17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

25 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA Sayısız güzellikler yaşamak için Tanzanya ŞEHRİBAN KIRAÇ Öyle büyülü bir doğaya sahip ki Tanzanya, bir tatilde hem muhteşem doğayı, hem tarihi, hem vahşi doğa safarisini hem de bin bir çeşit baharat ve kokuyu hissedeceğiniz sayısızca güzelliği aynı anda yaşayabiliyorsunuz. Bilyoner’in ajansından Onur Gerikalmaz Tanzanya’yı defalarca ziyaret ettiği için ülkede neler yapmamız, nereleri gezmemiz gerektiği konusunda bize rehberlik etti. Tanzanya’ya gitmek için eylül, ekim ve kasım en güzel zamanlar. Aralık ve ocak aylarında da sezon devam ediyor, Türkiye’de kış ortasında 35 derece yazı yaşamak isterseniz Tanzanya ideal bir seçenek. Doğa harikaları ile bezenmiş bu ülke sizi sürekli sürprizlerle karşılıyor. Safari denince ilk akla gelen ülkelerden birisi olan Tanzanya, dünyanın en büyük göçüne ev sahipliği yaptığı için ana kıtanın yeni cazibe merkezi. Tanzanya’nın tek zorluğu farklı bölgelerine olan uçak bağlantılarının biraz sıkıntılı olması. Ulaşım 12 kişilik küçük uçaklarla sağlanıyor. Eğer uçak korkunuz varsa safariye gitme şansınızı kaybedebilirsiniz. Çünkü bu ülkeye gelip safariye çıkmamışsanız gezinizin büyük bölümü boş geçmiş sayılır. Selous Game Reserve bölgesinde timsahtan impalaya, çakaldan aslana, file bin bir çeşit hayvanı bir arada bulacağınız bir doğa gezisine çıktığınızda, çoğunu sadece filmlerde gördüğümüz bu hayvanlara elini uzatıp dokunacakmışsınız gibi kısa bir mesafeden seyretmek müthiş bir heyecan veriyor. Selous’a ulaşmak için başkent Dar es Salaam’dan 45 dakika uçak 4 Yalıçapkını deniz âşıklarını bekliyor Alaçatı Sakızlı ustaların taş ve ahşapla yapılaşmayı oluşturduğu ve 1980’li yıllarda “kentsel sit” ilanı ile beldedeki tescilli yapılar korunup, yeni yapılacak yapılara ise geleneksel mimariye uygun olarak yapım izni verilerek bölgedeki konut dokusu bozulmadan gelişimi sağlanmış. Alaçatı sokaklarında gezerken tarihi sokaklarda klasik müzik dinletileri, resim sergileri ve çeşitli sanatsal etkinliklere rastlarsınız. Dünyanın en önemli rüzgâr sörfü merkezlerinden biri ve birçok uluslararası yarışmaya ev sahipliği yapan Alaçatı sahilleri Ege’nin en temiz denizlerine, en güzel plajlarına sahip. Alaçatı’ya geldiğinizde konaklamak için eğlence merkezlerine yürüme mesafesinde olan ve aslına sadık kalarak restore edilmiş Alaçatı Yalıçapkını Otel, Sakızlı rum ustaların yaptığı 180 yıllık taş ve ahşap dokulu bir yapı. Bu yıl Mimar Esmehan Erbiz tarafından Restorasyonu tamamlanarak tarih, doğa ve deniz âşıklarını misafir etmek için sizlere kapılarını açtı. Alaçatı Yalıçapkını Otel’e geldiğinizde Deniz Bey, Ekrem Bey ve Aynur Hanım’ın sıcak karşılamasıyla karşılaşıp birbirinden farklı dekore edilmiş odalarda konaklayacak ve geceyi sizin için unutulmaz kılacak, huzuru, güveni ve sakinliği bularak, yumuşacık yatağınızda uykuya dalacaksınız, yaşamın rüya yumuşaklığında olduğunu düşüneceksiniz. Sabah kalktığınızda gülen bir yüz ve mis kokulu el yapımı börekleri, Ege’nin en güzel peynirleri, zeytinleri, ev yapımı reçelleri ile keyiflli bir kahvaltıda sizleri bekliyor olacak. Alaçatı Yalıçapkını, güneşini hissederek uyanılan sabahlarda, ara sokaklarda dolaşırken tarihi yaşayarak nefes alma serinliği veren dünyanın en güzel 3 sörf rüzgârından birinin dokunuşlarıyla tatilinizin keyfini çıkarmaya devam edeceksiniz. Adres: Kemalpaşa Caddesi No: 38 Alaçatı / Çeşme İzmir/ Tel: 0 232 716 61 01 www.alacatiyalicapkini.com la uçmanız gerekiyor. Safari sabah erken saatlerde başladığı için bir gün önceden gitmenizde fayda var. Unutmamak lazım, uçak bir toprak piste iniyor ve konaklayacağınız otelin mutlaka gelip sizi alması gerekiyor. Genelde çadır tipi konaklamalar var, ancak biz Serena Mivumo River Lodge’de kaldık. Konaklama yerleri vahşi doğa ile iç içe olduğu için odalarınızda önünüze çıkacak kırkayaklar, kertenkeleler ya da ismini bilmediğimiz birçok canlı sizi ürkütmemeli. Eğer öyle bir korkunuz varsa zaten baştan vahşi doğa safarisine çıkmanızı önermem. Çünkü konakladığınız yer nehrin yanındaysa sabaha kadar timsah sesleri başta olmak üzere ve birçok diğer hayvanın seslerine tanık oluyorsunuz. Safari’den sonraki durağımız yine küçük uçakla ülkenin en turistik yeri Zanzibar adasına oldu. Eğer turkuvaz deniz ve beyaz kum için gidiyorsanız adanın kuzey, kuzeybatı ve doğusunu tercih edebilirsiniz. Muh teşem plajları ve genelde her şey dahil hizmet veren otelleri mevcut. Kuzeybatıda plajları kitaplara konu olmuş Kendwa, adanın en popüler yerlerinden. Kendwa’da kalıp sabah saatlerinde medüceziri görmek için Nungwi’ye gitmenizi öneririm. Sayısız renke denizyıldızı ve balık görme şansınız olabilir. Nungwi’ye gitmişken köyü gezmeyi ihmal etmeyin, neredeyse tamamında Müslümünlar yaşıyor. Yerli halkın ya da çocukların fotoğrafını çekerken dikkat etmeniz gerekiyor, fotoğraf çektirmek için ya para vermeniz gerekiyor ya da baş tan fotoğraf çekmenize izin vermiyorlar. Kendwa ve Nungwi’de kalıyorsanız akşamüstü günbatımını mutlaka izleyin. Zanzibar’da başkent Stone Town mutlaka görülmesi gereken bir yer. Şehir geçen yüzyıla kadar dünya köle ticaretinin merkezi olması ile ünlü. 2006’da BM tarafından koruma altına alınan şehir, Queen’in solisti Freddie Mercury’nin de doğduğu yerdir. Umman sultanının 1818’de zencefil üretmesi emrini vermesiyle başlayan baharat üretimi, Zanzibar’ın “Baharat Adası’ adıyla anılmasıyla sonuçlanmış. O zamanlarda kurulan baharat bahçeleri halen üretime devam ediyor. Yarım gününüzü bin bir çeşit baharat kokusunu hissedeceğiniz ağaçların arasında geçirebilirsiniz. Gezi sonunda, yerli halkın hazırladığı baharatlardan alabilir ve yöresel yemeklerden tadabilirsiniz. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle