Katalog

MURAT GÜLDEREN Sanayisi, tarımı, kültür ve sanatıyla Avrupa’nın en verimli kentlerinden biri olan Parma kokusu, mimarisi ve dokusuyla tam bir italyan kenti. Kenti dolaşırken yalnız değiliz. Vivaldi konçertoları yükseliyor hemen her mekândan. Yolumuzun Parma’ya düştüğü günler, Vivaldi etkinliklerinin düzenlendiği zamana denk geldiği için, Vivaldi eşlik ediyor bize. Kent, sanki biraz daha ısınıyor “Dört mevsim konçertosu”yla. Değişik mimari tarzının egemen olduğu binaları ve etrafını süsleyen kırsal güzelliklerle büyüleyici etki yaratıyor üzerimizde yaşlı Parma. Yaşlı diyoruz çünkü Parma, İtalya’nın en eski kentlerinden biri. Roma ordularının kullandığı yuvarlak kalkanlardan alıyor adını Parma. Çoğu tarihsel yapının yapım yılı 11. yüzyıla kadar uzanıyor. Kent, geçmişiyle geleneksel yapısıyla bugüne sahip çıkıyor biraz da… Zamanda yolculuk tadı bırakıyor nedense kent. Eski Roma’dan günümüze uzanan Parma’da apartman kapısında, sokak lambasında, kilisede hemen her yerde geçmişin izi saklı. Tüm turistlerin yolunun çıktığı ilk yer hiç şüphesiz İtalya’nın Kurucusu Giuseppe Garibaldi Meydanı… Arnavutkaldırımlı caddede, sıralanmış restaurantların, cafelerin yanında ilginç kostümlü dilenciler yolumuza çıkıyor. Kimi heykel yüzünü beyaza boyayarak alçıdan heykel olmuş, kimi ise renk renk kıyafetlere bürünmüş. Eski Roma’dan günümüze: Avrupa’nın ikinci uzun nehri Parma Tuna’da vals.. BURCU AKKAYA Volga’dan sonra Avrupa’nın ikinci uzun nehri Tuna’yı gezerken ortamın romantizmine kapılarak “Gesi Bağlarında Dolanıyorum” türküsünü içimizden, “Tuna boylarında dolanıyoruuuum” diye mırıldanarak değiştiriveririz. Bizim Tuna dediğimiz, adına şiirler yazdığımız, marşlar bestelediğimiz nehre Avusturyalılar Donau, Macarlar Duna der... Tuna; Avusturya’nın baştacı Viyana’da ve Macaristan’ın baştacı Budapeşte’de nasıl akıyor, nasıl görünüyor diye merak ediyorsanız bu ülkeleri gezdiren birçok tur seçeneği sizleri bekliyor. Tura Turizm de İstanbul hareketli Viyana turuyla başlayan gemi yolculuğu ile sizlere hem Tuna’nın çeşitli renklerini görme hem de Prag sokaklarında tarih kokusunu sindire sindire içinize çekme fırsatı sunuyor. Budapeşte Viyana İstanbul’dan Viyana’ya 10 günlük turumuz İstanbul, Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde THY tarifeli seferi ile Münih’le başlıyor. Pasao dan hareketle nehir turuda başlamış oluyor. Viyana’ya varınca; ünlü Opera Binası, Parlamento Binası, Sanat ve Doğa Tarihi Müzesi, Kışlık Saray, Belediye Sarayı, Burg Tiyatrosu, Borsa Binası, rengarenk Hundert Wasser Evi ve Belwedere Sarayı’nı kapsayan bir şehir turu sizi bekliyor. Ardından gemiye geçiliyor. “Kaptanın hoş geldiniz kokteyli”ne kadar yüzen otelinizi keşfetip “hoş geldiniz yemeği” ile günün yorgunluğunu atıyorsunuz. Sabah saatlerinde 2009 Avrupa Kültür Başkenti seçilen ve Avusturya’nın 2. büyük kenti olan Linz’e varılıyor. Burada dileyenler ekstra Salzburg turuna ya da Linz yürüyüş turuna katılırken, katılmayanlar Linz sokaklarının tadını çıkarıyor. şehirlerinden biri ve bizim tarihten Estergon Kalesi olarak bildiğimiz noktadan Tuna nehrinin manzarasına bakınca gerçekten nefesi kesiliyor insanın... “Tuna’nın kraliçesi” Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de ilk duraklardan biri Kahramanlar Meydanı... Burada, yarım daire şeklinde dizili sütunların altında, savaşmış Macar krallarının heykelleri ve heykellerin altında da kahramanlıklarını gösteren kabartmalar var. Ortadaki sütunda ise Yedi Macar Kabilesi’ni temsil eden heykeller ve onların üstünde de elinde kutsal Macar haçını tutan Cebrail heykeli var. Vajdahunyad Şatosu’nu görünce bir masalın içindeki prens ya da prensesim sanarak; kışın buz pistine dönüşen gölde kayan insanlara ve onca termal tesisimize, hamamımıza rağmen buğulu Budapeşte hamamlarına hayBratislava parlamentosu, devlet binaları, üniversiteleri, müzeleri ve tiyatroları ile Slovakya’nın merkezi. Slovaklar, Almanlar, Macarlar, Avusturyalılar, Çekler ve Yahudiler şehrin geçmişinde güçlü izler bırakmış. Turun bu gecesinde kaptan ve mürettebat sizi veda yemeğine davet ediyor… Klasik müziğin kalbi Viyana’da; Stephan Meydanı’nda serbest zamanın ardından isterseniz ihtişamlı katedrali kendiniz ziyaret edebiliyorsunuz. Daha sonra rehber eşliğinde tarihi şehirde yürüyerek Michael Meydanı (Hofburg), Albertina ve Kartner Caddesi geziliyor. Bu sırada otobüsünüz sizi gemiye götürmek üzere Schwedenplatz’da bekliyor olacak. lik yemekli tekne turundan sonra da otele... Tarihin eskitemediği, hüzün ile romantizmi bir arada sunan puslu kentte, tüm görkemiyle Cumhurbaşkanlığı Sarayı karşılıyor sizleri. Avrupa’nın en güzel ve en eski kiliselerinden St.Vitüs Katedrali ve ardından Prag’ı görüp de büyüsüne kapılarak bu kentten ayrılamayan Franz Kafka’nın evinin bulunduğu Altın Yol’un kenarından gezimize devam ediyoruz. Prag şehrine 1 saat uzaklıktaki Detenice kasabasındaki akşam yemeği ise ortaçağdaki yaşamdan bir kesit yaşatıyor. Bisiklet kornaları çalıyor Trafikte sıkışmaya, egzoz kokuları solumaya alışmış bizlere biraz farklı geliyor kentin ulaşım yapısı. Çünkü Parma’da, her yaş aralığında en yaygın ulaşım aracı bisiklet. Giyimler ister kravatlı, ister kot pantolonlu olsun ulaşım için vazgeçilmez araç bisiklet. İşe de markete de pikniğe de nereye gidilirse gidilsin pedal çevirmekten hoşlanıyor Parmalılar. Zeytinyağlılarla beslenmenin dışında uzun yaşamalarındaki sır belki de bisiklete binmekte gizlidir kim bilir. Şehir içinde tüm ulaşım neredeyse bisikletle sağlanırken, şehirlerarasında ise en yaygın araç tren. Otobüs, şehirdışında da kullanılmıyor pek. Uzun tren vagonları alıyor istasyon yolcularını. Kentin saat düzeni, trende de kendini gösteriyor. Gürültülü ama düzenli tren yolculukları...Pedal çevirmeyi seviyorsanız, trenle seyahat hoşunuza gisiyorsa tek yapmanız gereken tren bileti almak misine hareketlilik kazandırıyor. Süt endüstrisi o kadar güçlü hale gelmiş ki, geçtiğimiz günlerde Dünya Süt Konseyi Parma’da toplanarak, sorunları ve çözüm önerilerini masaya yatırdılar. Futbolcu fabrikası Dünya futbolunun can damarlarından biri olan İtalya’nın en güçlü kulüplerinden biri de kuşkusuz Parma Futbol Kulübü. Kuruluşu 1913 olduğu için ilk olarak Parmalı Sanatçı Giuseppe Verdi’nin adı verilen kulübün adı daha sonra FC’ye çevrildi. Parma F.C çok sayıda yıldızın keşfedildiği bir kulüp olduğundan “Futbolcu Fabrikası” olarak da bilinir. Parma’nın yetiştirdiği dünyaca ünlü futbolcular arasında Hernan Crespo, Gianluigi Buffon, Filippo İnzaghi, Fabio Cannavaro, Lilian Thuram, Adrian Mutu, Alberto Gilardino, Matías Almeyda, Stephen Appiah, Simone İnzaghi gibi isimler öne çıkıyor. VİYANAPRAGALTINYOL Gemiden ayrılıyor ve otobüs ile Prag’a hareket ediyoruz. Yaklaşık 4.5 saatlik bir yolculuktan sonra Prag’a varılıyor. 1900 model tramvaylar ile yaklaşık 45 dakika tramvay merkez hattında bir şehir gezisi yapılarak müzik ve şampanya eşliğinde tekneye gidiliyor. İki saat Dünya markalar kenti Ferrari’den Gucci’ye Alfa Romeo’dan Prada’da’ya Fiat’tan Disel’e kadar 100’e yakın dünya markası çıkaran İtalya’dan Parma’ya düşen ise Kozmetikte Acqua di Parma, makarnada Barilla olmuş. İki markada da dünya liderliği yapan kentin markalaşma ağırlığı yine tarımsal alanlarda. Dünyanın dört bir yanından insanlara ev sahipliği yapan italya’nın saklı kenti Parma’da günün her saati farklı bir etkinliğe şahit olmak mümkün, Dünyanın en büyük tarım faaliyetlerinin yürütüldüğü kentte dilenciler dahi adeta sokak sanatçılarını andırıyor. Bu şehirde akıllardan asla silinmeyecek diğer bir olgu ise 7’den 77’ye herkesin bisiklet sürmesi. Tarım ve hayvancılık başrolde Kentin ekonomisinin itici gücünü tarım ve hayvancılık oluşturuyor. Geniş tarlaları görünce, kentin toprak reformunu tamamladığı netlik kazanıyor. Hayvancılık ise, yanında süt endüstrisini geliştirmiş. Süt işletmeleri bölgenin ekono Görmeden gelmeyin Parma ekolü ressamlarının eserlerini sergileyen Parma Güzel Sanatlar Akademisi, Bodoni Müzesi sanat ve tarih meraklılarının mutlaka görmesi gereken yerlerin başında geliyor. 1561 yılında inşa edilen Düklük Sarayı, 1627 yılından kalma Palazzo del Comüne, 13. yüzyıldan beri ayakta kalan Palazzo del Governatore, 12. yüzyılda Romenesk mimari tarzında yapılan Katedral’de ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Eski Roma’dan günümüze uzanan Parma, geçmişin gelecekle bütünleştiği köprü gibi. Dünyaca ünlü Parmalı sanatçı Vivaldi’nin konçertolarının durmak bilmediği kentte İtalya’nın kurucularından Giuseppe Garibaldi’nin ışığı ise hiç sönmemiş. Permasan peynirinin, pizzanın ve spagettinin anavatanı Parma aynı zamanda Crespo, Buffon, İnzaghi, Cannavaro ve Thuram gibi dünyanın en büyük yıldızlarının keşfedildiği bir futbol fabrikası. Yemeden olmaz Parma şehri mutfak zevki ve gelenekleri ve bazı özel yemekleriyle tanınıyor daha çok. Kurutuzlama yöntemiyle yapılmış Parma Jambonu, EmilioRomangna bölgesinde yapılan, uzun dönem saklanabilen, sert yuvarlak lenger halinde Parmesan peyniri,içleri dolgulu değişik pasta şekilleri Tortelli ve Anolini iştahları açmak için yeterli oluyor. Kahvaltının ardından bir Avusturya kasabası olan tarihi Durnstein’e gitmek üzere otobüs ile yola çıkılıyor. Ülkenin kültürel merkezi olan Melk Manastırı’nı görüyoruz. Burada; kendimizi Umberto Eco’nun “Gülün Adı” adlı romanındaki gizemi çözmeye çalışır gibi hissediyoruz. Budapeşte büyüsü Estergon ve Budapeşte büyüsüne doğru yola çıkıyoruz. Estergon; Tuna Nehri’nin sağ sahilinde bulunup sol sahilindeki Slovakya’nın Štúrovo kentiyle, MacaristanSlovakya sınırını oluşturuyor. Macaristan’ın en eski ran hayran bakıyorsunuz. Hâlâ Budapeşte’deyiz. Dileyenler ekstra turlara katılırken isteyenler Aziz Stephen Bazilikası ve Margaret Adası turuna gidiyor. Kentin Buda ve Peşte kesimleri arasında Margaret Köprüsü’yle ana karaya bağlanan ada, adını tarihte Kral Bela’nın buradaki manastıra gönderilen ve hayatını orada geçiren kızından almış. Sabah saatlerinde Bratislava’ya varılıyor. Otobüs ile başlayıp yürüyerek devam eden şehir turunda öğreniyoruz ki dünyada iki devlete sınırı olan sadece iki tane başkent var ve Tuna Nehri kıyısında yer alan Bratislava hem Avusturya’ya hem de Macaristan’a sınır... Budapeşte DGLRV EDŞYXUXQX]X WP RSHUDW|UOHUGHQ \DSDELOLUVLQL] C MY B C MY B