22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ALONLA Ü N S L KAPADOKYA I N A L balonun düşcbileceği değil, sepetin altının çıkabileceği olmuş: "Birden aklıma, 'bir sepette on yumurta varmış. Altı çıkmış kaç kalmış' bilmecesi geldi. Sepet sağlam mı diye hemen sağıma soluma baktım. Sağlam gerçekten. tşte orada, bunun bir paranoya olduğunu düşünüyorsun. Ama yine de, acil bir durumda ne yapabileceğini düşünmeden deedemiyorsun." Balonla uçuşun bir başka ayrıcalığı da,mutlaksessizlikiçindeyapılması.Pilotların zaman zaman balonun içindeki havayı ısıtmak için ateş vermelerinin ardından, grilin önündeki metal parçalarından gelen "çıtır çıtır" sesleri, ancak bir stüdyosunda sağlanan türden bir sessizliğin varlığını daha çarpıcı kılıyor. Balon rüzgârla bırlikte harckel ettiğinden, rüzgârın sesibileduyulmuyor. Bir saat süren bu heyecanlar ve korkular, yerini yavaş yavaş iniş heyecanına bırakıyor. Bu tür iniş için seçilen en uygun ortam bir üzüm bağı. Hiç kimse üzümlere zarar vermek istemediğinden de, birsaatliksefanınardındancefabaşlıyor. Balon yere iyice yaklaştığında, bir başka yolcuyla birlikte Koçer de, aşağıya atlıyor. Her ikısi de balonu, tatlı bir Üç yüz metreden peribacaları Kapadokya'nın peri bacalarını 300400 metre yüksekllkte havadan turlayabilmek, küçük ama çok hoş bir macera. Böyle bir keyfi yaç ayabilmek için 400 markı gözden çıkarmak yetmiyor; uygun rüzgârı ve hava sıcaklığını da beklemek gerokiyor. En uygun saatler de sabahın ya da akşamın altısı. apadokya'yı havadan ancak, kuşbakışı değil de, zaman /aman tüm gü/elliklcrin "clle dokunulacak" uzaklıkta olduğu izlenimini veren bir yükseklikten görmek isteyenler için, artık balonla tur da bir seçenek. Bir saat süren bu zevk, fiyatının yüksek olması ve balonun sepetinin yalnızca sekiz kişiyi alabilmesi nedeniyle, ayrıcalıklı bir zevk olma özelliğini de koruyor. Balonla her tur, rüzgârın keyfıne bağımlı olduğundan, bir kez daha yaşanamayacak keyifleri de içeriyor.. Bu keyfi yaşamak için kişi başına 400 markı gözden çıkarmak yeterli olmuyor. Bundan sonra, balonla uçuş için uygun rüzgârı ve hava sıcaklığını beklemek gerekiyor. Bunun için en uygun saatler de genellikle sabah 06.00 veya akşam 18.00. Balonun pilotlan İngiliz Kaili Kidner ile lsveçli Lars Eric Möre, daha çok sabahın erken saatlerini yeğliyorlar. Balon turu keyfi uğruna uykulannı en tatlı yerinde bölen yolcuları, nereden kalkılacağı, ne yönde uçulacağı ve nereye inileceği belli olmayan, küçük ama hoş bir macera bekliyor. Yolcuları, balonları ve sepetleri, balonu yerden telsiz bağlantısıyla izleyecek ekibi taşıyan araçlar, güneşin ilk ışıklarıyla birliİcte, konvoy halinde en uygun kalkış ortamını aramak üzere yola çıkıyor. Bizim gözlemlediğimiz turun başlangıç noktası, Zelve Parkı oluyor. Turu gerçekleştirecek ekip, hızla araçlardan inip malzemeleri toparlıyor. Balonlar şişirilip sepetler yerden yükselene kadar yarım saat geçiyor. Tamamen şişirildiğinde balonlar uçuşa hazır. Yolcular yerlerini aldıklarında, sepetlerin tabanı yavaş yavaş yerden kesiliyor. Nereye gidileceği ve nerede noktalanacağı rüzgâra göre, havada belirlenecek olan bir saatlik yolculuk, başlamış oluyor. Sepetlerdeki her yolcu, bu belirsizlikler nedeniyle bir daha yinelenemeyecek bu turdan şüphesiz ayrı zevkler alıyor. Yolculardan Müjdat Loçer, balonla Kapa K dokya üzcrinden uçarken hissettiklerini adım adım anlatıyor. Konvoyla, balonun nereden kalkacağını, nereye gideceğini ve nereye ineceğini bilmeden yol alırken, balonla turun bu gizemli yönünün "âşık olmaya" benzediğini aklından geçiren Koçer, bilinmezliğin verdiği heyecanla balon havalandıktan sonra hissettiklerini şöyle anlatıyor: "Kimsc senin, nerede olduğunu, nereye gittiğini, ne yaptığını bilmiyor. Toplumdan sıyrılmak gibi bir şey bu. Nerede olduğunu kimse bilmiyor. Bütün heyecanlarınla, duygularınla orada, sadece sen varsın. Kimsenin bilmediği bir yerde varolmak, belki anlık, ama çok hoş bir duygu." Koçer'in balonla uçuşu, âşık olmaya benzetmesinin tek nedeni bilinmezlikler değil. Koçer'e bu duyguyu biraz da balonun yerden hiç sarsılmadan, yumuşak biçimde yükselmesi ve aynı yumuşaklığın uçuş sırasında sürmesi de veriyor: "Hiçbir hareket bu kadar yumuşak olamaz. O kadar yumuşak ki, balonun yer değiştirdiğinin farkına varamıyorsun. Kuş tüyünün hafifliği gibi bir şey bu. Ya da, rüzgârsız bir ortamda, sigara dumanı nasıl dolaşıyorsa, balon da aynen öyle dolaşıyor." Balonun bu yumuşak hareketi, Kapadokya'ya balonla dolaşarak bakmayı, insanlann tırmanabilecekleri bir yükseklikten bakmaktan da ayırıyor. Koçer, "Insan o yumuşaklığı yürürken hiçbir zaman duyumsayamaz. Hani Kafkas danslannda kızların kuğu gibi yürüyüşü var ya.." diye söze başlayarak bize izlenimleriniaktarıyor: "Kanat çırpan değil de süzülen bir kuş gibi ilerleyen balondan birtakım güzellikleri görebilmek müthiş. Balonla 300 metre yükseklikte uçmak, benim için hiçbir şey değil. Bu sadece bir yere kuşbakışı bakmak. Balonun en güzel tarafı, yerden yalnızca dört metre yukarıdan, ağaçların yapraklarını yalayarak geçmck. tşte oradan, kuş bakışı diye tabir edilen gibi de ğil de, bir kuş gibi görüyorsun. Iliçbir zaman göremeyeceğin çok hoş şeyler görüyorsun. Ağacın tepesini, yapraklarının güneşe nasıl döndüğünü, ayçiçeklerinin açışını görüyorsun. Yepyeni bir tecrübe bu. Hiç kanamıyorsun olaya. öylesine akıp götürüyor, öylesine içine alıyor ki in Balonun n«r«d«n kalkacaftı, n» yttn* uçulaoaflı son ana kadar bvlll olmuyor. sanı... Şaşkınsın. Çünkü o zevkin bir daha yaşanamayacağını biliyorsun. Görsel olarak, tadına varamıyorsun. Balonun nereye gideceği kontrol edilcmediği için, artık orayı, o açıdan o yükseklikten, o güneş ışığından bir daha göremeyeceksin. Bunu bildiğin için o uçuş, yegâne oluyor." Ya uçmaktan duyulan korku? Motorla çalışan uçaktan duyulan korku ile, "ısınan hava yükselir" gibi çok basit bir kuralla uçan balonun sepetinde bulunmaktan duyulan korku arasında da farkhlıklar oluyor. Balon 300400 metre kadar yükseldiğinde, uçaktan çok korkan Koçer'in aklına ilk gelen şey, yokuşta, yüz metre kadar çekiyor. Balon sonunda boş bir alana iniyor. Yavaş yavaş sönen balon yine yerde, yaklaşık 30 metre uzunluğunda yayılıyor. Bir saatlik keyifin ardından, bir sıyrık bile almadan yere inmenin de rahatlığıyla, herkes balonların katlanmasına yardım ediyor. Balonla Kapadokya turu, üzüm bağının ortasında patlatılan şampanya ile noktalanıyor. Saat heniiz sabahın 08.00'i olduğundan, şampanyaya portakal suyu katılıyor. U O saatte içki içilir mi" sorusuna Koçer, gülcrck karşılık veriyor: "Içiliyor. Çokdahoşoluyor..." ^ U M H U R İ Y E T DEROİ 1E Y L U L 1 9 9 1S A Y I 2 8 6 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle