27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ogüst Hacıbayram oldu. Namazgâh Namazgâh kaldı ^7 en büyük D emokrasininistemlerineerdemlerinden biri de halkçılıktır. Ne yapılıyorsa, halkın göre ya pılıyor gösterilmek istenir. Halk bunu sever, halk bunu istemez. Meclise kadar yansıyan bir tartışmayı aktarmak istiyoruz. Ankara'da Bayrami tarikatinin başı Hacı Bayramı Veli'nin türbesinin ve camiasının bulunduğu bir alan vardı. Bu alanda aynı zamanda Ogüst tapınağı da bulunuyordu. Beledıye alanlara yeni bir ad verirken tutmuş, buraya da "Ogüst Meydam" demişti. Hemen demokratik bir tartışma açıldı. "Hacı Bayram Meydanı" mı denmeliydı, "Ogüst Meydanı" mı? 46 seçimleri yeni bitmiş, muhalefet gemi azıya almıştı. Belli ki halkın özlemlerine uygun olarak meydana Ogüst denmesini altan alta eleştiriyordu. Konu, CHP grubuna getirilmişti. Verilen bir önergeyle alana "Ogüst Meydanı" denmesi eleştiriliyor. lçişleri Bakanı'ndan bu densizliğin sebebi soruluyordu. Recep Peker, daha başbakan olmamıştı. içışlerı Bakanıydı. Koyu bir devrimci sayıldığından Ogüst Meydanı denilmesi ona batmıyordu. Antalya MilletveValinln kili Rasih Kaplan mezarına (gençliğinde sarıklı saygısızlık ve peruklu bir imamdı) durmadan çatıvordu." Bir vali mezarı bulunan alana nasıl bir gâvur adı olan Ogüst denilir, bu saygısızlıktır, dinsizliktir." Sinirleri bozulan Recep Peker, devrimciliği kimseye bırakmıyordu: "Hocanın amacı, hacılığı bir külâh glbi meydana giydirmektir. Oraya Hacı Bayram meydanı dedirtmektir. Hükümetin sorumlu bir üyesi olarak söylüyorum ki, bu davranış gerillktlr, partimizln ilkelerine aykırıdır." Demokrasi eli Kendi baltalı bir bekçi gimalımız bi kapıda bekliyor, değil mi? oy avcılığı her milletvikilinin gönlünde bir aslan gibi yatıyordu. içişleri Bakanının bu sözleri oydan yana olanları fena halde sinirlendirdı. Rasih Kaplan bağırıyordu: "Kendi malımız olan bir meydana ne dlye bir Roma İmparatorunun adını veriyoruz? Neden ulusal bir ad vermiyoruz?" Birkaç yıl sonra muhalefet liderlerini de psikopatlıkla suçlayacak kadar devrimci olan ünlü Recep Peker saldırdı: "Senln geri kafan ulusal sorunları almaz." Bütçe Komisyonu Başkanı ismet Eker, Rasih Kaplan'a arka çıktı. Peker'e sert biçimde saldırdı: "Herkesin ulusal duyguları vardır. Herkeste ulusal duygulara saygı vardır. Bu meclis kimsenin devrim vaizliği etmeslne Izin vermez. Bakan kendlne devrimci süsü takmaya yeltenmesln! Hepimiz devrimciyiz." Ogüst mü, Hacı Bayram mıtartışması neredeyse CHP meclis grubunu ikiye bölecek bir kıvama gelmişti. Yönetıcilerişin tatlıya bağlanması zorunluğunu duydular. Belediye böyle bir ad vermişti ama, meclis dilerse bunu düzeltebilirdi. g düşmüştü. Acaba unerge, bir gensoruya dönüşecşk miydi? Herkesin özleri buna çevrilmişti. Başbakan araçoğlu'nun aldırdıgı yoktu. Gülerek milletvekillerine döndü "Arkadaşlar demokratik bir maç yaptılar, takımlardan biri kazandı," dedi. ikinci Meydan SavaSI ^ bağrışmaya başladılar. Peker, direniyordu. "Bu biroy sorunu değil, belediye meclisinin sorunudur. Bir yanlışlık yapmayalım." Sorun bir yerde halkçılık özlemine ve oya dayandı mı, böyle leylemin karşısına çıkmak güçleşirdi. "Oya koyalım, oya koyalım." Sonunda Hacı Bayram mı, Ogüst meydanı mı tartışması oylandı. Dört beş oyluk muhalefete karşı parmaklar ezici bir çoğunlukla Ogüst Meydanının adını Hacı Bayram'a çevirdiler. Hükümet Bayramilerin oyları ile yenik Oy değil belediyenin SOrunu "Oya koyalım, oyakoyalım..."di Halkevi'nin bulunduğu tepelik yer e d e Ankarahlar Namazgâh derlerdi. Burada Etnografya Müzesi de açıldıktan sonra bir meydanlık oluştu. Belediye buraya bir ad koymuştu. "Müze Meydanı". Bazı milletvekilleri buranın adını da değiştirmek istiyorlardı ama, artık çok olurlardı. Bir meydan savaşı kazanılmış, bir tane daha kazanmak liderleri ve belediyeyi kızdırabilirdi. Üstüne fazla varmadılar. Birbirlerine soruyorlardı: "Müze Meydanı ne olacak, oraya da Namazgâh denllmeyecek mlydi?" llımlılar işi tatlıya bağlama yanlısıydılar. "Canım oraya kendi aramızda müz meydanı diyecek yerde düz meydanı deriz, olur biter." Halkın arasında meydanın adı Namazgâh olarak kaldı. Devrimciler de Etnografya Müzesi yerlne müz meydanı diyerek durumu Idare ettiler. Kentln Incili Çavuşu sayılan Manltacı Ismail Ağa'ya sordular: "Sen ne diyorsun?" "Ben müz de demiyorum, düz de demiyorum, büz de demiyorum. Namazgâhın suyu mu çıktı, Namazgâh dlyip geçiyorum." Bir zamanlar, bir meydana bir ad koymak bile bir demokrasi sorunu olurdu. Kulis'ten Kayspri polhikası lulsaydı... Osman Bölükbaşı sağ kanatta gelişen olaylara bakıp sormuş: Mehmer Yazar ne yapıyor? Kayseri ustılü politika yapıyor. Osman Rölükbası peki deyip bir soru daha sormuş. Tutar mı? Tlıtar efendim. Osman hb'lükbaşı gülmüş ve kendi görüşünü söylemiş. Tutınuz. Neden tutmasın efendim, koskoca bir kurulıib, para desen onlarda, lahsil terbiye desen onlarda. TUlmaz dedim mi lutmaz. Neden tutmaz? Türkiye'de Kayseri politikası tutsaydı Tiıhran Fevzioğlu çoktun Cumhurbaşkam olmuştu. Bu sözlerim kuiağınıza kıipe olsıın. Anlatılıyor, biz de yazıyoruz.. Arsiv koıııısıiYor CHP'de siyusal ısınma hareketleri Halk Partlsi 1950'de iktidarı yitirdikten sonra bir süre kendini toparlayamadı. Ancak iktidarı yitirmenin ilk bozgun günleri geçtikten sonra bu kez, yapılan kapalı salon toplantılarmda iktidara karşı sert eleştirilerle kendine gelmeye başladı. Kapalı salon toplantılan sık sık yapıhrdı. Bu fotoğrafta böyle bir toplantıyı göriiyoruz. Öndekiler CHP'nin o yıllardaki ağır toplarıydı. Ön sırada en solda Reşat Şemsettin Sirer (Milli Eğitim eski Bakanı), yanında da Zihni Betil, İsmet tnönü, Kasım Gülek (Genel Sekreter). CUMHURlYET/SEÇİM 83 SAYFA 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle