23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 7 NİSAN 2010 ÇARŞAMBA 7 NİSAN 2010 ÇARŞAMBA 3 Melekler şehri Bangkok ile çevrilmiş, 60 milyon insanın yaşadığı, halkın yüzde 95’inin Budist olduğu, krallıkla yönetilen bir Uzakdoğu ülkesi. Krallarının insanüstü bir gücü olduğuna inanılıyor ve çok saygı duyuluyor. Her yerde kralın resimlerini görmeniz mümkün. Taylandlılar o kadar geniş yürekli, o kadar sakin ve bir o kadar da güler yüzlüler ki kendi kendime “bunun sebebi Budizm olabilir mi?” diye sorup durdum. Bangkok aynı zamanda tapınaklar kenti olarak bilindiği için görülmesi gereken en önemli yerler arasında öncelikle Wat’lar (Tay Budist tapınakları) geliyor. Tapınaklara girerken askılı tişörtlerle, şortlarla girmeniz yasak. Bangkok’ta 400 civarında Budist tapınağı var ve tapınaklar UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Ucuz tatile büyük ilgi ŞİRİN GÜVEN Bangkokluların bir kısmı ne kadar zengin olurlarsa olsunlar, nehir kıyısında yaşamaktan vazgeçemiyorlar. Şehrin dikkat çekici unsurlarından birisi de evlerin bir yerinde veya bahçede göz alıcı bir Buda köşesi bulunması. Tayland halkı çok zengin değil ancak evde yemek yapma gibi bir kültürleri yok. Kent günde iki kez restoran haline geliyor. Yavaş yavaş kendini hissettiren güneş, tatil sezonunun açılmaya başladığını müjdeledi bile. Ama güneşten önce her yerde 'erken rezervasyon yaptırın tatile karlı çıkın' türündeki ilanları gördük. Neredeyse bütün tur şirketleri ve seyahat firmaları bu kampanyanın parçası. Böylece "son dakikacı" tatilciler ve ekonomik nedenlerle tatile çıkamayanlar bu yıl biraz daha programlı olup daha ucuza tatil imkânı bulacak. Biz de bu vesileyle Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Başaran Ulusoy ile Türkiye'nin tatil haritası üzerine söyleştik. Erken rezervasyon dönemi başladı. Hemen hemen bütün tur şirketleri erken rezervasyon kampanyaları yapıyor. Türkiye erken rezervasyonla tatil yapıyor mu? Özellikle Türk tüketiciye yönelik başlatılan bu uygulama ilk olarak, 2009 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği, Türkiye Otelciler Federasyonu ve Türk Hava Yolları’nın işbirliği ile hayata geçirildi. Geçtiğimiz yıl örnek uygulama ile 1 ay gibi kısa bir süreliğine başlatılan Erken Rezervasyon Kampanyası bu yıl, daha kapsamlı bir biçimde hayata geçirildi ve tahmin edeceğiniz gibi oldukça da büyük bir ilgi gördü. Geçen yıl örnek uygulama ile 1 ay gibi kısa bir süreliğine başlatılan 'Erken Rezervasyon Kampanyası' bu yıl kapsamlı bir şekilde uygulanmaya başladı. Daha çok Türk tüketiciye yönelik kampanyanın en önemli özelliği ise 'ucuza tatil' imkanı sunması. TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, kampanyanın büyük bir ilgi gördüğünü söylüyor. Yeni heyecan macera turizmi Türkiye'de yaşayanların yurt içi ve yurt dışı tatilleriyle ilgili veriler var mı elinizde? İç turizmdeki gelişme konusunda müze ve örenyerleri istatistikleri de önemli ipuçları veriyor. 2003 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı müze ve örenyerlerini 6 milyon vatandaşımız ziyaret ederken geçen yıl bu rakam yaklaşık 10 milyona ulaştı. Türk vatandaşlarının yaptığı iç seyahat ve turizm hareketleri konusunda sağlam ve tutarlı veri bulmak zor. Çünkü, seyahat ve turizm hareketleri, iş için kendi aracıyla yapılan bir seyahati de, akraba ziyaretleri için otobüsle çıkılan bir yolculuğu da, yakın bir ilçeye gezi maksadıyla yapılan seyahati de kapsıyor. Yine de eldeki verilerden pazara ilişkin genel bir resim elde etmek istendiğinde şunlar söylenebiliyor: Konaklama istatistiklerinin çarpıcı bir göstergesi vatandaşlarımızın Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan işletme belgeli tesislere, belediye belgeli tesislere nazaran gittikçe daha çok rağbet gösteriyor olduğu gerçeği. Yine Türk halkının 1990 yılından bu yana değişen seyahat alışkanlıkları ile ilgili çarpıcı bir veri de Antalya’ya ait konaklama istatistikleri. Bu istatistiklere göre Antalya’daki Bakanlık'ın işletme belgesine sahip tesislerde kalan vatandaş sayısı 1990 yılından bu yana yaklaşık 7 kat artmış. Antalya özellikle eğlence ve dinlence turizminde ön plana çıkan bir kentimiz olduğundan bu veriler Türk halkının seyahatlerinde özellikle de bu alandaki büyümenin diğer tüm alanların çok üzerinde olduğunu göstermekte. Tahminlerimize göre 1991 yılından bu yana yurtdışına çıkan vatandaş sayımız 2007 yılı itibariyle 2,7 katına çıkmış ve 1 milyon 500 bin kişiden 4 milyona ulaşmıştır. 2009 yılı rakamları ise yaklaşık 8 milyon civarındadır. Yurtdışı seyahatlerde yapılan harcamalardaki yükseliş ise kişi sayısındaki artışın çok üzerinde olmuştur. 1992 yılında 500 milyon dolar olan harcamalar 2005 yılına gelindiğinde 5,8 kat artışla 2,9 milyar dolara ulaşmıştır. 2009 yılında ise bu rakam 4 milyar dolar civarındadır. Son yıllarda Türk vatandaşlarının yurtdışı seyahatlerinde bir çeşitlenme olduğu, klasik destinasyonların yanında Uzakdoğu, Dubai gibi ülkelere de yönelmeye başladıkları, hatta macera turizminin bile kendine bir pazar bulmaya başladığı görülmekte. HAKAN AKARSU Thai dilinde ‘meleklerin şehri’ anlamına gelen Bangkok sizi adımınızı attığınız anda farklılığını gösterip şaşırtıyor ama sıcaklığıyla da sarıp sarmalıyor. Tayland (Eski Siyam Krallığı); Laos, Malezya, Kamboçya ve Burma Tüm kent restorana dönüşüyor Bangkok’a gidip de sokak restoranlarından yemek yemezseniz bu kenti yaşamamışsınız demektir. Tayland halkı çok zengin değil ancak evde yemek yapma gibi bir kültürleri yok. Kent günde iki kez restoran haline geliyor. Öğlen ve akşam yemeği saatlerinde tüm kent sanki bir restorana dönüşüyor. Her köşeden seyyar mutfaklar, masalar ve küçük tabureler çıkıyor ve kaldırımlara kuruluyor. Damak zevkinize hitap etmese de özellikle deniz ürünlerini deneyin derim. Hepsi canlı olan bu ürünleri taze taze yemenin keyfini çıkarın. Bir de meyve tezgâhlarına mutlaka uğrayın. Size çok yabancı gelen meyveleri tatmadan sakın dönmeyin. Kültür Örgütü) tarafından koruma altına alınmış. Wat’lar arasında mutlaka görülmesi gerekenlerden birisiyse içinde tam 5.5 ton ağırlığında saf altından Buda heykeli bulunan Wat Traimit. Beyaz mermerleriyle göz kamaştıran Wat Banjamaborpitr’i de mutlaka ziyaret edin. Görülmesi gereken bir diğer Wat ise içinde ünlü yatan Buda’nın bulunduğu Wat Pho. Wat Arun da, Bangkok’taki gezilerin en önemli duraklarından biri... Çiçek şeklindeki milyonlarca porselen parçasıyla süslenmiş bu tapınak, görkemli yapısıyla Tayland mimarisinin en önemli örneklerinden. Kraliyet Sarayı, yani Grand Royal Palace da Bangkok’un bir başka önemli yapısı. 1782’de inşa edilen saray, 2.5 kilometrekarelik bir alana kurulu. Yüzden fazla binanın bulunduğu saray, değerli taşlarla süslü anıtlar ve kulelerden oluşan bir masal dünyası gibi... Sarayın çok yakınında bulunan Ulusal Müze de, Güneydoğu Asya’daki en büyük müze unvanına sahip. Mutlaka görmeniz gereken yerlerden biri de Yüzen Pazar. Pazar sabah 4 gibi kurulup, öğlen 11 civarı sona eriyor. Onun için sabahın erken saatlerinde gitmenizde fayda var. Yüzen Pazar’ın bir meyve, sebze pazarı olmaktan çıkıp, turist merkezi haline gelmesi, biraz hayal kırıklığı yaratmıyor değil; ama yine de hiçbir yerde kolay kolay göremeyeceğiniz bir manzara. Kurutulmuş tarantulalardan incik boncuğa kadar her şeyi bulabileceğiniz bu pazar kentin nabzının attığı yerlerden biri durumunda. Çin Mahallesi olarak da bilinen Sampeng ise kentin ticari kalbi gibi. Eşsiz renklerde giysilerin de satıldığı sokak tezgâhları, envai çeşit ürünü bulabileceğiniz dükkânlar sizi karşılar. ‘Sudan ucuz’ lafı sanki bu şehir için yaratılmış. Giysi, ayakkabı ve çanta almak için en uygun pazar ise, başlı başına renk cümbüşü olan Patbong gece pazarıdır. Kumaşların çok kaliteli, işlemelerin çok güzel olduğu bu ülkede kendiniz, aileniz ya da arkadaşlarınız için çok değişik ve güzel hediyeler bulabilirsiniz. Kök boyalarla boyanan giysilerin en büyük özelliği ise renklerinin çok uzun süre dayanması. Sigorta isteyin Yaz sezonu geliyor. Tatilcilere ne söylemek istersiniz? Türk tüketiciye özellikle birkaç hususu hatırlatmak istiyorum. Öncelikle satın aldıkları tur paketinde, kendilerine taahhüt edilen hizmet kalemlerine mutlaka dikkat etsinler. İkinci olarak da, satın aldıkları tur paketinin “sigortalı” olduğuna mutlaka dikkat etsinler ve sigorta poliçelerini muhakkak talep etsinler. Bu yıl tatil için Türkiye'de hangi şehirler, bölgeler popüler? Ülkemizdeki doğal ve kültürel turizm kaynakları öyle bol ve çeşitli ki; bütün mesele bu kaynakların turizme uygun bir alt ve üst yapıyla desteklenerek pazarlarda tanıtılması ve sunulması. Deniz, güneş, kum üçlüsünün her zaman büyük ilgi gördüğünden hareket edersek, Ege ve Akdeniz sahil bandımızın daima vazgeçilmez olduğunu söyleyebiliriz. İç turizm pazarı büyüdükçe birçok ilimizin bilhassa valilikler ve ticaret odaları kanalı ile turizmde atılım yaptı. Edirne, Sakarya, Kahramanmaraş, Balıkesir, Mersin, Erzurum, Kastamonu, Kütahya bu illerden. Ayrıca, mutfak kültürüyle beğeni toplayan otantik Gaziantep, Hatay ve Şanlıurfa gibi şehirlerin de turizm pazarları dikkat çekiyor. Bence Kastamonu, Kahramanmaraş, Van, Artvin, Amasya ve Giresun da mutfak kültürleriyle önümüzdeki yıllarda büyük ilgi görecek. Tatil artık lüks değil Turizm dünyada sizce hangi yöne doğru ilerliyor? Ulusal ve uluslararası genel turizm eğilimlerinde bu yıla özgü çok radikal değişiklikler beklenmiyor. Ancak, bir değişim ve dönüşüm içinde olduğumuzu da söylemeliyiz. Bu değişim sürecinin temel dinamiklerini ekonomi ve siyasette yaşanan küreselleşme, bilgi ve iletişim teknolojileri ile ulaştırma sektöründeki gelişmeler olarak sıralayabiliriz. Bu gelişmeler, orta sınıfların da uluslararası seyahat pazarının bir parçası olmasını sağladı. Yani, artık tatil onlar için de bir lüks değil, bir hak olarak kabul ediliyor. İşte dünya turizmi, bu etkileşimlerle büyümeye devam ediyor. Bu da ülke kalkınmasına turizm yolu ile katkıda bulunmaya istekli ülke sayısını, yani yeni pazarları artırıyor. Bangkok’da yapmanız gerekenlerden biri de kanal turu. Chao Phraya nehrinde yapacağınız yolculuk, size halkın sefaleti hakkında bir fikir verebilir. Nehir evleri bizim gecekondulardan daha da kötü durumda; fakat işin ilginci, bu barakaların yanında devasa, çok lüks ve güzel birkaç evin de bulunması. Bangkokluların bir kısmı ne kadar zengin olurlarsa olsunlar, nehir kıyısında yaşamaktan vazgeçemiyorlar. Dikkatimi çeken bir başka şey ise evlerin korkunç görüntüsüne rağmen evin bir köşesinde veya bahçede göz alıcı bir Buda köşesi bulunması. Ancak bu nehir gezisinde manastır ve mabetleri içeriyor olmasını tercih ederseniz hafif salınarak iki kıyıyı izleyebilir, harika fotoğraflar çekebilir ve akşam vakti Bangkok panoraması eşliğinde yemeğinizi yiyebilirsiniz. parmakları ESRA AÇIKGÖZ Boylu boyunca uzanan camların şehri göstermek yerine şehirden sizi ayıran bir sınır gibi oluşundan mı, bunca metalik mimari öğeyi barındırdığından mı bilmem ama havaalanları beni oldum olası gerer. Ayaklarımı yerden kesen uçaklar da. Sinirli ve o siniri bastırmak için kendimde yarattığım bir uyuşuklukla gidiyorum havaalanına. Rotamız, Kuzey Kıbrıs. Bu yolculuğun nedeni; hayatı filmlere konu olmuş şizofren bir müzisyen, David Helfgott. Bilim İlaç sponsorluğunda gerçekleştirilen Gerçekler Maskelenmesin projesi için Kıbrıs'ta. Amaç belli; şizofreni hastalığını tanıtmak, şizofreni hastalarının görmezden gelinmesine engel olmak, hayatın içinde yer alabilmelerini sağlamak. Bu amacı düşününce David Helfgott'un projedeki varlığının önemi daha da iyi anlaşılıyor. Onu piyano çalarken görünce bu öneme biz de hak veriyoruz, ancak buna daha zaman var. Çünkü hala uçaktayız... Akdeniz'de bulunan en büyük üçüncü adanın güneşin cömertçe kendini sunduğu bir gününe iniyor uçağımız. Şimdi Girne’deyiz. Yeşille mavinin iç içe geçtiği bu sahil şehrinin, birkaç katlı, renkli yapıları arasında dolanırken anlıyoruz, buraya neden “cennet ada” dendiğini. Eski yapıların muhafaza edildiği at nalı şeklindeki limanını çevreleyen restoran, bar, otellerin arasından gözümüze kestirdiğimiz bir kafeye oturunca, çocuk çığlıkları ve flörtleşen gençleriyle, turistleriyle Kıbrıs'ın her daim yaşayan bir ada olduğunu anlamak zor olmuyor. Kıyı şeridi boyunca güzel kumsalları O sussa da ÖZCAN ÖZGÜR Yatağan’da kültür turu başlıyor Muğla Valisi Dr. Ahmet Altıparmak’ın önerisi ile Yatağan’da uygulamaya konulan “Kültür Turu Projesi” son şeklini aldı. Faytonlarla ve develerle yapılması planlanan tur, Muğla’nın ünlü Ormancı Türküsü’nün yakılmasına neden olan dramatik olayın yaşandığı Çaybükü (Gevenes) Köyü Belen Kahvesi’nden başlayacak, Bozüyük Beldesi, antik Stratonikeia ve Lagina kentlerini dolaşarak, Çine Çayı yakınlarında Jeopark Alanı’nda noktalanacak. Vali Dr. Ahmet Altıparmak, bu projeler hayata geçirildiğinde kültür turizminde önemli adım atılmış olacağını ve böylelikle Muğla’da turizm çeşitlenirken sezonun da uzatılabileceğini kaydetti. Belen Kahvesi ve Jeopark alanı arasında kalan bölümde üç aşamalı bir turun gerçekleştirileceğini belirten Proje Sekreteri ve Yatağan Belediye Başkan Vekili Araştırmacı Yazar Tarcan Oğuz da, “Kültür turumuz Belen Kahvesinde başlıyor. Daha sonra Bozüyük beldesindeki Hanyerine gelinecek. 800 yıllık çınarların bulunduğu Pınarbaşı tesislerinin ardından 20 kilometrelik yolculuğun ilk aşaması Stratonikeia Antik Kenti’nde sona erecek. Daha sonra ikinci ve üçüncü aşamalara devam edilecek” dedi. Anadolu ve dünya kültürlerini keşfedin Hey Travel Trends, 23 Nisan tatiline yönelik her bütçeye uygun farklı seyahat paketleri hazırladı. İç Turizm ve Kültür Turları Müdürü H. Güven Sümer şu bilgileri verdi: “Bir gece konaklamalı yarım pansiyon Edirneİğneada turumuz 182 TL’den, iki gece konaklamalı EskişehirOdunpazarıKütahyaBeypazarı turumuz kişi başı 278 TL, yine üç gece konaklamalı Uçaklı Gap Turumuz 678 TL’den başlıyor.” Çocuklarına bayramda, özel ve eğlenceli bir tatil yaşatmak isteyen aileler için Hey Travel Trends’in alternatiflerden biri ise ParisDisneyland seyahati. 21 Nisan çıkışlı dört günlük turun kişi başı fiyatı 745 Euro. Diğer cazip alternatifler ise, 21 Nisan çıkışlı kişi başı 625 Euro’dan başlayan altı günlük “Sahra’da SörfTunus” ve 22 Nisan çıkışlı beş günlük kişi başı 675 Euro’dan başlayan Elveda Rumeli Makedonya turları. (444 4 439) İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Elif Tokbay Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74, Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörü: Neşe Yazıcı Reklam Müdürü: Onur Çeliköz Tel: 0 212 251 98 7475 Ege Reklam Sorumlusu: Zuhal Altungüneş Tel: 0 232 441 12 20 Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri anlatıyor bulunan Girne, tatil komplekslerinin en yoğun bulunduğu şehir. Kentin tarihi M.Ö. 10. yüzyıla uzanıyor. Pek çok medeniyeti sığdırıyor bu tarihe; Fenikeliler, Romalılar, Bizanslılar, Lüzinyanlar, Venedikliler, İngilizler... 7. yüzyıldan beri şehre yukarıdan bakan Girne Kalesi'nin taşlarındaki imza Bizanslılara ait mesela. Kale, Lüzinyanlar ve Venediklilerce yenilenerek bugünkü görüntüsünü alıyor. Kalenin içerisindeki Batık Gemi Müzesi'nde tarihin bilinen en eski gemisi sergileniyor. Girne manzarasına hakim bir tepede Beylerbeyi Köyündeki Latin Manastırı Balabayıs, Hristyanlık tarihi ile ilgili zengin bir ikon arşivine sahip Arhangelos Mihailikon Müzesi, 7.yy'da inşa edilmiş St Hillarion Kalesi... Girne'yi bir günde bitirmek mümkün değil, bir yazıyla anlatabilmek de. En iyisi biz lafı çok dolandırmadan, konsere, David Helfgott'a ve onun insanları kendinden geçiren müziğine gelelim... İşe tanışarak başlıyoruz. Polonya asıllı Yahudi bir ailenin çocuğu Helfgott. Daha beş yaşındayken babasının öğretmenliği ile harika çocuk olarak tanınıyor. Yarışmalar, ödüller... On dokuzunda Londra, İngiltere'deki Kraliyet Müzik Koleji'ne burs kazanıyor ve piyanist Cyril Smith ile üç yıl çalışıyor. Helfgott'un şizofrenisinin belirginleşmesi de bu dönemde oluyor. 1971'de ilk eşi Clara ile evleniyor. Evliliği bittikten sonra Graylands Sinir ve Akıl Hastalıkları hastanesine yatırılıyor ve on yıl elektroşok da içeren psikiyatrik tedavi görüyor. 1984'de bir barda yeniden çalmaya başlayor. İkinci eşi Gillian Murray ile de burada tanışıyor. 1980'ler ve 1990'lar Helfgott için başarının merdivenlerini tırmandığı yıllar. Konserleri hiç boş kalmıyor. 96'da hayatı filme alınıyor; Shine, hani şu Geoffrey Rush'a En İyi Erkek Oyuncu Oskar'ını kazandıran film. Genelde, Modest Mussorgsky, Sergei Rachmaninoff, Frédéric Chopin, Franz Liszt, Robert Schumann ve Nikolai RimskyKorsakov seslendiriyor. Kıbrıs'taki konserinde de bizleri derin bir yolculuğa çıkarıyor. Piyano başında kendi kendine mırıldanarak, tek kelime bile söylemeden sadece baş parmağıyla “mükemmel” işareti yaparak ilişki kuruyor izleyicisiyle. Ama zaten çok da konuşmasına gerek yok, çünkü o sussa da parmakları anlatıyor ve insan işte o zaman “Gerçekler Maskelenmesin” lafının anlamını daha iyi anlıyor. Helfgott, bir hastalıkla başa çıkmaya çalışıp hayata tutunmanın canlı kanıtı ve herkese, bu dünyada biz de varız, diyor... C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle