22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sevg ililer ünü C 12 ŞUBAT 2010 CUMA 3 Aşk gelince akıl uçar gider Aşk ve Beyin kitabının yazarı Bülent Madi’ye göre “erkeğin aşk konusunda jeton düşme yaşı 50.” Konu aşk olunca erkeğin 50 yaşında algılayabildiklerini kadın 20 yaşında algılayabiliyor. Aşkınızdan öldüğünüzü düşündüğünüzde beyninizin bazı kısımları aslında çalışmıyor desek… Sevgilinizle aranızı bozmak istemeyiz ama kadınlar ve erkeklerin beynindeki farklılık bilimsel olarak kanıtlandı. Uzman nörolog Bülent Madi aşkın sadece beyinle ilgili olduğuna dair bir kitap yazdı. Biz de onunla Aşk ve Beyin’i konuştuk. Madi, konuşmamız boyunca kadınlarla erkeklerin ilişkilerdeki farklılıklarına dikkat çekti. Tüm bu farkın beyinden kaynaklandığını vurguladı. Kimbilir belki de bu farklılıktır kadınla erkeği birbirine aşık eden... Gürültülü ve tartışmalı ortamları sevmez Beynin iç tarafında ilkel davranışlar var. Limbik bölgenin yönettiği bu duygular, korunma, barınma ve cinselliğin tatmin olmasını gerektiriyor. Ne kadar aşık olursanız olun bu bögenin de tatmin olması gerekiyor yoksa aşk da bitiyor. Yani ne samanlık seyran oluyor ne de dokunmadan aşk... Madi, “Böyle bir ilişki aşk olarak devam ediyorsa uzaktan aşk olarak kalıyor. Ancak bir destanın konusu olabiliyor. Mutlaka cinsellik işin içine girmeli mi? Hayır. Cinsellik olmasa bile tarif edebiliyorsanz, düşünce olarak olabilir ama bunun da adı platonik. Ama bu da zarar verebilir bir müddet sonra” diyor. ile ilgili olan bölümü çalışmıyor. Yani akılla ilgili bölüm çalışmıyor. Sadece sıralama, bellekteki ne kadar sözcük ve imge varsa oraya çıkmaya başlıyor, ona göre dokunuyorsunuz, başkasıyla paylaşmak istiyorsunuz, sözel, müzik, resimle ortaya koymak istiyorsunuz. Yaratıcıların prefrontal bölgesi çok çalışmaz. Aşkın olduğu yerde ilişki bir tek saygıyla olur. Yalan olmayacak, saygı olacak, sevgi olmasa da olur. Aşkın MR’ı çekilebilir mi? Şu anda çalışan çalışmayan yerleri görüyoruz. ‘Ne kadar aşıktır’ı göremiyoruz. Dışa vuramamak depresyon nedeni. Aşkın dile gelmesi lazım.” Beyne alınan bir hasar duygusal ilişkilerdeki tepkileri de değiştirebiliyor. Örneğin trafik kazası geçiren bir insan MR’da bir hasar çıkmasa da birdenbire sevgilisine ilgisini yitiyor, empati kuramıyor. Bu pek çok kez yaşanmış Bülent Madi’nin dediğine göre. Sağ beyin yarımküresinde yer alan insula bölgesinin hasar görmesi empatiyi algılama düzeyini düşürüyor, duyguları anlamıyor. Aşk sessizlik ister. Az konuşma, çok dokunma çok görme, koku ve tat ister. Çok konuşulan, tartışılan gürültürlü ortamlarda aşk oluşmaz, oluşsa da kısa sürer. Seçen taraf kadındır Madi sözlerine aşkın, kadın ve erkekler tarafından farklı yaşandığını vurgulayarak başlıyor. Aşkın kadınlar tarafından çok daha anlık yaşandığını, kadınların aşık olduklarında bunu tüm bedenlerinde, zihinlerinde yaşadığını buna karşın erkeklerin yaşadıkları duyguları ifade etme konusunda, kadınlara göre daha çekingen davrandığını belirtiyor. Daha doğrusu, kendini ifade etmek erkeklerin aklına her şey bittikten sonra geliyor. Kadınlarsa tam olarak aşkın içinde olduklarından “ille de kendimi ifade etmeliyim” demiyor. “Kadının imgeleme gücü erkeğinkinden çok daha büyük. Erkekte imgeleme gücü kadındaki kadar değil. Bunu dile dökmüyorlar, kendileri yaşıyorlar diye düşünüyorum. Ancak aşkla ilgili her şey yaşamdan keyif alabilen insanların ortaya dökebileceği şeyler. Erkek ancak aklı başına geldikten sonra kendini fade etmeye, şiirler yazmaya başlıyor. Erkeğin jeton düşme yaşı 50. 50 yaşındaki bir erkeğin kadını sevgi olarak algılayabilme becerisi 20 yaşındaki bir kadına eşit. Biz çok dokunmayı, bakmayı bilemeyen türüz” diyor. İlişkilerde her zaman kadının seçen olduğunu vurguluyor Madi. “Aslında aşkı da kadın başlatıyor. Fiziksel duruşu, beden diliyle erkeğe mesaj veriyor kadın. Ancak kadınlar bu iletişim biçimini daha çok ve daha iyi kullanmalarına karşın erkekler tarafından algılanabilme ihtimali biraz düşük. Erkek seçmez, kadın seçer. Kadın kendi yaşantısını sürdürmek için seçmek zorundadır. Ben neslimi devam ettireceğim düşüncesi var beyninde” diyor. Beyindeki limbik bölge, beslenme, fiziksel savunma ve türün devamı şeklindeki ilkel düşüncelerin bulunduğu yer. En başta bu bölgenin tatmin olması gerekiyor. Akılla ilgili bölüm çalışmıyor Aşık olan insanla olmayan arasındaki fark da beynin bir kısmının çalışmaması. Aşk bütün beyni ilgilendiriyor. Mantıksız davranmaya başladığınızda belli bölümler çalışmıyor. “Mantık kısmı alnın en önü prefrontal adını verdiğimiz bölge. Aşıkken o bölge daha az oksijen kullanıyor. Sorunları çözebilme ve sıraya koyabilme Aşkınızın düşmanlarını tanıyın Karakter özellikleri aşk yaşama biçimlerini de etkiliyor. İçe dönük, agresif insanlar için aşk hemen hemen imkânsız. İlişkilerini saygı ile sürdürmekte zorlanıyorlar. Dışadönükler daha kolay aşık oluyor. Aşklarını da coşkulu bir biçimde yaşıyorlar. Her iki taraf da dışadönükse çok kolay ilişkiyi sürdürmek bir taraf içe dönükse kıskançlık, umursamazlık tartışmalar ortaya çıkabiliyor. Mükemmeliyetçiler zor aşık oluyor, aşkları uzun sürüyor. Bunun riski marazi olma olasılığı. Zihinlerinde oluşturdukları düşüncelere beğendikleri kişileri uydurmaya çalışıyorlar. Eğer kaşısındaki kişiler uyum sağlayabiliyorsa ilişkileri sorunsuz ilerleyebiliyor. Romantikler genellikle romantiklerle aşk yaşıyor. Yalnız aşkın bitiminde hızla depresyona girme eğilimleri var. İhmal, baskıcı tutum, iletişim azlığı, karşıdaki kişiyi tanımama, çatışma aşkı bitirirken, aşk için özlem gerekiyor. Aşkın aşamaları Büyüleyici aşama: Beyinde feniletamin artar. Amfetamine benzeyen bu hormon duygulardan sorumlu. Göz göze gelmek, el ele tutuşmak feniletamin salgısına neden oluyor. Kalp hızlanıyor, eller titriyor. Aşık olunca görülen iştah azalması uyku düzensizliklerini genellikle bu maddeye bağlanıyor. Endorfin aşaması: Gerçek aşkta bu aşamaya geçiliyor. 6 ay 3 yıl arasında geçiliyor bu aşamaya. Beyinde, bağırsakta, cinsel organlarda, bağışıklık sistemi lie ilgili bölgelerde üretiliyor. Huzur ve sükunet hissi veriyor. Oksitosin aşaması: Romantizmi yaşayan insanlar 68 ay boyunca kendilerini birbirlerine bağımlı hissederler ya, işte nedeni bu madde. Sarılırken kucaklaşırken öpüşürken cinsel ilişkiye duyulan arzu sırasında, orgazma yakınken kanda miktarı artıyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle