Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 17 OCAK 2020 CUMA haber GÖRÜNÜM Arkeoloji tarihine ait 2 bin parça eser, Erimtan Müzesi’nde ziyaretçilerini bekliyor Anadolu’nun hikâyesiA.CELALBİNZET İki sergiden izlenimler Ankara, gri günlerinde birbiri ardınca açılan sergiler aracılığıyla ısınıyor. Sanatın sıcaklığı böyle bir şey. Her birinde bir başka bakış açısının güzelliği var. Bilenler bilir ama yeniden anımsatalım. Sanatçı için değişmez kaynak olan doğayı yorumlamak esastır. En somutundan uç noktalardaki soyuta değin her sanat yapıtının çıkışını ona borçlu olduğumuz unutulmamalı. Zaten esin kaynağını oradan almayanların yaptıkları köksüz ve kof birer öykünmeden öteye geçmez. Sanatın tarihi bu söylenenlerin sayısız örnekleriyle dolu. Çıkış kaynağını unutmadan kendi damgasıyla yaratanlar için böyle bir sorun bulunmadığını söyleyelim. İzmir’den bir sanatçı, Zeki Serbest, Anadolu doğasını Sevgi Sanat Galerisi’ne taşımış. İçinde yaşadığımız ortamın betonlaşması gibi katılaşmış bilinçlerimizde bir pencere aralayarak Anadolu’nun resimsel görünümleriyle izleyici karşısında. Gerçekten de unutulan bir doğaya sırtımızı dönük yaşamaktayız. Birbiri üzerine bindirilmiş beton blokların kıstırdığı düşünce yapımıza geniş gökyüzü altındaki kır yaşamını taşımak az şey midir? Figüratif ama yorumuyla kendi soyutunu yakalayabilmiş bir sanatçı örneğidir Zeki Serbest. Uzun yıllara dayalı birikimiyle rahatlamış bir fırçanın ucundan yansıyan belki de örneklerini bir daha göremeyeceğimiz Anadolu doğasının izlerini görebilmek için iyi bir fırsat. Galeri Akdeniz ise, yeni yılı “Yeni Başlangıçlar 2020” resimheykel sergisiyle karşılıyor. Adından da anlaşılacağı gibi bu bir karma etkinlik. Geniş seçkinin içinde Halil Akdeniz, Şeniz Aksoy, Atilla Atar, İsmail Ateş, Mustafa Ayaz, Seyyit Bozdoğan, Mustafa Bulat, Zahit Büyükişleyen, Hüsnü Dokak, Devrim Erbil, Zafer Gençaydın, Mehmet Güler, Veysel Günay, Mürşide İçmeli, Atilla İlkyaz, Ergin İnan, Ali Kotan, Hayati Misman, Berna Okan, Cezmi Orhan, Filinta Önal, Cebrail Ötgün, Lütfi Özden, Hasan Pekmezci, Muharrem Pire, Süleyman Saim Tekcan, İsmail Yıldırım, Mehmet Yılmaz var. Sergideki sanatçıların birbirinden farklı anlayışta olması son derece doğal. Tümü, uzun yıllara dayalı sanatsal geçmişlerinde ulaştığı biçemleriyle ortamın yakından bildiği adlardan. Galeri, bu farklılıkları bilerek onları bir arada buluşturmakla iyi bir iş yapmış. En iyi yanı da apayrı kişiliklerin yapıtlarını bir arada görme olanağı vermesi. Mühendis ve koleksiyoner Yüksel Erimtan’ın, kültürel mirasın korunması ve tanıtılması amacıyla 2015 yılında kurduğu Erimtan Müzesi, Ankara’nın en eski yerleşim yeri olan Ankara Kale Meydanı’nda yer alıyor. Üç eski Ankara evinin dönüştürülmesiyle oluşturulan müzede, MÖ 5 binli yıllara dayanan “Erken Tunç Çağı” ve “Hitit uygarlığıyla” başlayan, “Geç Roma” ve “Bizans” uygarlıklarına kadar uzanan çeşitli eserler, sikkeler, yüzük taşları, cam ve pişmiş toprak eşyalar, tunç eserler ve takılar bulunuyor. Erimtan’ın 1960’lı yıllarda Tarsus yakınlarında çalışırken, Roma yüzük taşları almasıyla başlayan koleksiyonda bugün yaklaşık 2 bin parça eser yer alıyor. Arkeolojinin insanla doğrudan ilişkisini, geçmişi günümüze bağlayan sanat, bilim ve sosyal yaşama ait öyküleri anlatan müzeyi, Cumhuriyet Anadolu ekibi okurları için gezdi. ‘Triclinium Sofrası’ Müze, giriş katında koleksiyondaki farklı dönemlere ait eserleriyle ziyaretçilerini karşılıyor. Kültepe tabletlerinden Urartu kemerlerine, Roma camlarından Bizans ritüel eşyalarına birçok eşya, giriş katında yer alıyor. Buradan ana sergi salonunun yer aldığı aşağı kata iniliyor. Bu bölümde ağırlıklı olarak koleksiyonun Roma dönemine ait, günlük yaşamından kesitler sunan eserleri yer alıyor. Dönemin ticaret, sosyal yaşam, kozmetik, yeme içme alışkanlıkları ve “şölen” gibi hayata dair hikâyeleri hem sesli anlatım hem de yazılı olarak sergileniyor. Müzenin duvarında, Roma döneminde Pompei kentinde bulunan ziyafet sofrası betimli bir freskin tıpkıbasımı bulunuyor. Roma döneminin yaşam biçimini yansıtan ve dönem insanla rının zamanlarının büyük bölümünü geçirdiği, uzanır biçimde yeme içme ritüelinin gerçekleştiği “Triclinium Sofrası”nda resmedilen nesneler, koleksiyonda bulunan örnekleri ile sergilenirken, ziyaretçiler de bu sofralarda oturup, eski çağları deneyimleme fırsatı buluyor. En eski görsel belgeler Sofranın hemen karşısında, farklı dönemlere ait sikkelerin sergilendiği bölüm yer alıyor. Ziyaretçiler, katalog şeklinde yapılan düzenleme sayesinde, define parçası olduğu düşünülen 21 altın sikke ve beraberinde sergilenen sikkeleri, detaylı şekilde inceleme imkanını buluyor. Sikkelerin yanında ise mühür yüzükleri yer alıyor. Mühür yüzükleri, Eski Mezopotamya’da başlayan mühür geleneğinin antik dünyadaki devamı niteliğini taşıyor. Yarı değerli taşların üzerine işlenmiş olan yüzüklerde, mitolojik sahneler, bitkiler, hayvanlar ve semboller ile eski Yunan SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN ÇALMAYI ÖĞRENDİ Sivas’ta Japon bağlamacı Almanya’da Türkoloji bölümünde eğitim gören ve eğitimini yurtdışı eğitim programı kapsamında İstanbul Üniversitesi’nde devam ettiren Japon öğrenci Kotaro Yuzawa, sosyal medya üzerinden bağlama çalmayı öğrendi. Saza ilgisinin izle Kotaro Yuzawa diği bir Türk filmi ile başladığını belirten Yuzawa, “Almanya’da okurken Türk Halk Müziği korosuna katıldım. Orada da halk müziğine ilgim arttı. Bağlama kursuna katılmak istiyordum. Ama hem zamanım hem param yoktu. Ben de sosyal medyadan video izleyerek çalmaya başladım” sözleriyle anlattı. Âşık Veysel’i araştıran ve ona hayran lık duyan Yuzawa, Sivas’ı da ziyaret etti. Sivas’ta öğretim görevlisi doktor Murat Sinan Laçiner’in misafiri olan Japon öğrenci, Laçiner rehberliğinde Sivas’ı gezdi. Ozanlar Müzesi’ni de gezen Yuzawa, Âşık Veysel’in 100 yıllık sazını eline alma fırsatı buldu. Japon öğrenci, “Çiğdem der ki ben elayım” türküsünü çaldı. Yuzawa, Veysel’in bağlamasını görünce çok mutlu olduğunu ifade ederek “Aslında Âşık Veysel’in Sivaslı olduğunu bilmiyordum. Ama onu tanıyordum. Buraya geldiğim için çok sevindim. Bu durumu hiç beklemiyordum” dedi. l SİVAS kültür sanat çizelgesi SERGİ saat 15.00’te. “Reis Bey” adlı oyun 21 s‘Zereygtiisni ançaımlde’ıgg1“(2st1(KcAllCMKs“31(gO2sMkoa000üZEaiieööeü271579aorecmrjeüpesd1444444AElkrirrnd3332yna”rzvŞO43iüühkGaO.”n&iSkkk111NeSŞerllhiao447un(ceBGKNSeec’ae222Cas0euKaESneÖbE6))aTKrabbyzeiuidÖauzreb.lye’çeark3448aiİ3ozdkkniigvağllr’iArakllzeZrŞteı’ntnn142eegğo’ee1idSmmuab’m8otaeskorrardR018ccilnklE’2elaeieWiup6ıl”arudoae”eeeSçSt,dndkSsAsHs’rg202ne4dr,akknnoda7a“1SaeÜiatueeieö660mke6GÜly..uonlİenk0kt0akn4arRdnsfrRar8((nğgkaea’çgü304)nrGia00nieMıshgvŞmgvl”itntnüöla041uns2Ssg’Çae4eeöeöud33ncoGrGatBi)))i’söl1“urbrarümnrsbeeoc11mNdg5AG”eaüasrüliğeluOar,uü0lü22lieylilldaGleaiımsdraetŞeenStebs“5ldabgzıe’Yclisea24drurbnKuiaeeb,ozuas)¨ii“’sieeiebşlll69snisısbrr’1iayeTnenaıilddrklrgiiieiiSd60aaesS8alnsgcn’pK’s.aeei3nPncetvecinsi”ea’aeü,Rk(’0cs’ıed1.Tde,neni0arknnzrr”ie5ekyeıetkdgae.aOkdll“.,,.eiirset4S.ecıli,r0am(okaM“0rT)ykHghous’“sMgSb2aaeadZetea2iiyzecl,eredAenr2iag6lrrgeyeraclnik2kkitbtMeŞesei2çinukilzao1ıeEn.biA’nmaatdmtia’neaçeOraal2DyasaııAaaddtt”ad0nücEo444atçll12n.aaeğlyıı”s0atıkd05tüukoola0ald1iİAC’m..nnlyykatrd00ı’gı5alfdü”uut.trlıa002Sö.ışenınneSa10snn’’1aor’.edtedsaı50d2büneny(yŞeial2r.’a0um1lıautt0.eatv3ğegotnG0e(h322ü0yOTvi’1ö2302ntunieec32ky1.nb0O0saaYkd“O21a1s2mla““g1aOaç12aav.3WYH0a2ibkttttüıca0aet545272cc0”eşrmir1aa444’3uannzrıı22220..0aadio.trs”a4100nt4nS620kgıgaç0000’SkkEesazOsdd00400lad2a20ü0ırKAŞıı....ua.va5tannlettşiA0000dc))0’’sh7n0.’aıhiü”khtt’(taaa9dı0ln.nadl00000nkee”orı.Klüçınrrt92aks1e00e“aikdose’’’’iiy0hüoaıneddddvvGahh3d1l2.09rs0z’aarsua2dldtkyeeisaeeeell’l”1“i)0.eu’rS,iareeuın0u7deil)a’At..aS2r’.lıTn“a22rayyrronKnyn0.0er1iy((çi2bYiiaioddaah00ayh00ayd3“o0a’’)ıŞuaaah0ybyıdrrlekusnL..laben2rım’eıı00rrng33uena.u,ıdenennaüta,0aaon4Dr00ülnrnre11E“g.eesskıni“ssy0ıdo2ssşBnEs’’n22ünı(id2KüaııiddKu2n’ay’aa’0l1nn”inandndıis2’raseen1asadkbaa43nddbiadsaae3an..z2ardtt”asüH26d1aaaasbde,,2ıd1l““3aıny47eıı0”aaun,syTA3enss2ü,t)aae”aaşk TİYATRO adlı oyun bugün saat 20.00’de yarın saat 15.00’te ve 20.00’de. “12 Öfkeli” adlı oyun ANKARA 4 Büyük Tiyatro’da, “Cimri” adlı oyun 2123 Ocak tarihleri arasında sa adlı oyun bugün saat 20.00’de, 19 Ocak’ta at 20.00’de. (0 312 397 30 24) 4 Stüdyo Sahne’de, “Aziz Dostum Çehov” adlı oyun bugün saat 20.00’de yarın saat 15.00’te ve 20.00’de. “Gidion’un Düğümü” adlı oyun 21 Ocak’ta saat 20.00’de. (0 312 397 30 24) 4 Oda Tiyatrosu’nda, “Kontrabas” adlı oyun bugün ve yarın saat 18.30’da. “Vatan Yahut Namık Kemal” adlı oyun 2123 Ocak tarihleri arasında saat 18.30’da. (0 312 311 11 69) 4 Ziraat Sahnesi’nde, “Satranç” adlı oyun bugün saat 20.00’de, yarın saat 15.00’te ve 20.00’de. “Kontrabas” adlı oyun 2123 Ocak arasında saat 20.00’de. (0 312 311 75 53) 4 75. yıl Sahnesi’nde, “Yedi Kapılı Kent” adlı oyun 19 Ocak’ta saat 13.00’te. (0 312 324 22 10) 4 Cermodern Sahnesi’nde, “Eyvah Nadir” adlı oyun bu akşam saat 20.00’de, yarın saat 15.00’te ve 20.00’de, 19 Ocak’ta saat 15.00’te. (0 312 310 00 00) OPERA VE BALE ANKARA 4 Opera Sahnesi’nde, “Aida” adlı opera yarın saat 20.00’de. “MDT Gangster” adlı bale 20 Ocak’ta saat 20.00’de. “Sevil Berberi” adlı opera 22 Ocak’ta saat 20.00’de. “Fındıkkıran” balesi 23 Ocak’ta saat 20.00’de. (0 312 229 76 25) KONSER ANKARA 4 CSO Konser Salonu’nda, Şef Chloe Van So Esterstede yönetiminde Bethooven’in “2. senfoni” konseri, bugün saat 20.00’de. (0 312 309 13 43) 4 Cumhuriyet Müzesi’nde, “Müze Konseri” 22 Ocak’ta saat 14.00’te. SAMSUN 4 Aydın Gün Salonu’nda, “Viva Tango” konseri 15 Ocak’ta saat 20.00’de. (0 362 432 09 20) Tunç Çağı seramikleri ve Roma’nın iz Koleksiyonda Roma leri ziyaretçilere sunuluyor. Dünyadaki en eski görsel belge niteliği taşı hamamlarında erkeklerin kullandığı objelerin yanı sıra, kadınların güzellik ve bakımları için kullandıkları parfüm şişeleri, aynaları ve cımbızları da görülebiliyor. Müzedeki seramik eserler bölümünde ise, yan Fayum Portreleri de ziyaret aralarında Anadolu Tunç Çağı’nın en karakteristik seramik biçimi olan ve kartalı yansıtan “Gaga başka bir dünyada da kullanması inancıyla mezara yerleş çilerin ilgi Ağızlı” testiler, Trans Kafkas ve tirilen hediyelere ve kişilerin sine sunuluyor. Bu portreler, Mısır İmparatorluğu’na ait olup, zengin üst kesimi temsil Urartu çanak çömlekleri, Kıbrıs statü ve mesleklerine ilişkin ile Batı Anadolu’dan “Proto bilgi de veriyor. beGyzaSeepeomıgtrkmaıerünmuellitnbtsiürkiuetirlkneervaulr(iuÖ;mğnrtigniaökvurzGleielheaeraslnloibietağmulroiandleulkediznturiuniğky,u)o”r.zazTmatnuuasnnnKçdçodöÇylinelaaiekğmpmsıı’iitniyinadoçreainanndksd”ıaaenkdbddiaaaerş3ğl6dgaea4eyr,nala“eirdşEnaeskdbtkiiBrriiile eden ve o kültü göre bilecek mızrak, ok uçları ve baltalar rün adetlerine gö sergileniyor. gibi savaş aletleri yer alıyor. Bilezik, re mumyalanıp gömü yüzük, pazubent, boyunluk, kemer, iğ len kişilerin betimleme ne ve Friglerin icadı “fibula (çengel si olma niteliği taşıyor. Portreler ayrı li iğne)” gibi takılar aynalar, cımbızlar ca, ölülerin gömülmeleri sırasında me ve tunçtan yapılan diğer eserler bu bö zarlarına koyulan ve gömülen kişinin lümde yer alıyor. l ANKARA Kuru ağaçlar ‘Ankara’ya dönüşüyor Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB), yol kenarlarında ve parklarda bulunan ancak biyolojik ömürlerini tamamlamış kuru ağaçların estetik, dekoratif ve sanatsal çalışmalarla Ankara’ya özgü figürlere dönüştürülmesi için çalışma başlattı. Çalışma kapsamında kuru ağaç gövdelerinden kedi ve keçi gibi hayvanlar yapıldı. ABB Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı tarafından hayata geçirilen projeyle, ilk olarak Hipodrom Caddesi üzerinde bulunan Büyükşehir Belediyesi Hizmet Binası önündeki dört Çınar ağacı, dekoratif olarak şekillendirilerek birer heykele dönüştürüldü. Heykeltraş Hüseyin Şahin tarafından restore edilerek, Ankara’ya özgü keçi, tavşan, güvercin ve kedi figürlerinin işlendiği kurumuş ölü ağaçlar, yeni görüntüleriyle tekrar can buldu. Uygulamanın Türkiye’de ve Ankara’da bir ilk olduğuna dikkat çeken Şahin, “Sayın Mansur Yavaş, göreve geldikten sonra Ankara’da çeşitli noktalarda bulunan kurumuş ağaçlar hakkında bir değerlendirme yapılmasını istedi. Biz de ömürleri dolmuş ağaçları atıl durumdan kurtarıp bir sanatsal çalışmaya dönüştürmeyi düşündük. Yerinde ağaç tekniğiyle ağacı bulunduğu yerden sökmeden, atölyeye götürmeden makine ve testerelerle ağaç gövdelerini şekillendirdik” ifadelerini kullandı. Başkentlilere sorulacak Projeyi yaygınlaştırmayı planlayan Büyükşehir Belediyesi, Seğmenler ve Botanik Parkı ile diğer prestij parklarda uygulanması konusunda Başkentlilerin fikir ve önerilerine başvuracak. Uygulamayla cadde ve parklarda kurumuş ağaçların kesilip yok edilmesi yerine dekoratif çalışmalarla hem çevre güzelleştirilecek hem de anıtsal bir kimliğe bürünerek doğadaki devamlılığı sürdürmesi sağlanacak. l ANKARA Çocuklara ‘müzik okulu’ Safranbolu Kültür Eğitim Merkezi (SAKEM) tarafından, çocukların sanatsal becerilerini artırmak için açılan müzik okuluna ilişkin konuşan Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse, “Çocukların sanatsal becerilerini ortaya çıkarmak için bu tür faaliyetlere devam edeceğiz” dedi. Her yaş gurubundan çocukların ve gençlerin yetenek ve ilgi alanlarına göre enstrümanların yer aldığı müzik okulunda öğrenciler, keman, piyano, bağlama, gitar, çello, org ve vurmalı çalgıların yer aldığı enstrümanları çalmayı öğreniyor. Kurslarla ilgili konuşan Safranbolu Bele diye Başkanı Elif Köse, kurslarda çocukların bireysel yeteneklerini gün yüzüne çıkarma şansı buldukları kaydederek “Çocukların sanatsal becerilerini ortaya çıkarmak için bu tür faaliyetlere devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Müzik okulunda çocukların yeteneklerine göre istedikleri müzik aletini ücretsiz olarak çalmayı öğrendiklerini kaydeden Başkan Köse, “Okulumuz bölgemizde de ücretsiz olarak eğitim veren tek okul. Çocuklarımızın istekli olmaları ve kabiliyetlerini ortaya çıkarmaları bizlerde mutlu ediyor. Her birine ayrı ayrı başarılar diliyorum” dedi. l KARABÜK