10 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

tarih kokuyor... KAMBOÇYA n ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Yeşilin her tonunun hâkim olduğu, gölleri ve nehirleriyle tarihin dikkat çekici güzelliği ve ihtişamıyla Soyfa... Şehir, İskar Nehri boyunca ve nehrin sol kollarına paralel şekilde kurulmuş. Bulgaristan’ın başkenti Sofya, ülkenin 28 kentinden biri. Bulgaristan’ın batısında yükselen başkent, Vitosha Dağı eteklerindeki, her tarafı dağlarla çevrili geniş Sofya Vadisi’nde yer alıyor. Sofya’da öncelikle tarihi binalar dikkat çekiyor. Tarihi çok eski çağlara uzanan Sofya’nın ortasında, şehre ismini veren Azize Sofia’nın meydandaki heykeli, onun elinde tuttuğu defne dalı ise bilgeliğin sembolü... Rus prensi ve savaş kahramanı Aleksander Nevski’nin adını verdikleri katedral ise ihtişamıyla görenleri etkiliyor. Katedral 18771878 OsmanlıRus Savaşı’nda ölen Rus askerlerinin anısına inşa edilmiş. Heybetli bir kubbesi ve muhteşem işlemeli duvarlarıyla kent merkezinde bulunan Sveta Nedelya Katedrali ise kentin sembollerinden biri. Sofya’nın her köşesi tarih. Meclis Binası, İvan Vazov Halk Tiyatrosu, Merkez Kaplıcası ve Milli Kütüphane görülmeye değer. Aynı zamanda müze zengini olan Sofya’da Arkeoloji Müzesi, Ulusal Tarih Müzesi, Yeryüzü ve İnsan Müzesi, Ulusal Tabiat Bilimleri Müzesi, Etnografya Müzesi gezilmesi gereken yerlerden... Sofya’da hayat oldukça hareketli. Kitapların ve kültürel faaliyetlerin ucuz olduğu Sofya’da sanat ön planda. Sofya’da yaşamak hem keyifli hem de güvenli... Şehrin en işlek caddesi Vitosha, antikacılarlar, sahaflar, restoranlar ve şık butiklerle dolu. Şehirde Bulgar usulü taverna Sofya’nın her bir köşesi Küllerinden doğan ülke: n DEMET YALÇIN Kamboçya tam bir çelişkiler ülkesi... Bir yanda ülkenin en önemli görkemli yapıları; 1000 yıllık Angkor Wat tapınağı, Kımer mirası ve Apsaralar; diğer yanda bir milyondan fazla kişinin ölümüne neden olan Kızıl Kimerlerin ölüm tarlaları, işkence odaları ve acılı bir geçmiş… Sahi bu ülke, bir ressamın, yaşadığı her duyguyu en iyi biçimde yeşilin her tonuna iliştirip tuvaline aktardığı bir yer gibi duruyor... Tam da karşımızda…İşte orada Kamboçya… Yeşillerle birlikte doğanın bin bir rengiyle donatılmış bu renkli resmi ise, yalnızca kadın ve çocukların gözlerindeki acılı geçmişlerinin izlerini taşıyan buğulu gözler gölgeliyor. Bu topraklar, kim bilir kaç kitaba konu oldu bugüne kadar? Kaç belgesele, kaç filme? Ve kaç insanın çığlığı duyuldu bu diyarlardan… Siz ne derseniz deyin o bugünkü gibi gelecekte de kendi dilinden anlatacak yüreğinin hikâyesini… İşte ben de karşımda duran bu resmi uzaktan seyretmek yerine içinde olmayı tercih edenlerdenim. Sevinçten, heyecandan içim içime sığmıyor, Asya’nın tarih yazan bu topraklarında olmak, havasını solumak ne garip bir duygu ve ne büyük heyecan; bağırmak, kahkahalar atmak, ağlamak istiyorum. Gözlerime dolan yaşlarla; hem de “Bu ne beter çizgidir bu… Bu ne çıldırtan denge… Yaprak döker bir yanımız… Bir yanımız bahar bahçe”… diyen Hasan Hüseyin Korkmazgil’i bu uzak diyarlardan şöyle bir anarak… Yeşil doğasıyla insanı cezbeden, sükunetiyle dinginleştiren bu ülkede, ne alışveriş merkezleri, ne gürültü, ne barlarla canlanmış ışıklı sokaklar, ne de lüks oteller var… Burası yalnızca kendine yolculuk yapmak isteyenleri kapsayan huzurun doğru adresi… 15 milyonluk nüfusu olan Kamboçya, Güneydoğu Asya’da, Çin Hindi Yarımadası’nın güneybatı kısmında yer alıyor. Güney kıyısında Siyam Körfezi, kuzeyinde ve doğusunda Vietnam, batısında ise Tayland bulunuyor. Kent Parkı’nda yer alan Ivanov Vazov Ulusal Tiyatrosu Sofya’nın en eski ve en önemli tiyatrosu. Sveta Nedelya Katedrali ise kentin sembollerinden . Göl hayatı gelenekleriyle farklı bir hayat süren Kamboçyalılar, su üstüne yaptıkları tekne evleriyle balıkçılık, karides ve timsah çiftçiliği ile geçimlerini sağlıyorlar. ACILARIN GEÇMİŞİ... Acılar geçmişi Başkent Phnom Penh, adeta ülkenin hüzünlü geçmişiyle yüzleşiyorsunuz. Ölüm Tarlaları’nı gezerken, 1 milyonun üzerinde Kamboçyalıyı katleden Pol Pot’un diktatör soluğunu ensenizde hissediyorsunuz. Choeung Ek Memorial Anıtı’nda yer alan kafatasları ise insanın tüylerini ürpertiyor. İşkence odaları olarak bilinen Tuol Sleng Soykırım Müzesi’nde de, fiziksel katliamın izlerini görmek mümkün! elişkiler ülkesi Kamboçya, Ç sizi bin yıllık Angkor Wat Tapınağı ile mistik bir yolculuğa çıkarırken, bir yandan da Choeung Ek Memorial Anıtı’nda yer alan kafatasları ile de tüylerinizi ürpertiyor. Bulgaristan’ın güneybatısındaki Mesta ve Struma nehirlerinin derin vadileri arasında bulunan Pirin Dağları çok sayıda şelale, kayalık ve mağaralarla 70’ten fazla buz gölüne ev sahipliği yapıyor. Birçok bölgesi 1983’den beri Unesco kültür mirasları listesinde yer alan Pirin Ulusal Parkı tam anlamıyla bir doğa harikası... Ülkeyi şöyle bir gezelim larıyla gece hayatı da ön planda. Bulgaristan’da yaşayan Türklerin sayısı göçlerden sonra oldukça azalmış. Sofya’da gezerken Burgaz şehrinde yaşayan bir Türk aile ile karşılaşıyoruz. Türkiye’ye sık sık geldiklerini söyleyen ailenin genç kızı, “Burada yaşamak daha kolay çünkü hayat ve eği tim ucuz. Örneğin ben her hafta bir kitap alıyorum, tiyatroya gidiyorum, çünkü burada kültürel faaliyetler ve kitap fiyatları çok uygun. Türkiye’de kitap da tiyatro da pahalı, bir öğrencinin bütçesinin çok üstünde” diyor. Vitosha Bulvarı’nın üst kısmında yer alan Ulusal Kültür Sarayı, Güneydoğu Avrupa’nın en büyük kongre ve toplantı salonu. Ulusal Kültür Sarayı, 2005 yılında Avrupa’nın en iyi kültür kompleksi seçilmiş. Sekiz bin kişi kapasiteli, modern bir yapı. Burada, oldukça düşük tutulan bilet fiyatlarıyla seçkin tiyatro, opera, bale eserleri ve konserleri izlemek mümkün. Kent Parkı’nda yer alan Ivanov Vazov Ulusal Tiyatrosu ise ülkenin en eski ve en önemli tiyatrosu. Şehirde Roma döneminin ve 500 yıllık Osmanlı hâkimiyetinin izleri her köşede hissediliyor. Eski Osmanlı hamamlarından birinin yanında yer alan Merkez Hamamları, seramik mozaiklerle süslenmiş, renkli cepheleriyle dikkat çekiyor. Sofya mutfağı, lezzetleriyle oldukça zengin. Sebze, et, sarımsak, soğan, yağ ve baharat çeşitleri, Sofya mutfağının en önemli malzemeleri. Kent mutfağı, komşuları Türkiye ve Yunanistan’dan fazlasıyla etkilenmiş. Sarmi (sarma), mousakka (musakka) ve baklava en sevilen yiyeceklerden. Siem Reap: Kamboçya’nın kuzeybatısında yer alan şehir, temiz sokakları, her bütçeye hitap eden konaklama seçenekleri, dünya mutfağından lezzetleri tadacağınız çok sayıda restoranları, akşamları dolup taşan barları ile eğlenceli bir şehir. Her yıl 2 milyondan fazla turisti ağırlayan ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Angkor Wat Tapınakları da gezilecek listenin en başında geliyor. Burayı gezmek için tam bir gününüzü ayırmanız gerek. Phnom Bakheng özellikle gün batımı izlemek isteyenler için iyi bir şeçim. Yüzen bir hayat: Güney Doğu Asya’nın en büyük gölü olan Tonle Sap, dünyanın benzersiz ekolojik su rezervlerinden birisi ve Kamboçyalılar için de adeta ha yat kaynağı. Bu göl üzerindeki Chong Khneas görülmeye değer. Göl hayatı geleneklerini sürdüren Kamboçyalılar, su üstüne yaptıkları tekne evleri ile balıkçılık ve karides, timsah çiftçiliği ile geçimlerini sağlıyorlar. Bu köyde yüzen okul, polis karakolu, market, tapınak ve benzin istasyonu bulunuyor. 1000 Buda galerisine ev sahipliği yapan Angkor National Müzesi, Kraliyet Sarayı ve Gümüş Pagoda da diğer görülecek yerler arasında. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle