22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 18 ARALIK 2019 ÇARŞAMBA St. Antuan’da bir pazar Yazı ve Fotoğraflar: Uğurşah İMİR (İAHA) İstanbul İstiklal Caddesi üzerindeki yeni gotik stilde inşa edilmiş bir Katolik kilisesidir St. Antuan. Hıristiyan inancının kutsal kabul ettiği ve İsa Peygamberin dirildiği gün olan her pazar günü kilise İstanbul’da yaşayan Hıristiyanlara kucak açar. Günün farklı zamanlarında farklı dillerde yapılan ayinler farklı etnik kökenlerden inananları aynı çatı altında buluşturur. Sabah saat 10.00’da İngilizce olarak başlayan sabah ayini en kalabalık ayindir. Öteki saatlerde gerçekleştirilen ayinlerin aksine, sıraların yetmediği ve sıraların iki yanına dizilen sandalyelerin bile dolup taştığı bu ayinin katılımcıları ise çoğunlukla siyahiler. Cemaatteki insanlar son derece şık ve temizler. Akşam 18.00’de başlayan ayin ise Türkçe. Türkçe ayine katılanların neredeyse yarısı ayini merak edenler ve Hıristiyan olmayan misafirlerden ibaret. Kilise korosunun ilahilere başlaması ile birlik te ayini gerçekleştiren rahipler Bizans döneminden bu yana gelen bir gelenekle yanlarında taşıdıkları öd ağacı ve sandal kokulu tütsüleri ile kötü ruhları kovarak, ortamı kutsayarak cemaatin etrafını dolaşıp yerlerini almaya başlıyorlar. İstiklal Caddesi’nden geçenler mutlaka St. Antuan Kilisesi’ne misafir olmuşlardır. Kiliseye konuk olan misafirler kilisedeki ilahilere keskin ve uyarıcı şekilde karışan tütsü ve kilise çatısının altındaki atmosfere karışarak İstanbul’un bir başka havasını yaşamaya başlarlar. Sık sık sevgi, hoşgörü, merhamet ve benzeri olgulardan bahsedilen bu ayin boyunca kilisede ibadet için bulunmayan ziyaretçiler kendi aralarında muhabbet etmeye ve uyarılara rağmen fotoğraf çekmeye devam ettiler. Yolunuz İstiklal Caddesi’ne düşerse gidip görmeniz gereken yerlerden biri St. Antuan Kilisesi’dir. Ferhan Şensoy’un ‘Ferhangi Şeyler’i... “Ferhangi Şeyler” 23 Aralık’ta saat 20.30’da Balıkesir Avlu Kongre ve Kültür Merkezi Fatih Salonu’nda sahnelenecek. Ferhangi Şeyler; dünyada “en çok oynanan tiyatro oyunu” ve sürekli kendi rekoru nu kırmaya devam eden efsanevi tiyatro oyunu. Ferhangi Şeyler’de hepimizin hayatının içinde olan karakterler var. Görmesek de kendilerini hissettiriyorlar. Ev sahibi Orkinos Hanım (alt katta oturuyor), bakkalın çırağı, bakkalın aptal çırağı, bakkalın daha aptal çırağı (sürekli çırak değiştiriyor), avukat aptal Tayfun, telefonda yanlış numara çevirip numarayı teyit edenler, popüler kültür için müzik yapmaya çalışan müzisyen... Sosyal çevremiz mizah dolu.  ‘Çok Güzel’ bir karma sergi KRANK Art Gallery yeni sergisinde Zafer Akşit, Kezban Arca Batıbeki, Aslı Işıksal ve Ardan Özmenoğlu’nu ağırlıyor. KRANK Art Gallery’nin ev sahipliği yaptığı karma sergi “Çok Güzel”,  19 Aralık 20 Ocak tarihleri arasında görülebilecek.  “Çok Güzel” sergisi tiz bir imge çığlığından, absürd bir görsel cangılından, sanatın salt estetik ve bohem kaygılarından yola çıkarak, sanatın kendi varlığını, var olan toplumsal bilinç üzerinden bir “remix” kültürüne dönüştürüyor. “Çok Güzel” deneysel bir sanat yaklaşımı, alternatif ve popüler bir kültürel kod, içi boşaltılmış, sarsıcı ve çarpıcı bir imgesel olarak karşımıza çıkıyor. Ali Poyrazoğlu Balıkesir’de Ali Poyrazoğlu’nun yazdığı “Tamamla Bizi Ey Aşk”, 21 Aralık saat 20.00’de Edremit Şükrü Tunar Kültür Merkezi’nde sahnelenecek. “Ali Poyrazoğlu’nun kitabından yola çıkarak yazdığı “Tamamla Bizi Ey Aşk” interaktif bir güldürü... Tökezlemiş gönül ilişkilerinin, düzeltilip yerli yerine oturtul masının yöntemleri üstüne müthiş bir güldürü. Buruşmuş gönül ilişkileri, evilikler nasıl ütülenmeli, eski düzgün haline getirilmeli... Evlilik terapisi yapan doktorların kapısında kuyruk var. Oyunda terapi yapılan bir çift üzerinden seyircilere bu işin sırları açılıyor, terapi yöntemlerini sergiliyor.  Yaşar konseri Kocaeli’de Yaşar sevilen şarkılarını Hayal Kahvesi Kocaeli’ de seslendirecek. Konser 23 Aralık ‘ta saat 22.15’te yapılacak. Saat Kaç? Arter’de devam eden Saat Kaç? sergisinde Taşlar Konuşuyor isimli eseriyle yer alan sanatçı Aslı Çavuşoğlu’nun “Taşları Konuşturmak” başlıklı Çocuk Atölyesi 21 Aralık Cumartesi günü saat 11.00’de yapılacak.  Yönetmen Merve Kayan’ın 22 Aralık Pazar günü 13.00’te yapacağı “Jonas Mekas Anısına” başlıklı Yetişkin Atölyesi’nde ise katılımcılar, Amerikan avangard sinemasının öncülerinden Mekas’ın anısına spontane bir “yürüyüş” filmi çekecek. Hazırlayan: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK ŞEKER PORTAKALI TEKİRDAĞ’DA Jose Mauro De Vasconcelos’un yazdığı, Filiz Bozok’un uyarladığı ve yönettiği “Şeker Portakalı” adlı çocuk oyunu 19 Aralık’ta saat 20.30’da Tekirdağ Yeni Kültür Merkezi’nde sahnelenecek. Çok fakir bir ailenin çocuklarından biri olan Zeze, 5 yaşında olmasına rağmen hayal gücü ve zekâsı çok gelişmiş, oldukça yaramaz bir çocuktur. Çok meraklı olan ve çevresindeki her şeyi keşfetmeye çalışan bu çocuk, okumayı da erken yaşta öğrenmiştir, öğretmeninin gözdesi olmuştur. Yeni taşındıkları evde bahçedeki ağaçlar dan biri olan şeker portakalı fidanı Zeze ile konuşmaya başlar ve çok iyi iki arkadaş olurlar. Zeze, bir yandan yaramazlıklarına devam ederken diğer yandan da okuldaki başarısıyla öğretmeni ve çevresindekileri oldukça şaşırtır. Günün birinde Zeze bir yaramazlık neticesinde ayağını keser ve şehrin en güzel arabasına sahip olan Portekizli onu eczaneye götürür. Zeze Portekizliden çok şey öğrenir ve bir süre sonra dost olurlar. Zeze, bu dostluk sayesinde sevginin ne olduğunu anlamış ve eski yaramazlıklarını bırakmıştır. BİR KOMEDİ ‘HİSSEYİ ŞAYİA’ İ. Ahmet Nuri Sekizinci’nin yazdığı, Tarık Şerbetçioğlu’nun yönettiği “Hisseyi Şayia” adlı oyun bugün saat 20.30’da Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi’nde sahnelenecek. Meşrutiyet Dönemi tiyatrosunun öncü ismi İbnürrefik Ahmet Sekizinci’nin oyunu, ayrıldıktan sonra da didişmeye devam eden ve biricik kızlarını bir türlü paylaşamayan (“hissei şayia”) karıkocanın bitip tüken mek bilmeyen kavgalarını konu alıyor. Şiddetli geçimsizlikle boşanıp yıllarca birbirinden ayrı kalan, her karşılaşmada ezeliebedi kavgalarını tekrarlayan, birbirlerine dava üstüne dava açan, gülünç duruma düşseler de bu didişmeden adeta zevk alan fakat aslında her şeye rağmen birbirini seven karıkocanın ve onların arasında kalan genç kızın öyküsü eğlenceli bir üslupla aktarılıyor. KÜLTÜRSANAT REHBERİ HABER Yüzücünün olimpiyat düşü... İskoçya’da düzenlenen Avrupa Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonası’nda ülkemize tarihin ilk madalyasını getiren, erkeklerde Avrupa Şampiyonası’nda Türkiye’ye 19 yıl sonra madalya sevinci yaşatan Fenerbahçeli yüzücü Emre Sakçı, gözünü 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları’na çevirdi. Glasgow kentinin ev sahipliği yaptığı Avrupa Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonası’nda kurbağalama 50 metre erkekler finalinde 25.82’lik derecesiyle ülkemize gümüş madalya kazandıran 22 yaşındaki genç sporcu, hedefinin kariyerinde ilk kez katılacağı Japonya’daki Tokyo 2020 Yaz Olimpiyatları’ndaki finalde yüzmek olduğunu söyledi. Avrupa Şampiyonası’ndan döner dönmez antrenmanlara yeniden başlayan Emre Sakçı, “Şampiyonada ilk madalyamızı aldık. Milli takım olarak iyi derecelerle döndük, birçok final yüzdük. Türk yüzmesi son yıllarda güzel ivme kazandı. Bu ivmeyi taçlandırmak güzel” diye konuştu. Olimpiyat öncesi bu sezon son yarışa çıktıklarını belirten Emre, “Bir de Uzun Kulvar Avrupa Şampiyonası var. Olimpiyat öncesi son provalarımızı yapıyoruz. Olimpiyatlarda da en iyi dereceyi yapmak istiyoruz. Olimpiyatta şimdiden madalya sözü veremem, kimse madalya sözü veremez ama elimden gelenin en iyisini yapacağımın sözünü verebilirim. Bir yarıfinal, bir final yüzmek, erkeklerde tarihimizde böyle bir başarı yok. Neden olmasın? Zaten finale girdikten sonra herkes madalya adayı. O yüzden finalde madalya kovalamak istiyorum” dedi. ‘Madalya umudu’ Genç yaşında ülkemizin madalya umudu olan Emre, “Gençlerden çıktım ve olgunlaşıyorum. Büyüklerde yüzünce biraz tecrübesiz kalıyoruz ama tecrübe açığını kapatmaya başlıyorum. Rakiplerim tanıdık, Tokyo’da da karşıma aynı yüzücüler çıkacak. Onlarla bir yarışma ortamında bu atmosferi solumak, madalya kürsüsünü paylaşmak çok önemliydi” şeklinde konuştu. Türkiye ve İzmir’in yüzmede son yıllarda yetiştirdiği en başarılı sporcu olan Emre Sakçı, 25 metrelik yarı olimpik havuzda çalışarak ülkemizin havuzdaki ilk dünya rekorunu kırdı, Tokyo 2020 Olimpiyatları’na kota aldı, son olarak da Avrupa Şampiyonası’nda gümüş madalyayı boynuna taktı. İzmir’de kış aylarında sporcuların antrenman yapabileceği 50 metre uzunluğunda kapalı olimpik havuz olmadığı için yıllardır 25 metre uzunluğundaki yarı olimpik havuzlarda çalışan Emre, zorluklar içinde dünya çapında ülkemizin yüz akı oldu. Henüz 6 yaşında başladığı yüzme sporunda genç yaşında Türkiye’de ilkleri başaran isim olan Emre, daha önce 2015 yılında 50 metre kurbağalamada gençler kısa kulvar dünya rekorunu kıran ilk Türk yüzücü oldu. Çin’de geçen yıl düzenlenen Dünya Kısa Kulvar Şampiyonası’nda kurbağalamada final yüzerek ilki başaran Emre Sakçı, ağustos ayında Türkiye Kulüplerarası Uzun Kulvar Genç ve Açık Yaş Yüzme Şampiyonası’nda 100 metre kurbağalama derecesiyle 2020 Tokyo Olimpiyatları’na katılma hakkı elde ederek kariyerinde ilk olimpiyat vizesini almıştı. Eşi Bahar Oktay’la birlikte Fenerbahçe bünyesinde yıllardır Emre Sakçı’nın antrenörlüğünü yapan Türker Oktay, genç sporcunun İskoçya’daki Avrupa Kısa Kulvar Şampiyonası’nda 80 milyonun gücünü arkasında hissettiğini söyledi. ‘Güzel bir sinerji oluştu’ Oktay, “Şampiyona bizim adımıza oldukça iyi geçti. Yüzme Federasyonu olarak performansımızı, ivmelenmeyi gösterdiğimiz bir şampiyona oldu. 19 yıl sonra ilk Avrupa Şampiyonası madalyası ve Avrupa Kısa Kulvar Şampiyonası’nda tarihin ilk madalyası Emre’den geldi. Bu bizim için bu sezonun son hedef yarışıydı. Olimpiyat öncesinde önemli bir basamaktı. Birincilik de olabilirdi. Her seferinde birinciliği kaçırdığımıza üzülüyoruz. Ana hedefimiz Tokyo Olimpiyatları olacak. Türkiye genelinde milli başarılarda güzel bir sinerji oluştu. Milletimiz sporculara çok güzel sahip çıkıyor. Emre, yarıştan sonra ‘80 milyonun gücünü üzerimde hissettim’ dedi” ifadelerini kullandı. Emre’nin Tokyo Olimpiyatları’ndaki madalya şansını değerlendiren Türker Oktay, “Olimpiyatlarda final yüzdüğünüz zaman 8 kişi finale kalıyor. Arada saliseler oluyor. İlk olarak bugüne kadar erkeklerde olimpiyatlarda hiç yapılmayan yarıfinali hedefliyoruz. Sonra final ve madalya kovalayacağız. Madalya için çalışacağız ama yarıfinal bile şu ana kadar yapılmamış bir başarı. İzmir fiziksel koşulları ve kültürüyle bütün sportif branşlarda başarılı. Yüzmede birçok milli sporcumuz var. İzmir’den Berk Özkul, Rasim Oğulcan Gör, Nihan Çakıcı da Emre’yle birlikte Avrupa Kısa Kulvar Şampiyonası’na gitti. İzmir yüzmenin lokomotif şehirlerinden biri ama uzun kulvar havuz sıkıntımız var. Bu açığı kulübümüz Fenerbah çe, Yüzme Federasyonu ve Gençlik Spor Bakanlığı’nın desteğiyle kapatmaya çalışıyoruz” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle