17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

30 MART 2011 ÇARŞAMBA 3 Madenciler zeytinliklerimize yeniden göz dikti Salih SÖNMEZIŞIK Bir ülkenin refahı ve insanlarının mutluluğu için doğal varlıklarının hakça ve adaletli bir biçimde ve kamu yararı doğrultusunda yönetilmesi gerekmektedir. Ancak ne ki ülkemizde yeni dünya düzeni adı altında uygulanan politikalar nedeniyle bu kaynaklar o ülkelerde yaşayan insanlardan ziyade çokuluslu şirketlerin çıkarları doğrultusunda değerlendirilmeye başlanmıştır. Mevcut hükümetin 3 Kasım 2002 tarihinde iktidara gelmesiyle birlikte ülkemizin yeraltı ve yerüstü varlıkları hızla elden çıkarılmaya başlamıştır. Özellikle ormanlarımız, meralarımız ve korunan alanlarımız bu siyasi iktidarın görev aldığı güne kadar görülmemiş biçimde ve uluslararası koruma anlayışına da aykırı biçimde ticarileşmeye açılmış ve bu bağlamda onlarca yasal düzenleme yaşama geçirilmiştir. Bu arada 5 Haziran 2004 tarihinde, 3213 sayılı Maden Kanunu’nun birçok maddesini değiştiren 5177 sayılı kanun yürürlüğe konmuş ve başta ormanlarımız olma üzere tehlike altındaki tüm ekosistemlerimiz madencilik faaliyetlerine açılmıştır. Bu kanunun hazırlığı sürecinde zeytinliklerimizin de madencilik uygulamalarına açılması için lobi tarafından önemli bir çaba gösterilmiş, ancak muhalefet milletvekillerimizin, duyarlı çevrelerin, yerel yöneticilerin, zeytincilikle uğraşan gönüllü kuruluşların, özellikle Edremit körfezindeki çevreci örgütlerin mücadelesi sonucu bu tasarı plan bütçe komisyonundan geçirilmemiş ve de zeytinlik alanlarımızın madencilik faaliyelerine kurban edilmesi önlenmiştir. dönemde, zeytincilik ve zeytinyağı sorunlarının araştırılması için komisyonlar oluşturmuş bu komisyonlar aylar süren çalışmalar sonucu çok kapsamlı iki ayrı rapor hazırlamıştır. Bu raporlarda sorunların çözümüne ilişkin çok önemli tespitler yapılmış, özellikle “zeytincilk yasasının, zeytinleri koruyan 20. maddesine dokunulmaması gerektiği” açıkça belirtilmiştir. Raporlardaki kesin önerilere rağmen mevcut iktidar milletvekilleri tarafından zeyinliklerin madencilik faaliyetlerine açılması için peşpeşe yeni kanun teklifleri üretilmiştir. Örneğin Ağustos 2009’da Soner Aksoy, Vahit Kirişçi ve Haluk Özdalga’nın, Nisan 2010’da ise Mehmet Nil Hıdır, Abdurrahman Arıcı, Mithat Ekici ve Mehmet Erdem’in imzalarıyla zeytincilik yasası değiştirilerek zeytinlik alanlarda “yeninilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesislerinin” yapılabilmesi için kanun teklifi verilmiş, ancak bu düşünce yaşama geçirilememiştir. Daha sonra ise Mustafa Cumhur ve Afif Demirkıran imzalarıyla verilen başka bir yasa teklifi ile, bu yöndeki talepler daha da genişletilerek zeytinlik alanların hem madencilik faaliyetlerine hem de enerji tesislerine açılması hedeflenmiştir. Bununlarla eşzamanlı olarak Anayasa Mahkemesi kararı gereği Başbakanlıkça bu yönde hazırlanan tasarı Mart 2010’da TBMM’ye gönderilmiş, ama ilginçtir tasarı, yukarıda bahsedilen teklifler de dikkate alındığı için ana komisyon olan plan bütçe komisyonu yerine bu kez sanayi komisyonuna havale edilmiştir. Daha ilginci Başbakanlık’tan gelen tasarı bu komisyonda görüşülürken madenciler tarafından verilen önergelerle anayasa yasalar ve Meclis İçi Tüzüğü’ne aykırı olarak adı ve içeriği değiştirildi. Perdeler kapalı... Nilhan AYDIN [email protected] İki ay heyecan içinde bekliyor, isteğine kavuşuyorsun, ama mutsuzsun neden! Sait Malo’da 2. gün. Bir gün önce gelgit hareketleri için sahile dikilmiş aşk kazıklarından darbeler almış ben martı çığlıklarıyla zar zor uyanabildim. “Yelkenli aşkımın” erken saatlerde dolaşmaya çıktığı kaleye doğru bakarak sabah kahvemi içiyorum. Saint Malo, devasa büyüklükte duvarlarla çevrilmiş olan bir kent. Bunun nedeni ise Fransızların zamanında İngilizlerin Fransa ana karasına rahatlıkla girmesini engellemek için imiş. Günümüze kadar sağlam kalan bu duvarlar, acaba beni aşkın kazıklarından koruyabilir mi? Neyse şimdi kafamı dağıtmak istiyorum, en iyisi kaya kenti biraz kolaçan edeyim. Kumsalın az ilersinde küçük bir ada var, sular çekildiğinde yürüyerek gidilebilen bir kaya parçası. Kentin ‘medarı iftihar’ı, romantizmin öncüsü Chateaubriand’ın mezarı da burada. Chateaubriand baş yapıtı olarak kabul edilen “Mezar Ötesinden Anılar” adlı kitabında çocukluğunun geçtiği Sait Malo’yu şöyle anlatıyor: “Açık denize karşı geniş kumsalda, kaleyle şatonun gölgesinde toplanırdık; dalgalarla rüzgâr en yakın arkadaşlarımızdı. Tattığım ilk zevklerden biri fırtınalarla tanışmak oldu.” Benim memleketim Biga’da çocukluğumun karanlık kuyusu olan Balıkaya tepesine bulunan mağaraya, Tanrı’ya ulaşmak isteyen kadının vücudunun taş olduğu o mağaraya benim adım verilse, mesela diye aklımdan geçiyor. Kaçmak istiyorum. Siyah ile beyaz karışımı gri renk midir? Etrafım gri ile çevrilmiş. Her yer, her şey gri. Ufuk çizgisi yok... Rüzgâr akşama doğru okyanusun üzerinden topladığı bulutları önüne katıp getirdi ama hiç yağmur getirmedi. Oysa aynı saatlerde İstanbul benim için ağlıyormuş meğer. Ben de daha fazla hüzün yaşamak istemiyorum. Siz bu mevsimde gelir ve kalırsanız eğer... Denizin büyülü dansını görmek istiyorsanız eğer, Britanya kıyıları doğru adres. St. Malo sahilinde metcezir olayına hemen hemen her 6 buçuk saatte bir şahit olabilirsiniz. Şimdi de yaşadığınız duygusundan insanı uzaklaştıracak kadar gerçek dışı, sanki 16.yüzyıldasınız ve herhangi bir kasabada dolaşıyorsunuz. Az sonra beni bir kapıdan kabarık eteklerimi sürükleye sürükleye yürümeye çalışırken görebilirsiniz. Kışları hüzün ve sessizlik kaplayan St. Malo’ya yaz boyunca, sahil şeridine Fransa’nın, İngiltere’nin ve dünyanın dört bir yanından gelen turistler akın ediyor, güzel küçük lokantaları da leziz yemekler sunuyormuş. Ben tadamadım, tavsiye edemem, yelkenli bir adam söylüyor işte, sözlerine ne kadar itibar edersiniz? Bana da söyleyin. Ama ben bir an önce buradan ayrılmak istiyorum. Surların üzerinde yürümekten de denizde ufuk çizgisini aramaktan yorulmuşum. Ertesi sabah... Kıyı boyunca uzanan görkemli yazlık evlerin perdeleri bir bir açılıyor… Kalsam mı? Bir günde bahar gelir mi? Tarihi konak kültür evi oluyor... Seyfettin METE Cumhuriyeti ilan eden TBMM Başkanvekili ve Çorum eski Milletvekili İsmet Eker’in konağı, sanat merkezi ve kültür evi olacak. Vali Nurullah Çakır, Belediye Başkanı Muzaffer Külcü ile birlikte Çorum merkeze bağlı Bayat köyünde bulunan İsmet Eker Konağı’nı ziyaret ederek incelemelerde bulundu. Eker ailesinin damadı işadamı Sefa Yalçın’ın evsahipliğindeki ziyarete Belediye Başkan Yardımcısı Alper Zahir, Kültür ve Turizm Müdürü Ali Özüdoğru, İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı Ömer Arslan ve uluslarlarası metal sanatçısı Hasan Tuluk da katıldı. Türkiye Cumhuriyeti tarihi için önemli bir yere sahip olan İsmet Eker’in hayatını geçirdiği tarihi konağı gezen Vali Çakır ve Başkan Külcü, Sefa Yalçın’dan bilgi aldılar. 1926 yılında yapılan konağın varislerine önemli bir teklifte bulunan Vali Nurullah Çakır, “Mülkiyetini verin, bu konağı restore edip sanat ve kültür merkezi yapalım.” dedi. Çorum Valiliği olarak konağa talip olduklarını belirten Çakır, işadamı Sefa Yalçın’dan en kısa sürede cevap beklediğini dile getirdi. Konağın restorasyonunun ardından Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi öğrencileri için yaz okulu ve atölye olarak kullanılabileceğini de belirten Çakır, “Baş oda ise İsmet Eker’in adının yaşatılacağı bir şekilde yeniden düzenlenerek ziyarete açılabilir” diye konuştu. Öteyandan Çorum’da Hitit Üniversitesi bünyesinde, “Hitit Uygarlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi” kuruldu. Hey Travel internet sitesini yeniledi Türkiye’nin önde gelen tur operatörlerinden Hey Travel Trends’in kurumsal internet sitesi heytraveltrends.com yenilendi. Tatil severler artık yurt dışı tur, kültür turu, uçak bileti, gemi turu, yurt içi ve Kıbrıs otelleri hizmetlerinin tümünü; online ve avantajlı bir şekilde satın alabiliyor. Heytraveltrends.co m yeni kullanıcı dostu ara yüzüyle birlikte tatil satın almayı kolaylaştıran birçok özellik içeriyor. Kültür turlarından yurtdışı turlarına, yurtiçi ve Kıbrıs otellerinden uçak biletleri ve gemi turlarına kadar kaliteyle bütünleşmiş Hey Travel Trends hizmetleri, online şekilde satın alınabiliyor. Hey Travel Trends Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Celal Bektaş yaptığı açıklamada: “Hey Travel Trends, dünyadaki seyahat trendlerini yakından takip etmenin yanında, sektörde birçok yeniliğe imza atarak kısa sürede ülkemizin önde gelen tur operatörlerinden biri haline geldi. Firmamızın adından da anlaşılacağı gibi sektörümüzde her alanda trendleri takip etme ve trend yaratma iddiamız var. Heytraveltrends.com’da yaptığımız yenilikler, internete yapacağımız yatırımların sadece başlangıcı” dedi. C MY B C MY B Zeytinliklerimiz bu beladan kurtulmuş ama 5177 sayılı yasanın uygulamaya başlanması ile birlikte tüm ormanlık alanlarımız, meralarımız ve korunan alanlarımız hızla, madencilerin, özellkle altıncıların hücümuna uğramış ve ülkemizin yaklaşık 14 bin kilometrekaresi maden arama ve işletme faaliyetleri adına kapatılmıştır. Ne acıdır ki, bu alanların çok önemli bölümü, örneğin Kazdağları’ndaki altın arama ve işletme izinlerinin neredeyse tamamı, yabancı şirketlere verilmiş ve sözgelimi geçen yıl yabancılara verilen ruhsat sayısı 2200 adedi aşmıştır. Müstemleke ülkelerde bile uygulanamayacak bu yasanın iptali için anamuhalefet partisince Anayasa Mahkemesi’ne 2004 yılında dava açılmış, ancak yüce mahkeme yasanın, korunan alanlarımızın talan edilmesine neden olan 7. ve 10. maddelerini Ocak 2009’da iptal etmiş. Ancak bu karar Resmi Gazete’de 11 Haziran 2009 tarihinde yayımlanmıştır. Bu durum Meclis’in, iptal edilen maddeleri, bir yıl içinde anayasamıza uyumlu hale getirmesi için yeni bir düzenleme yapmasını zorunlu kılmaktadır. Ama adı geçen düzenleme yapılırken zeytinliklerimizin yasa kapsamına alınması söz konusu bile edilmemesi gerektiği iktidar milletvekilleri dahil herkes tarafından bilinen biri önkoşuldur. Çünkü TBMM’de 22. ve 23. Zeytinlik alanlarımız da Zeytincilik Yasası’nın 20. maddesi yok sayılarak madencilik faaliyetleri kapsamına alınarak Meclis Genel Kurulu’na getirilmiştir. Ancak, genel kurula değiştirilerek getirilen bu tasarı, muhalefet partileri, zeytin üreticileri ve onların örgütleri, çevreci ve meslek kuruluşları, zeytinlik bölgelerin ziraat, ticaret ve sanayi odaları ile belediye meclisleri ve il genel meclisi üyelerinin çabaları sonucu kabul edilmemiş, zeytinlik alanlarımız madencilik faaliyetleriyle yok olmaktan bir kez daha kurtulmuştur. Yapılan bunca mücadeleye karşın zeytinlik alanlarımız bugünlerde deyim yerindeyse “yasaların arkasından dolanarak” yeniden madencilik ve enerji faaliyetlerine peşkeş çekilmek istenmektedir. Görüldüğü gibi durum gerçekten ürkütücü. Eski Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Muğla Milletvekili Prof.Dr. Gürol Ergin, TBMM Genel Kurulu’nda 13.01.2011 tarihinde yaptığı gündem dışı bir konuşma ile tehlikenin boyutlarını gözler önüne sermiştir. Ancak olay sadece muhalefetin sorunu değildir ve bu durum karşısında bizlerin sessiz kalmaması gerekmektedir. Konuya duyarlı tüm çevreleri bundan öncekiler gibi bir mücadele süreci daha beklemektedir… Zeytinlikler ve zeytinle geçinenler adına hepimize “kolay gelsin!”...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle