Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 MART1993PERSEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Bob Crosby öldö
• LA JOLLA (AA)- Üniü
ses sanatçısı Bing Crosby'nin
kardeşi Bob Crosby geçen salı
akşamı öldü. 80 yaşındaki
Crosby'nin kanserden
öldüğüaçıklandı. Bob
Crosby," March of the
Bobcats" ve "South
Rampart Street Parade" adlı
şarkılan ile ünlü olan "Bob
Crosby Bob Cats"
orkestrasının şefliğini
yapıyordu.
İÜ Öğrenci
Orkestrası
konserj
• İstanbul Üniversitesi
Devlet Konservatuvan
Öğrenci Orkestrası bugün
saat 19.00'da Atatürk Kültür
Merkezi Konser Salonunda
şef Erol Erdinç yöneüminde
bir konser \erecek. Orkestra
konserde, Beethoven'ın 5.
Senfonisi, Marcello'nun
Obua Konçertosu,
Mozart'ın Piyano
Konçertosu ile "Cosi fan
Tutte"yı seslendirecek.
Konsere solist olarak Ayşin
Kiremitçi (obua), Müge
Hendekli (pivano). Sani
Nazım Kerkez- Hakan
özkaya ve Yücd özeke
kaülacak.
'Derin Bir Soluk
Al'
• Kültür Servisi - Tiyatro
Stüdyosu, "Derin Bir Soluk
Al" adlı oyunu, 15 mart
pazartesi günü Türkiye İnsan
Haklan Vakfı İstanbîıl
Temsilciliği yaranna
sahneleyecek. Oyun İSTEK
Vakfı Balmumcu Kültür
Merkezi'nde saat 20.30'da
izlenebilecek. İngılizoyun
yazan Ben Elton'ın yazdığı
oyunun yönetimini Ahmet
Leventoğlu. tasanmını
DuyguSağıroğlu üstlenıyor.
Oyunda. Haluk Bilginer,
Ahmet Leventoğlu, Nilûfer
Açikalm ve Oktay Kaynarca
rol alıyor.
Theodorakis
istifa etti
• ATİNA(AA)-
Yunanistan'da iktidardaki
Yeni Demokrasi Partisi
listesinden bağımsız
milletvekili seçilen ünlü
müzisyen Mikis
Theodorakis, kendisini
tamamen müziğe vermek için
parlamentodan istifaetti.
Ünlü besteci bundan böyle
tüm enerjisini yeni görevi için
harcayacağını da sözlerine
ekledi. Milletvekili
seçıldikten sonra bir dönem
Mitsotakis Hükümeti'nde
Devlet Bakanlığı görevi de
yapan Mikis Theodorakis.
Devlet Radyo ve Televizyon
Kurumu ERT'nin müak
direktörlüğüne getinlmesi
üzerine poütika ile sanat
arasında bir seçim yapmak
zorundakalmışü.
Simavi karikatür
sergisi
• Kültür Servisi - Hürriyet
Vakfı tarafından
düzenlenen" 10. Simavi
Uluslararası Karikatür
Sergisi", Kadıköy Belediyesi
Caddebostan Kültür ve
Sanat Merkezi'nde (KSM)
bugün açılıyor. 60 ülkeden
765 sanatçının 2702 yapıtla
katıldığı yanşmada birincilik
ödülünü Romanyalı şanatçı
Pavel Botezatu, ikıncilik
ödülünü Rusya
Federasyonu'ndan Sergey
Tunin. üçüncülük ödülünü
de Ukraynalı sanatçı Victor
Kudin kazandı. 3 nisana dek
açık kalacak sergide,
yanşmada derece alan
yapıtlarla övgüyedeğer
bulunan yapıtlar yeralacak.
Türk sanatçılar
Münster'de
• Kültür Servisi -
Münster'deki Türk
Başkonsolosluğu, çağdaş
Türk sanatının bazı
örneklerinin yer aldığı bir
sergıyle Münster şehır
jübılesine katıhyor. Sergide,
Şakir Eczacıbaşı, Tan Oral,
Turhan Selçuk, Ali Livi
Ersoy, Ferruh Doğan, Semih
Bakıoğlu, Giil Derman,
Btırhan Doğancay, Süleyman
Saim Tekcan. Hanefi Yeter
ve ZeynepYükserinyapıtlan
yerahyor. 2 nisana dek
süncek sergi.
Oberbürgermaister Dr.
T^enhöfen ın hımayesınde
genşekleşivor.
• • •
Unlü Ispanyol yazar Antonio Gala, konusu Türkiye'de geçen yeni romanı 'Bir Türk'e Tutulmak'ı tanıttı
'ŞiddedT feıııiııist ve eüretkâr bir tııtkıı
NEYtREGÜLIŞIK
Bir Avrupa ülkesince gercekleştiri-
len böylesi bir "edebiyat harekatı"na
kentimiz ilk kez tanık oluyor sanınm :
İspanya'nın birkaç televizyon ka-
nalmın kültür programı yapımcılann-
dan. çeşitli gazete ve dergilerin muha-
bir veeleştırmenlerinden oluşan "mai-
yet erkanı" ile Antonio Gala, konusu
ülkemizde gelışen son romanını ülke-
sinde satışa sunulduğu gün basına İs-
tanbul'da tanıttı.
1990'da yazann ilk romanı El ma-
nuscrito carmeşiyi (Kırmızj elyaz-
rnası) "Planeta Ödülü"ne layık gören
İspanya'nın çoksatarlanyla ünlü Pla-
neta Yayınevı La pasion turca'nın (Bir
Türk"e tutulmak) da yayın pıyasası-
nda gereken ilgiyi gönmesi için hiçbır
özveriden kaçınmamıştı.
Ispanyol tutkusallığı
Ünlü şaır. romancı, tiyatro, senaryo
ye deneme yazan Antonio Gaİa.
İspanjol tutkusalhğını billurlaşlıran
klasik Avrupalı havası, dillere destan
söz ustalığıyla. Pera Palas ve Topkapı
dekorunda. alışıklığı her halinden belli
olan spotlann altında, omuzlannda
beyaz pardesüsü, elinde ünlü torero
Manolete'nin anısı zarif Meksika bas-
tonuyla, ıncelikli. güvenli, kendi ken-
dini oynadı.
Antonio Gala Kurtubalı. iç savaşın
patlak verdıği yıl doğmuş (1936). Hu-
kuk. Siyasal Bilimler ve Edebiyat Fa-
kültelerinı bıtirmiş. yaşıtı olan tüm
İspanyollann tanıdığı korkunç kıskaç-
Iar. bunalımlar ıçınde yaşamış, top-
lumsal ırajedilere ailevi ve kişiler acılar
eklenmış. ecelle çok yakından yüzleş-
miş. Dünyanın ve kendi kimliğinın
karmaşasını çözebilmek için pek çok
yola sapmış. bir yıl süreyle manastıra
kapanmış, değişik uğraşlara ginp
çıkmış. 1963"te edebiyatta karar
kılmış. O günden beri de ödül üstüne
ödül toplamış.
Tutkuyu irdelemek
"En son sonuçlanna değın vardın-
lan aşkı anlatan bir büvük roman"
olarak sunulan La pasion turca'da. ev-
liliğinde doyumsuz kalmış bir Ispan-
yol kadını ülkemizi ge-
zerken tanıdığı Türk
rehbere delice tutulu-
yor. eş, ev bark. vatan,
dil, din nesi varsa unu-
tup. ç yabancının yanı-
na, İstanbul'a yerleşi-
yor. Daha çok iç me-
kanlarda, yoğun bir
erotizmle gelişen- aslın-
da onun ötesine de pek
genişlemeyen- ilişki gj-
derek çirkinleşiyor, bir
cehennem burgaana
dönüşüyor. Bu arada
Interpol'da görevli bir
eski arkadaşı. kadına
sevgilisinin geçimini
uyuşturucu ka-
çakçılığıyla sağladığını
açıklıyor ve tabii her za-
manki hikaye, aşkın
sonu hüsran oluyor.
Genç kadının, İstan-
bul'da tuttuğu günlük-
lerden oluşan romanın
İspanya'da ilgi uyan-
dıracağı kuşkusuz. Her-
hangı bir değerlendirme
yapabilmek için ise he-
nüz mürekkebi kuru-
mamış metni incelemek gerekiyor.
"Tutkuyu irdelemek için yazdığını"'
söylüyor Gala ; tutkunun Türkiye'de
gelişmesini ve nesnesinin bir Türk ol-
masmı ise karşılıklı çekiciliği yaratan
kültürel yakınlığa ve Akdeniz'in oluş-
turduğu sıcak. kaynaştına ortak me-
kana bağlıyor.
"Türk karakterini nasıl yansıtıyor-
sunuz ?" diye soruyo-
rum.
"Yansıtmıyorum" di-
yor, "Ben ancak kadını
inceliyor, onun gözüyle
bakıyorum: birdenbire,
başına geleni kendi de
anlayamadan, benliğini
altüst eden bir duyguyla
yüzyüze kalıyor. herşe-
yi, o yabana ülkeyi, o
yabancıyla tutkuyu tek başına yaşı-
yor. Salt bir sese vurulmasıyla başlıyor
herşey. bir Anadolu gezisinde, kilim
almaya giderken. Hiç bir şeyi açı-
klamaya çalışmıyor kendi kendine.
Türk karakterini tanımaya da uğ-
raşmıyor. ne o anda ne daha sonra, hiç
bir zaman. Aşkıyla bir başına. derin
bir yalnızlığa gömülüyor. Ancak sev-
gilisi ona bir çok şeyler anlatıyor,
Türkiye tarihini. Türk ulusunun do-
ğuşunu. Türkler"in sürekli çelişkileri-
ni..." "İlk romanınızda da Doğu kül-
• Ünlü şair, romancı, tiyatro, senaryo ve
deneme yazan Antonio Gala, yeni romanın-
da evliliğinde doyumsuz kalan bir Ispan-
yol kadının ülkemizi gezerken tanıdığı Türk
rehbere delice tutkusunu anlatıyor.
türüne karşı bir ilgi gösteriyordu-
nuz..."
"Ben Türkiyeyi hiç bir bakımdan
Doğu ülkesi olarak görmüyorum. Za-
ten çelişki, Türkiye'nin
çelişkilerinden biri bu :
hem Avrupa. hem Asya
ülkesi olmaşı.
Tıpkı İspanya'nın
hem Avrupa hem Afri-
ka ülkesi olması gibi ;
bir yazar olarak kişisel
düşüncem bu. O kültür
karmaşası ilgimi çekti.
Romanımm başkişisi
asla bir Italyan'a vuru-
lamazdı. Jtalyanlar bi-
zim yakın akraba-
lannruzdır; vurulsa îtal-
ya'da asla burada içine
düştüğü valnızlığı tat-
mazdı. Bense kadının
aşk tutkusu karşısında-
ki denn, onulmaz
yalnızlığmı yakalamak
istedim."
"Romanınız üstüne
ilk elde bilinmesini iste-
diğinız nedir, söyler mi-
siniz ?'"
"Yazar olarak an-
lattığım deneyim son
derece ilginçü. Ola-
ğanüstü çekici bir yanı
olmayan bir girişimi
asla üstlenmem ben. Yayıncım
Kınnızı elyazmasrnı binnci şahısta an-
latan kişinin nasıl olup da bu romanı
birinci şahısta anlattığını anlayamı-
yordu, çünkü anlaua orada bir kraldı,
burada bir genç kadın
. Bu bir eylem romanı değil, bir bü-
yük aşki irdeleyen bir deneme yazısı.
Bedensel aşk son derece önemli. Dün-
yanın en büyük aşıklan
hep kadınlar olmuştur,
erkekler değil, asla.
Batı edebiyatmdaki
büyük aşıklar, kendi
aşklanyla yanıp tutu-
şanlar hep kadmdırlar
ve duygulan öylesine
güçlüdür ki, bir an gç-
lir, sevgilileri artık ne-
redeyse ilgi alanlan-
ndan çıkar. Erkek kendi içlerindeki bir
düzeneği, o korkunç. o amansız aşk
düzeneğini harekete geçiren bir araç-
tan başka bir şey değildir."
'tspanyol mistisizminin izlerini tanır
gibiyim..." 'Evet. ama tümüyle tene
bağlı bir mistisizm. çünkü kadın kah-
ramanlanm tümüyle tensel bir tutku-
nun özneleri. Benim açımdan ilginç
olan şey, bir kadının benliğine, bedeni-
ni bürûnerek, fiziksel aşkı nasıl du-
yTimsayabildiğini keşfetmekti. Bunun
yanısıra, yaşamı ışığıyla aydınlatan
aşkın yanıcı, yıkıcı, yokedici bir şey.de
olabileceğini anlatmak istedim. Öy-
küm aynı zamanda bir yıkımın öykü-
sü. Doğrusu şiddetle feminist bir ro-
man, kadını yücelten bir roman."
"İspanya'da nasıl karşılanacağını
düşünüyorsunuz ?V
"Çok ilgi uyandıracağını sanıyo-
rum. Çünkü çağdaş. cüretkar, korku-
suz, çekincesiz yazılmış. yer yer por-
nografiye varan bir tutku öyküsü.
Kadın hiç kimsenin okumayacağını
sandığı günlüğüne içini döküyor. Ben
tiyatroda büyük kadın kahramanlann
yazan olarak bilinirim. Oysa bedensel
aşkı sahneye taşıma olasılığı bulun-
madığından. şimdiye dek böylesıne
cksıksız bir kadın tipi çizememiştım."
Antonio Gala
La pasion
turca
Un» çnu* ı
'La Pasion Turca' (Bir Türk'e tutulmak)
NesinSahnesi
içinimza
kampanyası
Kültür Servisi GüngöreıT-
deki Refah Partili Belediye'nin
Aziz Nesin Sahnesi'ni "mectis
salonumuz yok" bahanesi ile
kapatmak istemesi sanatçılar
veGüngören Belediye Meclisi'-
ndeki muhalif partilerin meclis
üyeleri (ANAP, CHP, DSP,
DYP, SHP) tarafından yapı-
lan ortak bir açıklamayla
kınandL
Muhalefet partileri tarafın-
dan vapılan ortak açıklamada;
"İstanbul'un sur dışındaki tek
tiyatrosunu kapatmaya teşeb-
büs etmek. sanat adına taam-
müdcn cinayet işlemeve teşeb-
büstür.
Güngören'i ortaçağın bir
köyû haline getirme teşebbüsü-
dür. Bununla da yetinmeyen
maJum kadro, h'vatro>u göste-
ren işaret levhalannı da silerek
ne kadar çağdtşı bir kafaya sa-
hip olduğunu gösterdiler. Olayı
bir kan da>ası haline getirmek-
tedirier.
Biz Güngörenliier diyoruz ki
*Sizler yanlış voldasınız. Gün-
gören'de çözüm bekleyen çok
önemli sorunlar vardır. Ciddi
somnlarla uğraşın. Tiyatromu-
zun kapatıhnaması için ka-
rarlıyız >e tiyatroyu kapattı-
rmayacağız" dediler.
Topiantıya partilerin beledi-
ye meclis üyeleri, temsilciler,
Güngören halkı ve Belediye Ti-
yatrolan Genel V önetmeni Ze-
liha Berksoy, De>let Tiyatrosu
sanatçılarından Kenan Işık,
Zafer Ergin, Ali Sürmeli, ayn-
ca C'engiz Baykal, Pekcan Ko-
şar, Köksal Engür, Dündar
Müftüoğlu, Güliimser Gülhan,
Turgay Kan türk. Şeflk Kıran,
Aytekin Özen, Ruhsar Gülte-
kin, Emre Kınay, Nilgün Kara-
baba, Timuçin Caymaz, Or-
han Aydın katıldılar.
Devlet Tiyatroları, özel ti-
yatrolar ile bazı dublaj stöd-
yolanndan sanatçılar, Aziz
Nesin Sahnesi'nin kapatılma
çalışmalannı protesto eden bir
im/a kampanyası başlattılar.
Festivalde kadın filmleri
Polisi\e,kadmcave
çe\redyapıllar
Kültür Servisi - İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından 3-18
nisan tarihleri arasında düzenlenecek olan 12. Uluslararası İstan-
bul Film Festivali'nde geri sayma devam ediyor.
43 ülkeden 150'ye yakın fılmin yer alacağı festivalin zengin
programında bu yıl. dünya smemasına her geçen gün biraz daha
ağırlığını koyan kadın yönetmenlerin fılmlennden oluşan bir bö-
lüm var.
Her geçen gün erkek egemenliğinin bir başka kaleyi kaybettiği
günümüzde, dünyanın çeşitli köşelerindekı kadın yönetmenlerin
sesi de oldukça yüksek bıçimde duyulmaya başladı.
"Kameranın Ardındaki Kadınlar" adı venlen bölümde, film-
leri yer alan ve uzun yıllar iddiah yapıtlara imza atan kadın yönet-
menler arasından ikisi Belçıka'dan geliyor:
Chantal Akerman'ın, ıki erkeğe bırden aşık ve ikisini de kaybet-
mek istemeyen bir genç kadının öyküsü olan "Gece ve Gündüz"
ile. Marion Hansel'in. böylesine sorunlu bırdünyaya gelmek yeri-
ne anne karnında kal-
mayı yeğleyen
WOMENS
UNIVERSITY
-fer
bebeğini
ikna etmeye çahşan bir
bekar anne adayının ca-
balannı yansıttığı "Yer
de Gökte de" adh son ese-
İki yönetmenle yer alan
bir diğer ülke de Alman-
ya.
Sinemaseverlerin
^ İstanbul Sinema Günleri
S sayesinde tanıyıp sevdik-
leri iki değerli yönetmen.
büyük ilgi gören son yapıtlanyla festivale katıhyorlar. "Erkek-
ler" fılminden anımsayacağımız Doris Dörrie'nin, Almanya'daki
Türkleri konu alan dedektif filmi "Doğum Günün Kutlu Olsun,
Türk!"' ve yıllar önce "Şiır'ın Düğünü" ile sevdiğimiz Helma San-
ders-Brahms'ın bu kez birleşme sonrası Almanya'nın sorunlanru
irdelediğı çevreci filmi "Elma Ağaçlan".
"Kameranın Ardındaki Kadınlar" bölümünde yer alan en il-
ginç film ise bir Arap ülkesindeki zengin ve genç bir kadının
yalnızlığmı ve yaşamının boşluğunu mükemmel bir biçimde
yansıtan, Tunuslu yönetmen Randa Chacal Sabbag'ın yankı
uyandıran çalışması "Çöl Ekranlan".
Kadın sinemacılara aynlan ve göstenlmesi planlanan son film
olan, Meksikalı yönetmen Dan Rotberg'in "Ateş Meleği" adlı
yapıu gönderilecek uygun bir kopyanın bulunamaması nedeniyle
festivale katılamıyor.
Bu fılmin yerine. bu yıl Meksika'da yapılan en önemli film ka-
bul edilen ve 10 ödül kazanan, Alfonso Arau'nun, Laura Esqıri-
vel'in aynı adlı romanından uyarladığı "Çikolata" adlı filmi gös-
terilecek.
'Balenin kraüçesi'nin külleriKültür Servisi - Rus hükümeti, ünlii Rus bale-
rin Anna Pavloa'nın şu an Londra'da bir kre-
matorvumda bulunan küUerini geri istiyor.
1931 yılında Lahey'de, bir gösteri öneesi ge-
çirdiği kalp rahatsızlığı nedeniyle uykusunda
ölen ünlü balerin Pavlova'nın 20 yıllık eşi Victor
Dandre, Pavkna'nın cenazesini olavm hemen
ardından Londra'va götürmüşrü. Pavlova'nm
küUerinin bulunduğu tazo, bugün ûzerinde bale-
rinin saten baie pabuçlanyla birlikte Londra'-
daki GoMers Green krematonumunda duruyor
ve hemen yakınında bulunan Sigmund Freud ve
hor Noveüo'nun küllerinden daha çok ziyaretci
çekiyor.
Golders Green krematorvumu yetkililerinin
verdiği bilgiye göre. Rusya'nuı talebi şu sıralar
gözden geçirilij or. 1885 yılmda St. Petersburg'-
da doğan Pavlota, bale eğJtimini oradaki Impe-
rial Ballet Okulu'nda görmüş ve profesyonel
dansçılığa Marinsky Tiyatrosu'nda başlamıştı.
Pavlova'nm Rusya dışındaki kariyeri ise ne-
redeyse tümüyle İngiltere bağlantılı. "Balenin
kraliçesi" olarak nitelendiriien Pavlova, ilk
uluslararası başansını 1910 yılmda Londra'da,
Nijinskv 0e birlikte dans ettiği Saray Tiyatro-
su'nda elde etmişti.
Daha sonra Londra'da yaşamaya başlayan
balerin. kendi bale topluluğunu da İngiliz
dansçılarla kurmuş, İngiltere'nin hemen bemen
tüm kentlerinde sahneye çıkmıştı. -
Yeni albümüriü çıkaran Ray Charles:
Müzik,dam^larımda
dolaşankandır ,
• İlerlemiş yaşına karşın hâlâ konser tür-
lanna çıkan Ray Charles'ın üç yıldır üzerin-
de çalıştığı yeni albümü 'My World'de po-
püler sayılabilecek dans parçalan yer alıyor.
Kültür Servisi- Yaklaşık ya-
nm asırdır cazdan blues'a. co-
untry müzikten gospele farkü
müzik türlerinde ve çok geniş
bir alanda müzik yapan Ray
Charles'ın yeni albümü çıktı.
Geçenlerde kendisiyle yapı-
lan bir söyleşide "Bugünlerde
radyolardan dinlediğim popü-
ler müzikten bir şey anlamıyo-
rum. Ne diyorsunuz Rap mi.
açıkçası bu tür müzik bana bi-
raz uzak kalıyor. Bu tür müzik-
ten birşey öğrenemiyorum. Ben
de yıllar önce icinde yalnızca
konuşma geçen kasetler yap-
mıştım" diyen müzisyen 1958'-
de hit olan ilk parçası "I Got A
Woman" adb parçasmı ömek
gösteriyor.
Soul müziğinin dehası 62
yaşındaki Amerikalı efsane.
Pepsi şirketı için yaptığı reklam
serisiyle genç kuşak arasında da
oldukça popüler.
İlerlemiş yaşına karşın hala
konser turlanna çıkan Charles.
3 yıldır ûzerinde çalıştığı yeni
albümü "'My \Vorld"ün (Be-
nim Dünyam) tanıtımı için Los
Angelos'taki stüdyosunda bir
dizi söyleşi yaptı. Yeni albü-
münde Charles'a klavyede Billy
Preston, trompette JefTPorcaro
ve vokallerde Mavis Stapies ve
June Pointer eşlik ediyor.
Sanatçının popüler müzik
akımlannı beğenmemesine kar-
şın yeni albümünde popüler
sayılabilecek dans parçalan yer
alıyor. Albümdeki parçalann
hiçbirini bestelememiş olan sa-
natçı bunu "Şarkı yazmak için
zamanım yok. Aynca ben ger-
çek bir şarkı yazan değilim"
şekünde açıklıyor. Politik ya da
sosyal mesaj içeren üç şarkının
da yer aldıeı albümde Charles,
Bilüe Holiday (İf 1 Could) ve
Paul Simon (Still crazy after ali
years) gibi müzisyenlerin çahş-
malanndan yararlanmış.
Yeni albümünde belli bir me-
saj vermeyı amaçlamadığını.
Ray Charles
tek yaptığının beğendiği parça-
lan seçmek olduğunu söyleyen
Charles. hazıran ayında bir
konser turnesıne çıkıyor. "Ben
Duke EUington kuşağından gc-
liyorum. Müzik benim haya-
tım. ciğerlerim. damarlanmda
dolaşan kan" diyen Charles
emekli olmaya hiç niyeti olma-
dığmı söyüyor.
îtalyan sinema tarihçisi Mario Verdone, belli kotalarla ulusal sinemanın korunması gerektiğini belirtti
Türk sineması kendi insanını aymıtılanyla anlatmak
CLTVTHLR CANBAZOĞLU
AJNKARA- S.Ankara Uluslararası
Film Festıvali nedeniyle ülkemizde
bulunan Roma Üniversitesi Sinema
Tanhı profesörlerinden Mario Verdo-
ne (ünlü oyuncu Carfo Verdone'nin
babası) düzenlenen söyleşilerde Türk
sinemasının Batı'yı taklıt etmeden
kendi insanını anlatması gerektiğini
söyledi.Verdone. Cumhunyet'e yap-
lığı açıklamada. Hoilyvvood'un Türk
sineması gibi İtalyan sinemasını da
köşeye sıkıştırdığını vurgularken. çö-
zümün bir süre için. belırli kotalarla
ulusal sinemayı korumakta yattığını
belirtti.
- İtalyan sinemasındaki gerilemeyi
nasıl yonımluyorsunuz ?
Visconti, De Sica, Pasolini, Zampa,
Germi gibi isimleri art arda yitırdik-
ten sonra, italyan sineması sanatsal
açıdan zayıfladı. Kalanlardan Rosi
çizgisini sürdürüyor. Fellini ise. dünya
pazanna oynuyor. Antoninoni maale-
sef film yapamayacak halde. Ponte-
corvo. Venedik Film Festivah"nı yönet-
tiği için, yönetmenliğe vakti yok. Tavi-
ani kardeşler, Bellocchio. Cavani,
Olmi, Bertolucci, Amelio, Comencini
de olanak buldukca. iyi işler çıkartı-
yorlar. Tabii, gençlerin bu açığı kapat-
masıyla İtalyan sinemasının yakın ge-
lecekte canlanacağına inanıyorum.
Gençlerden çok önemli isimler çıktı.
Oscarlı Tornatore ve Salvatores,
Archibugi, Marco, Risi, Moretti ve
Nichetti gibi.
- Sinemanızda ne tür temalar işleni-
yor?
Öncelikle toplumsal yaşamın eleşti-
Mario Verdone
risi dikkat çekiyor sinemalarda. Örne-
ğin iki solcu yönetmen Scola ve Mo-
retti açık açık komünistlerin içine düş-
tüğü durumu eleştiriyorlar. Mafya
fılmlerinin sayısı da fazlalaştı. Bir de
gençler ve çocuklann sorunlanna eği-
len uyuşturucu ve şiddet karşıtı fılmler
yapıhyor. Ama gişe hasılatı en yüksek
fılmler İtalyan komedileri.
- İtalya VBD'den sonra en çok özel
TV'ye sahip ikinci ülke. Sinema bun-
dan nasıl etkileniyor?
TV'nin fılme gereksinimi var. Bu
nedenle stoklar eridikten sonra.
tıkanıklık çözülecek. Ancak fılmler.
sinema salonlan yerine evlerde seyre-
dilecck. İşin içine ticaret girince yönet-
menlerin özgürlükleri kısıtlanacak.
Yapımcılann istediği fılmler çekilecek.
Tabii, bu arada bir. iki sürpriz film
çıkıp. olay yaratabilecek.
- Avrupa'da Türk sineması hangi dü-
zeyde ?
Avrupa'ya Türkfilmleriulaşamıyor
ki. Ancak festivalleri katılırlarsa.Türk
yönetmenlerin sınırlı sayıdaki fîlmlcri-
ni izleyebiliyoruz. Yani burdan çıkan
sonuç, Türk sinemasını izleyebilmek
için Türkiye'ye gelmek gerekiyor. Do-
layısıyla, Avrupa'da Türk sinema
kültürü diye birşeyden söz edilemiyor.
Ancak Berlin ya da Cannes'da ödul
alabilirseniz, sinemalarda gösterim
şansı doğuyor.
- Peki bu tıkanıklık nasıl aşılabUir ?
Birçok üçüncü dünya ülkesi filmler-
le kendini anlatarak, dünyayla tanışı-
yor. Siz de dünyaya açılmak için. in-
sanınızın yaşamını ve kültürünü
aynntılanyla anlatmalısınız. Genel
konular, polisiyeler Batı'nın zaten
uzun yıllardır kullandığı temalar. Hep
köylüler ya da mağarada yaşayanlar
olmayacak tabii. Şehirlinin de filmini
yapabilirsiniz. Yeter ki. yönetmenler,
o insanın yaşamına girsin ve aynntıla-
ra sadık kalsın.
Uçayn
mekânda on
iş: D sergisi
Kültür Servisi - 10 çağdaş
sanatçının katılımıyla gerçek-
leşen "D Sergisi" dolayısıyla
Türkiye'de bulunan sanat ta-
rihçisi Jonas Storsve, bugün
saat 18.00'de The Marmara
Oteli'nde bir konferans vere-
cek.
1989 yıhndan buyana dü-
zenlenen A. B, C sergıleri
AKM'de gerçekleşirken. ilk
kez bu yıl, D sergisi üç ayn
mekanda yer alıvor. Sergiye
katılan. Canan Baykal, Selim
Birsel, Osman Dinç. Ayşe
Erkmen. Serhat Kiraz. Füsun
Onur. İsmail Saray, John Lat-
ham, Veit Stratman ve Henri
Bassmadjan "işlerini" üç ayn
mekanda değerlendinyor.