20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 5 ŞUBAT 2020 ÇARŞAMBA HABER Sadece İstanbul değil MTMMOB’den Aykan: Depremin yalnız İstanbul’u ilgilendireceği algısı yanlış ARMARA’DAN HABERLER Marmara da etkilenecek Türkiye’de 500 civarında 5.5 büyüklüğünde deprem üretebilecek fay hattı bulunduğunu hatırlatan uzmanlara göre, özellikle Marmara Denizi’ndeki Marmara fayı ve Balıkesir Gökçeyazı fayları önemli. Çünkü bu fayların kırılma zamanı geçti. Her iki fay 7’nin üzerinde deprem üretme potansiyeline sahip. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Yönetim Kurulu Üyesi ve Balıkesir İl Temsilci Yardımcısı Aysun Aykan, beklenen Marmara depremi ile ilgili, “Marmara Denizi’nin içinde olacak depremi, İstanbul depremi diye adlandırıyorlar. Fakat bu söylem, kamuoyunda yanlış algılara neden oldu. Bu depremden Marmara Denizi’ne kıyısı olan tüm şehirlerin ağır bir şekilde etkileneceği bilinmelidir” uyarısında bulundu. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Yönetim Kurulu Üyesi, Balıkesir İl Temsilci Yardımcısı Aysun Aykan beklenen Marmara depremine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Türkiye’de 500 civarında 5.5 büyüklüğünde deprem üretebilecek fay hattı bulunduğunu belirten Aykan, özellikle Marmara Denizi’ndeki Marmara fayı ve BalıkesirGökçeyazı fayına dikkat çekerek “Bu fayların kırılma zamanı geçti. Her iki fay 7’nin üzerinde deprem üretme potansiyeline sahip” dedi. Marmara fayında kırık sürecinin başlamış olabileceğini kaydeden Aysun Aykan, “Marmara Denizi’ndeki son depremler bize, Marmara Denizi’nin deprem açısından aktif olduğunu, diri olduğunu, deprem üretme potansiyelinin olduğunu bir kez daha göstermiştir. Ulusal ve uluslararası yapılmış bilimsel çalışmalar, bu bölgede 7’nin üzerinde ve maksimum 7.6 büyüklüğe çıkabilecek bir depremin olacağını göstermektedir. 26 Eylül ve 11 Ocak’taki Marmara Denizi içerisinde meydana gelen depremlerle dikkati çeken durum ise hiç hareket etmeyen Marmara fayının orta kolunun, çok uzun zaman süren sessizliğini bu depremlerle bozmasıdır. Bu deprem ile kırık harekete geçmiş, kırık süreci başlamış olabilir. Bu deprem uzun süre sessiz kalan faydaki gerilimi artırdı, bu yüzden de beklediğimiz büyük depremin biraz daha yakın olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu. Marmara Denizi’nde oluşacak depremin çevresinde birçok etkiye yol açabileceğini belirten Aykan, “Marmara Denizi’nin içinde olacak depremi İstanbul depremi diye adlandırıyorlar. Fakat bu söylem, kamuoyunda yanlış algılara neden oldu. Bu depremden sadece İstanbul etkilenecekmiş gibi yanlış algılama da oluşmuştu. Bu depremden Marmara Denizi’ne kıyısı olan tüm şehirlerin ağır bir şekilde etkileneceği bilinmelidir. Bu yüzden de Marmara depremi de memiz daha doğru olur. Bu sadece İstanbul’u, Balıkesir’i etkilemez. Marmara Denizi’ne kıyısı olan tüm şehirler; İstanbul, Balıkesir, Yalova, Bursa, Kocaeli, Çanakkale ve Tekirdağ ağır bir şekilde etkileneceği bilinmelidir” ifadelerini kullandı. Balıkesir bölgesi için de uyarılarda bulunan Aysun Aykan, “Balıkesir Gökçeyazı fayında yapılmış olan jeolojikpaleosismolojik çalışmalar sonucunda bu fayda MÖ 850’ye kadar 4 paleodepremin geliştiği, deprem tekrarlama periyodunun 1000 yıl olduğu ve kırıldığında 6.5 ve 7.2 büyüklüğe çıkabilecek deprem üretme potansiyeline sahip olduğu belirlenmiştir” dedi. Adıyaman hattına dikkat Elazığ Sivrice’de meydana gelen depreme ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Aykan, “Sivrice depreminde kırılan fayın her iki ucundaki fay segmentlerine, enerji transfer olmuş olabileceğinden bu fay segmentlerine dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Palu Hazar fayına, AdıyamanÇelikhan fayına dikkat etmemiz gerektiğini ve Kahra manmaraşGölbaşı bölgesinde en son 1513 tarihinde deprem olan ve üzerinden uzun zaman geçmiş olduğu için bu bölgeye de dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Türkiye’de şu anda 500 civarında deprem üretebilecek aktif fayların bulunduğunu anlatan Aysun Aykan özetle şunları söyledi: “2012 yılında Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan diri fay haritasına bakıldığında 5.5 üzeri büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahip 500 civarında diri fay olduğu bilinmektedir. MTA’nın sitesinden bu diri fayların geçtiği yerleri görebilirsiniz. Depremlere karşı gerekli önlemleri almamız gerekiyor. Fay hattındaki binaların güçlendirilmesi teknik olarak çok zor, depremde ayakta kalamaz, yıkılır. Türkiye’de aktif fay hatları veya zonları üzerine bina inşa edilmesi, ABD Kaliforniya Fay Yasası’nda olduğu gibi yasaklanmalıdır. Aktif fay zonları üzerine inşa edilmiş bulunan binalar kentsel dönüşüme tabi tutularak halkımızın güvenliği sağlanmalıdır.” l DHA Malatyalı aileye anlamlı hediye FARUK KIRTAY Elazığ’da yaşanan deprem sonrasında yola çıkan Yalova Belediyesi ekipleri, Malatya’nın Hekimhan ilçesinde mola verdikleri sırada gittikleri işletmede, Mustafa Kemal Atatürk’ün Yürüyen Köşk fotoğrafını görerek Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman’a haber verdi. Bunun üzerine Salman, işletme sahibi GaripEsme Tunç çiftini, ekiplerin vasıtasıyla görüntülü arayarak sohbet etti. Kendilerine Mustafa Kemal Atatürk hayranı oldukları için teşekkür eden ve Yürüyen Köşk’ün fotoğrafının işletmelerinde bulunmasından dolayı mutluluğunu dile getiren Vefa Salman, yeni bir tablo hediye etme sözü verdi. Salman’ın talimatıyla Yürüyen Köşk’ün Solo Türk ile özdeşleşen tablosu Tunç ailesine ulaştı. Kendilerine gönderilen hediyeleden mutlu olduklarını anlatan Garip Tunç, “Biz Mustafa Kemal Atatürk hayranı olan bir aileyiz. Aslen Malatya Hekimhanlıyız. Yıllardır eşim ve oğlumla birlikte burada hizmet verip geçimimizi sağlıyoruz. Atatürk hayranı olmamız dolayısıyla işletmemizi fotoğraflarla donattık. İşletmemize her gelen müşterimizin dikkatini çekiyor. Yalova Belediyesi’ne bağlı ekiplerde verdikleri mola sırasında Yalova’da bulunan Yürüyen Köşk ile Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafını gördüler ve Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman’a ilettiler. Sağolsun Başkanımız ise hemen görevli arkadaşları aradı ve tebrik etti. Bize Yürüyen Köşk’ün bir tablosunu hediye edeceğini söyledi. Tablomuz kısa sürede elimize ulaştı ve biz de kendisini arayarak bu duyarlılığı için teşekkürlerimizi kendisine ilettik” dedi. l YALOVA Sular çekildi tarih ortaya çıktı Edirne’de, 1842 yılında Meriç Köprüsü’nün yapılmasının ardından yıkılan tarihi ahşap köprünün ayakları, Meriç Nehri’nin sularının çekilmesiyle gün yüzüne çıktı. Birçok kaynakta resimleri çizilerek tasvir edilen tarihi köprünün ilk kez yerinin tespit edildiğini söyleyen Edirneli tarih araştırmacısı Cengiz Bulut, “Kuraklık nedeniyle suların da çekilmesiyle bu yapının ortaya çıkması, Edirne’de araştırmacıları sevindirdi” dedi. Ahşap köprünün özellikle IV. Mehmet döneminde sıkça kullanıldığının, tarih kaynaklarında geçtiğini belirten Bulut, “Bunu 16701700 yılları arasında Avcı Mehmet döneminde bu köprünün çok sık kullanıldığını biliyoruz. Tam yerini bilemiyorduk” diye konuştu. l DHA Toplu taşımada yeni bir uygulama Sakarya Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Dairesi Başkanlığı tarafından toplu taşımada yeni bir uygulama hayata geçiriliyor. Belediyeden yapılan açıklamaya göre, “Ulaşımda hızlı ve kolay ödeme imkânı sunan Kart54’ü olmayan vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi, şehrimize ziyaret amacıyla gelen misafirlerimizin toplu taşıma araçlarından faydalanabilmesi için yeni uygulamamız “Manyetik Bilet54”ü hayata geçirdik. “Manyetik Bilet54” ile artık Kart54’ü olmayan yurttaşlarımız toplu taşıma araçlarından 2, 3 ve 5 binişlik kullanım seçenekleriyle yararlanabilecek” ifadeleri kullanıldı. l İç Politika ULUDAĞ’DA HER VADİYE BİR VERİCİ ÇAĞRISI Küçük önlemler hayat kurtarır SENA TUFAN Uludağ’da iki dağcının kaybolması ve cesetlerinin bulunmasının ardından bölgede baz istasyonunun yeterli olmadığı belirtildi. Uludağ Dağcılık Kulubü (ULUDAK) üyesi İsmet Şentürk, “Uludağ’ın bazı bölgelerinde cep telefonları çekmiyor. Devletin ve GSM şirketi yetkililerinin bölge ile ilgili can kayıplarını önlemek için mutlaka yapabilecekleri şeyler var. İlk olarak her vadiye bir verici konulursa sorun çözülebilir” dedi. ‘Yanıt alamadık’ Aralık ayında Uludağ Milli Parklar Bölgesi’nde amatör dağcılar Efe Sarp (37) ve Mert Alpaslan (31), gerçekleştirdikleri yürüyüşte kaybolurken 17 gün sonra iki dağcının cansız bedeni bulundu. Baz istasyonlarının yetersiz olduğu gündeme gelirken, yapılan incelemeler sonucunda dağcıların çeşitli acil durum hatlarını aradıkları ancak bölgede telefonların çekmemesi nedeniyle ulaşamadıkları tespit edilmişti. Kayıp iki dağcının cansız bedenine ulaşan ekipte yer alan Uludağ Dağcılık Kulubü (ULUDAK) üyesi İsmet Şentürk bölgede bazı noktalarda cep telefonlarının çekmediğini belirterek “Mert’in eşi telefonlarından arama yaptıklarını ancak kendilerine ulaşamadıklarını söylemişti. Uludağ’ın bazı bölgelerinde telefon çekmiyor. Devletin de yetkililerin de bu bölge ile ilgili can kayıplarını önlemek için mutlaka yapabilecekleri şeyler var. Örneğin ilk olarak diğer ülkelerde olduğu gibi her vadiye bir verici konulursa sorun çözülebilir. Kör nokta bırakmadan olabildiğince her yerin sinyal alması sağlanmış Uludağ Dağcılık Kulubü üyesi İsmet Şentürk, amatör dağcıların sık sık kaybolduğu Uludağ’ın kör noktalarına verici kurulması gerektiğini söyledi. olur” dedi. Telefonların çekmediği alanlara baz is tasyonu kurulması için çalışma yaptıklarını ancak bir sonuç alamadıklarını kaydeden Şentürk, “Ülkemizde çevre konusunda birlikte hareket edebileceğimiz hiçbir kurum yok. Uludağ’da telefonun çekmediği o