Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 22 KASIM 2019 CUMA haber GÖRÜNÜM A. CELAL BİNZET 100. YILIN ANISINA Eski fotoğraflarla yüzleşirken donuklaşmış “an”ların gerisinde yatan düşünceler merak edilmez mi hiç? Deklanşöre basıldığı an o kişinin aklından geçenlerle patlayan ışığın örtüştüğünü düşünürüm hep. Küçük bir gülümseme, kısılmış gözler ya da sigarasından çekilmiş derin bir nefesin tutsaklığından kurtulup havaya savrulan dumanlar şimdi karşımızda işte. Ceyhun Atuf Kansu’nun doğumunun 100. yılı anısına düzenlenen bir dizi etkinlik nedeniyle Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde (ÇSM) açılan sergiyi benzer düşüncelerle görmeli. Hekim ve ozan olmanın ötesinde gerçek bir aydın modelinin somutlaşmış örneğinden başkası değil o. Rastlantı bile olsa 1919’da doğmasının ulusça kurtuluşa giden yolun başlangıcıyla örtüşmesini tarihin en güzel buluşmalarından birisi olarak yorumlamamak elde değil. Gerçekten de sahip olduğu ve yaşamı boyunca savunduğu görüşlerinin Kuvayi Milliye ideolojisiyle bütünleşmesini tarihin yerinde bir oyunu saymamak için hiçbir neden yok. Sergi iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde fotoğraflar yer almış. En önemli fotoğraf sanatçılarımızın bakışından portreleri izliyoruz. İşte tam da onlara bakarken anımsatır karşısındakine içinden geçenleri. Ülkemizin acı deneyimlerle yaşadığı dünün ateş çemberi ve bugünleri sizi de sarıp sarmalar. Fotoğrafların ikinci bölümü onun dizelerinden esinlenilerek farklı sanatçılar tarafından çekilmiş görüntüler. Anadolu insanının sıradan duruşuna bakarken yanlarındaki dizeleri okuyunca bir bütünleşme duygusu sarıyor izleyeni. Çoğunluğu siyah beyaz karelerdeki insanlar yaşamın yükünü de sevincini de bölüşmeyi içtenlikle isteyenler. Tıpkı ozanın dizelerindeki yalın gerçeğin dışavurumu gibi. Okumakla görmek arasında gidip gelen bakışlar onlara yüklenen anlamı daha bir bölüştürmekte. Son bölümde çizerlerin gözüyle Ceyhun Atuf Kansu’yu izlemek ayrı bir dünyanın kapılarını açıyor. Kimi kez düşündüren, kimisinde düşündürmekle birlikte gülümseten ince çizgilerin zenginliğini gördük orada. Her bölümde kendi alanında yetkin adların elinden çıkma yapıtlarla bütünleşmiş kapsamlı bir serginin varlığına tanık olmak oldukça güzel. Böylesi bir sanat imecesinin ortaya çıkmasında emeği geçen Işık Kansu ayrıca bir kutlamayı hak ediyor. Daha ötesi, bu imecenin, ozanın yaşam kılavuzu edindiği düşüncelerin yıllar sonra ete kemiğe bürünerek somutlaşmasını sağladığı için en çok da Ceyhun Usta’ya. Kişisel tarihle toplumsal varlığımızın geçmişinin buluştuğu ortak nokta sergi bu bilinçle izlenmeye değer. Ata Yolu üzerindeki ‘yol gösterici çanlar’ YOL GÖSTERMEYE DEVAM EDİYOR Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Milli Mücadele’yi başlatmak için Bandırma Vapuru’yla Samsun’a gelişinin ardından Amasya’ya gidişinde kullandığı 98 kilometrelik “Ata Yolu” üzerindeki “yol gösterici çanlar” 100 yıl öncesini yaşatıyor. 100 yıl önceki gibi CEMİL CİĞERİM Samsun Büyükşehir Belediyesi Osmanlı arşivlerindeki belgelerden ve 1957 yılına ait karayollarını gösteren haritalardan yararlanarak yapılan çalışmalar sonucunda “Ata Yolu”nun orijinal güzergâhı belirlendi. Orijinal yolun korunması, güzergâhtaki tarihi yapıların restorasyonu, kağnı arabalarının konulmasını içeren proje hazırlandı. Aynı proje kapsamında Atatürk’ün kullandığı makam otomobillerinden birisinin birebir aynısı özel bir firmaya yaptırıldı. Proje ile Atatürk’ün kullandığı tarihi Ata Yolu’nun tarih turizmine kazandırılması hedeflendi. Güzergâhtaki tarihi yapıların restorasyonu gerçekleştirildi, kağnı arabaları konuldu, yol gösterici çanlar yerleştirildi. Karayolları ekipleri tarafından fırtına, sis ve tipi sebebiyle güzergâhını kaybetme riski olan yaya ve taşıtlara sesli uyarıcı yol gösterici olarak kullanılan yol gösterici çanlardan biri, Kazancı Mahallesi Bilmece mevkiine yerleştirildi. Tarihi Ata Yolu’ndan gidenler, yol gösterici çan ile fotoğraf çektiriyor. l SAMSUN Kuruluşa tanıklık için‘Bir Şehir Kurmak: Ankara 19231933’ Sergisi açıldı Ankara’nın kuruluşuna tanıklık etmeye çağıran “Bir Şehir Kurmak: Ankara 19231933” adlı sergi, CerModern’de ziyarete açıldı. Vehbi Koç Vakfı’nın kuruluşunun 50. yılı kapsamında, Koç Üniversitesi Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (VEKAM) tarafından, Ali Cengizkan ve Müge Cengizkan’ın küratörlüğünde düzenlenen sergiye Ankaralılar yoğun ilgi gösteriyor. Bir araştırma projesi olarak doğan ve Ankara’nın kuruluş tarihini geniş kapsamlı ele alan kitabın sergisini gezerken adeta genç Cumhuriyetin ilk yıllarına tanıklık ediyorsunuz. Şehrin modern tarihine katkı sunmayı ve bir “Ankara Şehir Müzesi” kurma fikrini tetiklemeyi hedeflediklerini söyleyen küratörler Ali ve Müge Cengizkan, Cumhuriyet Anadolu’ya “Bir Şehir Kurmanın” öyküsünü anlattı... n Kuruluş nasıl başladı? Mustafa Kemal Paşa’nın 27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelmesi ile 1920 yılından başlayarak Misakı Milli (Milli And) ve Kuvvayi Milliye (Ulusal Kurtuluş Güçleri) hareketinin başkenti olan Ankara’ya zaten göç başlamıştı. Son Osmanlı Meclisi Mebusanı’nın kimi üyeleri ve ordunun ileri gelen paşalarının taraflarını seçmesi, bu göçte belirleyici oldu. Dolayısıyla 19191922 yılları arasında ulusal güçlerin ve iradenin belirleyicisi Milli Meclis’i ile birlikte Ankara oldu. 1924 yılında başlayan şehri genişletme çalışmaları, İkinci Meclis yapısının ve sonradan Ankara Palas adını alacak olan otelin inşası, 1925 yılında eski şehrin güneyinde kamulaştırma yoluyla elde edeline arazinin imara plan dahilinde imara açılmasıyla sürdü. 1923 yılında 4550 bin civarındaki şehir nüfusu 1928 yılında 85 bine tırmanmıştı. n Bugün hâlâ ayakta kalanlar hangileri ve toplam kaç tane? Sergide yer alan, 192333 tarih aralığına ait 320’yi aşkın konutun 10 tanesi ayaktadır. Bulguladığımız 22 konut tipinden 3’ü dışında, tümünü biz adlandırdık. Bu tiplerden Tip Mado (Ziya Gökalp Bulvarı), Tip Yönetici (Adakale Sokak; 2 adet; özgün hali Ziraat Bankası Genel Müdürlük Lojmanları), Zira Serginin küratörleri Ali ve Müge Cengizkan, “Arzumuz, niye geçmişte öyle olduğunu düşündürmek ve hissettirmek. Ancak bu duyumsama tamamlandıktan sonra, geçmiş iyice sindirilmiş biçimde anlaşılabilir ve bu erginolgun konumdan sonra gerçekçi karşılaştırmalar yapılabilir” diyor. at Bankası Bekar ve Evli Lojmanları ( 3 adet; Adakale Sokak; bugün Ziraat Bankası Kreşi), Tip Bektimur (Mithatpaşa Caddesi; Mustafa Necati Kültür Evi), Tip Uybadin (Gazi Mustafa Kemal Bulvarı; 2 adet Tapu Bölge Müdürlüğü ve Atılgan Konutu), Hıfzısıhha Enstitüsü Lojman Apartmanı (Aksu Caddesi). ‘Cehaleti kolaylaştırır’ n “Eskiyeni kıyasından” ve “nostaljiden3 uzak durmak istediğinizi belirtiyorsunuz. Bunun nedeni nedir? Türkiye’de kent ve mimarlığa ilişkin değerlendirmeler yapılırken her zaman bir kıyaskarşılaştırma ve “eskiydi, yenilendi böyle oldu” ya da “neydi o eski hali” gibi değerlendirmelerin kolaycılığına düşülmekte. Bizim arzu ettiğimiz ise niye geçmişte öyle olduğunu düşündürmek ve hissettirmek. Ancak bu duyumsama tamamlandıktan sonra, geçmiş iyice sindirilmiş biçimde anlaşılabilir ve bu erginolgun konumdan sonra gerçekçi karşılaştırmalar ya pılabilir. Yoksa bu gelgeç değerlendirmeler, çok anlık ve kahvehane değerlendirmesi gibi o masada kalan durumlar oluyor ve özneleri harekete geçirmiyor. Biz ise deneyimlerimizin eyleme dönüşmesini, özne olarak daha iyi mimarlıklar, daha iyi kentsel mekânlar isteniyor ise, öznelerin harekete geçmesini sağlamak istiyoruz. Dolayısıyla sergide ve kitapta karşılaştırma yok, geçmişe övgü yok, bunun zeminini hazırlayan günümüzün görüntüleri yok. Şöyle de söyleyebiliriz: Nostalji, yani geçmişe özlem, cehaleti kolaylaştırır. n Sergide yer alan ve dönemin entelektüellerinin görüşlerinin yer aldığı bölümden bahsedebilir misiniz? “Enstantaneler” olarak adlandırdığımız bölüm, aralarında Mustafa Necati, Halide Edib Adıvar, Arif Hikmet Koyunoğlu, Carl Christoph Lörcher, Erzurumlu Nafiz Kotan, Grace Ellison gibi isimlerin bulunduğu 40’a yakın siyasetçi, yazar ve entelektüel, mimar, plancı ve müteahhittin, başkentin ilk on yılındaki barınma deneyim ve yazılarını bir araya getiriyor. n Serginin tanıtımında yer alan “moderne beş kala” tanımını açabilir misiniz? Modern Hareket olarak adlandırılan mimarlık akımı, 1930 yılında Avrupa ülkelerinde bile adı konmamış ve henüz öz oluşumunu tamamlamamış bir akım. 1927’de başlayan harekete biçim verme arayışları, önce mimar ve plancılar işlerine yansıyor. 20. yüzyılın en önemli isimleri yeni yapı malzemelerini, yeni yaşam biçimleri ile birlikte belli noktalarda deniyorlar. Düşünün ki, çimento ve demirçelik henüz betonarme olarak tek bir monolitik yapıda buluşmamışlardır. 1911’de Paris’teki ilk denemelerden hemen sonra İstanbul Karaköy Rıhtım yapılarında da ilk “betonarme” inşaat bu coğrafyada denenir, hani şu günümüzde acımasızca gözden çıkarıp “restore” ettiğimiz rıhtım yapılarında. İşte bu tarihsel gelişmeler ışığında, Ankara’da betonarme inşaat ilk kez kamu yapılarında, bakanlık yapılarında kullanılır. Konut mimarlığına betonarme ve onun çağırdığı Le Corbusier ilkelerinin girmesi, 1930 yılını bulur: “Modern Mimarlık”, mimarlık eğitimindeki reforme ve yeniliklerle birlikte, yeni toplumun yeni aile yaşantısına çözüm olmaya soyunur. AOÇ’nin önemi n Atatürk’ün, Ankara’nın kuruluşunda Atatürk Orman Çittliği’ne verdiği önemden bahsedebilir misiniz? Gazi Mustafa Kemal Paşa 5 Mayıs 1925 tarihinde Gazi Orman Çiftliği’ni açtığında, hem Ankara’nın en verimsiz topraklarını yeşil ve ormana dönüştürebileceğini kanıtlayıp göstermek hem de şehirde tarımsal ve sınai üretim yapıp işgücü geliştirmek ve sıradan insanı görgüye kavuşturmak istemektedir. Demiryolu ile hızlı ulaşılan bir kentsel rekreasyon alanının ortaya çıkışı, bu akılcı yaklaşımın yan ürünüdür. Bunda da hızla başarıya ulaşır. n Sokakların ulusal egemenliği hissettirecek şekilde yapıldığını söyleyebilir miyiz? Kuşkusuz. Bütün cadde, meydan ve sokak isimlerinde, Kurtuluş Savaşı kahramanlarının ve gerçek Ulusal Egemenlik ilkelerinin izleri vardır. 1950’li yıllarda başlayan bu izleri silme gayreti, örneğin İsmet PaşaMithat Paşa, Kazım ÖzalpZiya Gökalp yapılmıştır; hâlâ sürmektedir. l ANKARA SERGİ ANKARA 4 Çağdaş Sanat lar Merkezi’nde, sanatçı Gülşahin Müftüoğlu’nun 13. kişisel resim sergisi 30 Kasım’a dek ziyaret edilebilecek. Oğuz Yalım’ın “Koca Kafalar ve Ampirik İşler” adlı sergisi 30 Kasım’a dek ziyaret edilebilecek. Angela Burns’un “Ev Gibisi Yok” resimli tekstil tasarımları sergisi 9 Aralık’a dek görülebilecek. (0 312 468 21 05) 4 Sevgi Sanat Galerisi’nde, sanatçı Hüseyin Şahbudak’ın son dönem işleri “Hüseyin Şahbudak Resim Sergisi” ile 7 Aralık’a dek görülebilecek. (0 312 441 26 34) 4 CerModern’de, Barış Cihanoğlu’nun “Dürtü” adlı sergisi 7 Aralık’a dek görülebilecek. (0 312 310 00 00) 4 Galeri Siyah Beyaz’da, Umut Kambak’ın “Palimpsest” adlı sergisi 25 Kasım’a dek görülebilecek. (0 312 428 2641) 4 Nurol Sanat Galerisi’nde, Elif Aydoğdu Ağatekin’in “Kuşlar Derdine Konar” seramik sergisi yarına dek görülebilecek. (0 312 468 86 70) ESKİŞEHİR 4 Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sergi Salonu’nda, “Güzel Sanatlar Fakültesi Öğrenci Sergisi” yarından itibaren 23 Aralık’a dek gezilebilecek. ( 0 222 335 12 90) TİYATRO ANKARA 4 Oda Tiyatrosu’nda, “Vatan Yahut Namık Kemal” adlı oyun, bugün ve yarın saat 18.30’da. (0 312 311 11 69) 4 Küçük Tiyatro’da, “Aşkımız Aksaray’ın En Büyük Yangını” adlı oyun bugün saat 20.00’de, yarın saat 15.00’te ve 20.00’de. kültür sanat çizelgesi “Leylâ ile Mecnun” adlı oyun 2628 Kasım arasında saat 20.00’de. (0 312 311 11 69) 4 Stüdyo Sahne’de, “Temiz Ev” adlı oyun bu akşam saat 20.00’de, 24 Kasım’da saat 15.00’te, 26 Kasım’da saat 20.00’de. (0 312 397 30 24) 4 Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde, “Lüküs Hayat” müzikali bugün ve yarın saat 20.00’de. “Tembel Memiş” adlı oyun 26 ve 28 Kasım’da saat 11.00’de. (0 312 240 00 91) 4 Akün Sahnesi’nde, “Mavi Pullu Balık” adlı oyun 24 Kasım’da saat 11.00’de. “İkinci Katil” adlı oyun bugün saat 20.00’de, yarın saat 15.00’te ve 20.00’de, v2628 Kasım arasında 20.00’de. (0 312 427 19 71) 4 75. Yıl Sahnesi’nde, “Yedi Kapılı Kent” adlı oyun 2328 Kasım arasında saat 10.30’da ve 13.00’te. “Mavi Pullu Balık” adlı oyun saat 26 Kasım’da saat 10.30’da. (0 312 432 27 46) 4 Şinasi Sahnesi’nde, “Maskeliler” adlı oyun bugün saat 20.00’de, yarın saat 15.00’te ve 20.00’de. “Midas’ın Altınları” adlı oyun 24 ve 26 Kasım’da saat 11.00’de. “Küçük Burjuva Düğünü” adlı oyun 2628 Kasım arasında saat 20.00’de. (0 312 467 17 44 45) 4 Ziraat Sahnesi’nde, “Satranç” adlı oyun bugün saat 20.00’de, yarın saat 15.00’te ve 20.00’de. “Gellert Tepesi’nde Düş ve Gerçek” adlı oyun 2628 Kasım arasında saat 20.00’de. (0 312 311 14 36) 4 Altındağ Tiyatrosu’nda, “Gulyabani” adlı oyun bugün saat 20.00’de, yarın saat 15.00’te ve 20.00’de, 24 Kasım’da saat 15.00’te. “Altın Kız” adlı oyun 26 ve 28 Kasım’da saat 11.00’de. (0 312 316 59 02) 4 CerModern Sahnesi’nde, “Eyvah Na dir” bugün saat 20.00’de, 24 Kasım’da saat 15.00’te. (0 312 310 00 00) 4 Büyük Tiyatro’da, “Reis Bey” adlı oyun bugün saat 20.00’de, 24 Kasım’da saat 15.00’te. (0 312 324 22 10) 4 İrfan Şahinbaş Sahnesi’nde, “Siyahlı Kadın” adlı oyun yarın saat 15.00’te. (0 312 397 30 24)) ESKİŞEHİR 4 Eskişehir Belediye Sa nat ve Kültür Sarayı’nda, “On Küçük Zenci” adlı oyun 25 Kasım’da saat 20.00’de. (0 222 230 89 44) OPERA VE BALE ANKARA 4 Opera Sahnesi’nde “Ha rem” adlı bale 25 Kasım’da saat 20.00’de. (0 312 324 22 10) 4 Congresium Sahnesi’nde, “Turandot” adlı opera yarın saat 20.00’de. KONSER ANKARA 4 Cumhuriyet Müzesi’nde, “Müze Konseri” 26 Kasım’da 14.00’te. 4 CSO Konser Salonu’nda, Şef Cem’i Can Deliorman yönetimindeki, Andrey Pisarev’in piyano dinletisi, Peter İlyiç Çaykovski’nin piyano konçertosu ve Ulvi Cemal Erkin 2. Senfoni dinletisi bugün saat 20.00’de. (0 312 309 13 43) SAMSUN 4 Zehra Yıldız Salonu’nda, “Fransız Bestecileri Akşamı” bugün saat 20.00’de. 4 Atakum Kültür ve Sanat Merkezi’nde, “Cahit Berkay ve Yeşilçam Film Müzikleri” konseri 24 Kasım’da saat 20.00’de. SÖYLEŞİ ANKARA 4 Ankara Cumok ve İstan bul Teknik Üniversiteliler Birliği’nin birlikte düzenlediği, hukukçu Şenal Sarıhan’ın konuşmacı olacağı “Cumhuriyet ve Kadın” konulu söyleşi, 23 Kasım günü saat 15.00’te İTÜ Birlik’te. FESTİVAL ANKARA 4 13. Ankara Flamenko Fes tivali kapsamında, 24 Kasım’da “Doruk Okuyucu Ensemble” gösterisi saat 20.30’da L’avarve Sahne’de. “Sentido” gösterisi 28 Kasım’da saat 20.00’de CerModern’de. 4 24. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali kapsamında, 24 Kasım’da “Krem Karamel” adlı oyun saat 18.00’de Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde. 24 Kasım’da “Çehov’dan Seçmeler” adlı oyun saat 18.00’de Yılmaz Güney Sahnesi’nde. 26 Kasım’da “Guguk Kuşu” adlı oyun saat 20.00’de, 27 Kasım’da “Herostratus’u Unutun” adlı oyun saat 20.00’de, 28 Kasım’da “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” adlı müzikal saat 20.00’de Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Merkezi’nde. BİLECİK 4 Uluslararası Bilecik Tiyatro Festivali kapsamında, bugün “Patron” adlı oyun saat 20.00’de, “Teftişör” adlı oyun 23 Kasım’da saat 20.00’de, “Kadın Kafası” adlı oyun 25 Kasım’da saat 20.00’de, 27 Kasım’da “Üçü Bir Arada” adlı oyun saat 20.00’de Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezi’nde. Unan, baba yadigârı saat tamirciliği mesleğini sürdürüyor. 25 yıldır tarihi o ‘kuruyor’ Tokat’ta Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. yıldönümü anısına 1902 yılında kesme taştan yaptırılan 33 metre yüksekliğindeki saat kulesi, 117 yıldır zamana meydan okuyor. Tarihi saat kulesinin bakımını, 25 yıldır baba yadigârı saat tamirciliği mesleğini sürdüren, 51 yaşındaki Ahmet Unan yapıyor. Saat kulesinin altındaki işyerinde mesleğini icra eden Unan, 8 günde bir 132 basamak çıkarak saatin mekânizmasını kuruyor. Unan, o zamanın teknolojisi ile yapılan saatin dişlilerinde aşınma dahi olmadığını belirtiyor. Babasından devraldığı mesleği yaşatmaya çalıştığını ifade eden Unan, kendisinden sonra bu mesleği devam ettirecek kimse olmadığından yakındı. l TOKAT