Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C SPOR FUTBOL 19 MAYIS 2009 SALI NEYMİŞ ABDÜLKADİR YÜCELMAN A lex ve ortakları sonuçta başarılı bir sezon geçirerek F.Bahçe’yi kupasız bırakırken, Aragones’i de yolcu etmenin gururunu yaşıyor. Fenerbahçe’de tarih bir kez daha tekerrür etmiştir. Biraz geçmişi düşünenler F.Bahçe’nin teknik patronluğuna getirilen nicelerinin kısa süre sonra popolarına nasıl teneke bağlanıp yolcu edildiklerini anımsayacaklardır. Almanya diplomalı futbolun akademisyeni merhum Yılmaz Yücetürk yönetim kuruluna verdiği raporuna “Bu takımdan 4 kişi gider” diye yazdıktan 3 saat sonra raporun içeriğini öğrenen futbolcular, 3 gün sonraki maçta F.Bahçe’nin hezimete uğramasını sağladılar. Yücetürk’ün defteri dürülmüş, futbolcular cuntası savaşı kazanmıştı. Yücetürk bizden birisiydi bir örnek de ünlü yabancılardan verelim. Bu yıl Chelsea’yi Şampiyonlar Ligi yarı finaline taşıyan, G.Kore ve Avustralya’yı Dünya Kupası’na götüren, Holanda ve PSV takımını şampiyon yapan Hiddink de Fenerbahçe değirmeninde ufalananlar arasındadır. Tenik direktör olduğu yıl neye uğradığını anlayamadan sepetlendi. Fenerbahçe’nin Aydınspor’dan 6 gol yiyerek hezimete uğradığı gün kazanan yine futbolcular cuntası oldu. Daha çok örnek var ama ne saymakla biter ne de yerimiz yeter. Aragones ve Deniz’i bir araya getirseydi durum belli olurdu. Belki Aragones’in sözleşmesini feshetmek için bir bahane olabilir, bilemem; işte Aragones ve Fenerbahçe’nin bir sezonu. Şimdi Aragones yolcu, ama Alex gelecek yıl yine Fenerbahçe’de Deivid, Edu da büyük olasılıkla devam. Carlos’a Pareira’dan teklif varmış. Yani Fenerbahçe’nin solistleri yine sahnede. Merak etmeyin Kazım da kalır, Uğur da, Selçuk da. Hatta Aliler de, Veliler de.. Kupa finalindeki Fenerbahçe’yi önümüzdeki sezonda da göreceğiz. Alex, futbol adına takımı ağırlaştıran isim olarak bitmiştir, eğer çok istiyorsanız maç başına anlaşın dediğimizde Başkan Aziz Yıldırım iki yıllık daha sözleşme imzaladı. Son kullanma tarihini geçmiş malını hala yutturmaya kalkan perakendeci tüccar zihniyeti, Fenerbahçe ekonomisini tarihinin doruğuna çıkaran Aziz Yıldırım’a hiç yakışmadı. Aziz Yıldırım bu durumu görmüyor muydu, görüyordu elbette, ama anlamsız bir oyunun içine düştü. Bu ‘dediğim dedik çaldığım düdük’ adlı Fenerbahçe 200809 belgeselidir. YILDIRIM’IN DEDİĞİ Geçtiğimiz hafta Aziz Yıldırım yaptığı toplantıda kulübün salonunu kiralamış, kulübün personeli yerine dışardan catering desteği almış ve bunlar için para ödemiş. Bunlara gerek var mıydı, yoksa bir şov muydu bilemem ama bir kulübün başkanı kulübe ait bir binada toplantı da yapar kendi personelini de pekala çalıştırır. Neyse biz bunu başkanın bonkörlüğüne verelim de lafı ne konuştuğuna getirelim. Aziz Başkan özetle demiş ki “Fenerbahçelilerin üzgün olduklarını biliyorum, ama söz veriyorum Fenerbahçe’nin savaşan ruhunu geri getireceğim. Şaka bir yana Fenerbahçe elden gidiyor.” Sevgili Başkan: Şaka falan değil gitti gider, borsada bile başaşağı düştü Fenerbahçe, hele seyirci bir de boykot ederse kriz teğet geçmez, deler geçer. Savaşan ruhtan söz etmek kolay, lafla peynir gemisi yürümüyor. Açıkçası ruh muh kalmamış, kerhen oynayan bir mahalle takımı kimliğindeki Fenerbahçe’nin gerçek kimliğine kavuşması için yapılması gereken çok şey var. Hele Aziz Başkan’ın Şampiyonlar Ligi’ni 3 yıl kovalama sözü büyük risktir. Fenerbahçe başkanı boşa konuşmamalı ve hatta konuşmak yerine futbol dışında bugüne dek yaptığı gibi icraatı futbol babında da göstermelidir. Falcı ya da kahin olmaya gerek yok, ama gelecek sezon Fenerbahçe formasını kimlerin giyeceğini tahmin etmek zor değil. Teknik direktör kim olursa olsun bu değirmende öğütülür. Geçmişte olduğu gibi, gelirler paralarını alıp giderler. Bir teknik direktörün takıma katkısı artı ve eksi maksimum yüzde 15’tir ki, bu bilimsel bir sonuçtur. Geri kalan yüzde 85 ise sahadaki futbolculara aittir. Geçen yazımda sorduğum yüzde 85 nerede soruma yanıt yok. Sorduğum soruya bir örnekle ben yanıt vereyim. Avrupa Şampiyonası’nda ilk dört arasına Ulusal Takımımızın başarısı yüzde 85 futbolcularındı. Fenerbahçe Başkanı ve yönetimi geride kalan sezonun analizini mutlaka yapmalıdır. Tebrikler Alex, güle güle Aragones... eposta: ayucelman@cumhuriyet.com.tr ARAGONES’İN FENERBAHÇE’Sİ Bu yıl Aragones’in Fenerbahçe’sine gelelim. Avrupa Şampiyonu apoletli Aragones hava alanına ‘dede’ olarak indi. Hiçkimse onun Avrupa Şampiyonu apoletine itiraz etmemişti sadece yaşı mesele olmuştu. Ama o daha ilk günden heyecanla başlamıştı işe. İşte o heyecanla başladığı ilk antrenman tükenişinin de başlangıcıydı. Bir yığın futbolcu verilmişti eline, “Al bunlarla şampiyon ol” denilmişti. Ama yaşamı boyunca futbolun içinde olan Aragones kimi futbolcuların yeteneksiz, kimilerinin de devrini tamamlamış mücadele gücünü yitirmiş olduklarını anlamakta gecikmedi. Ligin ilk haftalarında onun mutsuz ve düşünceli fotoğraflarını anımsayalım. Hiç kuşkum yok ki “paraya tamah ederek Kral’ın bile isteğini reddederek buraya geldim, çok mu yanlış yaptım acaba?” diye kendini sorgulamıştır. Günler haftalar geçtikçe önce Alex’in bitmiş olduğunu ve onun takımı yönetmek bir yana oyunu ağırlaştırdığını anlamıştı. Ama Alex de Aragones’in hakkındaki düşüncelerini anlamıştı. Aragones gizli kapaklı değil açıkça Alex’i kenara almaya başlamıştı. İşte o zaman geçen yıldan beri birlik olan Edu, Deivid, Roberto Carlos liderliğini ilan eden Alex’in planını uygulamaya başladılar. Bu plan ‘Aragones’i yıpratma planı’ydı. Sakatlıklar uzun sürmeye başladı, buna yeni eksikler eklendi, Aragones sahaya belirli bir 11’i çıkarmakta TEBRİKLER ALEX Güle güle Aragones zorlanıyordu. Cunta grubuna Kazım gibi, Uğur gibi çok çabuk tava gelip Aragones’e kafa tutanlar da eklenince takımda ne disiplin kaldı ne birliktelik. Üstelik transfer dönemi konuşmaları başlamıştır ve menajerler Brezilyalıları Aragones. dünyanın dört bir yanından teklifler yağıyor haberleri ile yönetimin de kafasını karıştırmıştı. Oysa ne teklif vardı ne de isteyen. Önce Avrupa Şampiyonlar Ligi, sonra UEFA fırsatı da kaçmıştı. Perşembenin gelişi çarşambadan değil daha pazartesinden belli olmuştu. Ama Aziz Yıldırım hâlâ Aragones’i tutar gibiydi, cunta Yıldırım bu işi kesin bitirmeliydi. Sonra ligden kopmalar ve sonunda da Fortis Türkiye Kupası gidince görev tamamlanmıştı. Bir de son Deniz olayı patladı. Aragones’in Deniz’e küfür ettiğini yazdı gazeteler. Bu Aragones için kötü bir puandı. Sonra bir gazete yazdı, haber doğruymuş ama bunu ne Aragones’ten ne de Deniz’den duymuş. Deniz’in kulağına fısıldayan bir gazeteinin işiymiş. Bu Aragones’in sonra öğrenildi, haber doğruymuş ama doğru diyen de ne Deniz ne Aragones, Deniz’in kulağına fısıldayan bir gazeteci. Kimsenin kimseye küfür etme hakkı yoktur, ama Fenerbahçe yönetimi 6