kadar çok alan var ki. Birçok kez başvuruda bulunduk ama yanıt alamadık” diye konuştu. Baz istasyonlarının yanında farklı tedbirlerde alınabileceğini anlatan İsmet Şentürk, “İnsanların nasıl ve nerede kayboldukları hakkında bir raporlama yapılarak bu yerleri belirleyip istatistikler ile ortaya konulmalı. Örneğin bölgede güneş enerjisinden faydalanarak ışık yansıtıcı kılavuz direkler kurulabilir” ifadelerini kullandı. Şentürk, pusulaların ve elektronik aletlerin kötü hava şartlarında yanıltıcı olabildiğini uydudan sinyal alınamadığı için yönü şaşırtabildiğini söyledi. Kayıp olaylarının yaşandığı alanların net biçimde belirlenmesi gerektiğini vurgulayan İsmet Şentürk şunları söyledi: “O alanlar zaten çok büyük alanlar değil. İnsanlar kötü hava koşullarında belirli bir yere kadar gidebiliyorlar. Bu alanlar üzerinde çeşitli doğa olaylarına karşı dayanıklı direkler dikilerek kılavuz hat oluşturulabilir. İnsanlar bu hattı takip ederek otellerin olduğu bölgeyi bulabilirler. Çok ucuz, basit ve yararlı bir yöntem olabilir. Kolluk kuvvetlerinin veya yetkililerin dağa çıkmayı yasaklamak yerine farklı çözümleri hayata geçermesi gerekiyor. Doğa sporlarını, dağcılık yapan insanları engelleyerek, insanların kendilerini geliştirmelerine mani olmak anlamsız. Bunun yerine insanları bilinçlendirmek daha yararlı olacaktır. Yasaklar yerine tedbirler ile insanların hayatları kurtarılır.” l İSTANBUL Maskeler yok satıyor Bulgaristan’dan Edirne’ye alışverişe gelenlerin kutu kutu maske alması nedeniyle ilde maske krizi yaşandığı belirtildi. Alışveriş için Edirne’ye gelen Bulgaristan vatandaşlarının, ülkelerinde yaşanan grip salgınından korunmak için yüzlerine maske taktıkları görüldü. Edirne’de alışverişlerini tamamladıktan sonra Bulgaristan’a dönüş yapmadan önce eczanelere ve medikallere giden Bulgaristanlılar, kutu kutu maske almaya başladı. Koronavirüs nedeniyle maske üreten firmaların yerli esnafa maske satışı yapmadığını ve yapanlarında yüksek miktarda zam uyguladığını öne süren Edirneli medikalci Erol Cömert, İstanbul’a giden vatandaşların yola çıkmadan önce eczanelere veya medikallere giderek maske aldıklarını söyledi. Maske satışlarında aşırı yoğunluk yaşandığına dikkat çeken Cömert, işletmesinde maske kalmadığını söyledi. Maske fiyatlarının internette en az 3 kat zamlandığını vurgulayan Cömert, bunu fırsatçılık olarak değerlendirdi. l DHA Jandarmadan zehir tacirlerine geçit yok Edirne İl Jandarma Komutanlığı sorumluluk bölgesinde yaptığı çalışmalarda, uyuşturucu madde suçlarına karşı 20182019 yıllarında skunk (esrar) maddesi yakalama miktarında Türkiye genelinde ilk sırada yer aldı. Edirne İl Jandarma Komutanlığı aynı dönem içerisinde sentetik ecza yakalama miktarında ikinci sırada, kenevir bitkisi yakalamalarında ise üçüncü sırada bulunuyor. Edirne İl Jandarma Komutanlığı ekiplerince 2018 ve 2019 yılları içerisinde gerçekleştirilen 843 operasyonda 1030 kişi hakkında adli işlem yapıldı. Adli işlem yapılanlardan 128’i tutuklandı. Yapılan operasyonlar sonucunda 2 ton 363 kilogram skunk (esrar) ile 4 bin 697 kilogram eroin, 119 bin adet uyuşturucu hap ve 1 milyon 237 bin kök kenevir bitkisi ele geçirildiği belirtildi. l İHA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle