22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Haber 310 OCAK 2020 CUMA BOLU BELEDİYESİ eski yönetiminde USULSÜZLÜK Tek kalemde yarım milyon 31Mart seçimi sonrası CHP’ye geçen Bolu Belediyesi’nin eski AKP’li Başkanı Alaaddin Yılmaz’ın ve 3 kişinin usulsüz olarak, 23 kişinin ise yasal sınırın üzerinde sosyal yardım tazminatı aldığı ortaya çıktı. Mülkiye müfettişinin hazırladığı rapora göre, Yılmaz’a 5 yılda toplam 161 bin 999 TL ödenirken, 27 kişiye ise toplamda 636 bin 246 TL fazladan ödeme yapıldı. Belediyeler, bağlı kuruluşlar ile il özel idarelerindeki kamu çalışanlarına sözleşme kapsamında verilen ek ödemeler, ücret ayarlaması anlamına gelen sosyal denge tazminatının tavan tutarının, en yüksek memur aylığının tamamını geçmemesi gerekiyor; belediye kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlileri dışındakilere ise ödenmiyor. 3 dönem Bolu Belediye Başkanlığı görevinden bulunan AKP’li Alaaddin Yılmaz ve Yılmaz dönemindeki bazı görevlilerin, sosyal denge tazminatından usulsüz ve yasal limitin üzerinde yararlandıkları ortaya çıktı. 20142019 arasında 27 kişiye toplam 636 bin 246 TL fazla para ödendiği belirlendi. Mülkiye müfettişinin 1 Nisan 201431 Mart 2019 tarihlerini kapsayan incelemesi neticesinde, kamu görevlisi olmayan ve ödeme almaması gereken eski başkan Yılmaz’a 161 bin 999 TL; belediye meclisi üyesi olan belediye başkan yardımcıları Ekrem Çetinkaya’ya 54 bin 857, Hüseyin İka’ya 18 bin 843 lira ve genel koordinatör unvanı ile çalışan İbrahim Ertiryaki’ye de 6 bin 786 TL olmak üzere, 4 kişiye, toplam 242 bin 486 TL ödendiği belirlendi. 23 kişiye fazla ödenmiş Rapora, sosyal denge tazminatı almaması gereken 4 kişi dışında ise 23 kişiye de belirlenen tutarının üst limitinin de üstünde ödeme yapıldığı yansıdı. Ödenmesi gereken tutarların üstünde ödeme alan eski belediye başkan yardımcılarından Emine Davarcıoğlu’na 52 bin 875 TL ödenmesi gerekirken 151 bin 383 TL; İhsan Ağcan’a 51 bin 755 lira ödenmesi gerekirken 136 bin 810 TL; Zerrin Biçen’e 31 bin 797 lira ödenmesi gerekirken 78 bin 194 TL; Necmi Arman’a 20 bin 29 konuda birden soruşturma izni Bolu Belediyesi Meclisi’nin ocak ayı birinci oturumunda konuşan Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, müfettiş talep ettiklerini Tanju Özcan ve eski başkan Yılmaz döneminin incelenmesini istediklerini belirtmiş, İçişleri Bakanlığı’ndan gelen müfettişin 2 ay süresince inceleme yaptığını söylemişti. Yılmaz’a 29 konu ile ilgili soruşturma izninin verildiğini belirten Özcan, “Soruşturma konularından bir tanesi savcılığa gitmiş. Bu konu ile ilgili de Bolu Valiliği ile ön yazışmalarımız sürüyor. Son 5 yıl içinde 29 tane eksiklik, usulsüzlük ve zimmet gibi tespitleri var. Üzerine gitmemiz gereken ne kadar konu varsa, hepsinin üzerine gideceğiz” demişti. 534 lira ödenmesi gerekirken 46 bin 809 TL ve İsa Özcan’a 4 bin 962 lira ödenmesi gerekirken 9 bin 497 ödendiği belirtildi. Raporda, belediye başkan ve başkan yardımcısı dışında makam şoförü, evlendirme memuru ve veteriner işleri müdür vekili gibi isimlere ödenen tutar da dikkat çekti. Bazı isimlere ödenen fazla tutar şöyle: “Makam şoförü İlhan Öztürk 17 bin 149 TL; İnsan Kaynakları Birim Sorumlusu Serkan Ilgaz 17 bin 749 TL; İmar ve Şehircilik Müdürvekili Mehmet Özen 11 bin 926 TL; Fen İşleri Müdürvekili Adnan Demirel 10 bin 568 TL; Destek Hizmetleri Müdürvekili Fatih Kaplan 10 bin 445 TL; evlendirme memuru Zafer Kazan 18 bin 934 TL; su tahsilat sorumlusu Şeyhmuz Çelik 4 bin 17 TL.” l BOLU BağKur zammı çiftçiyi vurdu Samsun Ayvacık Ziraat Odası Başkanı Erdal Avcı, yaşanan ekonomik koşullar ve kur artışından dolayı zor durumda olan çiftçilerin Tarım BağKur primlerini ödeyemez duruma geldiklerini belirtti. Yazılı açıklama yapan Avcı, 2019 yılında 764 lira 96 kuruş olan Tarım BağKur priminin, 913 lira 80 kuruşa yükseldiğini belirterek devleti önlem almaya davet etti. Avcı, çiftçinin zaten zor şartlar altın da geçimini sağlamaya çalışırken prime yapılan yüksek zam ile daha da mağdur olduğunu söyleyerek, “Çiftçinin borcundan dolayı zaten bankalar tarafından ve Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından icra kıskacında olduğunun bilinmesini istiyoruz. Çiftçinin BağKur primlerine devlet desteği getirilmesini talep ediyoruz. Çiftçiler neredeyse tarım yapmaktan vazgeçecek” dedi. l SAMSUN ‘Gazeteciliğin10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ ‘İŞSİZLİKLE’ KUTLANIYOR gündemi işsizlik’ Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde gazeteciliğin gündeminin “işsizlik” olduğunu belirterek “Basın emekçileri bugün iktisadi, siyasi ve ideolojik yapılar içinde önemli sorunlar yaşıyorlar. En önemli gündem işsizlik. Tüm basın emekçileri güvencesizliği ve geleceksizliği deneyimliyor” ifadelerini kullandı. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir, Türkiye’de 1961 yılından bu yana kutlanan 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nün, 2020’de hangi koşullarda kutlandığını ve gazetecilerin çalışma koşullarını Cumhuriyet Anadolu’ya değerlendirdi. n 212 sayılı Basın İş Yasası’nın gazetecilere kazandırdığı haklar ve yasanın önemi nedir? 212 sayılı yasa, gazetecilerin sadece iktidarlar değil, kendi işverenleri karşısında da bağımsızlığını bir ölçüde güvence altına alan bir yasadır. Gazeteciler bu yasayla sendika kurabilmek, sosyal sigortalardan yararlanmak, is¸verenin gazeteciyle yazılı is¸ anlas¸ması yapma zorunlulugˆu, is¸ anlas¸masını bozmak isteyen gazete sahibinin gazeteciye kıdemine go¨re tazminat o¨demesi, askerlikte, mahkumiyet ve gazetenin kapanması durumlarında gazeteciye u¨cret o¨denmesi, haftalık tatil, yıllık u¨cretli izin gibi haklar elde etti. Bu yasa, ekonomik ve sosyal hakların yanı sıra önemli bir mesleki özgünlük de tanımaktadır. Bu özgünlük “mesleki tepki hakkı” olarak bilinen düzenlemedir. ‘Tepki hakkı erozyona uğradı’ Mesleki tepki hakkı, çalışılan basın kuruluşunun zaman içinde politik çizgisini değiştirmesi ve bu değişikliklerin gazetecinin değerlerine ters düşen, benimsemediği değişiklikler olması durumunda, bunun gazetecinin mesleğini icrasını etkileyeceği nedeniyle, gazeteciye iş ilişkisinde haklı fesih yetkisi tanıyan bir düzenlemedir. Bu hüküm, ilgili yayının karakterinde ya da eğiliminde kayda değer bir değişimin çalışanın onuruna veya şöhretine gölge düşürdüğü veya manevi çıkarlarını genel olarak etkilediği gerekçesiyle gazeteciye iş akdini haklı fesih imkânı tanır. Bu başka mesleklerde yer almayan özel bir hükümdür. Gazetenin işvereni ya da medya grubu değiştiğinde, gazetenin yayın politikası, felsefi ve mesleki görüşleri değiştiğinde, gazeteci, bu hükme dayanarak iş Prof. Dr. Özdemir sözleşmesini fesh edebilir ve bu haklı fesih durumu olarak kabul edilir. Bu hak parasal ya da hukuki kazançlardan daha çok mesleki ve moral önemi açısından değerlidir. Medyanın bugün geldiği noktada bu hakkın da önemli bir erozyona uğradığı söylenebilir. n Gazetecilerin günümüzdeki koşulları ve yaşadıkları sıkıntılar neler? Basın emekçileri bugün iktisadi, siyasi ve ideolojik yapılar içinde önemli sorunlar yaşıyor. İktisadi yapıda en önemli gündem işsizlik. Tüm basın emekçileri güvencesizliği ve geleceksizliği deneyimliyor. Ücret yapısında ise ikili bir yapıyı gözlemlemek mümkün. Çok yüksek ücretler ve çok düşük ücretler. Siyasi yapıda ise diğer emekçilerle aynı kaderi paylaşıyorlar. Ciddi hak kaybı içindeler. Sendikasızlaşma, 212 sayılı yasadışı çalıştırma, ilk akla gelenler... İdeolojik yapıda ise basın emekçilerinin hükümet yanlısı bir siyasallaşma ya da siyasetsizleşme eğilimi altında oldukları söylenebilir. Günümüzün koşulları ve zorlukları, bir dönemin araştırmacı, kamu yararını ilke edinen ve toplumsal sorumluluk sahibi olan gazetecilerin yerine piyasacı, kendi yaranını en çoğa çıkarmayı amaçlayan ve bireysel sorumluluk sahibi gazetecilere bıraktığı söylenebilir. n “Tekelleştirilen piyasacı medya”dan söz ediyorsunuz. Bu, Türkiye’de nasıl gelişti? İktidarın yaptığı en önemli hamlelerden biri medya alanını kökten değiştirmesiydi. Bunun miladı olarak da 2007 sayılabilir. Burada iki düzeyli bir dönüşümden bahsedebiliriz. İlki sermaye yapılarında ve medya sahipliğinde yaşanan dönüşüm. İkincisi ise gazeteciler alanında yaşanan dönüşüm. Sermaye yapılarında yaşanan dönüşüm bir yandan hükümete yakın sermaye gruplarının kimi televizyon ve gazeteleri satın alması, diğer yandan ise satın alınamayan medya gruplarının çeşitli cezalarla sindirilmesi gibi uygulamaları içe 10 Ocak neden ‘Gazeteciler Günü’ olarak kutlanıyor? Basın emekçileriyle ilgili hazırlanan “212 sayılı Basın İş Yasası”, 10 Ocak 1961 tarihinde yayımlanmıştı. Basın emekçilerine işveren karşısında ekonomik, sosyal ve mesleki haklar getiren bu yasa, yayımlanmasının hemen ardından is¸verenler nezdinde bu¨yu¨k tepki toplamıs¸tı. Yasaya tepki gösteren do¨nemin dokuz gazete patronu, u¨c¸ gu¨n boyunca gazete c¸ıkarmamıştı. Bu sürede gazeteciler de kendi imkânlarıyla “Basın” isimli bir gazete çıkarmış ve ellerinde “Çalışan gazeteci bugüne dek simitle ve ümitle yaşadı” yazan pankartlarla yürüyüş gerçekleştirmişti. Olayların ardından, çalışan gazetecileri onurlandırmak için 10 Ocak günü “Çalışan Gazeteciler Günü” olarak ilan edildi. riyor. En bilinen örnek hükümete yakın işadamlarının ortak maddi katkısıyla oluşturulan bütçe ile kimi medya organlarının satın alınmasıdır. Bu durum “havuz medyası” söylemlerinin de kaynağını oluşturmuştur. Bu sürecin dolaylı olarak işleyen iki uzantısı daha bulunuyor. İlki, havuz medyasının kamu ilanlarının dağıtımında oldukça etkin olması, ikincisi ise kamu bankalarının medya sermayesini düzenlemek üzere işe koşulmasıdır. Bunun en açık örneğini de Doğan Grubu’nun satışında yaşadık. Gazeteciler alanında yaşanan dönüşüm ise muhalif gazetecilerin işten atılma, tehdit, tutuklama gibi yöntemlerle sindirilmesidir. Tabii bu süreç, iktidar eliyle tekelleştirilen medyada çok daha kuralsız ve sert şekilde yaşanmaktadır. Çalışmaya devam eden gazeteciler içinse önemli bir baskı ve sansürotosansür süreci yarattığı söylenebilir. ‘İlişki organikleşti’ n “Baskı ve otosansür” günümüz gazetecilik anlayışını nasıl etkiledi? Siyasi otoriterles¸me, 2000’li yıllarda Tu¨rkiye’deki gazeteciligˆi belirleyen en önemli unsurdur. Son yıllarda, siyasi iktidar toplumun pek c¸ok alanıyla birlikte medya yapısına da o¨zel olarak mu¨dahale etmektedir. Gerek ekonomik alanda ve mu¨lkiyet yapılarında gerekse ideolojik ac¸ıdan gerc¸ekles¸tirilen mu¨dahaleler, bir yandan medya sekto¨ru¨ndeki sahipligˆi diğer yandan ise gazetecilerin mesleki durumlarını, istihdam su¨rec¸lerini ve gazetecilik pratiğinin kendisini tümüyle değiştirmiştir. İki konu vurgulanabilir. Bir yandan, bu do¨nemde hu¨ku¨metle ilis¸kiler, piyasanın kendi dinamiklerinin o¨nu¨ne gec¸mis¸tir ve hu¨ku¨metbasın ilis¸kileri organik bir niteligˆe eris¸mis¸tir. Diğer yandan ise siyasi otoriterles¸menin medyada yarattıgˆı teksesliligˆe kars¸ı muhalif sesler ve gazetecilik faaliyetleri yeni medya ortamlarına taşınmıştır. l ANKARA yargı, ‘Belediyeye geri verin’ dedi ancak direniş devam ediyor Gökçek otoparkları vermiyor Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan (ABB) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın is KENTE KARŞI tifa ettirdiği Melih Gökçek’in eşinin başkanlığını yaptığı vakfa ve oğlunun kontrolündeki spor ku İŞLENEN SUÇLAR lüplerine dağıttığı Ankara’nın işlek yer lerindeki otoparklardan 5’inin tahliye ve belediyeye iade kara SENA YAŞAR rı yargıdan çıktı. Tahliye kararına karşın otoparkların “belediye personeline direnilerek, boşal tılmadığı” ortaya çıktı. Tahliye işlemini ger çekleştirmek için otoparklara giden belediye personelinin “polis zoruyla” uzaklaştırıldığı da ileri sürüldü. Hatipoğlu’nun Lityum Otopark İşletmele Eski ABB Başkanı Melih Gökçek’in beledi ri LMT. ŞTİ’ye verilen 405 araç kapasite yeye ait otopark ve bazı işletmeleri eşi Ne li Gençlik Parkı Otoparkı, Ahmet Gökçek’in vin Gökçek’in onursal başkanlığını yaptı yöneticiliğini yaptığı Büyükşehir Beledi ğı SOS Vakfı’na, oğlu Ahmet Gökçek’in ku ye Ankaraspor’a verilen bin araç kapasite rucu başkanlığını yaptığı Osmanlıspor’a ve li Kocatepe Otoparkı ile 1060 araç kapasite eski Refah Partisi milletvekili Hüsamettin li Toptancı Hal Otoparkı, SOS Vakfı’na veri Korkutata’nın ailesine düşük bedellerle ki len 551 araç kapasiteli 50. Yıl Parkı Otopar raladığını ortaya çıkmış, kira bedellerine ise kı ile 1628 araç kapasitesi Mavi Göl Otopar Cumhuriyet ulaşmıştı. ABB Başkanı Mansur kı ve Ermu İnşaat LTD. ŞTİ’ye verilen 100 Yavaş’ın talimatıyla otoparkların usulsüz ki araç kapasiteli Altınpark rekreasyon alanı ralandığı gerekçesiyle kiracılara dava açıldı. otoparkları hakkında karar verdi. “Usulsüz Yargı, Keçiörengücü Başkanı Sedat kiralandığı” gerekçesiyle yer teminlerinin kira sözleşmesinin feshedileceği belirtilen kararda, otoparkların belediyeye iade edilerek tahliye edilmesi gerektiği belirtildi. Polisi ‘zırh’ yaptı ABB kaynaklarından edinilen bilgiye göre, yargı kararıyla otoparkları devralmaya giden belediye ekiplerine işletmeciler tarafından zorluk çıkarıldı. Otopark işletmecilerinin talebi üzerine otoparklara gelen polis ekipleri, belediye görevlilerine, “yaptıkları işlemin usulsüz olduğunu ve otoparkları teslim etmeleri gerektiğini, aksi takdirde kendilerini gözaltına almak zorunda kalacaklarını” söyledi. Bunun üzerine belediye ekipleri söz konusu otoparkları devralamadan otoparklardan ayrıldı. İlgili kaymakamlık tarafından, yargı kararına karşın, polisin hangi gerekçeyle belediye görevlilerinin tahliye işlemini gerçekleştirmesine engel olduğu hakkında ise açıklama yapılmadı. Belediyenin, hukuki işlem başlatılması için yargıya başvurduğu öğrenildi. l ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle