23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Orhan ve Diyar Aydeniz, Maldivler’de Ayada tesisini işletiyor. Fotoğraflar: CEYDA KARAN Fotoğraflar: TİMUR ÖZKAN Ayada’da deniz üzerinde, bahçede ve kumsala açılan villalar var. Özellikle de balayı çiftleri ve kimselere rastlamadan kafa dinlemek isteyenler ideal... Denizin ortasındalŞehribanKIRAÇ öbek öbek adacıklar l CEYDA KARAN Koyu lacivert bir ummanın ortasında öbek öbek adacıklar... Kocaman THY uçağıyla İstanbul’dan çıktığınız 7 saatlik yolculuğun sonunda “Nereye ineceğiz” diye telaşlanmaya kalmadan konuvereceksiniz Male Uluslararası Havaalanı’nın bulunduğu Hulhule Adası’na... Geriye kış ortasında kalın kıyafetlerinizden kurtulmak ve sizi kalacağınız tesisin bulunduğu atole taşıyacak Trans Maldiv Havayolları’nın deniz uçaklarını beklemek kalacak. Aklınızda ise denizuçağından kuşbakışı görebileceğiniz gizemli Maldivler başkenti Male’nin değişik renklerdeki binaları kalacak... Olur da uçak saatleriniz uygunsa 15 dakikada bir kalkan teknelere binip, 12 saat gibi kısa bir süre içinde Male’yi gezebilirsiniz de... Televizyonlardaki belgesellerde, coğrafya ve magazin dergilerinde görmüşlüğüm çok Maldivler’i. Bu kez kış ortasında Maldivler Turizm Bakanlığı’nın özel daveti vesilesiyle Kilowat Ajans’ın rehberliğinde kendi gözlerimle görme şansına nail oldum. Tropik iklim sıcak, gökyüzünü bulutlar kaplasa da kaplamasa da... İki mevsim var. Haziran’dan ağustos ayının sonuna kadar muson yağmurları eksik değil. Ama onun dışında 30 dereceyi bulan, bir parça nemli ve ılık bir hava. Deniz de ılık, kum da... Suyun içinin de dışının da rengarenk olduğu bir dünya bu. Havanın durumuna göre değişen, bir tek denizin zümrüt turkuvazının baki kaldığı... Maldivler, Hint Okyanusu’nda, Hindistan’ın güney ucunun ötesinde 1192 ada zincirinden oluşan bir memleket. Yüzde 99’u sudan oluşuyor. 120 resort ada bulunuyor. Tam bir tatil cenneti. Bana sorarsanız her faninin ölmeden görmesi icap eden memleket. 90 bin kilometrekarelik alanda topu topu 330 bin kişi yaşıyor. Üçte biri ‘Kral’ın adası’ diye anılan, yüzyıllarca kabile şefinin ikametgâhı olmuş Male’de... Toprak deniz yüzeyinden ortalama 1.5 metre yukarıda. En yüksek yeri 2.4 metre. Küresel ısınma yüzünden yükselen deniz yüzeyiyle yok olma tehlikesi eksik değil. Maldivler ismi Sanskritçe’den geliyor. Maldivliler kendileri için “Dhivehin halkı” diyorlar, “ada” veya “adalılar” anlamına geliyor. Büyük olasılıkla Hint altkıtasından balıkçılar ilk sakinleri. Budizmin hüküm sürdüğü ticaret yolu üzerindeki konumuyla Arap etkisine açık Maldivler’in 12. yüzyılda Faslı bir tüccar olan Ebu Barakat sayesinde İslamiyeti seçtiği rivayet ediliyor. Başkent Male’de ‘liberal şeriat’ dedikleri bir düzen olsa da resort adalarında başka bir iklim hüküm sürüyor. Dünyanın bihaber olduğu bu cennet adaları tatil beldesi olarak 1970’lerin başında İtalyanlar keşfetmiş. İlk “resort” 1972’de açılmış. Hilton şubesini kondurmakta gecikmemiş. Onları, bu cennette ev sahibi olmak isteyen bir İngiliz ile İsveçli eşinin Maldivler yönetiminin resort inşa etme şartı sayesinde edindikleri tesisleri izlemiş. ‘Robinson Crusoe’ konseptini popülerleştiren bu tesisin ismini de kendi isimlerinin ilk hecelerinden oluşturmuşlar: SONEVA, Bugün Maldivler’de 120 resort adası var, turizm geliri 1 milyar dolardan fazla. Biz Niyama ve Ayada isimli iki atolde konakladık. Misafirperverlikleri takdire şayandı. Tavsiyem şnorkelle dalışı ihmal etmemeniz. Lacivert derinliklerin dibinden yükselen atollerin rengârenk mercan kayalıklarını ve renkli balıkları izlemeniz. Kimselere zarar vermeyen köpekbalıklarının telaşını yaşarken ‘başka bir dünyada’ olduğunuzu hissedeceksiniz. Palmiye ağaçlarının altında, bembeyaz kumsallarda yüzünüzdeki ılık esintiyle hakikaten dinleneceksiniz. SPA’larda kendinizi ‘yenileyebileceksiniz’... Türk girişimciler sınır tanımıyor Maldivler dünyanın bir ucu sayılır ama Türkiyeli girişimcilerin ufku sınır tanımıyor. Ekvator’un dibinde Aydeniz Grubu’nun açtığı resort bunun ispatı: Ayada. Diyarbakırlı olan Ayada ailesi, memleketten çok uzakta bu cennette yoktan yarattığı bu tesiste Maldiv kültürü ile Türkiye esintilerini harmanlamış. Konsepti mimar Fırat Aydeniz yaratmış. Aydeniz Grubu’nun başkanı Ahmet Aydemir’in izinden giden iki genç tesisin başında: Orhan Aydeniz ve Diyar Aydeniz. Grup, atolü 50 yıllığına kiralamış ve 130 milyon dolarlık bir yatırım yapmışlar. Tesiste Asya’nın dört bir yanından insanlar hizmet veriyor. Endonezyalılar, Çinliler, Malezyalılar ve çok sayıda Türk turizm çalışanı... Tesislerde yüzde 50’lik yerel nüfus çalıştırma kotası var. Çevre dostu bir tesis kurmuşlar. Nehir yahut baraj bulunmayan adacıkta elektrik jeneratörle sağlanıyor. Atık su yeniden kullanılıyor, kuru çöpler, karton kağıt yakılarak yok ediliyor, ıslak çöpler hükümetin işlettiği çöplüğe gönderiliyor. Ayada’da deniz üzerinde, bahçede ve kumsala açılan villalar var. Özellikle de balayı çiftleri ve kimselere rastlamadan kafa dinlemek isteyenler için biçilmiş kaftan. Evlenmek isteyenler için yeşil bir alanda doğal ortamda düğün salonu bulunuyor. Fiyat iki kişi beş gece için sabah ve akşam açık büfe olarak uçuşlarla birlikte 45 bin Avro’dan 7 bin Avro’ya kadar çıkıyor. Bu fiyata deniz uçağı ve hızlı bot da dahil. Vize yok ve THY de doğrudan Male’ye uçuyor. Nehir turlarının gözdesi: Yaroslavl l Aykut KÜÇÜKKAYA l TİMUR ÖZKAN Moskova’nın kuzeydoğusundaki tarihi, dini ve mimari öneme sahip kentlerden oluşan Altın Halka’nın (Zolotoye Kaltso) en tanınmış yeri olan Yaroslavl, aynı zamanda MoskovaSt. Petersburg arasında düzenlenen Volga nehir turlarının da en çok ilgi gören kentidir. 2005 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne dahil edilen ve 2010 yılında kuruluşunun bininci yılını kutlayan bu tarihi kent, adını, kurucusu Prens Akıllı Yaroslav’dan alıyor. Yaroslavl, Avrupa’nın en uzun, Rusya’nın ise beşinci uzun nehri olan Volga ile Volga’nın kollarından Kotorosol’un birleştiği noktada yer alıyor. Kentin merkezinin de bu noktada oluştuğu Yaroslavl’ın, nüfusu 600 bin civarında. Bugün, tarihi ve dini öneminin yanı sıra bir endüstri ve eğitim merkezi olarak gelişme gösteren kent, aynı zamanda 1750’de ilk ulusal Rus tiyatrosunun perde açtığı ve 1963’te uzaya çıkan ilk kadın olan Rus kozmonot Tereşkova’nın doğduğu kent olarak tarihe geçmiş. Dini bir merkez... Bütün bu özelliklerine rağmen Yaroslavl her şeyden önce bir dini merkez. Kentte çok sayıda kilise ve katedral bulunuyor. Bunların en önemlisi Kurtarıcı Tecelli Manastırı olup manastırın tarihi önemi de dini öneminden az değil. Rusya’nın bağımsızlık önderleri olan ve Moskova, Kızıl Meydan’daki ünlü Aziz Vasili Kilisesi önünde heykelleri bulunan Prens Pojarski ile Tüccar Minin’in burada oluşturdukları ordu, 1612’de Moskova’yı işgal eden Polonyalıları yenerek hem başkentlerini hem de bağımsızlıklarını kurtarmış… Kalın ve yüksek duvarlarıyla bir kale görünümündeki manastırın mutlaka görülmesi gereken başlıca yerleri; 13. yüzyılda yapılan eski katedral yerine 1516’da yapılan şimdiki katedral ile aynı tarihte inşa edilen ve üzerinden panoramik kent manzarasının görülebileceği tarihi çan kulesi olarak özetlenebilir. Evli çiftlerin uğrak yeri... Manastır çıkışında kendimizi, yaz aylarında plaja dönüşen Kotorosol kenarında buluyoruz. Plajın hemen karşısında Kotorosol’un Volga ile birleşmeden önce genişlediği yerde oluşan ada bir rekreasyon parkı olarak düzenlenmiş. Bu adanın kentle bağlantısını sağlayan köprü aynı zamanda yeni ev li çiftlerin de uğrak yeri. Yaroslavl gezimiz, yaz günlerinde bir hafta sonuna denk geldiği için çok sayıda yeni evli çifte rastlıyoruz. Rusya’da âdet olduğu üzere, nikâh sonrası küçük bir arkadaş grubuyla yaşadıkları kentin dini, tarihi ve turistik yerlerini gezen bu çiftlerin gene âdet olduğu üzere köprü korkuluklarına astıkları asma kilitler için buradaki köprü başında özel bir sevgililer ağacı yapılmış. Rusya’nın, boşanmaların çok olduğu bir ülke olmasına rağmen yaygın şekilde devam eden bu geleneğine göre, üzerinde çiftin adları ve evlendikleri tarihin yazıldığı bu asma kilitler genellikle demir köprü korkuluklarına (bazen zincirlerle de desteklenerek) asılıyor ve böylece bu kilitler kapalı kaldıkça evliliklerinde hiç bitmeyeceğine inanılıyor. Rıhtım ve liman... Yaroslavl’ı gezerken sık sık ayı resimleri ve heykelleriyle de karşılaşıyoruz. Kentin arması olan bu baltalı ayı figürü, rivayete göre, bu toprakları ele geçirmek üzere saldıran Prens Yaroslavl’ın karşısına, ayılara tapan yerel halk tarafından çıkarılan ayının prensin baltasıyla öldürülmesini simgeliyor. Tekrar gezimize dönecek olursak; Yaroslavl’ın en hareketli bölgesi olan rıhtım ve liman çevresi binici yıl kutlamaları esnasında yeniden düzenlenmiş. İki nehrin birleştiği noktada yer alan yarımada ile buradan başlayarak Volga boyunca, limana kadar uzanan rıhtım için kentin kalbinin attığı yerler demek yanlış olmaz. Rıhtımın başladığı yerdeki merdivenleri çıkarak ulaştığımız seyir terasından hem aşağıdaki parkın hareketliliğini hem de sürat motorlarıyla birlikte gezi teknelerinin ve büyük yolcu gemilerinin renklendirdiği Rusların ifadesiyle Volga Ana’yı yukardan izliyoruz. Buradan başlayarak içerilere doğru devam eden yürüyüşümüz esnasında; karşımıza ilk önce, önündeki küçük havuzuna dilek parası atılan Kutsal Üçlü heykelinin bulunduğu Kazan Katedrali çıkıyor. Geniş parklar ve büyük meydanlar açısından da zengin bir kent olan Yaroslavl’da gördüğümüz heykeller arasında; kentin kurucusu Yaroslav’ın (girişte, Moskova Bulvarı’nın sona erdiği meydanda) ve Rusya’nın her kentinde birer heykeliyle varlığını sürdüren Ekim Devrimi’nin lideri Lenin’in (Kızıl Meydan’da) heykelleri dikkat çekiyor. Yaroslavl’ın gezilebilecek diğer yer leri arasında: Yaroslavl Tarih Müzesi, Ulusal Rus Tiyatrosu’nun kurucusunun adını taşıyan Fiyodor Volkov Tiyatrosu, Rusların efsanevi şairleri Puşkin’in anıtı, İkinci Dünya Savaşı’nın anısına yapılan Meçhul Asker Anıtı ile ilginç mimarisiyle dikkat çeken Kızıl Meydan’daki Yangın Kulesi not edilebilir. Moskova’nın 282 km kuzeydoğusunda yer alan Yaroslavl’a kara, demir ve nehir (kış ayları hariç) yoluyla ulaşılabilir. Karayoluyla gelişlerde yol üzerindeki diğer Altın Halka kentle rinden Sergiev Posad (aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası Lisesi’nde) ile Pereslav Zalessky ve Veliki Rostov’u da görmek mümkün. Rusya, 2010 yılından bu yana Türkiye Cumhuriyeti vatandaşların turistik ziyaretlerinde (bir yıl içinde 180 günü geçmemek şartıyla) 30 güne kadar vize uygulamıyor. Rusya gelen yabancıların bulundukları kentteki ilgili polis merkezine registre (kayıt) zorunluluğu ise yedi işgününden fazla konaklamalar için uygulanmaya devam ediyor. Altın Yüzük... Altın Halka, Rusya’nın Moskova, Sergiyev Posad, PereslavlZalessky, Veliki Rostov, Yaroslavl, Kostrama, Ples, İvanova, Suzdal ve Vladimir kentlerini kapsayan, yaklaşık 700 km uzunluğunda ve sırasıyla gezildiklerinde kabaca bir daire oluşturdukları için bu adla anılan (Altın Yüzük olarak da tercüme edilebilir) bir gezi rotasıdır. Volga Nehir Turu, St. Peterburg ve Moskova arasında, nehir gemileriyle karşılıklı olarak düzenlenen ve büyük kısmı Volga üzerinde gerçekleştiği için bu ad la anılan Volga nehir turu kapsamında; Moskova ve St. Petersburg’dan başka Mandrogi, Kiji, Goritsi, Yaroslavl ve Uglic kentleri gezilmektedir. Toplam olarak 1900 km civarındaki rotanın yaklaşık 500 km’si Volga üzerinde geçmektedir. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle