26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 MART1993PERŞEMBE 12 HABERLER Kadınsömürüsünün politikacısı Kadın gözüyle fahiselik tarihi HAZIRLAYAN: .5 . NESRİNARMAN Davenpon Polis Örgütü dedektifı Anniss bunu şöyle açiklıyordu: "Tanıdığım her kadın bir fahişedir." Ve 'özel amaçlarla' evine erkek alan herkadını fışleyebileceğini söylüyordu. Polis kadınlara karşı lavnnı gözlerönüne seren 'Sosyal Şeytan" adlı bir broşür yayımlamıştı. Listedeki her kadın, ister işi bırakmış isterevli olsun. muayeneye zorlanıyordu. Benjamin Scott. Susan White adlı bir kadının bu belgeyi imzaladıktan sonra bir Londra Kurtarma Der- neği e\ ıne tüydürüldüğünü yazar. Bu kadın, Dover'dekı annesinin evini evli bir kadın olarak terk ettiğinde polis tarafmdan yakalanır. tutuk- lanır ve muayene olmayı reddettiği için 14gün agır iş cezasına çarptınlır. Tarih kitaplan, bir yığın it herifın tıp merkez- lerine muayeneye gıden kadınlann çıkışlannı beklediğini ve o gece becermek istedikleri kadın- lan alıp götürdüklerini yazar. O dönemde ço- cuklar sokaklarda doktorculuk ve fahişerilik oyunlan oynarlardı. Gece bastınnca genelevler bulaşıa hasıalık kapmayacağına inanan erkek- lerle tepeleme dolardı. • Zührevi hastalıklar hastaneleri kadınları öncelikle ahlaksalaçıdan 'doğruyola' çekmek için çalıştı. Zührevi hastalık tanısı konulan bir kadın, ailesine ve çocuklanna haber bile veremeden apar topar bir zührevi hastalıklar hastanesine götürülürdü. Geri döndüğünde çocuklannı ya yüzüstü bırakılmış ya da bir ıslah evine konmuş bulurdu; birikmiş kira parası ve talan edilmiş eşyalan da cabası. Hastanelerçoğunlukla akrabalardan ve çocuklardan millerce uzaktaydı. 1870'te yalnızca Portsmouth'da 11.633 kadın doktor kontrolüne alındı. Bunun nedeni 18.000 denizciyi korumaktı! Zührevi hastalıklar hastaneleri hasta bakım yerlennden çok hapıshaneleri andınyordu. Victoria dönemi insanlan için zührevi hastalık günahla eşdeğerdi: hastaneler kadınlan öncelikle ahlaksal açıdan 'doğnı yola' çekmek için çalıştı. tedavileri ikinci planda kaldı. Bu hastaneler ahlaksal ve fiziksel rehabilitasyon için kuruldu ve buraya getirilen hastalar tedavinin aynı zamanda bir ceza olduğunu gayet iyi anlayarak çıktılar. Hastaneye girişte kadmlar buharla dezenfekte ediliyorlardı. Tüm eşyalan ortadan kaldınlıyor, kadın yaralan kapanmcaya kadar kilit altına alınıyordu. Ona daha sonra dantelcilik, çamaşıralık ya da ev hizmetçiliğj yapabilir düşüncesiyle sıradan ev işleri öğretiliyordu. Rutin biçimde çalışma, dua, okuma, uyuma ve yemek yemekle geçen günler • 1870'teyalnızca Portsmouth'da 11.633 kadın doktor kontrolüne alındı. Bunun nedeni 18.000 denizciyi korumaktı! Zührevihastalıklar hastanelerihasta bakımyerlerinden çok hapishaneleriandınyordu. Victoria dönemiinsanlan için zührevi hastalıkgünahla eşdeğerdi; hastanelerkadınlan öncelikle ahlaksal açıdan 'doğruyola'çekmek için çalıştı, tedavileriikinciplanda kaldı. • Bulaşıa Hastalıklar Yasası 'na karşı ilk ses 1863 'te Harriet Martineau'nun The Daily News'teyayımlanan,önerilenyasa üzerine kaleme aldığı bir dizimakaleylegeldi. 1870'inyılbaşıgünü Harriet Martineau, Florence Nightingale, Mary Carpenter ve Josephine Butler birprotesto mektubu hazırlayıp The Daily News'te vavımladılar. Fotoğrafmakinesindenkorkuyoriar -2- Onlan rahatlatmak is- tiyorum. "Bakın" diyo- rum, "bu bilimsd bir araştırma. Ben Cumhuri- yet Gazetesi aduıa geli- yonım. Sansasyonel ya da magazinel haber pe- şinde değilim. Anlata- caklannızı çarpıtmaya- cağım". Hâlâürkekürkek İbrahim'e bakıyorlar; yani onun fotoğraf maki- nesine. Orada o halde pek bir sey konusamava- cağımız belli oldu. İç ktsımda bir odaya gidivo- nız. Beş kişi onlar ve ben. Teyp korkusu olmasın diye çantamı özellilde dı- şarda bırakı>orum. Elimde yalnızca bir blok- not ve kalem. Onlar bir divana diziliyoriar, ben de bir sehpanın üzerine oturuyonım. Kafamı toparlamava çalışırken her birinin kocaman dünyalarının sıkışıverdiği üç beş satırlık resmi istatistiki bilgiler dans ediyor kafamda. tiimiz genelev sayısı: 2, ruhsatlı ev sa> tsı: 44, nıbsatlı evlerde oda sayısı: 581, çalışan genel kadın sayısı: 391. çâlışan işçi savısı: 72, çalışan vekil sayısı: 37, tahkikatı \ apı- lan vekil sayısı: 4, öğrenim düzevi: ilkokul, yaş durumu: Ortalama >aş 30, haftada iki gün muayeneye gitmekteler. Birden sigaramm çantamda kaldığını anımsıyonım. Onlarda var. "Ya n'olur bana bir sigara verir misiniz? Ben çantam- da bırakmışım" divonım. Yüzleri çözülüve- riyor. kendiieri oluyor sanki. İçimden siga- raya teşekkürier yağdınyonıra, farkında olmadan bir yakınlaşma sağladığı için. Gercek isimlerini söylemiyortar elbette ama bir kaçı kod adını \eri\or. Ben bunlan da kullanma> acağım. "Bana burayı, bura- daki yaşama koşullannı anlatın hadi" di- yorum. Yanıt bir çırpıda geliyor: "Şu anda huzuriu ve rahatsız. Gozetim aJtındayız. Kapı girişindeki polis kontrol noktası bize güven sağlı>or." Başaramadım mı ne? Hiç mi şikâvetİeri yok bu kadınlann \atıi? "Peki" dîyonım, "sizi en çok tedirgin eden ne?" "tbneler ve yaşı küçük olanlar. Onlar girmediği sürece mesele yok." Yaş ortala- malannı sonıyonım; 20-40 arası. "Ama" diyorlar, "eskiden 14 vaşında bile kızlar çalışırdı buralarda . Şimdi sürekli denetim \apılı\or. Burada çalışabilmemiz için önce emniyetten 'sağlam' raponınun çıkması lazım. Lzun araştırmalardan sonra burada çahşmaya hak kazanıyor, vesikamızı ala- biliyoruz." "Peki ya çalışma saatleri? Belli kurallara bağlı m\V Hepsi bir ağı- zdan vanıt veriyor: "Bak o konuda çok ra- hatız îşte. O saatte gir bu saatte çık yok bura da. Herkes canı istediği saatte geİir. canı istediği saatte gider. İstediği sayıda adam- la yatar. Aslolan kazandığımız para. Ba- zen iki kişi olur bazen on iki." O sırada içe- rive yeni gelen bir arkadaşları giriyor. "İşte" diyorlar, "göriiyorsun bak, canı is- lemiş bu saatte gelmiş". Saat öğleden son- ra 3 o sırada. "Hay rola, neler oluyor bura- da n'apı\orsunuz?" diye sonıyor yeni ge- len. Elinde evrak çantası.. Dışarda onu bir avukat >a da muhasebeci sanmamak için hiç- bir neden yok. SÜRECEK sayılıyordu. Böylece, fahışeliği sırf para kazanmak için iki üç yıllık geçici bir iş olarak yapan ve daha iyi fırsatlar çıktığında terketmeyi düşünen ya da kıt ücretine ek bir kazanç kapısı olarak gören kadınlann çoğu için Bulaşıa Hastalıklar Yasası ömür boyu fahişeliğe mahkümiyetdemekti. Buyasaya karşı ilk ses. 1863'te Harriet Martineau'nun The Daily News'te yayımlanan. önerilen yasa üzerine kaleme aldığı bir dizi makaleyle geldi. 1870'in yılbaşı günü Harriet Martineau. Florence Nightingale. Mary Carpenter ve Josephine Butler bir protesto mektubu hazırlayıp The Daily News'te yayımladılar. Protesto mektubuna daha sonra binlerce imza eklendi. Kadınlann manifestosu yasayı çifte standardın açıkbirörneği olmakla. kadınlann haklannı yok ederek onlann ikinci sınıf olduklannı teyit etmekle suçluyordu. Rivayetegöre kampanya,cinsel zevkin tam anlamıyla erkeklerin ayncabğında bulunduğu. fahişeliğe göz yumanbirbakış açısımn kurban imgesini uyandırdığıbir çağda ortaya çıkuğı için, yeni yeni uç veren "Süfrajet Hareketi'nden daha fazla destek gördü. Kampanyanın başlannda 39 yaşında olan Josephine Butler son derece önemli bir kişi haline gelmişti.Onyılönce de feminizm kadınlartek tipedönüştürüphiçlığemahkûm ediyordu. 1 Ocak 1873"teJuliaClarkadh20yaşındaki hasta, kadınlara verilen çorbarjın ve patateslerin kötülüğünden yakınarak. bulunduğu yerin sorumlusu,çorbanınsugibi olduğunu • kabulleninceye dek tabaklan ve sofra takımlannı fırlatıp atmaya başladı. Ertesi gün. başka kanşıklıklar patlak verdi ve üç kadın hücrede kilit altına alındı. 22 yıl etkinliğini sürdüren Bulaşıcı Hastalıklar Yasası ekonomik baskılardan daha güçlü bir şekilde kadınlan ardı arkası kesilmezcesine fahişeliğe sürükledi. Bir kadın bir kere vesikalanıp fahişe olarak fışlenmeye görsün. bu hemen işvererıveloprak sahiplerine polis tarafından bildiriliyor, o kadının tam gün fahiselik yapmaktan başka hiçbir seçeneği kalmıyordu. İsterse bu işi önceden yapmış olsun. o artık toplumdan dışlanmış bir kimse davasını kavrayan ilk kadınlardan biri olmuştu. Küçük bir grupla kampanyaya başladıktan yirmi yıl sonra, fahişeliğe kışkırtılan kadınlann bulunduğu genevlerden Bulaşıa Hastalık Yasası'nı protestoya, parlamento lobilerine dek her alanda at oynaıan ulusal bir kadın grubuna önderlik etmişti. UGUR'unyüdızı Uğurun ardından Çıkan yazılan okuyorum, okuyorum. okuyorum Doyamıyorum Utancımdan utanıyorum Mum dibindeki tortu gibi Yığılıp kalıyorum Boğazıma bir şey ler düğümleniyor kenetliyor beni acı Sımsıkı biteviye Eğiliyor, doğruluyor, düşünüyorum... Yeter artık diyorum Yırtıldığımız Dün sindiriliyorum Bugün inliyorum Bin kez ölmek değil amaamız Sen yüreklerde bir ışık hepimiz, anamız, baamız Meş'alen yanacak sonzusa dek Dirhdik dinmeyecek acımız... Soruyorum, soruyorum, soruyorum Yanıt yok Ama tükenmiyorum Bir ölüp bin diriliyorum, Uğur'un var olsun... Turan Kayhan / Sıvas ŞehU Allah'ı peygamberi tanımayanlar Sana da kıydılar ey Uğur Mumcu Islamı insanı anlamayanlar Sana da kıydılar ey Uğur Mumcu Adem'den bu yana doğru sevilmez Hakkın terazişi asla eğilmez Abdi, Emeç. Üçok, Aksoy eksilmez Kınlsın elleri ey Uğur Mumcu Onlar göremezler ki gerçekîeri Asla yok edemezler bu memleketi Okumamış o Kuran'ı Kerim'i Canavar olmuşlar ey Uğur Mumcu Müslümanlığı böyle sananlar Laik hürriyete hep hor bakarlar Mustafa Kemal'i düşman sayarlar Onun için sana kıydılar Mumcu Aşık Mustafa derdeliye döndüm Gözlerim görmüyor mumlann söndü Vatanın üstüne birduman çöktü *Şehitlik şanındırey Uğur Mumcu* Mustafa Tanrıverdi Işık yolu Uğur. yolumuz tutkumuz senin yolun Senin yolundan bizi ayıracak kim? Dev adımlar geceyi çiğner de aşar Devrimci Uğur Mumcu adıyla yaşar. ömer tşçi Bursa Kucak dolusu Saf bir sevginin pınltısı söndü Yalın birmantığın ışıltısı dondu Özgün bir yaşamm, onurlu öyküsü Yoğun bir kıvılam sağanağmın ardından dindi Henüz içimiz sızlasa da Aydınlık yüzümüz gülümsesin O N B I N L E R İÇİN YAZD1 SevgiliUğurMumcuanısına Gidelim Rengarenk çicekler sunalım uygarlığa Işık demetlerinden Gidelim Haydi Yürüyün umutlar Uğurlar olsun diyerek Varalım aydınlığa Süleyman Gündoğdu/tzmit Bir insanın hayatındaki en önemli olay kendi benliğinin bi- lincine vardığı andır. Bu olaym sonuçları en büyük iyiliğe de yol açabilir, en büyük kötûlüğe de. Bu soouç tamamıyla "Niçin ya- şamalıT", "Nasıİ yaşamali?", "Hayatımın ve başkaiarmın ha- yatının nedeni ne? Gayesi ne? 1 ' sorularının cevabına bağbdır. İnsarum ve insanca yaşamak istiyorum. Bunun için hava, su gibi sevgiye, banşa, güvene. dog- ruluğa ve özgürlüğe ihtiyacım var. O halde amacım. hem ken- dim hem de benimle yaşayan ve ileride geleceğimizi emanet ede- ceklerimiz için böyle bir düzeni gerçekleştirrnek olmalı. Bunun için de zayıfı ezerek, sömürerek sağlanan haksız menfaatlere; in- san hakları adı altında yapılan her türlü çıkarcı eyleme; teröre; gericiliğe, yalan dolana, sahtekârlığa: ikiyüzlülüğe; kayı- rmacüığa: adam sendeciliğe '"dur" demeli>im. Bu bozuk dü- zenin bir parçası olmamalıyım. Sistemin bir parçası olup kaybo- lup gitmektense "insan haysiye- tine yaraşır bir düzen savunucu- su" olarak ölmevi tercih etmeli- yim İ san" sıfatını tam anlamıyla hak ettiniz. Şöyle de cevap verebilirsiniz: Sevmek, saymak, değer vermek, insan haklan, hukuk, özgüıiük, demokrasi... Bunlar benirn için bir dizi saçmalık. Hayatımın tek amacı vardır, bu da kendi mutlu- luğum ve çıkarlanmdır. Bunu sağlamak için başkalarını sö- mürmek, soymak, kandırmak, susturrnak gerekiyorsa ne yapa- lım? Gereğini yapanz. Çok ya- şasın benün gibi düşünenler. Dü- şünmüyorsa sonucuna katlanır. Beni; beni ve benim gibi dü- şünenleri; bana ve çıkarlanma hizmet edenleri severirn. İnsan, hak, adalet, çoluk-çocuk, vatan, millet.. beni ilgilendirmez. Bun- lar çıkarlanma. amaçlanma ulaşmak için kolayca harcayabi- leceğim değerlerdir. Eğer ce> abınız buysa belki ra- hat ve uzun yaşarsınız; çünkü he- def değilsinizdir. Ancak sizin in- san mı, yoksa insan kılığında ya- ratık mı olduğunuz üzerinde dü- Siz daha > aşarken ölümsüz ol- şünrnek gerekir. İşte "Niçin ve nasıl yaşamalı- mayı başardınız. Gerçi asi, isten- _ Özlem Özkan, Dokuz Eylül yım?" sorularına yanıtınız, Uğur meyen, aykırı kişi ilan edikliniz; Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mumcu gibi. bu ise korkmayın! hedef oldunuz, ama olsun, "in- Oğrencisi Gazetedlik uğruna Korku, öyle bir bıçaktır ki. başedemedi- ği noktada saplanır. Korkak. korkusunun altından kalkamadı mı saldınr. Vurur. Uğur Mumcu hocamızı susturduklannı sananlar da, bu korkaklardır. Onlar. Mumcu'nun güçlü kaleminden, cesaretin- den korktular. Bıliyorlardı ki, O'nda ken- dilerindeki korku yok: biliyorlardı ki, O"- nun demokrasi aşkı. kendilerinı ezecek güçtedir. Uğur Mumcu. gerçek insandı: insanlan, dünyayı, eşitliğı seviyordu. İnsanlık düş- manlanyla. laiklik düşmanlanyla. de- mokrasi düşmanları>la savaşıyordu... Canı pahasına! Kim varsa Türk'ü ezmek isteyen, kim varsa sevgiyi silmek isteyen yeryüzünde ona düşman oluyordu, ona karşı savaşıyordu. Uğur Mumcu'yu hedefleyen. sadece onu değil; onun gibi düşünen yüzlerce. binlerce gerçek demokratı. gerçek gazete- ciyi hedefledi. Hedefledi ama, Uğur Mum- cu'nun bedenini ufak ufak parçalara böl- mekle beynini yok edemedi. Uğur Mum- cu'yu hoca kabul eden biz genç beyinler, O'nun ideallerini sonuna kadar yaşatacak ve savunacağız, geliştireceğiz. Uğur Mumcu. gerçek bir gazeteciydi. Hepımizin bildiği bir gerçeğı burada yinc- lemek gereksiz. ama öyleydi. "Gazeteci" kavramını en iyi açıklayan isimlerdendi. Hâlâ öyle... Çünkü o, sırf para kazanmak, gazetecilik yapmış olmak için ona buna yılışanlardan değildi. Araştırdı, geliştırdi, her kötülüğün üstüne bilinçle, cesaretle yü- rüdü. İnsanlık düşmanlan daha nice Uğur Mumcu'lan hedefleyeceklerdir. Hele bu deviet, bu yöneticiler; "Katiller, cezasız kalmayacaktır" gibi sözlerin ardına gizle- nip eli-kolu bağlı oturmaya devam eder- se... Ama olsun, susmayacağız. Bizler. yeni birer Uğur Mumcu olarak doğacağız dc- mokrasi şafaklarından.. ve halkımız için ölümüne savaşacağız. Susmayacağız!.. Başak Gücer, A. Ü. İlerişim Fakültesi ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Kalamaki'de Öğle Yemeği Bektaşi Ne Demiş? - Ramazan geldi, evde bir damla şarap yok! Geçen haftasonunda, birgrupçağrılı, Kuşadası'nday- dık. Kuşadası'nda Korumar Oteli'nde. Kimler mi vardı? İstanbul'dan Ahmet isvan. Şanar Yurdatapan, Müjdat Gezen ile eşi Leyla Gezen, Nazım Alpman, Ankara'dan Jülide Gülizar, eşi Celadet Candar, bir de ben. Ertan'ın Torbalı Belediye Başkanı Ertan Ünver ile eşi Necmiye Ünver'in çağrılısı, konuğuyuz. Bir hafta sonu başımızı dinlemek için ne güzel bir şey. Reha İsvan da gelecek- miş, ancak Samsun-Çanakkale arasında izlenceleri ol- duğu için gelememiş. Kalamaki de, kır yemeği yiyeceğiz, öyle hazırlanmı- şız. Celadet Candar, Çorum'un boğma rakısmdan getir- miş, arabada. Kalamaki belki eski bir Rum köyü. Sisam Adası oraya 1800 metre uzaklıkta. Kalamaki, Türkçe "Güzelyer" demekmiş. "Ka/a" güzel, "maki" de "yer", köyün şimdiki adı "Güzel Çamlı." Kuşadası'nın ulusal parkını geçtikten sonra, bozuk yollardan. kumsala ini- yorsunuz. Ertan Ünver anlatıyor arkadaşlara: - Burası Ekmekçi'nin denize girdiği yer!" diyor. O zamanarılarda vardı, bu kez yok. Mangallaryakıldı, sofralar hazır. Domuz vuramamışlar. kuzu var. Yaban- domuzları burada bolmuş; biz gelmeden önce, oralara gelip yerleri eşelemiş. Ertan Ünver. ayak izlerinden do- muzun kaç kilo olabileceğini hesaplıyor. - Su domuz altmış dört kilo gelir. Ayak izinden belli, bakın. Domuzun en çok sevdiği ot salep köküymüş. Ba- yılırmış buna. Mantar, arkasından geliyor. Ertan Ünver, bir domuz avını anlatıyor, bandaalmadığımapişmanol- dum! - Torbalı'da ramazan nasıl geçiyor Başkan? - Tutuculuk, bağnazlık yok. Kimse kimseye kanşmaz. Ramazan'da Torbalı'da nöbetçimeyhane vardır! Nöbetçi eczane gibi nöbetçi meyhane mi olur? Mangallarda kuzular, danalar, çöp şişler kızarmakta. Bizler orada gerçekte hazır yiyici sayılınz. Tüm hazır- lıkları yapanlar başka. Müjdat Gezen, kartonla mangal- lardaki kömürü alevlendiriyor. Bir yandan balık avlan- maya çalışılıyor ama, ı-ıh. Yok. Ertan Ünver'in "Çete" dediği grup, Ünver'in balık arkadaşları. Bunlar üç kişi: Muammer Öcalan, Halil Gülcü, Mehmet Ali Gözen. Bir de tetikçıler var: Bunlar sürücüler: Ufuk Arda, Ercan Şengül, Halit Fahran, Zafer özlü: silahlı. Video çekimin- de Metin Biter, Murat Tetik, Yaşar Ceylan fotoğrafçılar, Aytekin Özenle Şevket Ataberk aşçılarımız. Tetikçileri Ertan Ünver, güvenlik açısından gerekli görüyor. - Uğur Mumcu öldürülemeyebilirdi; gerekli güvenlik önlemi yeterince alınmamıştır! diyor. Hava patlamadan akşamına Akbük'e gidiyoruz; orada Esat Bilir'in "balık çiftliği"ne varacağız. Vardık da. Esat Bilir, Mustafa Kemal'in milletvekillerinden Esat Bilir'in torunu. Esat. Atatürkçü bir anlayışla düzenlemiş sofrayı. Yani, balık, rakı ile roko salatası.,Uğur Mumcu sapına dek Atatürkçüydü ama. bir yanına katılamazdı, ağzına içki koymazdı! Yemeklerde, su içerdi... Politikacıların 'iftaf" sofraları düzenlemeleri nebiçim şeydir? Ben öyle çağrılara katılmıyorum. Kanımca poli- tikacılar, "iftar " veremezler, vermemelidirler. Yemek verirler, çünkü onların "iftarı", din sömürüsü anlamına gelir, geçerli olamaz. Oysa. din sömürüsü özellikle "ra- mazan "da, son sınırına varıyor. Bunu da sömüren ya- zarları var. Hele onlar, o bücürler yok mu? Cumhuriyet okuru "Deccal Ahmet"\ (Ahmet öğüt) Torbalı'da gör- düm, öyle sevindim ki... Pazartesi gûnü, kadınlar yürüyüşû yaptlamadı. Karşı- yaka'da. Zübeydehanım parkında, Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanımın gömütü önünde tören yapıldı. İlk ko- nuşmayı, Menemen'in "Seyrek" Belediye Başkanı Nur- gül Uçar yaptı. Dinleyiciler çokluk bayandı. Ben de arka- daşım Aysel Bayramoğlu'yla gitmiştim. Karşıyaka Kaymakamı ile Karşıyaka Milli Eğitim Müdürü de ora- daydılar. Nurgül Uçar özetle şöyle dedi: "- Burada çok güzel şeyler söylenecek ve bitecek. İş- te, Kadınlar Gününüz kutlu olsun!' gibi. Ben bunu iste- miyorum, bunu da beceremiyorum zaten. Kendi duygu- lanmı içimden geldiğince, sizlerle paylaşmaya çalışa- cağım. Ben kendimden ornek vereyim size; 11 yıllık gazeteciliğim var, sekiz aylık da belediye başkanlığı. Şu ana kadar. belki buna katılmayacaklannız olabilir ama, bayan olduğum için 'Sen geriyeçekil, işte bunu erkekler daha güzel yapaf' gibi bir şeyle ben karşılaşmadım. Be- lediye başkanlığı konusunda da aynı şey. Partimin beni bayan olduğum için gösterdiğine inanmıyorum. Yani, o işi benim yapabileceğime inandıkları için beni aday gösterdiler. Ve sonuç aldık. Şunu söylemek istiyorum; bizim sorunumuz cinsel olmak; once insan olmak! Cinsi- yeti bayan olur. erkek olur, hiç önemli değil. Bize düşen işler var. Hatta, bir gunde falan olacak gibi değil; çünkü, toplumu yönlendiren bayan. En küçükten başlıyor, öyle bir kuşak yetiştiriyor ki, öyle bir zor görev üstleniyor ki işte, gelecekte güzel bir toplumu yaratan ilk çıkış noktası oluyor; bu tür bir -cinsel diyeceğim- böyle insanlara yıl- da bir kez anımsanmak ya da anımsatılmak, böyle in- sanlan anımsamak bana hiç anlamlı gelmiyor. Onun için de, dediğim gibi sadece bizim eksiklerimiz olduğu- nu kabul ediyorum. çünkü bugünü kabul edersek, biz zaten baştan bizesunulan ikinci sınıf insanlığı kabulet- miş oluyoruz. Ben bunu kabul etmiyorum. Hepiniz adına kabul etmiyorum..." Ankara'ya gelir gelmez Ceyhan Mumcu'yla Kırşehir'e "Uğur Mumcu " toplantısına gittim. Dün, Mahmut Tali Öngören telefon etti; Emil Galip Sandalcı ölmüş, nasıl yıkıldım. Sadun Aren de Ankara'da, Bayındır Tıp Mer- kezi'nde damar ameliyatı oldu. BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA: 1/ Ertem Eğilmez'in, Ye- şilçam fılmlerinin parodi- si olan filmi. 2/ Rus kö>- lüsü... İstanbul'daki bir üniversitenin kısa yazılışı. 3/ Hattatlann kağıt cila- lamak için kullandıklan bileşim... Yiğit. 4/ Fidan. 5/ Kobalt elementinin 6 simgesi... Bir Afrikaülke- -, si oîan Lesotho'nun baş- kenti. 6/ Serbest mesfek 8 adamlannı içinde topla- g yan resmi birlik... Bir ül- keye başka ülkelerden mai getir- me. 7/ Yumurta ve irmikle yapılan bir tatlı... Bir nota. 8/ Vietnam'ın para birimi... ""Geçme namen köprüsünden — aparsın su seni" (Diyarbakırlı Sait Paşa). 9/ Dün- yanın en tanınmış şelalelerinden biri. YL KARIDAN AŞAĞIYA 1/ Federieo Fellini'nin tanınmış bir filmi 2/ Bedenin yaşama gücü... Eski Yunan'da müzisyenlenn konser verdiği basamaklı yer. 3/ Gizli görevli... Fatih Sultan Mehmet'in şiirlerinde kullandığı mahlas. 4/ Bir çokluğu oluştu- ran varlıkların her biri... Mert. kalender \c babacan kimse. 5/ İkı\e... Köuilük yapmaktan hoşlanan kimse. 6/ Sakızla tatlan- dırılmış rakı. 7/ Türkçede ılgi adılı... Polonya halkından olan kimse... Müsluhkem yer. 8/ Bircenel türü...Sergen.9/Türkiye ile İran arasındaki gümrük kapısı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle