02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

11 MAYIS 2012 CUMA 5 ‘Büyüttüğün çocuk senin aynan’ ? ÖZGE KESKİN K adın olmanın en özel, en ayrıcalıklı yanlarından biri anne olabilmek; bir cana yaşam vermek, dünyaya getirmek... Dizi ve filmlerden yakından tanığımız, oyuncu Ceyda Düvenci de bu özel duyguyu tadan isimlerden. Başrol oyuncularından biri olduğu “Umutsuz Ev Kadınları” dizisinde de 4 çocuklu bir anneyi oynayan Düvenci ile geçen yıl dünyaya gelen kızı Melisa, hamileliği ve annelik üzerine konuştuk. Hamile olduğunuzu öğrendiğinizde neler hissettiniz? Melisa’ya hamile kaldığımı Temmuz ayında yani hamile kaldıktan 1.5 ay sonra öğrendim ve inanılmaz mutlu oldum. Bu hamilelik ayrı bir önem taşıyordu. Çünkü daha önce bir bebeğimi kaybetmiştim ve çok üzgündüm. Çok uzun zamandır beklediğim ve istediğim bir çocuktu Melisa. Nasıl bir hamilelik geçirdiniz? Hamileliğimin ilk 5 ayı inanılmaz keyifli ve güzeldi. İkimiz de çok mutlu ve heyecanlıydık. Her şey çok güzel gidiyordu. Ancak hamileliğimin 20. haftasından sonra pek keyifli olduğunu söyleyemem. Çünkü erken doğum riskiyle hastaneye kaldırıldım. 78 gün hastanede yattım. Düşük tehlikesiyle ameliyat oldum. Her gün iğneler yapılıyor ve ultrason çekiliyordu bebeğimin yaşayıp yaşamadığını kontrol etmek için. Daha önce de kötü bir tecrübe yaşadığım için, ödüm kopuyordu ya yine aynı şey olursa diye. Ama kızım da bende direndik ve 32. haftada Melisa dünyaya geldi. Bebeğinizi ilk defa kucağınıza aldığınızda neler hissettiniz? Ona sahip olmak dünyanın en güzel, en keyifli şeyiydi. Çok istediğim bir çocuğa sahip olmuştum. Fakat yaşadıklarım yüzünden çok da yorgundum. Doğumun hemen ardından koynuma bir şey verdiler. Kızımı bir kez kokladım ve gitti. Sonrasında 3 hafta kucağıma bile alamadım. Doğumdan sonraki süreçte neler yaşadınız? Çok zor bir dönemdi. 3 hafta boyunca uyuttular kızımı ve sonra yavaş yavaş uyandırdılar. Hem karnımdayken hem de doğumdan sonra 3 kez ölümden dönmüştü kızım. Prematüre doğduğu için toplam 1.5 ay küvözde kaldı ve bizde başında bekledik. Hayatımın en zor bekleyişiydi. Ama kızım çok güçlü ve özel bir bebek. Tüm yaşananlara direndi, savaştı. Bizde onunla birlikte savaştık. Melisa’nın sağlığı şimdi nasıl? O günlere göre şimdi çok daha iyi. Prematüre doğan bebeklerin hemen hemen hepsinde yaşanan sıkıntıları bizde yaşıyoruz. Prematüre doğan bebeklerin gelişimi maalesef ki yaşıtlarını geriden takip ediyor. Ancak 3 yaş ile okula başlayana kadar bu açık kapanıyor. Melisa’nın da zeka ve algı dışında, vücut gelişimi yaşıtlarının biraz gerisinde. Günde 8 saat fizik tedavi görüyor kızım. Çünkü onu hayata hızlı hazırlamamız gerekiyor. Biraz farklı ve zor bir hayat sürüyoruz ama bunu da aşacağız. Onun dışında bir sıkıntımız yok. Bütün bu sıkıntıların yanında birde çalışan anne olmak zor değil mi? Önceliklerinizi ona göre belirlerseniz her şey yolunda gidiyor. 8 ay kızıma kimseden yardım almadan baktım. Çalışmaya başladığımda da bütün programımı kızıma göre planladım. Evet, sosyal hayatım sıfırlandı. Ama her şey Melisa sağlığına tamamen kavuşup, kendi ayakları üzerinde durabilir hale gelene kadar ona göre planlanlanmak zorunda. Anneliği tarif edecek olsanız nasıl anlatırdınız? Anneliğin tarifi imkansız. Şöyle söyleyim ben kendine göre inançlı biriyim. Yaratana inanırım ve söz konusu Melisa olunca Allah’ın bana ‘Sana suretimi yolluyorum. Onla yaşa, onu gör, onunla hayatı tekrar keşfet’ dediğine inanıyorum. Başka türlüsünü anlatamam. Yani benim içimde bir canlı büyüdü. O bana 'anne' dediğinde dünya duruyor. Onun gözünden bir damla bile yaş akmaması için her şeyi yapabilirim. Yaşadığınız bu deneyim sizin için neleri değiştirdi? Ebeveyn olmak, hele ki böyle sıkıntılar yaşamış bir anne olmak bir çok şeye bakış açımı değiştirdi. Özellikle bu süreçte şahit olduklarımı duyurmak istiyorum insanlara. Mesela yoğun bakım annelerinin, prematüre bebek annelerinin psikolojisi ile ilgili. Bunlara dikkat çekmek istiyorum. Çünkü bir çok annenin, çocuğuna bir hastalığı konduramayacak kadar düşkün olabildiğini gördüm ve bu da teşhisi geciktiriyor. Oysa ki bu gibi durumlarda erken teşhis çok önemli. Mesela 3 yaş teşhis için çok geç. Ama bir çok kişi bunun farkında değil. İşte bunlara dikkat çekmek istiyorum. Anne olmak çocuklara bakış açınızı değiştirdi mi? Kolay olmayan bir hamilelik ve ondan sonra zorlu bir ilk yıl... “Umutsuz Ev Kadınları” dizisinin 4 çocuklu annesi Ceyda Düvenci ile ‘Bana anne dediğinde dünyam duruyor sanki’ dediği kızı Melisa'yı ve anneliği konuştuk... Hayır. Yani ben zaten çocuklarla arası hep iyi olan ve çocuk delisi bir kadındım. Mesela arkadaşlarımın çocuklarının hepsiyle özel ilişki kurabildim. Bu nedenle anne olunca da çocuklara bakış açım değişmedi. Ama anne babalara bakış açım değişti. Bir evladın kolay yetişmediğini, bunun çok zor ve ağır bir sorumluluk olduğunun anne olmadan da farkındaydım. Ancak şimdi bu bilinç daha da arttı. Marifet sadece çocuğu doğurmak değil. Asıl önemli olan o çocuğu büyütebilmek. Çünkü büyüttüğün çocuk senin aynan oluyor ve hayattaki, toplumdaki her şeyin profilini o belirliyor. Şu an okuduğum bir kitapta diyor ki ‘Anne babanız sizi nasıl büyütürse, içinizdeki çocukla hayat boyu öyle yaşar, öyle anne babalık yaparsınız.’ C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle