18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 24 MART 1987 Uzman gozuyle Fuhuşun psikolojisi 'Ona kırmızı motosiklet aldım' o 3 Hatice, "Sen hikaye ml istiyorsnn?" dedi. Yanıtlamama fırsat bırakmadan Gül'e döndü, "Hadi kız anlat seninklni." Gül'ün gri gözleri buğulanmıştı. "Bırak şimdi" diyerek gönülsüzlüfünü belirtti. Kadınlarm "anlat, anlat" şeklindeki ısrarlan üzerine o zamanki Menekşe, şimdiki Gül, "Çok sevmiştim Nabi'yi, çok" diye başladı... Devletin en az maaşlı memurlarındandı Nabi. Erzurum'dan İzmir'e atanmıştı. 27 yaşında, yeşil gözlü, siyah saçlı, oldukça yakışıklıydı. Yeşilçam'a gidip artist olmak, tutku haline dönüşmüştü. Arkadaşlan da kendisini destekliyorlardı bu konuda. Birkaç derginin yanşmasına katdmış, ancak ön elemeyi bile kazanamamıştı. ışte bundan ötürü kahroluyor, "Ulan sen ne biçim adamsın, 435 lirayla geçinmeye çahşıyorsun" diye hayıflanıyordu. Menekşe'nin 'dostu'Nabi'nin tek tutkusu motosikletti "Bu daha çocuk" diyordu Menekşe içinden Gecede Hikmet Çetınkaya Nabi'nin tutkusu motosikletti Artist olmanın ötesinde bir tutkusu daha vardı Nabi'nin. O da, kırmızı renkli Java marka bir motosikletti. öyle bir motosikleti olsun, oturduğu mahallede tozu dumana katarak dolaşsın isterdi çocukluğundan beri. Ama bir türlü motosiklet alamıyordu. güne değin karşı cinsle ilişkileri romantizmden öteye gitmeyen Nabi, yaşamında ilk kez geneleve gitme, burada dost bulma kararı aldı. Amacı, kırmızı renkli bir Java motosiklet almaktı. îzmir en sıcak günlerinden birini yaşıyordu. Hiçbir şey umurunda değildi Nabi'nin. Polis kulübesine kimlik kartı gösterip geneleve girdi. Kafasına göre birini seçecek, "Dostum olur musun?" diye soracaktı... Kadının tüketim aracı haline r ehnesifuhuşu örüklüyor 3 Doç. Dr. ATAMAN TANGÖR Freud ve psikanalizle birlikte Foucault'un ünlü "cinsellik tertibatı" kuramına yeni bir iktidar öğesi eklendi: Cinselliğin psikolojikleştirilmesi ve psikiyatrikleştirilmesi. Böylece ileri kapitalist toplumdaki kadının konumu ve cinsel tüketim alanına bir meta gibi sokulmasıyla ilgili temel sosyal etkenlerin bilinçten kaçırılmasında cicilibicili bir tuzak kurulmuş oluyordu: Psikoloji ve psikiyatri. Aslında işçi smıfının bu tür cinsel masallarla oyalanacak ne vakti vardı ve ne de parasal gücü. Onun açısından cinsellik doğal ve yemekiçmek gibi yapılması gereken bir şeydi. Reiche'ın araştırmalarında masturbasyon, eşcinsellik, transseksüalhe gibi durumların ait gelir gruplarında daha az görüldüğü ya da hiç görülmediği; sevişme oyunlarının (yeni teknikler geliştirme, aygıt kullanma, özel mekaniarda sevişme vb.) daha az kullamldığı, sevişmenin daha erken yaşta başladığı gibi farklılıklar bulundu. Yani üst orta gelir gruplarının cinselliği, cinsel alışkanlıklan, cinsel uğraş için harcadıklan zaman ve parayla ait katmanlar arasında anlamlı farklılıklar söz konusuydu. Yani cinselliği konu, uğraş ve de sorun edinmek, burjuvazinin ve küçük burjuvazinin işi oldu. K. adın "soyun" deyince, yüzü kıpkırmızı oldu, terden sırılsıklam ıslandu Soyundu hemen. Kadın yanına yaklaşıp boynundaki künyeyi görünce, "Aslanım benim söylesene daha önce ne iş yaptığını" dedi. Işte o an cesaret geldi Nabi'ye. Küçücük kadını kollarıyla sarıp, var gücüyle bağırdv "Dostum olur musun? Cinselleştirmede 3 evre Foucault, 'cinselleştirme mekanizması'nın yoksul sınıflara birbirini izleyen üç evrede sokulmaya çalışüdığını söyler. Birincisi Malthusculukla yani doğum kontrolüyle, ikincisi küisenin 'yoksul sımflan ahlaklaştırma kampanyası' çerçevesinde ve üçüncüsü 19. yy sonunda toplum ve ırk koruması adı altında da tıbbi ve hukuksal baskıyla. O yaşına dek, çok arkadaşı olmuştu Nabi'nin. Bir, iki kez nişanlanmış ve aynlmıştı. Apayrı bir dünyada yaşadığı için, kız arkadaşlanyla, nişanlılanyla pek uyum sağlayamamış, sonunda aynlmıştı. Işte bir gün aynanın karsısında saçlarını tararken, birden aklına "genelev" geldi, o biçim kadınlar sanki tek tek karşısına dikildi. Hepsi birden tüm güçleriyle bağırmaya başladılar: Nabi... Nabi... Nabi... "Neden olmasın?" diye düşündü yakışıklı Nabi. Birden karar verdi, konuyu en yakın arkadaşına açtı: 435 lira maaşla Java motosiklet aJamam. Artist olmam da hayal oldu. Ben genelevde dost bulacağım. Arkadaşı sordu: Şimdiye kadar hiçbir kadınla yattın mı? Nabi çok sinirlendi arkadaşına. Masayı yumruklayıp, "Sana ne!.." diye yanıtladı. Arkadaşı uzun uzun anlattı, o malum sokağı, yaşamı, ilişkileri... Sonra Nabi'ye dönüp, "istersen bir şansını dcne" diyerek umutlandırdı. Nabi motosiklet için dost arıyor • enekşe anlatıyor: Bir yıla yakın beraber olduk Nabi'yle. Temiz, saf bir çocuktu. Daha beraberliğimizin ilk haftasında bir galeriye götürdü beni. Kırmızı renkli motosikleti gösterip, "Böyle bir motosikletimiz olacak, arkasına bindirip gökyüzüne uçuracağım seni" dedi. İçim bir tuhaf oldu birden, "Bu daha çocuk" dedim. Ertesi gün Ana'dan borç alıp Java'yı aldım Nabi'ye... Artık her gece 24.00'ten sonra gittiği o sokaktan ertesi gün saat 06.00 da çıkıyor, servıse binmeyip motosikletle ise gidiyordu Nabi... Çocuk gibi günlerce sevindi motosiklete. Ona bindiğinae bambaska hissediyordu kendini. Kaç kez olmadık saatlerde geldi beni almaya. Bir türlü binemeaim motosikletinin arkasına. Ona sımsıkı sarıiıp doya doya gülemedim, bağıramadım... "Dostum olur musun?" Kadın şaşırdı... Delirdin mi sen? Ve Nabi'nin dostu oldu küçücük kadın... O zamanki adıyla Menekşe, bir çırpıda Nabi'yle tanışmasını anlaüvermişti. Herkes sessizce dinliyordu, sanki yeniden yaşarcasına... kılmaya başladılar, "Seninki başkasını buldu herhalde" diye. Kızmadım bile. Yine her zamanki gibi, ortalığı ayağa kaldırarak, gürültülü bir şekilde gelecekti nasıl olsa... Herkes de duyacaktı geldiğini. Göreceklerdi o zaman... Sona bir türlü gelemiyordu Menekşe. Boğazında bir şeyler düğümlendi. Kızarmış gözlerinden yanaklarına gözyaşları süzülmeye başladı yine. M. ıfahışelik sorununa ilişkin ] görüşlerini Fransız fılozofu YPourier'den yaptığı şu ahntıyla \noktahyor: "Kadının kurtuluş I derecesi genel kurtuluş derecesinin doğal ölçüsüdür. Kadın cinsinin aşağılanması, hem uygarlık hem de barbarlığın yalın biçimde uygulandığı kusurlardan her birini çift yönlü belirsiz ve ikiyüzlü bileşik bir varoluş biçimine yöneltir. Kadının kölelik içinde tutulması olgusundan kimse, erkekten daha derin bir biçimde cezalandınlmamıştır. Burjuvazi cinselliği kendi gücünün, kudretinin, sağlığının ve yaşamın sonsuz gelişmesinin bir "kan"ı (Foucault) olarak ele aldı. İşçi sınıfına bu tertibatı aktarması ya da aktarmak istemesindeki neden onun iyiliğini düşundüğünden değil, salgın ve cinsel hastalıklar, nüfus artışı ye kontrolü, iş gücünün dengelenmesi gibi kendi çıkarına yönelik endişelerden kaynaklanıyordu. İşte bu aşamada Foucault'un "iktidar" dediği çok yönlü bir düzenek devreyegjrer: Eğitbilimciler, ahlakçılar, doktorlar, psikiyatristler, ruhbilimciler, dinbilimciler vb... Böylece burjuvazi kendi gücünü arttırma ve kanıtlamanın bir aracı olarak tüm "iktidar" düzeneğiyle cinselliği kullanmış, özgün bir cinsellik tertibatı kurmuş, bunu tüm diğer sınıf ve katmanlara benimsetmeye çalışmış, ancak ne var ki denetimsiz tüketim canavarının yol açtığı yoğun yabancılaşma, cinselliği kendi başma bela etmiştir. İşte kadının bir tüketim aracı olarak kullanımı ve fahişelik sorunu da bu bağlamda iyice çıkmaza girmiştir. Bu açıdan bakıldığında burjuvazinin cinselliğiyle, işçi smıfının cinselliği tüm "iktidar" baskısına karşı yine de farkhdır. Fahişeliğin ve fuhuşun konumu da çok farkhdır. Burjuvazi açısından fuhuş tüm sapkınlıklanna karşın inceltilmiş (rafine) bir haz aracıdır, bir gereksinim olmaktan çok uzakta, lüks bir metadır. İşçi sınıfı için ise hâlâ tam anlamıyla bir gereksinimdir fuhuş. Hem de bol kepçe aşevinde alelacele yenen tatsız tuzsuz bir yemek gibi bir gereksinim; iki yakasını bir araya getirip evlenemeyen, uzamış ergenliğinde, ya da içinde yaşadığı toplum kesiminin baskısı nedeniyle kız arkadaş bulamayan genç erkeğin zorunlu gereksinimi. Kuşkusuz bu aşın malzemesi de, kötü ayıklanmış sade suya tirit bir patates olacaktır. Nitekim ülkemizde genelev kadınlarınm hemen hepsi kırsai kesimden salt geçinebilmek, aç kalmamak için gelen eğitimsiz, bilinçsiz ve bilgisiz insanlardır. \Boç. Tangör: Toplumda O güne değin karşı cinsle ilişkileri romantizmden öteye gitmeyen Nabi, yaşamında ilk kez geneleve gitme, burada dost bulma kararını aldı. Amacı, kırmızı renkli bir Java motosiklet almaktı. tzmir, en sıcak günlerini yaşıyordu. Kemer'deki genelev sokağı, salatalık, meyve, meşrubat satıcılarının ablukası altmdaydı. Polis kulübesinden kimlik kartı göstererek geçti. Ağır bir koku, o korkunç sıcakla ortalığa yayılmıştı. Hiçbir şey onun umurunda değildi. Kafasına göre birini seçecek, "dostum olur musun?" diye soracaktı. Yürüdü kalabalığın arasında bir süre... Demir kapılı, parmakh evlere bir sürii erkek dizilmiş, bakıyorlardı. Arada bir duyulan sesle, insanlar dalgalanıyorlardı... Haftaym beyler, açılalım... Bazı kadınların bol küfürlü şakalaşmaları, yarı çıplak görüntüleri midesini bulandırıyordu. Ama bir kez kararıru vermişti Nabi... "Kırmızı Java motosikleti alacağım..." Kaç saat dolaştığını kendisi de bilmiyordu. Sonunda küçücük bir kadın gördü. İçinden, "tamam, bu benim dostum olur" dedi. Ama o da çıplaktı. Bacak bacak üstüne atmış, kamışla kola içiyordu... Bir dakika baylar, içeriye girelim... "Baylar" kenara çekildi, demir kapı açıldı... Artist misin be yavrum!.. Merdivene bacaklarıru yayarak oturmuş kadının sesiydi bu. Hiç aldırış etmedi, o küçücük kadına yaklaştı... B u daha çocuk" dedim Kaç ay yaşadınız Nabi'yle? Bir yıla yakın beraber olduk. Temiz, saf bir çocuktu. Daha beraberliğimizin ilk haftasında, bir galeriye götürdü beni. Kırmızı renkli Java motosikleti gösterip, "Böyle bir motosikletimiz olacak, arkasına bindirip gökyüzüne uçuracağım seni" dedi. İçim bir tuhaf oldu birden, "Bu daba çocuk" dedim. Ertesi gün de Ana'dan borç alıp, Java'yı aldım Nabi'ye. Artık her gece 24.00'ten sonra gittiği o sokaktan ertesi gün saat 6.00'da çıkıyor, servise binmeyip motosikletle işine gidiyordu Nabi. Bazı sabahlar ise zor uyanıyor, geç gidiyordu işine. O yüzden amirlerinden "fırça" yiyordu. Arkadaşlan Nabi'ye "helal olsun be kanya" diyorlardı. Küçücük kadın imrendiriyordu onları. Menekşe artık bize aldırmaksızın ağlıyordu. Ara sıra burnunu çekiyordu, mendili iyice ıslanmıştı. Çocuk gibi günlerce sevindi Java'ya. Ona bindiğinde bambaşka hissediyordu kendini. Kaç kez, olmadık saatlerde geldi beni almaya. Bir türlü binemedim motosikletinin arkasına. Ona sımsıkı sarıiıp, doya doya gülemedim, bağıramadım... Beraberliğiniz sürekli mi oldu? Son zamanlarda az uğrar olmuştu. Zaten elinden gelse, uyku saatlerini bile motorun üstünde geçirecekti. Bilmem, belki de başka bir kadın... Yok yok, sanmıyorum... Daldı gitti Menekşe. Yüreğindeki sızı, birden soru işaretlerine dönüşmüştü. Donuk bir anlatımla bakışları sabitleşti duvarda. Kısa bir suskunluktan sonra, öyküyü hemen tamamlamak istercesine devam etti... Birkaç gün görünmedi ortalıkta. Aldırmadım. Bizimkiler ta H ı z ölüm getirdi Aradan ne kadar geçti bilmiyorum. Bir haftadan fazla olmasa gerek. Birisi geldi, benimle konuşmak istediğini söyledi. Tersledim tabii, "Başka kapıya" dedim. Üsteledi... İyice sinirlenmeye başlamıştım... Bir ara 'Nabi..." lafını duyar gibi oldum.. O zaman dank etti. "Ne oldu bir şey mi oldu ona?" diye bağırmışım... Bir şey söylemeden, bir gazete uzattı bana. Bir sayfanın küçücük bir köşesinde "Hız ölüm getirdi..." diye yazıyordu. Fotoğraf falan yoktu. Harfler birbirine karıştı, okuyamadım iki satırı bile. "Ne yazıyor, söylesene?" dedim o genç adama. Okudu, kulaklarım uğulduyordu... Sürat denemesi yapıyormuş, traktörler varmış yolda. Stop lambalan yanmayan traktörün, yok römorkunun altına girmiş... Anında ölmüş... Hiç acı çekmeden... İnanamadım, "Yoo olamaz, yalandn, uydurmadır..." dedim. Genç adam üzgündü, çok üzgündü "maalesef o abla" dedi. Dayanamamış, belki haberim yoktur diye, gelmiş. O kadar sürede ne çabuk alışmıştım. Birden künsesiz hissettim kendimi. Gazeteye baktım, bir fotoğrafı bile yoktu. Ne olurdu sanki bir fotoğrafını koysalardı... Düşündüm, Nabi'nin soyadını bile bilmiyordum. Haberde adı yazanın o olduğuna, belki bu yüzden bir türlü inanamadım... Bir fotoğrafı olsaydı keşke... Genç, yaşlı, boyalı boyasız, şişman zayıf, mavi, kara, kahverengi gözlü bir sürü kadın... Kimisi gülüyor. kimisi dikkati çekmek için kalkıp göbek atıyor, kimisi de somurtarak sigara içiyordu. Dalgın bakışlarla bir köşede oturanlar da vardı... Yıpranmış gövdeleri ve donuk bakışlanyla ara sıra biriken erkek yığınına bakıyorlardı. Belki de tanıdık bir yüz, sıcak bir sevecenlikti aıadıkları. Birbirine benzer yaşam öyküleri aynı yazgıyı paylaştırıyordu... Sağdan ikinci oda Kadın başıru kaldırıp, "merhaba" dedi. Bu "merhaba"', emzikli aç bir kedinin miyavlaması gibi bir şeydi... Sonra ayağa kalkıp, "sağdan ikinci oda" diye işaret etti. Nabi, duvarda asılı aynaya bakıp, saçlarını düzeltirken, kadının sesiyle irkildi: Aslanım burası fotoğrafçı dükkânı değil, geçsene içeriye... İçinden, "Ben sana gösteririm" dedi Nabi. İkinci odadan içeri girdi. Kadın "soyun" deyince, yüzü kıpkırmızı oldu, terden sırılsıklam ıslandı. Soyundu hemen. Kadın yanına yaklaşıp, boynundaki künyeyi görünce, "Aslanım benim, söylesene daha önce ne iş yaptığım?" dedi. İşte o an, cesaret geldi Nabi'ye. Küçücük kadını kollarıyla sanp, var gücüyle bağırdı: Kadının kurtuluşu Sonuçta konuyu Fransız filozofu Charies Fourier'in sözleriyle noktalamak istedim: "Bir tarihsel dönemin değişikliği her zaman kadınların Özgiirlüğe doğru ilerlemesine göre belirlenir, çünkü insansal doğanın, hayvanlık üzerindeki zaferi kendini en açık biçimde işte burada, kadının erkek ile, güçsiizün güçlii ile ilişkisi içinde gösterir. Kadının kurtuluş derecesi genel kurtuluş derecesinin doğal ölçüsüdür. Kadın cinsinin aşağılanması aynı zamanda hem uygarlık, hem de barbarlığın yalın biçimde uygulandığı kusurlardan her birini, çift yönlü, belirsiz ve ikiyüzlü, bileşik bir varoluş biçimine yukseltir. Kadının kölelik içinde tutulması olgusundan, kimse erkekten daha derin bir biçimde cezalandınlmamıştır." StRECEK İNÖNÜ VAKFII 1987 YARIŞMASI TİYATRO OYUNU INONU VAKFI. çağdas ve ozgun Turk tıyatrosunun gelıştı'rmesıne yardımcı olmak amacı ıle Du yılkı yarışma konusunu. tıyatro oyunu olarak secmısiır Yanşmaya kalılacak eserler dramatık yapı estetık duzey. sahneleme olanaklan ve oynanabılırlığı gozonunde lutularak değeriendınlecektır Yanşmaya kaii'acaklar. konulan seçmekte tamamen serbesttırler Ancak yazarlar. INONU VAKFlnın genel amacı doğrultusunaa Ismet Inonunun yaşadığı zaman dılımı ıle sınırlı kalacaktır Türk Sosyal Bilimler Demeği GENÇ SOSYAL BİLİMCİLER ÖDÜLÜ Kuruluşunun 20. yılında Türk Sosyal Bilimler Derneği, sosyal bilimler alanındaki çalışmaları canlandırmak ve özendirmek amacıyla ödüller verecektir. Katılma: Doktorasını yapmış otuzbeş yaşını, Üniversite mezunu otuz yaşını geçmemiş Isteme Adresı: Yurt Yayınevi Esat Cad. 85/5 Ankara StRECEK GENÇ SOSYAL BİLİMCİLER kışısel ya da ortak özgün bilimsel çalışmalanyla katılabilirler. Konu serbesttir. Çalışmalar bilim jürisince değerlendirilecektir. Çalışmalar iki nüsha olarak, özgeçmiş(ler)le birlikte 30 Eylül 1987'den önce Derneğe gönderilmelidir. Ödüller: Doktoralılar için iki adet 500.000 TL Üniversite mezunları için üç adet 300.000 TL. Ayrıntılı Bilgi ve Başvuru: Türk Sosyal Bilimler Derneği Paris Caddesi 36/2 Kavaklıdere, 06540 Ankara KOŞULLAR 1 Yanşmaya yayınlanmamış sahnelenmemış ve başka bir yansmaya sunulmamıs eserler katılabılır {Bir kışı. en çok ıkı eserle katılabılır ) 2 Eserler Turkce çıft aralıkh daktılo edilmış olarak ve 5 nusha Malınde 24 Aralık 1987 tanhıne kadar ••İNÖNÜ VAKFI. Şervt E r san Cad Pembe Koşk Konui Sıtesı. B2 Blok. D1 Cankaya/Ankara adresme vazarın özgeçmışı ıle bırİKie gondenlmelıdır 3 Yansmantn Secıcı Ku^ulu odule değer eser bulunmadığırca odullerın bırımyada bırkaçmı.dağıtmamakta serbest!ı' Odul aları eserlenn butun hakıan 3 yıl süre ıle İNÖNÜ VAKFI na aıt olacaktır ÇAY ݧLETMELERİ GENEL MUDÜRLÜĞÜNDEN (RİZE) BİLGİSAYAR SİSTEMİ SATIN ALINACAKTIR 1 Kuruiuşumuz İstanbul, Ankara ve 100. Yıl (Rize) Çay Paketleme FabrikaJarında hizmet vermek üzere 3 adet bilgisayar sistemi satın alınacaktır. 2 Bu işe ait şartnameler; a) Çay Işletmeleri Genel Müdürlüğü Satınalma Müdürlüğü Rize, b) Çay Paketleme Fabrikası Müdürlüğü BüyükdereİSTANBUL, c) Ankara Bölge Müdürlüğü Maliye ve Gümrük Bakanlığı E Binası, Kat 7 OperaANKARA adreslerinden ücretsiz lemin edilebilir. 3 İhaleye iştirak etmek isteyen firmaların, şartname esasları dahilinde hazırlayacaklan teklif mekiuplarmı en geç 7.4.1987 salı günü mesai saati sonuna kadar Çay Işletmeleri Genel Müdürlüğü, Pazarlama ve Satınalma Dairesi Başkanlığı Rize adresine iadelitaahhütlü olarak göndermeleri veya belirtilen tarihe kadar elden vermeleri gerekmektedir. 4 Postada meydana gelecek gecikmeler ve telgrafia yapılacak müracaatlar kabul edilmez. 5 Kuruiuşumuz 2886 sayılı kanuna tabi olmayıp, ihaleyi yapıp yapmamakta. kısmen veya dilediğine yapmakta serbesttir. Basın: 14539 Türk Kadınını Güçlendirme ve Tanıtma Vakfı'nın kuruluşunun 1. yıldönümü nedeniyle resim, heykel, seramik, özgün baskı ve grafik dallarında, yurtiçi ve yurtdışında ödül almış kadın sanatçalırımızın eserlerini, 8910 Nisan tarihleri arasında Atatürk Kültür Merkezi'nde "Yaratıcı Türk Kadınından Esintiler" adlı sergisinde sunacağını duyurur. Katılmak isteyen ödül almış sanatçılarımızdan eserlerini 6 Nisan'da Atatürk Kültür Merkezi'ne teslim etmelerini ve 11 Nisan sergi bitiminde geri almalarını rica eder. Ek Bilgi İçin: Türk Kadınını Güçlendirme ve Tanıtma Vakfı Tel: 160 15 55 • 160 08 28 DUYURU M.T.A. GENEL MUDÜRLÜĞÜNDEN 1Genel Müdürlüğümüzce 10 kalem D.1210 Ford Kamyon yedekleri kapalı teklif usulüyle satın alınacaktır. 2Bu ihalemizin tahmini bedeli 2.778.400. TL. olup, geçici teminatı 82.252. TL.dir. 3Bu ihalemize ilişkin idari şartname ve yedek parça listesi; a) Genel Müdürlüğümüz AhmSatım Şubesi Müdürlüğünden B5 M.T.A. trtibat Bürosu Satınalma Müdürlüğü Cihangir Kazancı Yokuşu Lütfıye Ap. No: 76 Beyoğlu tstanbul adresınden bizzat başvurularak ücretsiz temin edilebilir. 4Teklif mektupları en geç 14.4.1987 günü saat 16.30'a kadar Genel Müdürlüğümüz Genel Haberleşme Müdürlüğünden olacak şekilde elden ya da PTT ile gönderilmiş olacaktır. 5Bu ihalemizle ilgili teklif açma 16.4.1987 günü saat 10'da Makine İkmal Dairesi Başkanlığı toplantı salonunda yapılacaktır. thalemize girebilme şartlarına uyan istekliler katılabilirler. 6Genel Müdürlüğümüz 2886 sayılı yasaya tabi değildir. İlanen duyurulur. Basın: 14909 PAZARCIK SULH CEZA MAHKEMESİ'NDEN KARAR ÖZETİ Pazarcık ilçesi İncirli köyü nüfusuna kayıtlı Ahraet ve Döne oğlu 1954 doğumlu Mustafa Osoy'un, mahkememizin 17.6.1985 tarih ve 984/328 esas 985/146 sayılı kararı ile gıda maddeleri tüzüğüne muhalefet suçundan TCK'nun 398.402.72 ve 647 sayılı yasanın 4., 6. maddeleri gereğince neticeten 32.000 TL ağır para cezası ile MAHKUMİYETİNE, 3 ay müddetle cürme vasıîa kıldığı fırıncılık mesleği ve sanatı ticaretinin TATİLtNE, Pazarcık ilçesi Nurettin Ayd:n Mahallesi Atatürk Caddesi üzerinde hükümlüye ait işyeri fırınının 7 gün müddetle KAPATILMASINA ve sanığın cezalarının TECİLİNE karar verilmiş olup bu karar kesinleşmişür. TCK'nın 402. maddesi gereğince keyfiyeı ilan olunur. Basın: 14760 SEÇİCİ KURUL (Alfabetık sırayla) Ra'k Alnıack Melm And Melıh Cevdeı Anday Gencay Gurun Yıldız Kenter ODULLER Bınncıye 3 mılyon TL Ikıncıye 2 mılyon TL Uçuncuye 1 mılyon TL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle