01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 AGUSTOS 1990 CUMHURÎYET/17 HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN Meteoroloji Genel Müdüriüğü'n- den alınan biigrye göre, yurdun kuzey kesimleri parpalı bulutlu ve açık geçecek. HAVA SICAKUĞI: Ûnemlj bır değişiklik olmayacak. RÜZ6ÂR: Kuzey ve do<ju yönler- den rıafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Denızlerde rûzgâr: Mar- mara, Kuzey Ege ve Karadenız'de yıldız ve gündoğusundan, diğer denizlerde günbatısı ve lodostan 2 ila 4, yer yer 5 kuvvetinde, sa- atte 4 ila 16. yer yer 21 deniz mili hızla esecek. Deniz hafif çalkan- tlı, yer yer mutedil dalgalı olacak. Görüş uzaklığı 10 km.nin üzerin- de olacak. Van Gölû'nde hava az bulutlu ve açık geçe- cek. Rüzgâr kuzey ve doğu yönlerden haW, ara sıra orta kuvvette esecek. Göl kûçük dalgalı olacak. Görûş uzaklı- ğı 10 km.nin üzerinde bulunacak. Adana Mapazan Mıyaman A*yon ASrı Annara Antakya Antalya Artvın Aydın Baııkesıı Brtecık Bingöl BiDıs Bo*u Bucsa Canakkale Corum Deni2k A 36°21°Dıyart>alor A 37° 19° Maffisa • 31° 14° K Maraş 31° 14° Hersın 28° 10° Muğla 31° 12° Muş A 29° 16° Edıme A 36° 18° Erancan A 30° 9°Eraırum A 29° 11° Eskışefrr A 31° 15" Gaaantep A 32° 24° Gırçsun A 36° 20° Gûmûşhane A A 25° 16° Hakfân A 37° 19° Isparta A 31° 14° Isanbul A 30° 14° lanir A 34° 17° Ka'S A 28° 1S° Kastamonu A A 29° 11° Kaysen A 32° 13° Kırtarek A 30° 19° Konya A 28° 6°Kûtatıya A 36° 19° Malatya S 25° 16° Ordu 23°12°R<a 32° 17° Samsun 34° 12° S.ırt 28° 19° Smop 36°18°Sıws 23° 9°le(<ırtaj 28° 8°tabzon 29° 9°TunceB 30° 14° Usak 29° 13° Van 33° t3° Ytegat 35° 15° ZonguMak A 37° 20° A 37=20° A 31° 24° A 34° 19° A 3 3 ° W A 29° 12° A 26° 17° A 25° 19° A 27° 16° A 36° 22° A 27=18° A 28° 8° A 29° 18° A 26° 19° A 34° 15° A 34° 15° A 27° 16° A 27° 8° A 24° 16° açık DuluOL yaflmuriu ğ § SKII ,*? karn A-açık 8-Uulutlu G-gûne$S K-fcarlı S-sısk Y-yaOmuriu Helsınkı Leningrad DÜNYA'DA BUGÜN Amsteftlam Amman Aima Bağdat Barcdona Basel Bekjrad Berlin Boraı Brükse- Budapeşie Cenevre Cezayir Ddde DüCa Frankftırt Gıme Helsıtwı Kahıre Kopenhas KUn A 30° A 38° A 33° A 39° A 34° A 28° A 30° A 31° A 36° A 31° A 28° A 29° A 34° A 42° A 43° 4 31° A 34° Y 22° A 35° A 26° A 30° A 35° Unıngrad Londra Madnd Mılano Montreal Moskova MuntH A 21° A 31° A 34° A 32° A 29° A 19° A 30° A 31° Y 24° A 32° A 30° A 43° A 31° A 26° A 36° A 30° A 35° A 27° A 31° A 30° WashmgtonA 28° Zünlı A 29° Osto Pans Prag ftyad Roma Sotya Sam Td Avıv Tunus Varşova Vmedık Vıyana BULMACA SOLDAN SAGA: 1/ tnsan elinin ince- lenmesiyle uğraşan bilim dalı. 2/ Arüann çıkardığı bir tür sal- gı... Hukuk. 3/ Lez- zetli meyvesi ve çiklet yapımında kullanılan sütlü salgısı için sıcak ülkelerde yetiştirilen bir ağaç. 4/ Güneydo- ğu Anadolu'da daha cok kadınların çeşitli yerlerine yaptırdıkla- n bir tür dövme... Ko- ca... Bir ABD haber ajansının sirngesi. 5/ Hayvanlara vurulan damga... AnlaJya- nın bir ilçesi 6/ Mülkünün geliriyle ya- şayan kimse. 7/ Halk dilinde babanın kız kardeşine verilen ad... Eski Yunan mimarlığının üç biçeminden biri. 8/ Afganistan'ın para birimi. 9/ Ankara1 daki özel bir tiyatronun kısa yazıhşı... Eski dilde kanncalar. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kaplamacılıkta kullanılan ince tah- ta. 2/ Pamuk, yün gibi şeyleri eğirmek- te kullanılan araç... Yurdumuzun Göller Yöresi'nde bir dağ. 3/ Za- rara uğrama tehlikesi... Boyaalıkta kullanılan bir çeşit mineral yağ. 4/ "O yer" anlamında kullanılan sözcük... Bir hayvan. 5/ Çok iri bir deniz kuşu. 6/ Ray üzerinde işleyen bir taşırna aracı... Nikelin simgesi. 7/ Lifleri ip ve çuval yapımında kullanılan bir bitki... Bü- yük makamdaki kimseleri hoş sözlerle, fıkra ve öykülerle eglendi- ren kimse. 8/ Belirti... Bir zaman birimi. 9/ Ustü kumaş, altı kene- vir ipinden yapılan hafif ayakkabı. 60 YDL ÖNCE Cumhuriyet İsmet Paşa'nın nutku 31 AĞUSTOS 1930 İsmet Pş. Hz. dün, Sıvas hattını acarken irat ettiği'nutukta muztarip günlerden sonra hesap vermek ve bu güzel eserin hiç olmazsa memlekete fenalık vermediğini isbat ve ilan etmek mevkiinde olduğunu kayıtla hulâsaten demiştir ki: "— Eğer Ankara - Erzurum yolu olsaydı, Avrupa Sakarya harbine girmezdi. lzmir'in servet ve hayatının muhafazası Sıvas'lının 24 saatte lzmir'i müdafaa edecek imkânına malik olmasile tahakkuk eder. Milli devlet bütün vatan aksamını toplamak, şimendifer siyasetile bir milli vahdet, milli müdafaa vasıtasile milli istiklali muhafaza etmek rnecburiyetindedir. Milli müdafaa ve milli vahdet için şimendiferleri yapmak zaruretinde idik ve bunun için yaptık ve gene yapmak vazifemizdir. 7 sene evvel ancak Ankaraya gelen Oarp medeniyeti maddi ve manevi kuvvetile bugün Sıvas'a erişmiştir. Sıvas yoluyla Şark, ifsadatı yarı kuvvetini -»hltıitıtn Soi ba» mmnmniye^ HKRiYE HANIM1 Konseri dinleyiniz gaybetti, buna mukabil biz bir misli kuvvetlendik. « Bu hatla bütün hudutlanmızın müdafaası bir misli kolaylaştı. Memleketi muhafaza için sarfedeceğimiz kan yan yanya inmiştir. Lozan'dan sonra Avrupa Türkiyeyi tekrar iktisaden mahkûm etmek istiyordu. Harici sermaye yedi senedir gelecek müsait şeriat bulamadı, gelmek istiyenler milli istiklali yıkacak kadar zararlı idi. lstiklal mücadelesi semerelerini muhafaza için evvela kendi hazinemize müracaat etmek en doğru yoldu. Ağır faizli kısa istikraz yalnız Alman grubile yapılmıştır. O da aldığı kadar memlekete para verdi. Anadolu hattımn satın alınmasında ısrar eden bir arkadaş ta Fethi Beydir. M. Müller ağır raasraflan milli müdafaa ve şimendifer bütçelerinde buluyor, bunlar onun ihtisası haricindedir ve biz yasamak için sılahlarımızı bırakmamak, şimendifer yapmak mecburiyetindeyiz. Muarızlanm memleketin müdafaa harana da dil uzatamazlar sanınm. Masraflan bir nesle yüklettiğim ithamına gelince: Uzun vadeli ve müsait şartlı istikraz talebi geldi de ben kabul etmemezlik mi ettim? Sonra bizim 30 senelik nafıa bütçemizi 100 sene daha tatbik ederseniz memlekette yapacak iş gene bitmez, 100 senede kaç nesil değişir? tsterseniz size harici para gelir, fakat 300 milyon liralık şimendiferlerinizi ahp 99 sene işletmek ve size buna mukabil 12 milyon vermek şartile..." Başvekil vergilerin aşarın açtığı rahneyi kapamak için arttırddığını, maamafih köylünün vergisi 40 milyondan 25 milyona indiğini, gümrüklerin ziraat ve sanayii himaye ettiğini söylüyerek: "— Ot olarak çıkardığımızı gömlek olarak giyıneyeceğiz. Unu kurtardığımız gibi gömleği de kurtaracağız. Eğer buğdayımızı himaye etmeseydik Sıvas'ta Amerikan unu yiyecektiniz. 7 senelik mali politika çıkmaz bir yol değil, milli mevcudieti her şeye rağmen himaye etmiş bir harikadır." Demiştir. ismet Pş. Hz. muanzlanna telmihen: "— Mevkii iktidar teşnesi degilim, demiştir, mevkii iktidarda; yaptıklanmıza istinaden; millet vekillerinin itimadile duruyoruz. Eğer bir gün millet vekilleri bizi vazifeden affederlerse nefes almak imkânını vermiş olacaklan için kendilerine yalnız müteşekkir oluruz." 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Kabzımallarm yemini 31 AĞUSTOS 1960 Dün Hal'de toplanan beşyüzden fazla kabzımal, kendi aralarında tertipledikleri yasaya riayet edeceklerine yemin etmişlerdir. Hal Kumandanı Top. Bnb. Turgut Budak, kısa bir hitabede bulunarak bu çatı altında toplanan insanların, yaJnız memleket menfaatlerine hizmet etmek gayesiyle hareket edeceklerine, siyasi düşüncelerin bu çatının altına girmeyeceğine inandığım belirttniştir. Mütaakıben, Kabzımallar, masaya konan büyük bir Türk bayrağımn üzerine ellerini dayayarak şu yemini yüksek sesle tekrarlamışlardır. "Hiçbir sahada, şahsi menfaatlerimi, menfaat-ı milliyenin fevkinde tutmayacağıma, milletimin hak ve hukukuna asla zararlı bir harekette bulunmayacağıma, mesleki dünistlük ve vicdan faaByetine aykırı bir gaye gütmeyeceğime, namusum, şerefim ve Allahım üzerine yemin ederim." GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet Sıcak gündem 31 AĞUSTOS 1989 MGK bugün Istanbul'daki Deniz Harp Okulu'nda toplanacak. Evren ve Özal toplantı nedeniyle Istanbul'a gidecekler. Toplantı gündeminde Güneydoğu, Kıbrıs ve Bulgaristan konularının yer aldığı belirtîliyor. T4ETISMA Dinçerler'în Çevre Vakfı Şimdi artık, "parasızlıktan" (!) antma tesisi yapamayan ve bu nedenle denizleri "kalkınma adına" kirleten turistik işletme sahipleri, Dinçerler'in vakıflanndan birine hemen başvurup, "destek" isteyebilirler. Çevreden sorumlu Devlet Bakanı Vebbi Din- çerier'in 71 ilde kurulması için valiliklere gönder- diği "Çevre Koruma Vakfı Seoedi", ülkemizde sonyülarda giderek urmanan "çevreyi özd çıkar- lara vakfetme" anlayışının yeni bir belgesidir. Kamuoyuna "feci şekilde yeşil" bir "teşkilaüanma" olarak açıklanan ve ardından, Çevre Fonu'ndaki mil>-arlann da bu "teşkilat" eliyle "çevreyi korumak içân" harcanacağı duyu- rulan vakfın "amac" maddesinde öbür tum "cevreci" belgelerde olduğu gibi önce "genel doğrular" ve "güzel sozler" yazılmış. Bu "amacın" gerçekleşmesi için yapılacak "faaliyetleri" sıralayan 4. maddesindeise şöylebir "göreve" yer verilmiş; "Antma tesisleri >apacak gerçek ve tiizel kişilere imkânlar ölçiisunde des- tek saglamak ve gerektiginde bu tesisleri yap- Şimdi artık, '•parasızlıktan" (!)antma tesisi ya- pamayan ve bu nedenle denizleri "kalkınma aduıa" kirleten turistik işletme sahipleri, Dinçer- ler'in vakıflanndan birine hemen başvurup, "destek" isteyebilirler. Böylece devlet, biryandan "neden antmayok" gerekçesiyle paracezası top- larken öbür yandan "al parayı, >-ap antma)!" di- yerek yatınmcüan "mağduriyetten" kurtarabi- lir. Oysa ÇevreYasası ne diyor? "Kirieten sonım- ludur ve ö*er_." Vakıf senedinde, "amaca nasıl ulaşılacağını" açıklayan 5. maddede de şu "işlevler" yer alıyor: ("a" bendi) "her çeşit mala satın alma, kiralama yoluyla sahip olmak ve satmak...", ("c" bendi) "Şirket kunnak ve hisse senetlerini almak, sat- makJ' "Kamu hizmetinden" çok ticari bir amacı ta- nunlayan bu "işlev" de doğal ve tarihsel zengin- liklerle bez£İi arazilerin ("mal"lann) "vakıf eliyle" alınıp, satüabileceğini; tesis kurmak için "uygun bir yer" arayanlann bundan böyle sah ar- sa komisyonlanna ya da "tahsis arari" için Tn- rizm Bakanlığı'na değil, vakıflara da başvurabi- leceklerini gösteriyor... Peki, bu vakıf nasıl yönetilecek? Elbette, ticarete gelindiğinden alabildiğine "Uberal" ama karar erklerinde olabildiğince "devletçi" olan, "geleneksel" anlayışla. îşte, "Yönetim Kunılumı" tarumlayan 17. madde: "Yönetim Kurulu bir başkan ve doknz iiyeden oluşur. Başkan ilin en büyük mülki ami- ridir. İ yelerin liçü çevreden sorumlu Devlet Bak- nı (Dinçerler) tarafından. diğerleri ise Yönetim Kurulu Başkanı (Vali) tarafından seçilir... Gerek- tiginde Bakan (Dinçerler) ve>B başkan (Vali) yö- netim kurulu üyelerini degişürebilir." Böyle bir "atama" yönetim kurulu olan vakıf nasıl çalışır? Çevre çorunlannı çözme yönünde ne gibi "yeteT' (!) politikalar üretir, nasıl karar- lar alır? Yönetim Kurulu üyeleri, "görevierinden ahnamamalan" için nasıl bir tutum takınmalı- dırlar? Bu sorulann yanıtı da yine vakıf senedinin 12/d maddesinde"tarnşmava yol açmayacak" bir açıklıkla özetleniyor: "Çevreden sorumlu Dev- let Bakanlıgı'nın genel pobtikalan, plan ve prog- ramlan istikametinde..." Ege basınını izleyenler bilirler. Almanya'da Içevre kirlettigi" için kapaulan bir mukavva fab- rikası, "olduğu gibT' Türkive'ye "taşınarak" De- nizli'de kurulmak isteniyor. Yerel yönetim, mes- lek odalan vemuhalefet partileribu girişime karşı çıkıyorlar. Ne var ki Dinçerler'in vakfı eliyle ya- tınmcılara Çevre Fonu'ndan yeni "olanaklar" sağlamaya soyunan Çevre Müsteşarlığı, her yö- nüyle bir "çevre cinayeti" ömeği olan bu tesisin kurulması için de "ııygun görüş" veriyor... Böylece, illerde kurulmakta olan vakıflann, "nasıl bir politika" izleyecekleri de ortaya çıkıyor. Son olarak, Vakıf Senedi'nde bu "poHtikanın" tanımını da yapan 18. maddeyi okuyalım; "Çev- renin dogal yapıanın bozulmasına etki eden ku- rulnşlann ürettigi iş ve hizmetler ile çevre değer- lerinin korunması arasmda hoşgörii sınırtan için- de dengeleyici deger yargılan oluşturmak \« çevre korunması ile ügüi olarak alınacak karariann bo esaslar içinde oloşmasına yardımcı olmak." Dünyayı yasanılmaz kılanlara "hoşgörii" ile bakarak; onİan "bu işkrinden ötürü" destek sağ- layarak; yağmacılıkta "dengeli davranılması" önerüerek... Buna karsın, doğal ve kulnırel değer- lerimizin yok edilmemesi için savaşım verenlere karşı ise aynı "hoşgörii" bir yanabıraküıp, "bon- lar aşın uçlar, malum gnıplardır" diye kara ça- lınarak... Çevre zenginlikleri nasıl korunacaktır? Dinçerler, bir demecinde bu soruyu "iman gücüyle" diyerek yanıtlamıştı. Vakıf senedinde bu imanın "kâbesi" belli oluyor... OKIAYEKİNCt Tüytt Bitmeıniş Y elun Hakkı Kamuyu zarara sokmak veya kişisel tatmin sağlamak "tüyü bitmemiş yetimin hakkını" yemekle eşanlamlıdır ki, bu da toplumsal anlayışımızda en aşağıhk eylem sayümıştır. Bizim kuşakta bile (1968 kuşağı) kamuda ça- lışma anlayışı "tüyü bitmemiş yetimin hakkını" gözetmekti. Bu günlerde bu ilke ya unutuldu ya da bilinmiyor olmalı ki, uygulayan kalmamış. Bu nedenle "tüyü bitmemiş yetim hakkı" nedir, bi- raz anlatmak gerekiyor. Bu anlayışm temeb hukuka saygılı olmak, adil davranmak ve kamu çıkarlannı korumaktır. Ka- muyu zarara sokmak veya kişisel tatmin sağla- mak "tüyü bitmemiş yetimin hakkını" yemekle eşanlamlıdır ki, bu da toplumsal anlayışımızda en aşağılık eylem sayılmıştır. Damştay Içtihaüan Birleştinne Kurulu, sıkı- yönetim komutanlıklannca 1402 sayılı yasaya da- yanılarak işlerine son verilen devlet ve kamu gö- revlerinin kurumlannca eski görevlerine iade edilmesi gerektıgini 7.12.1989 tarihinde kararlaş- tırmıştır. Bu açık hükme rağmen hâlâ birçok 1402'liğin görevlerine kabul edilmemeleri nasıl açıklanacaktır? Yedi-sekiz aydır göreve başlatıl- mayan 1402'likler en sonunda bir tdare Mahke- mesi karan ile göreve döndüklerinde, boşta geçen dönemler için idareden özlük haklannı tazminat olarak alacaklardır. Böylece kamu, zamanında Damştay kararlarını uygulamayan yöneticiler yü- zünden, yeniden zarara uğrayacakür. Danıştay karariannı uygulamayan bu yöneti- ciler "hiyü bitmemiş yetim hakkını" yediklerin- den dolayı sadece "öbür dünyada" mı cezalana- caktır; yoksa hukuk devletimizde bu tür hukuk- suzluğu önleyecek, devlet zararını kişisel sorum- luluğa dönüştürecek bir mekanizmayük mudur? Sorumlular, yetim hakkı yiyiciler hep "ilahi be- saplaşmada"mı hesap verecekler? BİR 1402'LtK Fatura Bîze mi Çıkaeak? Uzmanlar, ozon deliğinin yüzyılın sonlarına kadar Türkiye ve Yunanistan'ı da içine alacak şekilde genişlemesinden endişe duyuyorlar. Antarktika Uzerindeki ozon tabakası deli- ğini ilk ortaya çıkaran bilim adamları grubu- nun yaptıkları son açıklamalar, bizim açımız- dan son derece dehşet verici olan yukardaki soruyu gündeme getiriyor. Ozon'u yok eden CFC ve türevleri gibi kimyasal ürünlerin üre- tim ve tüketiminde dünya ölçeğinde çok kü- çük bir paya sahip Türkiye ve Yunanistan, açıklamaya göTe coğrafi konumlan itibariy- le en fazla zarar görecek ülkeler dummunda- lar. Sanayileşmiş ülkelerin 1987 Montreal pro- tokolüyle ozon tabakasını tahrip eden kim- yasal urünlere getirdikleri sınırlamalara ve bu yıl içinde daha ileri bir adım olarak, gelecek yüzyılın başlanna kadar bu ürünlerin üretim ve tüketimini aşamalı olarak ortadan kaldır- ma kararına rağmen, uzmanlar, ozon deliği- nin yüzyılın sonlarına kadar Türkiye ve Yu- nanistan'ı da içine alacak şekilde genişleme- sinden endişe duyuyorlar. Önümüzdeki on yıl içinde kış ayları boyun- ca kuzey yanmküre ozon tabakasının yüzde 20-30 OTanında yok olacağı hesaplanıyor. Bu durumun, güneşin ocak, şubat, mart ayları boyunca etkisiz ve eğik bir açıyla geldiği Ku- zey Amerika ve Kuzey Avrupa ülkeleri için o kadar önemli olmayacağı vurgulanırken kor- kulduğu üzere, deliğin Türkiye ve Yunanis- tan üzerine erişmesi durumunda; güneşin daha dik bir açıyla ve daha uzun süreli olarak ulâş- tığı bu bölgelerde ultraviyole radyosyonunun da yüzde 40'a varan bir artış bekleniyor. Böyle bir artışın doğrudan ilk sonucunun cilt kanseri vakalarının çoğalması olabilece- ği görüşünde birleşen uzmanlar; •müdahale edilen doğal dengenin nasıl bir yönde gelişe- ceği, yeni dengenin nasıl oluşacağı ve bu sü- recin etkilerinin neler olabileceği sorunlarına henüz kesin cevaplar veremiyorlar. Öte yandan global ısınmanın beklenenin tersine Grönland'da buz tabakası kalınlığın- da artışa yol açtığı ve deniz seviyesinde yük- selme yerine düşmenin görüldüğü de verilen bilgiler arasında. Bu yeni gözlem; dünya ısın- dıkça kutup bölgelerine düşen kar miktarın- da artış olacağı varsayımını güçlendirirken de- niz seviyesi geleceğinin de oluşan bu yeni has- sas dengeye bağlı olarak belirleneceğini gös- teriyor. MURAT ERDtL Londra GALERİ#ATÖLYE PERA 146 97 38-132 64 26 g ü l ç i n a k s o y s c d a t b a l k ı r h a l i m ç e l i k c r t a n j u d e m i r c i h a l u k g e d i k b a h a r k o c a m a n s e n a y ö n a 1 n u r c a n p e r d a h ç ı k a d i r r c i s l i i l h a n ş e n 2 0 . 8 - 1 0 . 9 . 1 9 9 0 DERİMOD KÜLTÜR MERKEZİ Ducok , Kazlıceîme 582 84 00 SANAT CALERİSİ Yeni tnevsimde çok değişik ürünlerle karşınızdaytz. tthal büro setleri, çerçe\eler, renkli camlar beğeninize sunulmuştur. Bekliyoruz. Rumeli Cad Bilge Han 81/5 Osmanbey 146 70 25 Çeeb . Anl. ulcryuz r^oaiu Berlce! TEU &ANAT 6ALERİSİ S fy o doga 4ta >.%?'{££ Resim ve Heykel Cıhol turol S«|ın> Turon . ye Adnan Vormca Neıol Mehh Devrım Tıroje Dıkmm 17AÖUStOS-7EylQI19<)0 Paza' hof Î 11 c< - 1 9 fr ' Kuyuluboston Sok 44/2 Nt^afita; lel 147 08 9 9 - 147 9? 56 «vı I o o Sal.h Cofku FuOt Acorogtu ö Antikalarınızı alıcısıyla buluşturun 131.MÜZAYEDE 30 EYLÜL 1990 YILDIZ SARAY'INDA Degerlı Tablo larınızı. Haflarınızı. Kuran-ı Kerım lerınızı. Osmanlı Gumuşlen"nızı. Iznık Çınılen'nızı ve Anlıka larınızı ucrelsız ekspertız ve sıgoria yapıyor. sızın admıza muzayedelenmızde salıyoruz Tecrubelenmızden yararlanın GALERİ ARŞİV ^aCKY BOULLIER Sızt sevımlı dostlanyfa tanışmaya çağırıyor 23 AJustos-22 EyüJİ Mtızik Kerim Fersan i i ttı /') '*' ıirılsı _$~<lthıtır Kalamıs Fener Cad 4S/3-346 29 91 EXCLUSIVE S A N A T M E R K F Z İ SANAT TARİHİ DERSLERİ KAYITLARIMIZ BAŞLAMIŞTIR 389 I Surtıye ISııMıyc I» Banfc»! uaul 363 75 U ANTIK A.Ş. Mt'ZAttDE ORGANIZASVHNL Eyiam Cad 16 NFşantaşı - Istanbul 130 74 82 • 131 44 65 YAZ SONU KARMA SERGİSİ Nurl Abaç Nevzat Akoral Ismall Altınofc Rafet Ar&al ıHeyKeM Mustafa Aslıer Turgut Atalay Ibrahlm Balaban Csfer Bater Birim Bozok nkrl Cantürk Abkfln Dtno Eren Eyüboğlu Lütfü Giinay Cahit Güraydın İbrahlm Satl 1 3-30 AğustOS Nı»pelîyt Aylar Cad. Nil Apl. 24/6 Leveni 169 80 14-149 93 17 ANKARA^AMCA MUŞERREF HEKİMOGLU Efe Havaları Burhaniyeli öğretmen Mehmet Özgüçlü mü güzel anlatıyor, oğlu Şükrü mü bilmem? Kaç kez dinjedim, onu da bilemiyorum, ama kaç kez dinlesem coşkuyla çarpıyor kalbim. Borazan Efe1 nin soluğunu duyuyorum yeniden. Kadir Efe'nin yüreğini, Hü- seyin Develi'yi yeniden görüyorum karşımda, körfezdeki ulusal güçleri örgütlendiren bir Kuvay-i Milliyeci'yi... İstiklal madalyası var mı diye aptalca bir sorumu yanıtlamadı, yüzüme ters ters baktı. Cebinden bir belge çıkararak önüme koydu sonra. Bel- geye baktım, saygıyla selamladım Hüseyin amcayı. Yüzüm kı- zardı, gönlüm ağardı. İşgai komutanının imzası var o belgede. Bir gözaltı belgesi, düşman karargahına gidip denetimden ge- çecek her gûn, gözden uzak kaimamak üzere, çünkü Kemalist!.. Hüseyin Develi bu belgeden onur duyuyor, gögsünde taşıyor, yabancı güçlerin sevmediği bir kişi olmayı, sakıncalı kişiliğini be- lirten belgeyi dostların madalyasına yeğliyor Kaç kez yazdım, bugün yine yazıyor, soruyorum: Ne güzel ders, uyarı değil mi? Oysa çevremizde yabancıların desteğiyle övünenler var! Ali Çetinkaya'yı körfezde masal türü anlatırlar hâlâ. Ayvalık- tan Karaağaç'a gelişi, ilk kurşunun atılışı... Köy kahvelerinde Bur- haniye evierinde, alanı çeviren dükkânlarda... Bir öyküsünü de Kemer Kırtasiye Evi'nde yeni dinledim. Kurtuluş Sawaşı'_ndan son- ra Çetinkaya Burhaniye'ye geliyor Bayındırlık Bakanı. Ülkede de- mir ağlar örülüyor, Çetinkaya savaş arkadaşlarına sesleniyor iç- tenlikle: — Bırakın bu efe havalarını diyor. Gelin demiryollarında çalı- şın, çavuş olun, emeğinizin karşılığını alın, yarın emekli olur ge- çim sıkıntısı çekmezsiniz. Borazan ve Kadir Efe'ler Bayındırlık Bakanı'nın karşısına diki- liyor. — Biz tüfekleri demiryolunda çavuş olmak için çatmadık di- yorlar. Çetinkaya ağlıyor. Oysa zaman onu haklı çıkanyor. Demiryol- lannda çavuş olmayı istemeyen Borazan Efe, Demokrat Parti dö- neminde güç koşullarda yaşadı. Belediyenin çöpçü kadrosun- da çalıştı. 27 Mayıs'tan sonra galiba Sami Küçük ve Enver Gü- reli'nin ortak önerisiyie Meclisten geçen bir yasa kapsamına girdi, bir aylık bağlandı Efe'ye. Borazan'ı hâlâ duruyor orada, alanda- ki anıtın yan basamağında... O anıtı da üzülerek seyrediyorum her zaman. Yontu sanatçımız Güldal Duyar'dan da özür diliyo- rum yeniden. Birkaç kez daha yazdım, ama altını çizmek istiyo- rum. Eski heykelin yerine üniformalı bir Atatürk koymak bana ters geliyor. Cumhuriyetimizin kurucusunu, yetisen kusaktara yal- nız asker yanıyia tanıtmak çağdaş bir yaklaşım değil. Atatürk eş- siz bir komutan, ama aynı zamanda eşsiz bir devlet adamı, bir devrimci, politikada "Yurtta barış dünyada barış" ilkesini kuran bir banşsever. Atatürk'ün asıl bu yönlerini vurgulamak gerekmez mi acaba? Savaş hayli gerilerde, Atatürk'ün askerlik süresi de bir yerde bitiyor. Onu asıl çağdaş kişiliğiyte tanıtmak gerekiyor. • • * Atatürk anıt çevresinde güzel bir köşk vardı vaktiyle. Ali Çe- tinkaya'ya Burhaniyelilerden bir armağan. Çetinkaya ailesi, kızı İstiklal Paksüt ya da torunları o köşkte hiç oturmadı, bir süre sonra da satıldı sanınm. Başta CHP İlçe Başkanı Mustafa Çakıroğlu kimi ilçeliler satılmasını istemiyor, Çetinkaya'ya basvurarak köş- kü Burhaniye'ye bağışlamasını öneriyoıiar. Ali Çetinkaya'dan bir rrtektup. Eczacı Mustafa Çakıroğlu ve arkadaşlan üzürttüyle oku- yoıiar: "Çok üzgünüm, evi satmak zorundayım, hastalığım ne- deniyle güç durumdayım, param yok" diyor! Bir dönemin bakanları böyle işte! Para sıkıntısı çekiyoriar! Üs- telik bir Bayındırlık Bakanı! Ülkemizde böyle kişiler de var, dün de bugün de. Demiryolu çavuşu olmak için tüfek çatmayanlar, bakanlık koltuğuna otursa da olanaklarını geliştirmeyenler... Oysa kimi kişiler nasıl üretken değil mi? Siyasal gücü kişisel çıkartar için değerlendirerek zenginlikler üretiyorlar! An ama gerçek. Ulusal bayramları kutiarken belli bir buruk- luğu aşamıyor insan. Hatta Kurtuluş Savaşı'nın bitmediğini his- sediyor. Yeni savaşlann çarpıntısını duyuyor yüreğinde. Kurta- racak ne çok şey var diye düşünüyor. Tarihimizi, coğrafyamızı, doğal ve kültürelzenginliklerimizi, denizi kurtarmak, çevreyi kur- tarmak, ağaçlan, çiçekleri kurtarmak için de belli savaşlar ge- rekiyor. Saldırganlara, savurganlara, ulusal çıkarlanmızdan ödün verenlere, kişisel çıkariarına öncelik verenlere, geleceğımıze ipo- tek koyanlara karşı da yürekli savaşlar gerekiyor. Mutlu bir olay toplumumuzda çok yürekli savaşçılar da var. Çanları çalıyorlar durmadan. Kulağı olan duyar, o çanlarda efe- lerin havası, soluğu var. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞtPAL "İkramiy e verilir mi?" SORU: 1945 doğumlu olup, 25 yıllık öğretmenim. 1. derece, 1. kademedeyim. Hastayım ve raalulen emekli olma ihtimalim çok fazla. 1- Malulen emekliye ayrılırsam, ikramiye verilir mi? Verilirse tutanne olur. Nasıl hesaplanır? 2- Emekli aylığım ne orandave ne tutarda verilir? A.K. YANIT: 1- TC Emekli Sandığı Yasası Ek Madde 20'ye gö- re. "Emekli, adi malulluk. vazife malüllüğü aylığı bağlanan ve- ya toptan ödeme yapılan; asker sivil tüm iştirakçilere her tam fîi- li hizmet yılı için "Emekli ikramiyesi verilmektedir. Emekli ikramiyesinin hesaplanması: 1.3201. derece 1. kademe genel aylık göstergesi 1.500 1. dereceden aylık alan öğretmenlerin ek göstergesi. 2.820 toplam genel aylık göstergesi. 2.820 x 320 (1990 yılı 2. yan katsayısı) =902.400 TL. (1 yıl karşılığı genel aylık ikramiyesi) 902.400 x 25 (fıili hizmet yılı) = 22.560.000 TL. (25 yıl karşılı- ğı genel aylık ikramiyesi) 200 (25 yıl hizmet karşılığı kıdem göstergesi) x 320 (1990 yılı 2. yan kıdem aylık katsayısı) = 64.000(1 yıllık kıdem ikramiyesi) 64.000 x %50 (1990 yılı için uygulanan oran) = 32.000 TL. (1990yılı2. yanda 1 yıl karşılığı kıdem ikramiyesi) 32.000 TL. x 25 (Fiili hizmet yılı) = 80O.0Ö0TL. (1990 yılı 2. yan için 25 hizmet yılı için kıdem ikramiyesi) 1.000 (Taban aylık göstergesi) x 355 (1990 yılı 2. yan taban ay- lık katsayısı) = 355.000TL. (Tabanaylık ikramiyesi) 355.OOOTL. x% 50 (1990 yılı için uygulanan oran) = 17.500 TL.( 1990 yılı 2. yanda 1 yıl karşılığı taban aylık ikramiyesi) 177.500 x 25 (Fiili hizmet yılı) = 4.437.500 (1990 yılı 2. yan için 25 yıl karşılığı taban aylık ikramiyesi) 22.560.000 TL. (1990 yılı 2. yan için 25 yıl karşılıgı genel aylık ikramiyesi) 800.000 TL. (1990 yılı için 25 yıl karşılığı kıdem aylık ikrami- yesi) 4.437.500TL. (1990yılı 2. yan için 25 yıl karşılığı taban ay- lık ikramiyesi) 27.797.500 TL. 51990 yılı 2. yan için 25 yıl karşılığı toplam ik- ramiye) 2.820 (toplam gösterge) x 320 (Genel aylık katsayısı) = 902.400 (Emekli aylığınaesas genel aylık) 902.400 x %75 (25 yıl karşılığı aylık bağlama oranı) = 676.800TL. (25 yıl karşılığı genel emekli aylığı) 200 (kıdem aylık göstergesi) x 320 (kıdem aylık katsayısı) = 64.000 (Emekli aylığına esas kıdem aylığı) 64.000 x 75 (Aylık bağlama oranı) = 48.000 TL. (25 yıl karşı- lığı kıdem emekli aylığı) 1.000 (taban aylık göstergesi) x 355 (Taban aylık katsayısı) = 355.000 (Taban aylık bağlamayaesas) 355.000 x %75 (aylık bağlama oranı) = 266.250 TL. (25 yıl karşılığıtabanemekli aylığı) 676.800 TL. (Genel emekli aylığı) + 48.000 TL. (Kıdem emekliaylığı) + 266.250 (taban emekli aylığı) = 991.050 (I. de- rece 1. kademeden 25 yıl hizmetten sonra emekli olan öğretme- nin toplam emekli aylığı). 1. Hamur kağida çok temiz F OT O KO P İ Doğan Copy 16O 78 28 60 TL. Ortabahçe Cad. No: 6O Beşlktag
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle