanla- rının soruşturma serüvenlerini den- geleme amacı ile bir yandan, koltuk yolsuzluğu, minder, tabure gibi olay- lara sarılırken öte yandan Mesut Yıl- maz için soruşturma üstüne soruş- turma açıimasmı sağlayacak öner- geler veriyorlar. Ama küçük bir şeyi unutuyorlar sa- nırım. Mesut Bey, soruşturma ko- misyonlarına gidip savunmasını ya- pacağını açık açık söylerken "hanı- mefendi", yazılı açıklama gönderme yolunu seçerek komisyonların önü- ne çıkmak istemediğini gösteriyor. iyi de bu gidiş kendisini Yüce Di- van önüne çıkarırsa ne yapacak? Bence DYP'liler o minderleri, Yü- ce Divan günleri için saklamalılar. Hani, Anayasa Mahkemesi Baş- kanı "ofun/n"dediği zaman, liderle- rine gerekecek de. Tabii, genel başkanlarına çok kü- çük ayrıntı gibi de gelse, özellikle ANAP ve CHP'lilerin bir önemli ko- nuyu unutmamaları koşulu ile. O koşul. Meclisimizin gündemin- de bulunan yasalarla birlikte. bütün soruşturma konularını da sadece ko- misyonlarda değil, genel kurulda da son kelimesine kadar görüşüp, oy- lamasıdır. Herkes biliyor ki hükümet- lerin istifası ya da Meclis Başkanı se- çimi gibi konular parlamento günde- mine düşerse, yeni hükümet oluşup güvenoyu almadan ya da Meclis Başkanı seçimi tamamlanmadan bu tür işler de kilitlenmiş oluyor. Seçmenin hafızasını unutma özür- lü sayarak eylem planları hazırlayan "hanımefendi" için böyle bir kilitlen- menin ne kadar önemli olduğunu bil- meyen var mı? Yargıç ve savcı sınavı yenilenecek ANKARA (Cumhumet Bürosu) - Adalet Bakanlığfnın, 800 yargıç ve savcı adayı alımı için ilk kez ÖSYM'yeyaptırdığı sınavın fiyaskoyla sonuçlanması, bilimsel inceleme konusu oldu. Adalet Bakanı Oltan Sunguıiu. kazananlann az olmasının nedenlerinin belirlenmesi için bilimsel inceleme yaptıracağını söyledi. Sungurlu, "Acaba hukuk fakültelerindeki eğitim mi düşük, yoksa ÖSYM'nin sorulan mı ağırdı? Bunu saptamak için bilimsel inceleme yapuracağHTT dedi. Yargıç ve savcı sınavlannın daha adil, sağlıklı ve dedikodudan uzak olabilmesi için bu sınavı ÖSYM'ye yaptırdığını kaydeden Sungurlu, 2 bin yargıç ve savcı açığını kapatabilmek için 17 Ekim günü yine ÖSYM'ye sınav yaptıracağını söyledi. Adalet Bakam Oltan Sungurlu. bundan önceki sınavlann kuşkulu olduğu yolunda herhangi bir düşünceye sahip olmadığını belirtti. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Güven Dinçer de. devletin her ilde bir üniversite açma politikasına şiddetle karşı olduğunu belirterek. "Hukuk öğretimi iyi yetişmiş gençlerin kabul edileceği ve iyi bir eğitimlc hayata girebilecekleri bir ön ve tenıel eğitimdir. Çağdaş ve öncü insan yetiştirecek hukuk fakültesi mudaka bmükşehirde kurulnıalıdır" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle